- 20 Kasım 2006
- 1.098
- 26
Hayata çok da başkalarını katmamak gerekiyor bence. İlle de her gün beni mutluluğa götürecek bir şeyler yapmak zorunda olmamalıyım. Yani bilinçli olarak. Yani tanımadığımız insanlara gülümsemek ya da birilerine beğendiğimiz bir özelliğini söylemek gibi şeylerden bahsediyorum. Tamam, bunlar insana kendini iyi hissettiriyor ama bunları yapmak için benim kendimi iyi hissediyor olmam gerekiyor önce… İçimden geldiği için yapmalıyım…
Sabah gözümü açtığım için mutlu olmalıyım herşeyden önce. Eminim o mutluluk yüzüme yansıyordur ya da farkında olmadan gülümsüyorumdur. Eğer o günü yaşayacağımın gerçekten farkındaysam karşılaştığım insanlar da benimle bu farkındalığı paylaşıyor olmalı. Çünkü onlar da bana gülümsüyorlar
Ama herzaman değil..
Çünkü bazı sabahlar o günü yaşamak için bir sebep bulamıyorum. Düşünüyorum. Yataktan çıkmak için iyi bir sebebim olmalı… Yok! Yüzyıllarca hareketsiz kalmak istiyorum. Bunu engelleyemem, insanım. Mutsuzluk da bana ait bir şey.. Onu da yaşamalıyım. Herkes yaşamalı.. Yoksa mutluluğun ayrımına nasıl varabilirim??
Farklılıksa şurada ortaya çıkıyor. Bir gün geriye dönüp mutsuz geçirdiğim zamanların sebeplerine baktığımda, gülecek bir şeyler bulabiliyorsam - ki gerçekten çok komik şeylerle karşılaşıyorsun - ‘dünya gerçekten keyifli bir yer’ diyebiliyorum…
Dünya mucizelerle ve sürprizlerle dolu.. Bence olduğu gibi kabul etmek lazım. Güzel günler kadar kötü olanlar da yaşadığımı hissettiriyor bana… Günler hep aynı geçecekse, varsın içimde hüzün hareket etsin, gezinsin.. En azından nefesimi derinleştirir..”
Sabah gözümü açtığım için mutlu olmalıyım herşeyden önce. Eminim o mutluluk yüzüme yansıyordur ya da farkında olmadan gülümsüyorumdur. Eğer o günü yaşayacağımın gerçekten farkındaysam karşılaştığım insanlar da benimle bu farkındalığı paylaşıyor olmalı. Çünkü onlar da bana gülümsüyorlar
Ama herzaman değil..
Çünkü bazı sabahlar o günü yaşamak için bir sebep bulamıyorum. Düşünüyorum. Yataktan çıkmak için iyi bir sebebim olmalı… Yok! Yüzyıllarca hareketsiz kalmak istiyorum. Bunu engelleyemem, insanım. Mutsuzluk da bana ait bir şey.. Onu da yaşamalıyım. Herkes yaşamalı.. Yoksa mutluluğun ayrımına nasıl varabilirim??
Farklılıksa şurada ortaya çıkıyor. Bir gün geriye dönüp mutsuz geçirdiğim zamanların sebeplerine baktığımda, gülecek bir şeyler bulabiliyorsam - ki gerçekten çok komik şeylerle karşılaşıyorsun - ‘dünya gerçekten keyifli bir yer’ diyebiliyorum…
Dünya mucizelerle ve sürprizlerle dolu.. Bence olduğu gibi kabul etmek lazım. Güzel günler kadar kötü olanlar da yaşadığımı hissettiriyor bana… Günler hep aynı geçecekse, varsın içimde hüzün hareket etsin, gezinsin.. En azından nefesimi derinleştirir..”