Neden bazı tatlar kimine lezzetli, kimine iğrenç gelir?

Chess

Nirvana
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2009
53.296
42.825
898
Neden bazı tatlar kimine lezzetli, kimine iğrenç gelir?
Veronique GreenwoodBBC Future
  • 9 saat önce
Paylaş
Image copyrightGetty
Her kültürün yemekleri, sevdiği tatlar farklıdır. Bazılarına lezzetli gelen bir yemek, bazıları için tiksindirici olabiliyor.

Şanghay’a turist olarak gittiğimde kaldığım sokağın başındaki bir dükkandan hep pis bir koku geliyordu. Sonunda kaynağını keşfetmiş, et, sebze ve ekşitilmiş süt karışımı içinde aylarca mayalanmaya bırakılan bir soya fasulyesi peynirinin bu kokuyu yaydığını fark etmiştim.

Bizim gibi Batılılar için böylesi bir yiyeceği ağza yaklaştırmak bile mümkün değil. Ama bu dükkanın müşterisi hiç eksik olmuyordu. Ve daha sonra öğrendim ki Çinliler de peynire karşı aynı tiksinti duygusunu duyuyormuş.

Bugünlerde Çin’de süt ürünlerine ilgi artıyor olsa da, sütün kesilmesini sağlayıp sonra içine tuz ve ekstra bakteri katarak peynire dönüştürmek hala anlamsız geliyor onlara. Çedar gibi hafif peynirleri bile yenebilir görmüyorlar.

Bölgesel farklılıklar
Neyin lezzetli, neyin iğrenç tada sahip olduğu konusundaki görüş ayrılıkları farklı kültürlere özgü yiyecekler karşılaştırıldığında hep gündeme geliyor.


Örneğin Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere ve diğer Batılı ülkelerde ekmek üzerine sürülerek yenen ve B vitaminleri içeren umami tadında mayalı bir yiyeceği bazı insanlar severek yerken bazıları nefret ediyor. Ya da işkembe çorbası bazı ülkelerde yaygın tüketilirken bazılarında pis kokulu, lastik çiğniyormuş hissi veren yenilmez bir şey olarak görülüyor.

Bir bakıma bu zıtlıklar normal. Neyin yenmesi, nelerden kaçınılması gerektiğini çevremizden öğreniyoruz ve bunlar bölgelere göre farklılık gösteriyor. Ama yine de tatların öğrenmeye bağlı olarak göreceli algılandığını her fark edişimizde şaşkınlık duymaya devam ediyoruz.

Tat alışkanlıkları
Farklı kültürlerin damak tatları arasındaki farklılıkları karakterize etmek için beslenme uzmanları baharatları devreye sokuyor. Örneğin domates, sarımsak, keklik otu ve zeytinyağı karışımı İtalyan mutfağını hatırlatır. Kurutulmuş karides, kırmızı acı biber, zencefil ve palmiye yağı Brezilya’ya özgüdür. Soya sosu, pirinç şarabı ve zencefil Çin mutfağına; dereotu, ekşi krema, hardal, sirke ve karabiber Almanlara atfedilir.

Fakat bunlar genel kategorilerdir; insanların hangi tatlara alışkın olduklarını gösterir, neyi yenilir ya da yenilmez bulduklarını değil. Çin mutfağı ile ilgili kitapları olan Fuchsia Dunlop’a göre, yeni şeyler denemeye açık Batılılar için bile bu mutfağın büyük bir kısmı cazip gelmeyecektir. Örneğin kaz bağırsağı ve deniz hıyarı, tadı tuzu olmayan lastik gibi bir şeydir.


Oysa deniz hıyarının tanesi 100 dolara satılır ve bunun nedenlerinden biri de insanların onu sevmesidir. Tadı olmasa da ağızda yarattığı his önemlidir Çinliler için. Başka dillerde “lastik gibi” ya da “jelatin gibi” kelimeleriyle ifade edilen hisler için Çincede çok sayıda farklı kelime vardır.

