Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,3%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 45 19,4%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,0%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,2%

  • Ankete Katılan
    232
ha ha ha demek hep aynı şey düşünülüyor bende okurken her şarkıyı ezbere bilirdim ah şu formulleride şarkı yapsalar ne var mesela biliyoruz gribe nane limon kabuğu bir güzel kaynasın içine hatmi çiçeği biraz çöreotu katasın hatta biraz tarçın bir tutam zencefil bin derde deva geliyor :KK64: böyle ezberlerdim

iyki ilk okuldan sonra okumaya devam etmemişim yoksa sınıfta kalırdım
 
Bir çoğumuz Mimar Sinan hayatı ve eserleri hakkında yazılar okumuşuzdur, bugün mimar sinanın belkide hiç duymadığınız bir anısını anlatmak istiyorum sizlere Mimar Sinan ve büyük aşkı Mihrimah Sultan,

Osmanlı’nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın ve büyük aşk’ı Hürrem Sultan’ın bir kız çocuğu gelir Dünya’ya .
Efsane bir ask’ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dırdiğeri ise saray’ın baş mimarı Mimar Sinan.

Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
İstanbul’un en güzel yerlerinden birine Üsküdar’a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden.1540 yılında inşa etmeye başladığı cami’yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği örnek aldığı yer ise bir başka aşka kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir ; Ayasofya.

Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının gizliıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur.

Mihrimah Sultan’a ithafen.
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan’ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları tasvir edilmiştir.
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.

Ama Sinan aşk‘ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki bu sırra şaşırmamak o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta’nın aşk’ının vesikasıdır sanki iki caminin de yeri özenle seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında (elbette yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirinre eşit olarak kavuştuğu gün’dür daha enteresanı o gün Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür) göreceğiniz muhteşem manzara şudur:
Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! “Bu nasıl bir hesaplama bu nasıl bir estetik anlayışıdır!”

alıntıdır
 



Ayyyy çok şekersin sen yaaaaa :KK19: söleyekte sınavlarıda dizi olarak çeksinlerrrr :KK53:



Ahhh anam o dönemdede ne playboy dergisi nede gugull amca varmışşş anammm olsaydı varya sülümanı hiç bir güç tutamazmışşş :KK53: :KK53: :92: :KK74:

tutamazdı walla abla. o dergilere kapak bile olurdu haşmetlim. yılın irkeği diye :KK23::KK23:
 
cadılara bak ya hayran oldular sülümana.:KK52::KK52::KK52::KK52::KK52::KK52:harem fikri hoşunuza gitti gibi görünüyor.harem de olmanın tek faydası sülümana dokunuyor.size ruh esintisi düşmez ordan.
 
cazgır karıı hürrem.


yaa cocuk gibi konusuyor salak gibi davranıyor.erkeklerin sevdiği şeyler bunlar.onlara karsı hep saf olucan bişi bilmiiicen falan fila. kullanıyo sülümanı yaaa :KK53:

hımm bu kullanma taktiği hoşuma gitti.
şirretiz
bildiğimizi de bilmiyomuş gibi yapıyoruz
halvetten önce hamama gidiyoruz
beyaz ve kırmızı giyiyoruz

bu hürrem de olmasa

padişahları aşık etme metodlarını yazmadan ölmüş gitmiş şimdi tasası bana kaldı

ama az durun formüle edip açıklığa kavuşturacağım durumu.


Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Hürrem Sultan için yazdığı gazel

Celis-i halvetim, varım, habibim mah-ı tabanım
Enisim, mahremim, varım, güzeller şahı sultanım

Hayatım hasılım,ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim
Baharım, behçetim, rüzum, nigarım verd-i handanım

Neşatım, işretim, bezmim, çerağım, neyyirim, şem’im
Turuncu u nar u narencim, benim şem’-i şebistanım

Nebatım, sükkerim, genc,m, cihan içinde bi-rencim
Azizim, Yusuf’um varım, gönül Mısr’ındaki hanım

Stanbulum, Karaman’ım, diyar-ı milket-i Rum’um
Bedahşan’ım ve Kıpçağım ve Bağdad’ım, Horasanım

Saçı varım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bimarım
Ölürsem boynuna kanım, meded he na-müsülmanım

Kapında çünki meddahım, seni medh ederim daim
Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi’yim hoş halim!

Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman’ın mahlası)



Bugünkü dille;

Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım,
Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım.

Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım
Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm,

Sevinç kaynağım, içkimdeki lezzet, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meş’alem.
Turuncum, narım, narencim, benim gecelerimin, visal odamın aydınlığı,

Nebatım, şekerim, hazinem, cihanda hiç örselenmemiş, el değmemiş sevgilim.
Gönlümdeki Mısır’ın Sultanı, Hazret-i Yusuf’um, varlığımın anlamı,

İstanbul’um, Karaman’ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevgilim.
Değerli lal madeninin çıktığı yer olan Bedahşan’ım ve Kıpçağım, Bağdad’ım, Horasan’ım.

Güzel saçlım, yay kaşlım, gözleri ışıl ışıl fitneler koparan sevgilim, hastayım!
Eğer ölürsem benim vebalim senin boynunadır, çünkü bana eza ederek kanıma sen girdin, bana imdad et, ey Müslüman olmayan güzel sevgilim.

Kapında, devamlı olarak seni medhederim, seni överim, sanki hep seni öğmek için görevlendirilmiş gibiyim.
Yüreğim gam ile, gözlerim yaşlarla dolu, ben Muhibbi’yim, sevgi adamıyım, bana bir şeyler oldu, sarhoş gibiyim. Bir hoş hale geldim.
 
Hürrem Sultanın Kanuni'ye Yazdığı Mektup ....

Yüzümü yere koyup* mutluluk sığınağı ayağınızın topraklarınızı öptükten
sonra* benim devletimin güneşi ve saadetimin sermayesi sultanım* eğer
bu ayrılık ateşine yanmış* ciğeri kebap* sinesi harap*gözleri yaş
dolu* gecesi gündüzü belirsiz olan* hasret deryasına gark bi-çare*
aşkınız ile müptela* Ferhat ile Mecnun'dan beter şeyda kölenizi sorarsanız;
ne zamandır ki sultanımdan ayrıyım* bülbül gibi ah u feryadım dinlemeyip*
ayrılığınızdan dolayı öyle bir halim var ki* Allah* kafir olan kullarına
dair vermesin.

Benim devletim* benim sultanım* özellikle* bir buçuk ay olduğu halde
sizden bir haber gelmemesi yüzünden* Allah biliyor ki * hiçbir şekilde
rahatlık yüzü görmeyip* gece gündüz ağlayıp* kendi hayatımdan el çekip*
cihan gözüme dar oldu. Ne yapacağımı bilmeden ağlayıp gözyaşları içinde
gözüm kapıları gözlerken* ol ferdü rabbü'l alemin* aleme rahmet eden
subhan-ı Yezdan* cümle aleme inayet nazarın edip* fetih haberi ve
müjdeli haberlerini yetiştirdi. Ve bu haberi işitince Allah biliyor
ki* benim padişahım* benim sultanım* ölmüş idim taze can buldum.

………Benim Sultanım* şehir hakkında soracak olursanız; şimdilik henüz
hastalık devam etmektedir. Ancak önceki gibi değildir. İnşallah Sultanım
gelince* Allah'ın inayetiyle de geçer gider. Azizlerimiz* hazan yaprağı
dökülünce geçer derler.

