• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Müge Anlı'yla Tatlı Sert - Atv

"Kamuoyu neyin ne olduğunu bilsin: Kamera kayıtlarını polis değil ben buldum

VALİ MUAMMER GÜLER, POLİSİN ISRARLA “KAMERA KAYITLARI YOKTUR” DEDİĞİ, BİZİM ARAŞTIRIP ÇIKARDIĞIMIZ KAYITLARLA İMAJ TAZELİYOR

Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili gelişen olaylar neticesinde her gün bir kere daha şaşırmaya devam ediyoruz. Bu seferki, skandal bir gelişme. Avukat Faruk Zorba’nın anlattıklarını okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız...
*** Biz Münevver Karabulut cinayetinde neredeyiz? Hangi noktadayız?

Çok ilerlemiş sayılmayız, hâlâ şiddetin pornografisindeyiz. İçimizdeki “ahlak”ı yitirdiğimizden beri, hepimiz biraz günahkârız. Bu işin bir medya boyutu var, bir de soruşturma boyutu. İki boyutuna da biraz yukarıdan baktığımız zaman, gerçekten de içimizdeki “ahlak yasası”nın ne denli dejenere olduğunu görüyoruz. Basın boyutunda bu cinayette kullanılan testerenin fotoğrafı yayınlandı. Bu artık işin şahikasıydı! Düşünün, testereye maktûlun kanı ve saçları yapışıktı. Ve hiçbir sansüre uğramadan bir gazetenin manşetinden verildi. Basın rekabetinin ve habere karşı aç gözlülüğün, insanları ne derece insanlıktan çıkarabileceğini gördük...
*** Bir cinayet aletinin fotoğrafının basılmasının nesi bu kadar kötü?

Yapmayın! Bunun haber değeri yok ki. Neticede, Emniyet’ten alınmış bir suç aletinin fotoğrafı bu. Bunu insanlara göstermenin ne alemi var? Hem cinayetle ilgili yeni bir gelişme de değil ki. Dosyada resmi zaten duruyor. Bunu görmek, insanlara bir şey de katmıyor. Dahası bu tür ilkel duygulara hitap eden haberler, özendirici olabiliyor. Siz de farkındasınızdır, bu ülkede artık her gün tüyler ürpertici cinayetler işleniyor. Basında bu tür şeyler olurken, işin bir de soruşturma boyutu var. İstanbul Valisi açıklama yaptı: “Ailenin, şüpheli çocuğu teslim etmesi boyunlarının borcudur!” Vali, devlet adına konuşuyor ve bir şüpheliyi, diğer şüpheliye rica ediyor. Orada bir yakarış var, bir yalvarma var. Düşünebiliyor musunuz, devlet yalvarıyor. Oysa, devlet yalvarmaz! Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir adi suç şüphelisini yakalamaktan aciz değildir....
*** Ama yine de kamera kayıtları ortaya çıktı ve MSN yazışmaları... Bunlar, emniyet birimlerinin iyi çalıştığını göstermiyor mu?

Ben bunun sadece bir imaj düzeltme olduğunu düşünüyorum...
*** Haksızlık etmiyor musunuz? Bu delillere ulaştılar ve bizimle paylaştılar. Çok üzerlerine gidiyorduk, “Hiçbir şey bulamıyorlar, bir işe yaramıyorlar!” diye. Sonunda buldular!
Keşke öyle olsaydı...
KAMERA KAYITLARINI 36 GÜN SONRA BULDUK

*** Bildiğiniz bir şey varsa söyleyin lütfen, lafı ağzınızda gevelemeyin...

Kamera kayıtları, cinayetten tam 36 gün sonra bulundu ve dosyaya girdi. Kamera kayıtlarına, normal şartlar altında ulaşılamayacaktı. Bence İstanbul Valisi Muammer Güler’in bu konuda hiç konuşmaması gerekiyordu.
*** Niye?

Kamera kayıtlarını ele geçiren ve savcılığa teslim eden bu ülkenin emniyet birimleri değil de ondan...
*** Siz nereden biliyorsunuz?

Biliyorum. Çünkü ben teslim ettim.
*** Nasıl yani?

Cinayetin işlendiği Bahçeşehir Şelale Villaları’nın neredeyse her yerinde kamera var. Tam 16 kamera, cinayetin işlendiği evi görebiliyor. Ama ilk günden beri, “Kamera kayıtları yok” dendi. Polisin, bu kayıtların olmadığına dair tuttuğu üç tutanağı görünce de, gerçekten yok zannedildi. Biz araştırdık, olay yerine defalarca gittik...
*** Biz kim?

