Misli Misliyle Arkadaşlık Etseydi
Kurbağa ile kaplumbağa arkadaş olmuşlar. Sakın nasıl oldu demeyesiniz,olmuştur işte. Hatta samimiyeti o derece ileri götürmüşler ki, kolay kolay ayrılmıyorlar, ayrılınca da haberleşmeden edemiyorlarmış. İşte bu haberleşmeyi kolay sağlayabilmek için bir yol aramışlar. Düşünmüşler, taşınmışlar, nihayet, ayrı oldukları zaman, birbirlerine iple bağlanmaya karar vermişler. Hemen arkasından da uygulamışlar. Biri ipi çektiği zaman, diğeri hemen ipi takip ederek dostunun yanına geliyor, hasret gideriyorlarmış. Kurbağa ile Kaplumbağa arasındaki bu muhabbet uzun zaman sürmüş. Hani derler ya, “Çok muhabbet, tez ayrılık getirir.” Olacaklar olmuş, bir gün, bir koca erkek kartal, gökyüzünde süzülürken, keskin gözleri ile, ağır aksak adımlarla, suyun kıyısındaki üzüm bağına doğru giden kaplumbağayı görmüş. Tabii, ayağındaki bir ipte, su kıyısındaki kurbağanın bağlı olduğunu bilmiyor. Kartal, dalması ile, kaplumbağayı kapıp havalanması, yuvasına getirip, eşi ve yavrularının önüne atması bir olmuş. Tabii, bu arada, havalanan kaplumbağa ile, ona iple bağlı olan kurbağa da, yavru kartalların önüne gelmiş, iştahlarını kabartıyormuş. Kartalın eşi, erkek kartala sormuş:
-“Haydi bu kaplumbağayı gördün ve tuttun, ama bu lezzetli kurbağanın başına gelen nedir?” buyurmuş.
Erkek kartal:
-“O, haddini bilmez bir kurbağadır, kendisini bilse, misli misliyle arkadaşlık yapsaydı bu başına gelir miydi?” deyivermiş.