- 17 Eylül 2007
- 4.815
- 30
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Kadınlar Kulübü'ne ücretsiz üye olmak için tıklayın...
Muhteşem Yüzyıl Star Tv
- Konu Sahibi nilim
- Başlangıç Tarihi
- 28 Aralık 2009
- 15.448
- 89
- 17 Eylül 2007
- 4.815
- 30
hz. haticeyi çok severmiş, ondan sonra epey bir evlenmemiş sonra sevde gelmiş ardından ayşe gelmiş. ayşeyide çok severmiş, sevde dul kalmış ve peygamberimiz acıdığı için almış, sevdede bunu bildiği için ayşeye verirmiş gününü.
- 7 Ağustos 2010
- 8.167
- 17
- 28 Aralık 2009
- 15.448
- 89
ayşeyi pek sevmemiş aslında
hatta ayşenin yaptıklarından sonra demiş ki Allah haticeden daha hayırlısınıı vermedi
- 17 Eylül 2007
- 4.815
- 30
okuduğum kitapta haticeye gönülden bağlanmış onun yeri ayrıymış, ama ayşeyide aşkla sevmiş, ayşe 9 yaşında evlendiği için biçok şeyi bilmezmiş, peygamberimizde onun bu çocuksu hallerini sevmiş.
- 10 Şubat 2009
- 14.249
- 93
Hürrem doğururken Sülüman mariayla halvette..iyi olmuşş.
.padişah bu işine bakar..sen doğur dur bi tarafta 
hürreeeem..
Maria da, kanka manka biyere kadar, sultan olma şansı gelmiş ayağına, teper mi hiççç..
Mahidevranın bebeği boğma sahnesi bence hürremin rüyası,daha doğrusu karabasanıdır..loğusa kadın yalnız bırakılmaz,hele o zamanda..illa yanında yardımcı cariyeler vardır..:93:karabasandır o karabasan:86:
.padişah bu işine bakar..sen doğur dur bi tarafta hürreeeem..Maria da, kanka manka biyere kadar, sultan olma şansı gelmiş ayağına, teper mi hiççç..
Mahidevranın bebeği boğma sahnesi bence hürremin rüyası,daha doğrusu karabasanıdır..loğusa kadın yalnız bırakılmaz,hele o zamanda..illa yanında yardımcı cariyeler vardır..:93:karabasandır o karabasan:86:
- 20 Mart 2008
- 140.254
- 209.539
- 59
bulducnları yiyip azıyo adam
mariya boşboşuna müslüman olmadı :89:
reçeller ballar kaymaklarrrr sülğüman habire yiyorr sonrada azıyooo kim olsa azar anacımmm :94:
o sülüman o mariyayla halvet olursa,kıllll olcam ben yaaa
hani sadık kalcaktıydı hürreme
Halvet olunca sözünü tutamadı tabiii sülüman netsin adam yeni bir cariye yeni bir tat işte
:92: 
- 4 Kasım 2008
- 7.058
- 21
- 40
2. Fragman
[video=youtube;H6d0infoyZk]http://www.youtube.com/watch?v=H6d0infoyZk&feature=player_embedded[/video]
Ayy çok heyecanlııı, Sülüman'ın oğluşu ne güzel gülüyor
Mahidevran iş başında yine...Çabuk gel çarşambaaaa
- 14 Mart 2010
- 2.064
- 140
bende ilk geçen hafta izledim fena değil nedir bu türk erkeklerinin yabancı hatun merakı anlamadım..aliğğğ sülüman daha kimbilir kimler...ama hürrem sevimli geldi bana çocuksu yani..bende sülüman öyle ilgili davranınca gerçekten seviyo heralde dedim...ama nerdee.beyefendi halvetteymiş..çok mühim bir işmiş hakkaten ertelenmez..dimi yani..:80::80:
- 20 Mayıs 2009
- 5.778
- 202
- 63
- 10 Şubat 2009
- 14.249
- 93
Osmanlı’nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın ve büyük aşk’ı Hürrem Sultan’ın bir kız çocuğu gelir Dünya’ya .
Efsane bir ask’ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dırdiğeri ise saray’ın baş mimarı Mimar Sinan.
Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
İstanbul’un en güzel yerlerinden birine Üsküdar’a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden.1540 yılında inşa etmeye başladığı cami’yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği örnek aldığı yer ise bir başka aşka kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir ; Ayasofya.
Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının gizliıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur.
Mihrimah Sultan’a ithafen.
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan’ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları tasvir edilmiştir.
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.