Mağdurun avukatı olarak ben ve bilgisayar konusunda teknik bilirikişi. Bir de ne görelim, hayır kameralar bal gibi kayıt yapıyor, o günler zarfında da yapmış! Biz o kayıtları ele geçirip savcılığa teslim etmeseydik, bu cinayetin en önemli deliline hiçbir zaman ulaşılamayacaktı!
*** Bu bir skandal!

Öyle.
*** Peki, polis niye ‘Kamera kayıtları yok’ diye tutanak tutmuş...

Bu sorunun cevabını ben veremem. Ben size olanı anlatıyorum. Biz oraya gittiğimizde, bu kameraların kayıt yaptığı, polisin de bildiğini öğrendik. Buna rağmen kayıtları almamışlardı. Üstelik cinayetin üzerinden 36 gün geçmişti. Tabii sebebini merak ettik. Bizim alabileceğimize dair umudumuz da yoktu. O günün görüntülerinin üzerine mutlaka yeni kayıtlar yapılmıştır, bu görüntülere ulaşamayız sandık. Yine de sitenin yönetimiyle irtibata geçtik. Sağ olsunlar, kameraların bağlı olduğu bilgisayarda inceleme yapmamıza izin verdiler. 4-5 saatlik bir çalışma sonucu, resmen Allah yardım etti. Ve kamera kayıtlarına rastladık. Yaşadığımız nasıl büyük bir mutluluktu anlatamam. Bilgisayarcı arkadaşım bunun bir mucize olduğunu söyledi. Başka şeyler de söyledi...
*** Ne gibi?

Meğer, 7 Mart tarihinde, bu görüntülerin üzerine başka görüntü kaydedilmeye çalışılmış. Fakat kaydedilmeye çalışılan diskte, yeterli hafızaya olmadığı için bu kayıt gerçekleşmemiş. Kaydedemeyince silmeyi denemişler. Evin alt girişine ait kamera kayıtlarını silmeyi başarmışlar. Ama üst girişin kayıtlarını kaydetmeye çalışırken, bilgisayar onları yedek belleğe atmış...
*** Ve bundan haberleri yoktu öyle mi?

Yoktu tabii. Yapan her kimse delilleri ortadan kaldırdığını düşünüyordu. Kadere bakın ki, biz bu kayıtları tesadüfen ele geçirdik ve hemen savcılığa götürdük. Size Savcı Bey’in yüz ifadesini anlatamam. Dondu kaldı. Çünkü bu söz konusu kayıtlar, bu cinayetin en önemli delilleri. İşte Vali Bey, bu görüntülerden söz ediyor, kendileri ele geçirmiş gibi...
*** O görüntüler olmasaydı ne olacaktı...

Cem’in evden kaçta çıktığını, testere satın alıp geldiğini (ki bu cinayetin tasarlanarak işlendiğinin kanıtı), testereyi eve bıraktığını, tekrar çıktığını, bunları göremeyecektik. Şimdi hepsi var. Sonra elinde gitar kutusuyla evden çıkıyor, tekrar eve geliyor, babasıyla polisler gelmeden 4 dakika önce evden aceleyle çıkıyor... Tabii alt girişin de kamera kayıtları olsaydı, o zaman bu cinayeti bir kişi mi işledi, iki kişi mi, çok daha net konuşabilecektik...
OLAY GECESİNDEN SONRA ARAŞTIRMAYA GİDİLMEMİŞ

*** Çok çok acayip şeyler bu anlattıklarınız. Peki bu gerçeği neden daha önce açıklamadınız?

Benim için önemli olan bu delili bir önce savcıya vermekti. Öyle de yaptım. Olayın bütün ayrıntılarını baştan sona bilen kişi Savcı Bey’dir. Anlattıklarımın doğru olup olmadığını ondan de teyit edebilirsiniz.
*** Peki bu kayıtları önce kaydetmeye, sonra silmeye çalışanlar kim?

Bunu bilemeyiz. Ama müthiş bir ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk var. Basında olayın ilk günlerinde kamera kayıtları konuşuluyor, bir Allah’ın kulu gidip araştırmıyor, polis o zaman ne işe yarıyor?
*** Sizce, polisinki dalgınlık mı, ihmal mi?

Ben bunu okurların vicdanına bırakıyorum...
*** Bu görüntüleri Cem Garipoğlu’nun ailesi mi sildirmeye çalıştı...

