internette gazete haberlerini okurken bu yazıyı okudum ve sizinle paylaşmak istedim
Tarihi yazanlar dönem dönem o ülkenin Kralları, Hükümdarlarının söylem ve doğrultusunda anlattıkları gibi kaleme alır ve öyle yazalardı.
Oysa o zaman da Osmanlı topraklarında görev yapan yabancı elciler, yazarlar, tarihçiler, yabancı diplomatlar da, tarihe kendi açılarında not düşerek, bu yaşanan olayları, tarihleri kendi ülkelerine taşımışlardır.
Şu an Amerikan elçilerinin not düştükleri kriptolar gibi….
Hürremi yani (Roxelanne) yabancıların kendi tarihlerine düştükleri notlar ve bilgilerle de değerlendirmek gerek…
Osmanlı muhteşem Süleyman’la en muhteşem dönemlerini yaşadığı, yedi cihana hükmettiği zamanlar dır.
Bir yandan Avrupa kapılarına dayanmış, diğer taraftan da kırım yani bugün ki
Rusya – ukran ya kapılarına dayanmış almak için caba göstermekteydiler..
Osmanlı paşaları Kırım - Rusya ve ukran’ya sınırlarına dayanmış, düştü düşecek ve teslim olmaları beklenen koca çar imparatorluğunu, Muhteşem Süleyman’a ve Osmanlıya vaat ediyorlardı..
Sıkıntıya giren kırım hanlığı bu esaretten kurtulma çabasını Osmanlının kadınlara verdiği önemi o kadar iyi algılamış ki..
Muhteşem Süleyman’a büyük bir hediye vermeye karar vermişler..
Bu hediye ( Roxelanne ) Yani Hürrem…idi.
Aslen Rus asıllı bir Polonyalı köy papazının kızı, asıl adı Roxelanne’dı..
Kırım saray eşrafı tarafından yetiştirilmiş zeki sarı saçlı mavi gözlü tabiri
caiz ise bir huri…
Görevi ülkesini bu esaretten kurtarılması olacaktı..
Osmanlı’nın Kırım Hanı ilan etmesiyle tahta geçen Giray tarafından Osmanlı’ya sunuldu.
Hareme alındığı andan itibaren hırçınlığıyla fazla dikkat çekmeye başlamıştı.
Yüzlerce harem kadını arasında.
Daha geleli 14 gün olmasına rağmen, haremi birbirine kattığı bir sırada, tahta henüz yeni oturmuş olan Sultan Süleyman ve annesi Hafsa Hatun içeriye girdi.
Sultan Süleyman başına buyrukluğuyla kimsenin zaptedemediği bu genç kızı hayran hayran seyretti bir süre.
Öfke ve hırçınlığın kimseye bu kadar yakışamayacağını düşünmüştü. Masmavi gözlerine vuruldu. Ve bağırdı çevresindekilere; incitmeyin!
Hemen o akşam allayıp pullayıp Padişahın odasına götürdüler Roxelanne’yı. Kafasına koymuştu padişahı kendine aşık etmeyi.
O gece odadan sürekli kahkaha sesleri geliyordu. Sultan Süleyman bu neşeli kızın adını Hürrem koydu.
Hürremin tek amacı bir bebek dünyaya getirip padişaha varis vermekti.
Adetler gereği varis verince, kölelikten kurtulup hem kendisi hem de ülkesi özgür olacaktı.
Sultan süleyman büyülenmiş gibiydi, sürekli Hürrem’le vakit geçiriyordu.
Geceler,günler geçip ilerlerken Hürrem amacına ulaştı ve Sultan Süleyman’a bebek beklediğini müjdeledi..
Padişah çaresizdi çünkü hristiyan kullarla evlenmek mübah değildi. Sultan Süleyman’ın ilk oğlunun (Şehzade Mustafa)nın annesi Mihridevran olan biteni sessizce izliyordu.
Bir gün dayanamadı ve atladı Hürremin üzerine. Hırpalamıştı Hürremi oldukça, kendisi nikahlanmak istiyordu Kanuni Sultan Süleymanla.
Ama ters tepti bu yaptığı, Hürremin abartılı anlatışıyla kavgayı öğrenen Sultan Süleyman hiddetlendi ve hürremle nikah kıydı.
Böylece Hürrem Sultan islam dininden gelmeyip padişahla evlenen ilk gayri müslim oldu.
Bundan sonrada bütün padişahların kadınları, anaları, gayri müslim Leeh, Rus, Yahudi asıllı olacaktı ve öylede oldu…
Kanuni’nin aşırı güven ve sevgisini kazanarak onun nikahlı eşi olduktan sonra belli bir plan dahilinde çalıştı, el altından çeşitli entrikalar uygulayarak on altıncı yüzyıl Osmanlı tarihini olumsuz yönde etkiledi.
Kanuni’nin, Gülbahar Hatun’dan olan veliahtı Sultan Mustafa’yı ortadan kaldırmak için çeşitli entrikalar ile önce Gülbahar Hatun’u, ardından kırk yaşındaki veliaht Mustafa’yı boğdurttu.
Devlet yönetimine de hakim olan Hürrem Sultan, İran savaşını destekledi. Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı..