Ama Sinan aşk‘ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki bu sırra şaşırmamak o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta’nın aşk’ının vesikasıdır sanki iki caminin de yeri özenle seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında (elbette yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirinre eşit olarak kavuştuğu gün’dür daha enteresanı o gün Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür) göreceğiniz muhteşem manzara şudur:
Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! “Bu nasıl bir hesaplama bu nasıl bir estetik anlayışıdır!”
Efsane bir ask’ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dırdiğeri ise saray’ın baş mimarı Mimar Sinan.
Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
İstanbul’un en güzel yerlerinden birine Üsküdar’a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden.1540 yılında inşa etmeye başladığı cami’yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki “eteklerini giymiş bir kadın” siluetini verir ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği örnek aldığı yer ise bir başka aşka kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir ; Ayasofya.
Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının gizliıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur.
Mihrimah Sultan’a ithafen.
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı. ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan’ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları tasvir edilmiştir.
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.
Ama Sinan aşk‘ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki bu sırra şaşırmamak o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta’nın aşk’ının vesikasıdır sanki iki caminin de yeri özenle seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir. Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’ni aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin. Günbatımında (elbette yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirinre eşit olarak kavuştuğu gün’dür daha enteresanı o gün Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür) göreceğiniz muhteşem manzara şudur:
Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! “Bu nasıl bir hesaplama bu nasıl bir estetik anlayışıdır!”
hayır canım kesinlikle o tür bir konu açmasınlar artık muhteşem yüzyıl tartışmaları yasak
beğenen izlesin beğenmeyen izlemesin
bende ilk bölümü beğenmedim yapmacık gbi geldi bana ama sonradan hoşuma gitti milletimizi sevebiliriz ama unutmayın ki hatasız kul yoktur padişah olabilir ama dört dörtlük olacak değil ya ülkesini seviyormuş belli ki ama zevkine de düşkünmüş yorumuma gelince bence ayıp bişey sonuçta erkek çocuk önemliyse oğlu ve karısı var zaten 50 tane kadınla yatmaya gerek yok ama güzel canlandırıolar kaliteli
- 20 Mayıs 2009
- 5.778
- 202
- 63
hayır canım kesinlikle o tür bir konu açmasınlar artık muhteşem yüzyıl tartışmaları yasak
beğenen izlesin beğenmeyen izlemesin
bende ilk bölümü beğenmedim yapmacık gbi geldi bana ama sonradan hoşuma gitti milletimizi sevebiliriz ama unutmayın ki hatasız kul yoktur padişah olabilir ama dört dörtlük olacak değil ya ülkesini seviyormuş belli ki ama zevkine de düşkünmüş yorumuma gelince bence ayıp bişey sonuçta erkek çocuk önemliyse oğlu ve karısı var zaten 50 tane kadınla yatmaya gerek yok ama güzel canlandırıolar kaliteli
Haklısınız.Boş yere tartışmanın anlamı yok.
Hatalar insanlar için.Kimse dört dörtlük olamıyor maalesef.Buna devlet adamlarıda dahil.Hepimizin hataları var.Önemli olan sonuçları değerlendirip ders çıkarabilmek.
Sonuçta bir çok özelliğini bilemediğimiz ve şu anda bize çok ters gelen olguların yaşandığı bir dönemin kurgusunu izliyoruz.Tabii ki evladı olan ve sevip sevilen bir insanın başkaları ile birlikte olması gereksiz görünüyor ama dönem itibariyle bunlarda yaşanan gerçekler....
ewet cnm bana en çok ilginç gelen padişahın oğlunu öldürtmesi demekki o da bir ali kaptanmış :) ali kaptan karakterine beddua edip küfür edip duruyoruz padişah aynılarını yapınca niye savunmaya geçiyoruz anlamıyorum neyse ammaaaannn kim kiminle isterse onunla yatsın biz izleyel zaman geçsin yeter :)
- 20 Mayıs 2009
- 5.778
- 202
- 63
Dediğim gibi dönem çok önemli.Durumu ona göre değerlendirmek lazım.70-80 li yıllarda flört ederken ödü patlardı kızların;şimdi aileler kızlarının flörtlerini tanımak istiyor ve çok ta haklılar.Bakalım doğru dürüst birimi diye inceliyorlar anne baba olarak.Osmanlı döneminde de yaşananlar gördüğümüz tarz imiş.
Kaliteli yapmaya çalışmışlar ve oldukça emek vermişler.
Doğru canım kim kiminle ne yaparsa yapsın biz kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz.Yalnız eşim pek bir baygın baygın bakarak izliyor diziyi.Elimden bir kaza çıkacak.
Kaza çıkmasa da; koca bir Hürrem yüzüğü isteyip hatta ısrar edip ödünü mü patlatsam acaba.Sanırım bu daha can yakıcı olur.....