Tekrar ediyorum, kimin silmeye ya da sildirmeye çalıştığının önemi yok. Polis, ısrarla bu kamera kayıtlarını almıyor. Korkunç olan bu. Tekrar oraya gitmeye ihtiyaç duymuyor. Kamera kayıtlarında, bunu görüyorsunuz zaten. Olay gecesinden sonra kimse gitmemiş. Bizim tartışmamız gereken, neden olay gecesinden sonra bu kayıtlara önem verilmedi, alınmadı? Hadi birinci gün almıyorsun, ikinci gün, üçüncü gün almıyorsun. Ama kardeşim, bir ay geçiyor... Bu konuda tartışmalar var, gidip bakmıyorsun bile. Üstelik “Yoktur” diye tutanak tutuyorsun. Hukukta bir şey vardır: İhmalde ısrar, kasta karinedir...
*** Peki siz niye şimdi söylüyorsunuz bütün bunları? Kahraman olmak için mi?

Bakın, ben bu görüntüleri 8 Nisan’da aldım, biz Haziran’ın ortasındayız, aradan iki ay geçmiş, böyle bir niyetim olsa çoktan açıklardım değil mi? Ben bu dosyaya olan sorumluluğum ve davanın çözülebileceğine dair inancım gereği bunu kimseye söylemedim. Birkaç kişinin ihmal ya da kastı yüzünden koskoca bir kurumun zarar görmesini istemedim. Ama bu kadar zaman geçti, gerçekten bir arpa boyu yol kat edilemedi. Sayın Vali de o görüntüleri alıp imaj tazeleme olayına girince, açıklamaya mecbur kaldım. Bari, kamuoyu neyin ne olduğunu bilsin...
Dava çözülürse savcı sayesinde çözülecek

*** Bu kadar ciddiyetsizlikle bu cinayet çözülür mü? Cem Garipoğlu yakalanır mı?

Ben bu cinayeti başından beri takip eden bir tek insana inanıyorum. Savcı Faruk Erşen Yılmaz. Dünyanın en dürüst insanlarından biri. Çözülürse iddia ediyorum onun sayesinde çözülecektir. Var gücüyle çalışıyor çünkü.
CUMA:
“MSN kayıtlarını açıklayarak, bu vahşi ve tüyler ürpertici cinayeti, gerçekliğinden koparmaya çalışıyorlar... Ve Münevver’in masumiyetini sorguluyorlar...”
Ayşe Arman



alıntıdır..


kırmızı bölüm bahsettiğim beyin yıkama operasyonu...

mügenin dediği bir söz geliyor aklıma; "kişileri satın alabilirsiniz ama kurumları satın alamazsınız, gerçekler er geç mutlaka meydana çıkar".

ve ilave ediyorum; polis elde ettiği bilgileri ip uçlarını paylaşmak zorunda değil...dünyanın hiç bir yerinde görülmüş duyulmuş şey değildir bu...

ayrıca bu cinayeti kimin işlediği testere kayıtlarından önce belli değilmiydi sanki.
 
Polis elindeki her bilgiyi kamoyuna vermez zaten..katiller nasıl hedef şaşırtmaya çalışıuorsa ,emniyet daha alasını yapar..bu davada bir kalem dahi medyada 3 gün konuşuluyorsa,emniyette tedbirini alıyordur elbet..Benim emniyetimizle ilgili ufacık bir şüphem dahi yok..Amerikan FBI ajanları,geçen sene türk polis ve cinayet dedktiflerinden ders almaya geldiler..hatırlatırım..

işte budur....

polis bilgileri kamuoyu ile paylaşmaz.

tekrar hatırlatıyorum bu cinayeti kimin işlediği son ortaya çıkan görüntülerden önce belli değilmiydi...

polisimizin başarısı üstüne çöreklenmeye çalışıyorlar.
 
kırmızı bölüm bahsettiğim beyin yıkama operasyonu...

mügenin dediği bir söz geliyor aklıma; "kişileri satın alabilirsiniz ama kurumları satın alamazsınız, gerçekler er geç mutlaka meydana çıkar".

ve ilave ediyorum; polis elde ettiği bilgileri ip uçlarını paylaşmak zorunda değil...dünyanın hiç bir yerinde görülmüş duyulmuş şey değildir bu...

ayrıca bu cinayeti kimin işlediği testere kayıtlarından önce belli değilmiydi sanki.