Yenilmez mi, nahoş mu?
“Çinliler deniz hıyarının yarattığı jelatin hissi ile, kuru ahtapotun pişirilmesi sonucu oluşan yapışkanımsı ve kaygan jelatin hissini, domuz ayaklarındaki sinirlerin jelatin hissini birbirinden ayırır” diyor Dunlop. Bu tatları sevmeyi öğrenmenin mümkün olduğunu, ama Batılıların listesinde başa geçemeyeceklerini kabul etmek gerektiğini söylüyor.

Tatlarla ilgili algıların aslında çok da hafife alınamayacak yönleri de var. İnsanların yenilmez ve nahoş yiyecekler ayrımına göre başka insanları değerlendirmesi söz konusudur. Yemek kültürlerini inceleyen Lucy Long bu konuda şunları söylüyor:

“Yenilmez diye düşünülen bir yiyeceği yiyen kişi yabancı, hatta tehlikeli olarak algılanır ve bizden biri olarak görülmez; oysa nahoş şeyleri yiyen insanlar farklı damak tadına sahip kişiler olarak değerlendirilir.”

Sevdiğimiz birçok tadın aslında doğal olmadığı gerçeğini dikkate alarak bu uçurum kapatılabilir belki. Örneğin insanda acı tat algısının zehirli şeyleri yemesini önlemek için geliştiği sanılıyor. Bebeklikte tatlı tatlar tercih edilir ve acıya karşı olumsuz tepki verilir. Fakat daha sonra çoğu insan acı kahve içmeye, acı çikolata yemeye alışır.


Image captionÇinlilerin deniz hıyarının tadından çok, ağızda bıraktığı hissi sevdiği söyleniyor.
Heyecan arayışı
Bazı biyologlar acı tat sevgimizin heyecan, yenilik ve hatta tehlike ve macera arayışından kaynaklandığına inanıyor. Bazı psikologlar ise bunu “zararsız mazoşizme” bağlıyor. Acı biber yemek, acıklı filmler izlemek gibi şeyler vücudumuzda tehlikedeymiş hissi yaratıyor, ama bunun zararsız olduğunu bilmek ayrı bir tat veriyor.

Çoğu turist gezdiği ülkelerin yemeklerini de tadar elbette. Ama gelecekte sadece aşırı tatlara yönelik bir turizm söz konusu olabilir mi? Belki de bize tuhaf gelen bir yemeği birkaç kez üst üste yediğimizde onu normal görmeye başlayabilir, hatta sevebiliriz.

Bizim ağzımıza bile sürmeyeceğimiz bir yemeği bir başkasının iştahla yemesini seyrederken insandaki damak tadının aslında ne kadar biçimlendirilebilir bir şey olduğunu düşünmek gerekiyor belki.
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160127_vert_fut_yemek_kulturu
 
deniz hıyarı ne ya, çok çikinmiş
 
İnsan damağı her tada en geç 40 gün içinde alışır sevmeye başlarmış. Bende yaklaşık üç gün sürüyor bu. Nefret ettiğim bir şeyi üç gün ardarda tüketirsem alışıyorum.
 
Kokuya hasas olan yiyemez ancak kusar ,kokuyu terbiye edeceksin ,
 
Aslında bu anne karnında başlıyormuş. Bir de çocukluktan aşılanan damak tadı çok önemli.
Vucut çocukluktan şekere alışmazsa ileriki yaşlarda bu tadı garipsiyor sevmiyor. Aynen şekersiz içilen çay gibi düşünün. O yüzden kızım çikolata istemedikçe evde çıkarmıyorum gün yüzüne. Hatta yavrum kendini o kadar kaptırmış ki benim yüzümden, annem aradı bir gün. Dedi ki "kızın kekleri yemiyor yememmm zararlı bunlar diyor". Yani ben verebildiğim kadar veriyorum bu bilinci artık.
 


evet şekerli şeylere alışan şeker tadı olmayan hiç bi şeyi yiyemiyor, aslında şeker kötü bi acı, uzun süre şeker almayıp, sonra yediğinde bunu fark edebiliyorsun ancak
 