Benim Sultanım* sık sık mübarek mektubunuzu gönderirsiniz diye* tazarru
ve iltimas ederim. Zira ki* billah yalan değil* bir iki hafta geçip
de ulak gelmezse alem gulguleye gelir. Türlü türlü sözler söylenir.
Yoksa sadece kendi nefsim için istediğimi sanmayın
 
hürrem direk oynamış.heriki cümlede bir yemin.kanuni kör kütük aşık olmuş.bunu görememiş.onu bu dünya sınavı da buymuş demek.sonuç=padişah da olsan kör kütük aşık olmayacaksın.
 
bildiğimizi de bilmiyomuş gibi yapıyoruz
halvetten önce hamama gidiyoruz
beyaz ve kırmızı giyiyoruz
sultan da olsak kör kütük aşık olmuyoruz
her daim kafamızı kullanıp olayların kendi menfaatimize dönmesini sağlıyoruz
tüm hareme kafa tutacak kadar kendimize güveniyoruz
harreme şirretiz ama padişaha sülümannn diye nazlanıyoruz
padişahın arkadaşı can dostu olmaya kalkıyoruz(padişahlar yalnızdır bundan faydalanıyoruz)
padişahlar kimseye güvenmez (bize biraz güvense yeter)
padişah kendin korkulmasına alışmış dinlemiyor ve koşup sarılıyoruz (basit insanların mutluluklarını arayan padişah mulu oluyor)



ya bu kadın çok iyi psikolojik analiz yapmış.bravo diyor gene tebrik ediyorum hürremi.:KK9::KK9::KK9::KK9::KK9::KK9::KK9::KK9::KK9::KK9:
 
Nette böyle bir sıralama var birde bilgi paylaşmak istedim :) Fûl-Dâne Hâtûn gülnihaldir belki


Kanûnî Sultan
Süleyman
(I. Süleyman)
Hürrem Haseki Sultan Şehzade Mehmed, Cihangir, Mihrimah Sultan ve II. Selim'in annesi

Mahidevran Sultan Abdullah kızı ve Şehzade Mustafa’nın annesi

Gülfem Hâtûn Cariyelerden ve Şehzade Murad’ın annesi

Fûl-Dâne Hâtûn Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud’un annesi.

Kanuni Sultan Süleymanın eşleri
Kanuni Sultan Süleyman'ın Hanımları ve Çocukları

Yılmaz Oztuna; Kaanuni'nin zevcelerinin sayısını, dört tane olarak gösterir ve bunlardan 1496'da doğup , 1550'de vefat eden ve adı bilinmeyen ancak, Mahmud adlı bir şehzadesi bulunan ve kendi makberi Şehzade camiinde bulunan bir ha...nımdan haber verir.

1499'da Bursa'da doğmuş Abdullah kızı Mahi Devran Haseki, 1581'de 82 yaşında ölmüştür. Evliliği 52 sene sürmüşse de, bunun fiili olmadığını Mahi Devran Haseki'nin 1534'den sonra oğlunun yanında yaşadığını bildi...riyor. 1553'de yerleştiği Bursa'da, 28 sene muammer olmuş ve oğlu Şehzade Mustafa'nın türbesine defnolunmuştur.

Kaanuni'nin 3. hanımı ise; Gülfem Hatun adlı 1497'de İstanbul'da doğmuş, 65 yaşında olduğu halde yine İstanbul'da vefat eden bu zevcesi 51 sene süren izdivaç müddetiyle görülüyor ki evliliği 14 yaşındayken vukubulmuştur. Muraâd adlı bir şeh...zadesini babası boğdurtmuştur.

Dördüncü Hatun ise; Hurrem Haseki Sultandır. 1506'da İstanbulda doğmuştur. Ortodoks bir rahibin kızıdır, Müslüman olmadan önceki esas adı Aleksandra Lisovska'dır ve Roksalan'da denmektedir. Evlendi...ğinde oda 14 yaşında olup, 38 yıl dünyanın en büyük devlet başkanının hanımı olarak yaşamıştır. 1558'de vefatın da Süleymaniye Camiindeki türbesine gömüldü. Muhteşem Kaanuni'ye dört şehzade bir Sultanhanım doğurdu. Kızı Mihrimah olup, erkek çocukları, Mehmed, Selim, Bayezid, Cihan...gir ve Abdullah adlı şehzadelerdi. Çok hayrat yaptırmıştır. Mimar/Sinan'ı çok çalıştırmıştır.