tabiki belliydi sarduşş kaydirigubbakcemile5cemin amcası geçen tv de çıktı kendisinin eve gittiğinde heryerin kan olduğunu kapı kollarına varana kadar heryerin kan olduğunu söledi ayrıcada bahsedilen testerede cemin yatağının altında bulunmuştu..yani o ilk medyayada anlatıldığı gibi ev pırıl pırıl filan değilmiş zaten kamera kayıtlarındada baba eve geç geliyor ondan önce bi gelen yok ki kim temizlicek..yani bence cem korunmak istense idi münevverin çöpde bulunması ile polislerin eve gelişleri çok kısa bi süre eğer gerçekten korumak isteselerdi direk cemin evine gitmezlerdi cemin evi ile aynı anda ailesinden 40 eve baskın yapılmış bi kere bunu yapmazlardı nerede ve kiminle sorularıyla vakit geçirmek çok kolay
 
polis şuan medyanın bildiğinden kaç adım ileride kimbilir medya ,avukat,kızn babası sanıyorki herşeyi anı anına polis sizi bilgilendirecek..yok öle bişi
 
arkadaşlar size ben de katılıyorum ve polisin msn kayıtlarını basına vermesine kızanlar var ama polis çok tepki çektiği için hiç araştırılmıyor diye suçlandığı için bu kayıtları çıkardı..ben de polise güveniyorum ANCAK yine de kurumun içindeki bikaç çürük yumurtanın cemin yakalanmaması için çabaladığını düşünüyorum hatta cemle ilgili bi ihbar alındığında cemle irtibata geçip uyardığını bile düşünüyorum neden derseniz bakın cem babasıyla evden çıkıyor ve 4 dk sonra polis geliyor ve polis jandarmada adresin bulunmasını 1 saatten fazla beklemiş....yani çok mantıklı gelmiyo bana 4 dk arayla cemi kaçırmak...tabi kimsenin günahını almak istemem zaten bütün kuruma mal etmiyorum ama içinde parayı seven bikaç kişinin görevini kötüye kullandğını düşünüyorum...
 
arkadaşlae sabah kanalları gezerken kanatürke yanlış hatırlamıyorsam deşirfe yada neşter adlı prgramın pragmanına gözüm takıldı konyada sobada yakıan kızın ailesi bi programn reytingi yükselsin diye 22 saat bekletildikerini idda etmişler program yarın gece 23 30da çıkcak müge olabilirm diye düşündüm
 
işte budur....

polis bilgileri kamuoyu ile paylaşmaz.

tekrar hatırlatıyorum bu cinayeti kimin işlediği son ortaya çıkan görüntülerden önce belli değilmiydi...

polisimizin başarısı üstüne çöreklenmeye çalışıyorlar.

tabi paylaşamaz ne mecburuyeti vardırki hem
sadece sınırlı açıklama yaparlar
herşeyi açıklasalar katiller suçlular nasıl bulunurdu bi düşündünüzmü
münevverin olayı çok büyük bir tepki aldı tüm Türkiye takipte
ama bu polisin bize açıklama yapacağı anlamına gelmez..
onlar hala bulamadık derler ama akşam ana habere bi bakarsınız zanlı bulunmuş..
bence haddimiz olmayan konulara girmeyelim ...
kolay değil onların işide biz desetek olucaz onlara..
biz halk olarak cemi görürsek bildiricez bizim görevimiz şuan sadece bu..
 
arkadaşlae sabah kanalları gezerken kanatürke yanlış hatırlamıyorsam deşirfe yada neşter adlı prgramın pragmanına gözüm takıldı konyada sobada yakıan kızın ailesi bi programn reytingi yükselsin diye 22 saat bekletildikerini idda etmişler program yarın gece 23 30da çıkcak müge olabilirm diye düşündüm

aa bende merak ettim bak şimdi
 
bu çok ciddi bir itham...eğer polisimize güvenmezsek toplumda kaos başlar...bence daha dikkatli cümleler kurmalıyız...benimkisi toplum adına bir tavsiye tabiki gene de sizin tercihinizdir nasıl cümleler kuracağınız.

