Kaç Asır Daha?
Sensizlik bir şarkı olup çıkıtığında ve sen düştüğünde aklıma,kelimelerim sana koştu sevgili...
KaÇ aSıR oLdu BöyLe BekLeyeLi seNi?
Kaç zaman oldu görmeyeli yüzünü…
Yar;
Söylesene kelimelerini dayadığında boğazıma
Ve...
Nefesimi kesip şah damarımdan vurduğundan beri beni,
Kaç asır geçti zaman ve kaç an daha yitip gitti zamansızlıkta?
Mevsimlerden neydi okşadığında yüreğimi,
Ne zaman ekmiştin sevda tohumlarını toprağıma?
Ve hangi vakit erozyona uğrattın bir anda benliğimi?
Kaç zaman oldu sevdiğim…
Söylesene,
Kaç zamandır gidişini tekrar tekrar canlandırıyor,
Ve kaç zamandır bu acıyı çekiyor benliğim.
Ne çok özledim seni bilsen,
Ne çok kokun geliyor burnuma
Ve hala, kestiğin yerden nasıl da oluk oluk kan akıyor durmadan...
Bilsen ne çok yanıyor canım.
Sevdiğim,
Bilsen...
Ah bilsen,
Bir bilsen!
Gidişinin ardından pek geçmediğini söylüyor, tanıyanlar beni.
Ve bilenler zamana bırak diyor her şeyi!
Zaman seninle vardı sevgili,
Ve sensizlikte geçmiyor, bilmiyor onlar...
Oysa tüm zamanlarıma hükümdar olmuşsun da sen,
Sensizlikte akmıyor günler...
Ve sensizlik,
Tekrar tekrar gidişinin görüntüleri canlandırıyor gözlerimde...
Yalnızlığın sensizlik olduğunu öğrenmemin üstünden kaç zaman geçti yar?
Söylesene,
Kaç zamandır yalnızlığın gerçek anlamını bilir oldu yüreğim?
Yada...
Sen kazıyıp gitmişken ismini kocaman bir boşluk bırakarak içime...
Canımı acıtan bir kimsesizlik çökmüşken yüreğimin orta yerine.
Kaç asır geçmesi gerek,
Onarması için ruhumun kendini?
Ruhuma düşen,
O derin korkuyu nasıl yok edebilirim yada...
Yada sözlerin ,
O şahdamarımı kesip parça parça eden yüreğimi...
Hani beni,
Bir anda sevda tohumlarını ektiğin toprağıma canlı canlı gömen…
O sözlerin hangi vakit silinir aklımdan.
Ne çok soru soruyorum değil mi, bu kadar zamanın ardından?
Gidiyorum derken bana, suskunlaşan ve hiçbir şey söyleyemeyen yüreğim,
Şimdi nasılda bir bir sıralıyor tüm cevapsız bırakılmış soruları.
Sensizlik içime işlediğindendir belki.
Belki de yeni yeni anlayabilmesidir ruhumun gidişini.
Giderken şaka yaptığının düşüncesiyle avutuşunun son bulmasıdır yada kim bilir
Belki de...
Belki de içimde patlayan volkanların nefes alamaz hale getirmesidir beni...
Susturmaya çalışma yüreğimi...
İstersen dinleme ama ilk kez konuşmaya başlamışken ruhum...
Susturma beni!
Hem bak, yine de neden demiyorum yar?
Neden gittin sorularını yöneltmiyorum sana!
Bir açıklama da beklemiyorum gidişine kondurman için.
Sadece kaç zaman oldu bilmek istiyorum.
Kaç zaman önce, yüreğimden koparıp yüreğini;
Başka bir gönüle kondurdun hiç sormadan bana!
Yada, sormanı beklerken;
Hangi gizli köşede, sığdırdın ikinci bir aşkı gönlüne?
Neden demiyorum...
Sadece merak ediyorum!
Tüm bunlar olalı, kaç asır geçti ömürden?
Yada...
Ömür dediğimiz şey,
Asır devirir mi ağaçlar misali?
Hadi yar susma!
Gidişinin ardından,
Susan yüreğim gibi
Susma sende şimdi?
Sensizlik kaç zamandır yanı başımda bir çocuk misali...
Sensizlik kaç zamandır dost olmuş gönlüme söyle,
Söyle bana n’olur…
Hangi anlarda kaldı sevdamız,
Hangi anlarda katlettik onu elbirliğiyle de;
Bana sevdamın kanayan yanı
Sana ise hiçbir şey kalmadı geriye?
Kaç zaman oldu görmeyeli yüzünü,
Yar,
Söylesene kelimelerini dayadığında boğazıma
Ve...
Nefesimi kesip şah damarımdan vurduğundan beri beni,
Kaç asır geçti zaman ve kaç an daha yitip gitti zamansızlıkta...
Sende bilmiyorsun belki de...
Belki de benim unuttuklarımı,
Sen hiç bilmedin kim bilir.
Sorularımı yöneltirken sana,
Cevap vermeyeceğini bilsem bile dökmek istedim içimdeki zehiri!
Sahi, kaç mevsimdir böyle zehrin kurutuyor beni?
Sormadım say...
Sormadım farzet sevgili!
Farzet ki bir deprem oldu ve yitip gitti ruhum.
Yitip giderken kırık bir sevda bıraktı sana!
Şimdi o sevdanın esintileri geliyor kulağına.
Sevdamın sessiz çığlıkları yankılanıp havada seni buluyor farzet.
Ve umursama!
Tıpkı giderken sebepsiz,
Umursamadığın gibi sevdamı...
Gözlerimden huzur okunurdu, olduğun vakitlerde...
Bilemezsin yüreğim nasıl gülümserdi sevdiğim.
Ve yine bilemezsin nasılda soldu gözlerim...
Gözlerimde yağmur bulutları dolaşıyor
Ve yüreğimde hüküm sürüyor çöl rüzgarları...
Sen gittiğinden beri,
Evet sevgili...
Sen gittiğinden beri,
Kelimelerim acı veriyor...
Sahi, kaç asır daha sürecek bu acı?
MERAL BILGIC