Devlet gücünü eline geçiren Hürrem Osmanlının en üst kademelerinde görev yapan devlet adamlarını tek tek devre dışı bırakarak onların yerine Leeh ,Rus,Yahudi ırkından gelenleri devletin en üst kademelerine taşımayı da başarmıştı.
Hürrem sadrazam ibrahim paşayı idam ettirerek, yerine..
Kızı Mihrimah Sultan’ı Vezir-i Azam Rüstem Paşa ile evlendirerek Vezir-i Azam’la bir ittifak oluşturdu.
Kanuni, yeniçeriler tarafından çok sevilen oğlu Mustafa’yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü.
Hürrem Sultan’ın Kanuni’yi bu kararda etkilediği inancı yaygındır.
Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra, Anadolu kadını olan Mahidevran Sultan iyice gözden düştü.
Yaşamının büyük bir bölümünü fakir olarak oğlunun mezarının bulunduğu Bursa’da geçirdi
Kendi oğlunu tahta geçirmek istediği için Kanuni ye canından çok sevdiği oğlunu öldürten kadın.rus asıllıdır.
Üç kıta yı yöneten kanuni ne yazık ki burnunun dibindeki tehlikeyi göremediği için bir devletin istikbaliyle oynamıştır.
Halk tarafından osmanlı padişahı olacağı neredeyse garanti gözüyle bakılan ve sevilen ve belki 16. yy’nin kaderini değiştirebilecek şehzade mustafa paşa’yı öldürtmesine sebebiyet vermiş.
Hürrem oğlu sarı selimi tahta çıkabilmesi için ağabeyi şehzade bayazid i oğullarıyla birlikte boğdurmuştur.
zamanında kaleyi içten fethetmiştir. ailesini köle olarak gören osmanlıya duyduğu nefreti , onun başına geçerek yani bizzat saray soyuna kendi kanını karıştırarak yok etmiştir.
İslamı öne sürerek nikah kıydırmıştır. Saray ve harem içinden birçok kişinin öldürülmesine sebep olmuştur.
Hırslı , güçlü , güzel ve zekidir .
Bu karışım bir kadını yarattığında tehlikeli olması şaşırtıcı değildir.
hatta bazı tarihi belgelerde roxalanne’ın , kendisini yaşadığı topraklardan ayıran osmanlı’nın sonunu getirme isteğinden ötürü , ölüm döşeğinde kanuni’ye ; oğlu bayezid’in onun değil , eski sadrazamı ibrahim’in çocuğu olduğunu söylediği , kanuni’nin bu nedenle öz oğlu bayezid’i öldürttüğü ve tahta güçlü ve savaşçı bir genç olan bayezid yerine , alkolik ve alemci oğlu II.selim’in geçmesi sebebiyle osmanlı’nın duraklama dönemine girdiği yazılır.
Bir kadının güzelliğini, çekiciliğini, zekasını, hırsını kullanarak ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermiş sultan. bir erkeğin ise böyle bir kadın karşısında fiziksel güce sahip olsa bile, zaafları sebebiyle ne kadar güçsüz kalabildiğinin kanıtı olmuştur.
Hürrem Sultan Avrupa’da, modern Türkiye’de ve batıda birçok resim, müzik ve bale gibi tarihi çalışmalara konu olmuştur.
Mesela Joseph Haydn’in 63. senfonisini örnek verebiliriz. Eserler Ukraynalılar tarafından yazılmıştır ama genelde İngilizce, Almanca ve Fransızcadır.
Hürrem Sultan’ın doğduğu yer olduğuna inanılan Ukrayna’nın Rohatyn kentinde bir Hürrem Sultan anıtı bulunmaktadır.
2007 yılında, Ukrayna’daki bir liman kenti olan Mariupol’daki hemşerileri Hürrem Sultan’ın onuruna bir müze açmıştır.
O tarihte yaşayan çar ve kırım hanları devletlerinin hayatta kalmasını Roxelanne’ya
( hürreme ) borçlu olduklarını onun için Hürrem sultan anıtı yaptırdıkları söylenmektedir.
Yaşasın Roxelanne diye…
Ve ne acıdır ki Hürrem saltanatından sonra hiçbir Anadolu çocuğu bir daha asla sultan olamamış, artık bu ülkeyi hürrem’in çocukları yönetmiş yönetmeye de devam etmektedirler.
Sultanlar kutsal insanlar değildirler, bir devlet adamıdırlar bugünün Başbakanları Cumhurbaşkanları gibi,
Nedense ülkemizde padişahları kutsalmış gibi gösterme çabasındadırlar.
Bunun nedeni Osmanlının yönetim şeklinin dine dayalı bir yönetim şekli olması hilafeti devam ettirmesi olarak ta anlaşılabilir.
Bu yönetim biçiminden nemalanan kesimlerin, Cumhuriyet’in kurulmasından haz duymadıkları gibi, Cumhuriyet’in yıkılmasını tekrardan hilafetin yaşama geçirilmesini arzu eden insanlardır.
İşte bu insanlar Hürrem’in çocuklarıdır….
Saygılarımla,
Metin yılmaz