Ayyy 20 sene önceki bi anım depreşti
Rakı masasindayiz kafa güzel masaya ne gelse larp diye gidiyo
Anam gene bise geldi böyle parmak parmak aynı patates kızartması bide sos yanında daldığın daldığın yiyor tat güzel ama bi yandan da diyom kızım rakının yanında patatesin işi ne
O ara sordum bu ne diye kalamar dediler duymuştum ama ne olduğunu çıkaramadım balık mı yani dedim yok ahtapot dediklerinde ben tuvalete yetişemeden restoranın ortasına kusmustum
Tat kadar yerleşen bilinç de önemli bence
 
deniz hıyarını görunce yemınlen kuscağım geldı. Kırk ayak gibi Allahımmmmmmmm
 
Şeker kullanmam meyve kırk yılda bir bi parça kek pasta yapmam eve de kızımın dogumgünü haricinde girmez
Kızım da çikolata, meyve falan hiç yemez bi sevdiği danino yoğurt bi de kırk yılda bir bi donut
Şekere alısmasına izin vermiyorum gerçekten çok tehlikeli bir madde
 
İnsan damağı her tada en geç 40 gün içinde alışır sevmeye başlarmış. Bende yaklaşık üç gün sürüyor bu. Nefret ettiğim bir şeyi üç gün ardarda tüketirsem alışıyorum.
Aynen yaa bende kestane hiç sevmezdım. 1 aydır eşim çok sevdıgı için közlüyodum. Her yaptığımdada 1 tane yıyodum. Dün bi baktım yarısını ben yemişim :)
 

Kalamar ahtapot değil ki, mürekkep balığı. Boşuna kusmuşsun. O da balık diğer yediklerin gibi. Ahtapot yesen ne yapardın merak ettim şimdi
 
Kalamar muhteşem bir tat.
İşkembe çorbası ,kelle paça ,mumbar dolması da ona keza .
Avrupa da sakatat yasakmış.
Ne anlar onlar ağız tadından .

Burada da yasaklasalar el altından yine tüketiriz.
Milletlerin damak zevki farklı farklıdır .

Türk yemekleri fazla lezzetli.
Bunu bilmeyip de aşırıya kaçan turistler alışık olmadıklarından mide fesatı geçiriyorlar.
 
Kalamar muhteşem bir tat.
İşkembe çorbası ,kelle paça ,mumbar dolması da ona keza .
Avrupa da sakatat yasakmış.
Ne anlar onlar ağız tadından .

Burada da yasaklasalar el altından yine tüketiriz.
Milletlerin damak zevki farklı farklıdır .

Türk yemekleri fazla lezzetli.
Bunu bilmeyip de aşırıya kaçan turistler alışık olmadıklarından mide fesatı geçiriyorlar.
 
Kalamar ahtapot değil ki, mürekkep balığı. Boşuna kusmuşsun. O da balık diğer yediklerin gibi. Ahtapot yesen ne yapardın merak ettim şimdi
Kiizzz bana ahtapot dedilerdi
Ay ne farkeder ki balık zannedip yengeç yediğimde de ağlamıştım
 
Koç taşağını da çocukken zevkle yerdim .Ne olduğunu öğrenince terkettim . :)))))))))))))))
 
Karides güveç, kalamar, füme balık bunları bir balık lokantasında balık yiyeceğimi sanarak yılbaşı kutladığımda tatmıştım. Her birinde kusmamak için kendimi zor tuttum. Hepsi lastik gibi ve kokuş kokuş lezzetsiz geldi. ÖYK. Kalamarı evde denemiştim, pişirirken kokusundan ölüyorum sandım yemeden attım. Midye de yiyemem. Oysa ki ailem hepsini yiyor, bana niye alıştırmamışlar bilmem. Suşi de yiyemem.
İşkembe içiyordum eskiden, artık onu da içemiyorum.
Kokoreç dışında tiksinilebilen hiçbir şey yiyemiyorum. Alışmak için 40 gün yediğimi düşünemiyorum.
 
Benim bulduğumda kendimden geçerek yediğim şeyleri yiyince sen ya kusuyorsun ya agliyorsun. Denizden babam çıksa yerim lafı benim için söylenmiş.
.
Aynısı benim anne tarafım için geçerli mersin doğma büyümeler ve denizden ne çıksa yiyorlar
Ama ben yapamıyorum çiğ balığı da elleyemem ama çok güzel yerimr
Hele de kizartilmis hamsi yanına bol ekşili salata
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…