Bir de Uluçay'a göz atalım ,bakalim bu hususda neler yazmış!

Uluçay bey, Hurrem Sul...tan, Mahidevran ve Gülfem Hatundan bahsetmekle beraber adı bilinmeyen hanımdan bahsetmez ancak Kaanuninin baş...ka eşleri olabileceğimde beyan eder. Gülfem Hatun'unsa öldurulduğunu yazar. Ancak kabir taşında şehide-i saide yazı...yor olması yâni kutlu şehid mânasına gelen bu ifadenin kötü bir eylemin sahibi olmadığını akla getiriyor. Hurrem Sultan hakkında uluçay menşei hakkında pek çok çeşit rivayet ileri sürmüştür. Ancak İstanbul'da doğdu dememiştir. Mahidevran hatunun, Hurrem Sultan ile hayli didiştiği ancak galibiyetin Hurrem'de kaldığı, su götürmez.

Kaanuni'nin kızlarına gelince uluçay, Mihrimah hanımsultan'ın ve Raziye hanımsultan'ın kızından başka kız yazma...maktadır. Mihrimah Sultan Kaanuni'nin tek kızı olduğu husu...su, Yahya Efendiye ait türbede medfun ve kabir taşında "Ta...sasız Raziye Sultan Kaanuni Sultan Süleyman kerimesi ve Yahya Efendinin mânevi kızı" olduğu yazılı olması böylece bir tashihe uğramış oluyor.

Bunun yanında Mihrimah Sultan'in İstanbul'da 1522'de doğduğu ve 25/ocak/1578'de Istanbulda vefat babasının türbesine defnolunmuştur. Çok hayırhah bir hanımdır. Edirnekapı'daki Sinan yapısı Camii bu hanımsultan yaptırmış ve adıyla anılmaktadır. İzdivacı 1539'da Rüstem Paşa ile olmuş...tur. Rüstem Paşa daha sonra sadrıazam yapılmıştır. Hurrem Sultan-Mihrimah ve Rüstem Paşa Kaanuniden sonra, padi...şah olması muhtemel olan şehzade Mustafa'yı ki bu şehzade Mahidevran hatunun oğludur saf dışı bıraktılar. Mustafa'nın boğdurulmasın da payları olduğu rivayeti vardır. Sevilen şeh...zadenin katlini, bu üçlünün işi olarak tahmin eden askerin tatmini için ve belki de evlâdının zayiinde dahli olduğunda şüphesi olduğundan olabilir. Rüstem Paşayı sadaretten azlet...ti. Mihrimah Sultan daha sonra annesi Hurrem Sultan'ın ve...fatı üzerine, babası Kaanuni'nin, dert ortağı olduğu görüldü. Babasından sonra Osmanlı tahtına geçen 2. Selim ve onun oğlu 3. Murad zamanında da pek saygı gördü ve Hâla Sultan diye lakablandı.

Hemen ilâve edelimki Üsküdar'da İskele camii diye konuşulması tercih edilen camiin asıl adı ve yaptıranı bu Mihri...mah Sultandır. Dünyanın hayran olduğu padişah Kaanuni Sultan Süleyman baba olarak çok müşfik olmakla beraber devlet reisi olması hasebiyle devletin âli menfaati hususunda pek realist bir anlayış sahibidir.

Kırkaltı yıl süren devrinin bir evlâddan ziyade devlet reisi olacak anlayışıyla yetiştirilen şehzadeler, bu uzun saltanat dönemini sabırla bekleme gücünü gösteremediler. Şehzade katliyle bu padişahı suçlayanlar, hiç de şehzadelerin sabırsız...lığını göz önüne almadılar ve târih yorumlarını yaptıkları isti...kamet tabiatıyla doğru bir neticeye varamadı.
 
X