..nasıl cümleler kuracagımı gayet iyi biliyorum..senin düşündügün gibi herkes aynı şeyi düşünmez önce bunun farkına var.konuyla ilgili yorum yapabilirsin ama benim nasıl konuşacagımla ilgili kendi çapında akıl veremessin..
benim yorumlarımla ilgili bi yorum yapmaa!!!!!
 
herkes neyin ne olduğunu biliyor ama ...polisimizi karalamaya çalışmak bence ciddi bir suçtur....kafa karıştırmaya toplumda polise karşı güvensizlik yaratmaya çalışmak bunlar bunlarCADIARZU ....ayşe arman ne yapmaya çalışıyor anlamış değilimCADIARZU
 
herkes neyin ne olduğunu biliyor...polisimizi karalamaya çalışmak bence ciddi bir suçtur....ayşe arman ne yapmaya çalışıyor anlamış değilimCADIARZU

herkes reyting derdinde canım kimsenin polisin şerefini, ülkede polise duyulan güvenin sarsılacağını ne düşündüğü nede umursadığı yok
 
herkes reyting derdinde canım kimsenin polisin şerefini, ülkede polise duyulan güvenin sarsılacağını ne düşündüğü nede umursadığı yok


polise askere devlete karşı güven sarsılması hiç doğru değil...
bu işin sonu toplumda kaos çıkmasına kadar gider...

söylenecek çok sözüm var fakat forum kuralları gereği :1ninca: .
turkbayragi​
 
arkadaşlae sabah kanalları gezerken kanatürke yanlış hatırlamıyorsam deşirfe yada neşter adlı prgramın pragmanına gözüm takıldı konyada sobada yakıan kızın ailesi bi programn reytingi yükselsin diye 22 saat bekletildikerini idda etmişler program yarın gece 23 30da çıkcak müge olabilirm diye düşündüm

çocuğun dedesi daha önce böyle bir açıklama yapmıştı zaten haberlerde hemde torunun bulunduğu günlerde.müge anlının programından bahsediyor öldüğünü ananesi ve dedesi biliyormuş ama anneye söylenmesine ve gitmelerine izin verilmemiş program öncesinde bunlara bir anlaşma imzalatılmış ve o şartlardan dolayı gidememişler.öyle demişti yine aynı şeyleri konuşacaklardır muhtemelen
 
polisinde bazı konularda ihmali olabilir bence abartmamak lazım nede olsa onlarda insan ve onların mesaileri 8_5 olmuyor emekli olana kadar rüyalarında bile işlerini yapıyorlar özellikle cinayet masası.ayrıca amerikanın bizdeki cinayetler çözüldüğü için FBI dan adamlar gönderidğinide biliyoruz.gelelelim şu msn yazışmalarına malum o yazışmalar savcıya veriliyor ve bunları polis yada savcı medyaya vermez emniyette yada adliyede basından insanlar vardır her zaman ve bu tarz şeyler hep daha alt kademedeki temizlik görevlisi gibi insanlar yardımıyla basına sızdırılır
 
Topkapı'daki ofislerinde bir basın toplantısı düzenleyen avukatlar, soruşturma süresince müvekkilleriyle hiçbir sorunlarının olmadığını belirterek, şu görüşlere yer verdiler: "Avukat olarak kimseden korkmadan ve çekinmeden, ihmal ve şüpheye yer vermeyecek şekilde gereğini yaptık. Ancak mağdur ailenin yakın akrabalarının uyumsuz tutumları ve soruşturmayı olumsuz etkileyen kontrolsüz tavır ve davranışları, mesleğimizi gereği gibi layıkıyla ifa etmemize mani olmuştur. Bu nedenlerle zor şartlar altında sürdürmeye çalıştığımız mesleğimizi bundan sonra sürdürmemiz, meslek prensiplerimizden ödün vermemiz anlamına gelecektir. Mesleki kaygılarımızdan dolayı soruşturma dosyasındaki vekillik görevimizden istifa ediyoruz. Bugüne kadar müvekkilimizin evlat acısını en derin ve insani hislerle paylaştık. Bu vesileyle tekrar üzüntülerimizi bildirerek aileye sabır diliyoruz."

Avukatlar, cinayetin tek katil zanlısı Cem G'nin ailesi ve yakınlarından tehdit alıp almadığı yolundaki soruya "Hiçbir tehdit almadık" yanıtını verdiler.

Baba Karabulut: "Aramızda problem yoktu"


Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ise avukatların davadan neden çekildiklerini bilmediğini belirterek, "Aramızda bir problem yoktu" diye konuştu.
Tülay Tonkuş ve Faruk Zorba'nın eşinin avukatları olduğunu anlatan Karabulut, başka avukatları olduğunu ve davaya onlarla devam edeceklerini açıkladı. Karabulut, avukatların çekindikleri bir nokta olmadığını da sözlerine ekledi.
 
ben, münevverin babasına
(sebebini bilmiyorum ama çok gıcık oluyorum) demiştim ve çoğu arkadaşlar tepki göstermişti
sebebini şimdi biliyorum
 
Back