mutlu evlilikler nereye gitti?

blue rain

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
5 Ağustos 2007
80
0
54

Mutlu evlilikler nereye gitti? (GÜLAY ATASOY)
Evliliklerde şikâyetler arttı. Eşlerin çoğu birbirinden dertli. 30 yıllık, 40 yıllık evlilikler neredeyse tarihe karışıyor.
Boşanmaların birinci sırasında "şiddetli geçimsizlik" var. Delicesine aşığız diyenler, üç gün sonra soluğu, mahkeme kapısında alıyor. Uzmanlara göre boşanmaların çoğu incir çekirdeğini doldurmuyor.
Peki neden insanlar bu kadar hazımsız ve birbirine katlanmıyor?
İsveçli Prof. Gaston Jezz: "Ben garplı bir aile hukuk profesörü olarak diyeceğim ki, Türk milletinin aile nizamını elinden alınız, geride çok bir şeyleri kalmaz."
Peki neydi bizim aile nizamımız ki, elimizden kayıp gitti?
Aşk, sadakat, vefa, fedakârlık, şefkat, merhamet, sabır, eşini düşünmek değil mi? Bu güzel değerlerimiz hangi değirmen taşları arasında öğütüldü?
Bu sorunun cevabını Cemal Kutay şöyle veriyor:
"Çağ medeniyeti yanlış teşhisle aktarılmış ülkemize; kasıtlar da, ihanetler de, art düşünceler de karışmıştır. Hepsi el ele vermiş, önce ahlak ve fazilet yapımız tahrip edilmiştir. Aile hedef alınmış, kız çocuk boşlukta kalınca, onun bağrından çıkan yarının büyüğü de boşluğa itilmiştir."
Evlilik kitabında "biz "değil "ben" yazıyor. Evlilikler egolar üzerine kuruluyor.
Daha iyi eşya almak, iyi evde oturmak, son model arabaya kurulmak için biteviye çalışan eşler. Kreşlerde anne-baba hasretiyle tüketim kurbanı olan çocuklar...
İş dönüşü aceleyle hazırlanan yemekler... Çabucak toplanan tabaklar. Televizyon başında uyuklamalar.
Televizyon, aileyi böldü. Bilgisayar, çocukları odalarına hapsetti.
Babalar işlerinde daha başarılı olmak için gece yarılarına kadar çalışıyor. "İşe geç kalıyorum trafik çok yoğun" sözleriyle sabah kahvaltıları heba ediliyor.
Anneler apar topar çocuğu okuluna bırakıp işine koşuyor. Daha çok kazanma hırsının verdiği yorgunluk ise eşlerin neşesini, huzurunu, mutluluğunu ve dolayısıyla da evlilikleri tüketiyor. Mutluluk aracı olması gereken araçlar, amaç haline geçti. Bu bağlamda insanî değerler ve ilişkiler yara aldı.
Halbuki Nebraska Üniversitesi'nde 'İnsan Gelişimi ve Aile Bölümü' yöneticisi Nick Stinnett, güçlü ailelerle yaptığı araştırmada üç önemli ortak özelliği şöyle sıraladı:
Dine bağlılık: Sürekli ve düzenli ibadethaneye gitmek.
Övgü ve takdir: Aile üyeleri arasında karşılıklı ruhsal okşamalar içinde olmak.
Birlikte zaman: İş, eğlence, yemek gibi çok alanda beraber bulunmak.
Biz, mutlu evliliklerin temelini oluşturan bu üç öğeye sırt çevirince mutlu evlilikler de küsüp gitti...
Sanırım, onu geri getirmek için bu üç öğeyle barışmaktan başka çaremiz yok!..
 
Eskiden evlilikler çok mu mutluydu yoksa mutsuzluğa tahammül edemeyen insanlarmı arttı?

Eskiden evliliklerin çok güzel olduğu düşüncesine katılmıyorum... bizim dedelerimizin ninelerimizin durgunlaşmış ve akıllanmış dönemlerine biz denk geliyoruz bana göre.. yksa öyle süper evlilikleri yokmuş gençliklerinden bahsederken bunu çıkarıyorum. sadece mutsuzluğa daha tahammülü olan insanlarmış bence... Evet evlilik sorunları arttı çünkü kadınlar haksızlığa karşı sessiz kalmayıp ses çıkarmaya başladı eskiden vur ensesine al emeğini halindelerd, şimdi noluyor demeye başladılar..

Lütfen unutmayalım boşanmaların az olması etrafta mutlu evliliklerin olması anlamına gelmiyor.Doğuda ve güneydoğuda öyle kolay kolay boşanamazsın.Ama mutlu olduğundan değil... boşanamadığından.
 
çok güzel bir yazı..bu 3 seçenek evliliklerin mükemmel ve uzun süreli olmasına yetmeyebiliyor..ama kadın olsun erkek olsun artık "sabır" ve "fedakarlık" olguları ortadan kalkmış durumda..maalesef insanlar BEN diyor..bencillik o kadar had safhalara ulaştıki..bence karşı tarafı suçlamadan birazda kendimize bakmalıyız..

 
arkadaşlar bu yazıyı arkadaşlarımdan biri mail olarak yollamış bana. sizlerle paylaşmak istedim ben de.
ben de sabır fedakarlık tahammül sınırlarının yaşadığımız çağda tükendiğini düşünüyorum. tükenmiş ki insanlar evlendikten (tabiri caizse) dört gün sonra (yazıda da okuduğumuz gibi) soluğu mahkemede alıyorlar. eski zamanlardaki gibi değil. devir lüks devri bir çul bir sedir bir hasırla da evlenen yok. evler eşyalar özene bezene ne hayallerle yapılıp kuruluyor. dört dörtlük. annelerimizden duyarız çoğu zaman. biz yıllar içinde bu hale gelip ev olabildik sizlerin dört dörtlük her bişeyiniz. ev eşya düzen dört dörtlük de huzur mutluluk?analar kızlarının tahtını yapıyor da bahtını yapamıyorlar galiba? bu yazıyı sizlerle paylaşayım dedim. biliyorum katılanlar da katılmayanlar da olacaktır. ama mutlaka okunmaya değer bir yazı bence de. sevgilerimle..
 
çok doğru..maalesef öncelikle genç kızlarımız; güzel eşyalar, evler, arabalar vs. derken en önemli olgu unutuluyor..HUZUR!!!! ailedeki huzur herşeyden önemli..huzuru ne parayla ne pulla satın alamazsın..sadece saygı sevgi fedakarlık ve sabırdır...ben bunu bilir bunu sölerim :))
 
çok güzel bir yazı,doğru tespitler..ben çok şükür kendi evliliğimi mutlu evlilikler grubunda görüyorum...mutlu olmak insanların kendi elinde bunu unutmayalım...
sevgiler...
 
Dine bağlılık: Sürekli ve düzenli ibadethaneye gitmek.
Övgü ve takdir: Aile üyeleri arasında karşılıklı ruhsal okşamalar içinde olmak.
Birlikte zaman: İş, eğlence, yemek gibi çok alanda beraber bulunmak.
Biz, mutlu evliliklerin temelini oluşturan bu üç öğeye sırt çevirince mutlu evlilikler de küsüp gitti...
Sanırım, onu geri getirmek için bu üç öğeyle barışmaktan başka çaremiz yok!..

İşte bu maddeler olsa zaten herşey günlük gülüstanlık olur sadece aile hayatında değil her anlamda mutlu ve huzurlu bireyler olurduk sanırım .
 
X