Teşekkür ederimHava nin kocası hapisten çıkmış ortada ne Meryem var ne de çocukları. O istemiş çıkın diye sonradan da bu dehşet silsilesi ortaya çıkıyor.
Web uygulamasını kur
How to install the app on iOS
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz.
Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Müge Anlı canlı yayında gerçekler ortaya çıktı
- Konu Sahibi csi
- Başlangıç Tarihi
Ayrıntılı Düzenleme
Kimler kimler yazdı?Şimdi konu kamuoyuna yansıtılmayacak mı artık? Ağrıdaki meleğim leyla gibi?Yayın yasağı vardı , daha evvel de benzer bir şeyler söyledi .
Müge yi izleyemedim , bu cümleyi bugün mü kurdu ?
Tövbe bismillah burayı tamamen kaçırmışımAnladığım kadarı ile İsa'nın o yazdığı mektupta annesinin fuhuş yaptığı ve hatta yaptırdığı yazıyormuş. çarşaflı kadın görünümdeki kadınlarla... İşte çarşaflı kadın olayını da oraya bağladı Müge Anlı.
Müge anlıyı hiç izlemem
Bi kaç gündür heryerde bu haberi görüyordum merak ettim neymiş bu palu ailesi diye bütün bölümleri izledim ama kesik kesik vermişler konuyu anlamaya çalışana kadar 6 saatim boşuna gitti :/
Konuyu tekrar ekşiden okudum kanım dondu böyle kara cahillerin kökü kazınsın üremesinler hepsi adi ş..siz.. hele o kara cahil yaratık Tuncer’in karısı onu boğasım geldi halen Allah ın adını alıyor ya!!!
İnşallah adalet yerini geç olsada bulur bundan sonra girdikleri delikte geberip giderler!!!
Bi kaç gündür heryerde bu haberi görüyordum merak ettim neymiş bu palu ailesi diye bütün bölümleri izledim ama kesik kesik vermişler konuyu anlamaya çalışana kadar 6 saatim boşuna gitti :/
Konuyu tekrar ekşiden okudum kanım dondu böyle kara cahillerin kökü kazınsın üremesinler hepsi adi ş..siz.. hele o kara cahil yaratık Tuncer’in karısı onu boğasım geldi halen Allah ın adını alıyor ya!!!
İnşallah adalet yerini geç olsada bulur bundan sonra girdikleri delikte geberip giderler!!!
- 3 Şubat 2010
- 11.305
- 5.506
- 448
Anladığım kadarıyla konu çok fazla gündeme gelince yayın yasağı getirdiler . Sanırım soruşturmanın etkilenmemesi içindir , soruşturma bitince kaldırılır .Şimdi konu kamuoyuna yansıtılmayacak mı artık? Ağrıdaki meleğim leyla gibi?
Leyla nın yayın yasağı devam ediyor mu bilmiyorum ama maalesef sonuçlanmadı .
Teşekkür ederim, günlerdir yine etkisinden çıkamıyorum. Deli gibi videolar izliyorumAnladığım kadarıyla konu çok fazla gündeme gelince yayın yasağı getirdiler . Sanırım soruşturmanın etkilenmemesi içindir , soruşturma bitince kaldırılır .
Leyla nın yayın yasağı devam ediyor mu bilmiyorum ama maalesef sonuçlanmadı .
- 3 Haziran 2011
- 6.719
- 6.335
- 398
- 48
Leyla sonuçlandı, amca oğlu tutuklandı.Anladığım kadarıyla konu çok fazla gündeme gelince yayın yasağı getirdiler . Sanırım soruşturmanın etkilenmemesi içindir , soruşturma bitince kaldırılır .
Leyla nın yayın yasağı devam ediyor mu bilmiyorum ama maalesef sonuçlanmadı .
- 9 Eylül 2013
- 11.948
- 27.404
- 798
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?
Şiir Şükrü Erbaştan
Bu şiir bu aileye bu kadar mı oturur
Köylü kelimesine alınmayın lütfen bir çoğumuz ya kendisi ya ailesi köyden geldi bahsedilen tam bu zihniyet
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?
Şiir Şükrü Erbaştan
Bu şiir bu aileye bu kadar mı oturur
Köylü kelimesine alınmayın lütfen bir çoğumuz ya kendisi ya ailesi köyden geldi bahsedilen tam bu zihniyet
- 3 Şubat 2010
- 11.305
- 5.506
- 448
Katilin o olduğu ve ayrıntılar kesinleşti miLeyla sonuçlandı, amca oğlu tutuklandı.
- 3 Haziran 2011
- 6.719
- 6.335
- 398
- 48
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/s...f-4J6o8V5CBfzU0Gqn6p-SaURCs9_53e91nxzBCvE9fR4
sonunda tutuklanmışlar.
sonunda tutuklanmışlar.
- 3 Haziran 2011
- 6.719
- 6.335
- 398
- 48
Ayrıntıları hatırlamıyorum ama katilin o olduğu kesinleşti, Müge de öyle demişti diye hatırlıyorum.Katilin o olduğu ve ayrıntılar kesinleşti mi
- 3 Şubat 2010
- 11.305
- 5.506
- 448
- 21 Haziran 2016
- 9.255
- 25.572
- 548
Aa nerde okudunuzPalu ailesi suçlarını kabul etmiş .
- 3 Haziran 2011
- 6.719
- 6.335
- 398
- 48
Müge Anlı dedi ki" aile Meryem ve Melike'nin öldüğünü ve ailenin de onları gömdüğünü kabul etti ancak kendilerinin öldürdüğünü kabul etmedi".Aa nerde okudunuz
Yani ; Meryem gece 2'de arabadan çıkmış, Tuncer de arkasından çıkmış bi bakmış, Meryem ölmüş. Gömüvermişler. Aynısı Melike için de geçerli.
- 3 Şubat 2010
- 11.305
- 5.506
- 448
- 10 Ağustos 2009
- 26.130
- 18.283
- 823
Aynen çok böyle bu türden mevcutköylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...
köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?
Şiir Şükrü Erbaştan
Bu şiir bu aileye bu kadar mı oturur
Köylü kelimesine alınmayın lütfen bir çoğumuz ya kendisi ya ailesi köyden geldi bahsedilen tam bu zihniyet