Menderes, özal, erdoğan ve 17 aralık

MeysaNur

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
16 Mart 2011
1.272
105
Not: Okumak istemeyenler asyada video tiklasin...

Siyasette son dönemde yaşananlar malum. Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan dönemlerini karşılaştıran bir analiz kaleme aldı. İşte o analiz:
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, 27 Nisan, Gezi derken Türkiye’nin darbeler geleneğine yeni bir girişim dahil oldu: 17 Aralık 2013. Yukarda saydığımız tarihler, darbelerle veya darbe teşebbüsleri ile kirletildiği gibi 17 Aralık tarihi de kirletildi.

17 Aralık tarihini milletimiz, “Şeb-i Arus” olarak tanırdı. Yani Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin rabbine kavuşma, “vefat” yıldönümü olarak bilirdi. Şeb-i Arus’un Türkçesi “Düğün Gecesi” anlamına geliyor. Yani Mevlana’nın ölümü, Rabbine kavuşacağından dolayı aslında onun “düğünü” gibi anılmaktadır. Yani 17 Aralık hem “ölümü” hem de “düğünü” anlatıyor.

Adnan Menderes milletin kalbinde nasıl bir yer tutuyor? İdamının üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına rağmen Menderes sevgisi ilk günkü gibi milletin kalbindeki tazeliğini koruyor. Onun idamına o zaman çanak tutmuş olan CHP, bugün Menderes’ten özür dilercesine mahcup bir söylem içinde. Hatta Menderes’i şimdiki CHP’liler de savunuyorlar.

Menderes ne yapmıştı? İlk iş olarak ezanın aslına çevrilmesini sağlamış “Tanrı uludur” komedisine son vermişti. Ülkenin maddi-manevi kalkınmasını sağlamış, Türkiye tarım ülkesinden sanayi ülkesine dönüşmeye başlamış, tarımda ise hızlı bir makineleşme başlamıştı. Geniş yollar açılmaya başlamış, şehirleşme hızlanmıştı. Millet umuda refaha ve feraha kavuşmaya başlamıştı. Belki en nemlisi Menderes 1944’den itibaren ülkemizi kontrol altında tutan ABD vesayet düzenine isyan etmiş ve bu vesayet düzenine boyun eğmeyen bir siyaset takip etmeye başlamıştı.

Peki Menderes’e ne yaptılar? 6-7 Eylül 1955 olayları ile dönemin Derin Devleti, azınlıklara karşı sosyal kargaşa çıkarılmasını sağlamış, ülkeyi istikrarsızlaştırmak istemişti. 17 Şubat 1959 tarihinde “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni kuracak Londra Antlaşması için İngiltere'ye doğru giderken Menderes'i taşıyan uçak düşürüldü. Ama Menderes, düşen uçaktan mucizevi şekilde sağ çıkmıştı. Hesaplar tutmamıştı. Bu defa üniversiteler provoke edilmiş Menderes’in TSK’yı ve üniversiteleri yok etmeye çalıştığına dair envai çeşit şayialar çıkarılmıştı. Menderes ve bakanlarıyla alakalı rüşvet ve yolsuzluk dedikoduları çıkarılmış, milyonlarca liralık rüşvet iddiaları havalarda uçuşmuştu. Tüm bu sürçlerde CHP ve basın başrolde oynuyordu. Arşivlerdeki gazete manşetlerine bakarsanız Menderes ve hükümet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluklarına dair her gün çarşaf çarşaf manşetler görürsünüz.

Üst üste konulan sandıklarla, seçimlerle mağlup edilemeyen Demokrat Parti, bütün bu üretilmiş dedikodularla yıpratılmış, basının desteği ile TSK içinden bir cunta 27 Mayıs 1960’ta askeri bir darbe ile Menderes’i devirmiş ve ardından da düzmece bir mahkeme kararıyla idam edilmişti. Menderes’i idam edenler rezil bir akıbetten kurtulamadılar. CHP onun idamından bu güne tek başına iktidar olamadı. Bu millet bu CHP’ye hiç güvenmedi. Onu idama götüren medya ise millet tarafından lanetlendi. Onu idam edenler, onun idamına destek verenler, hala korkunç bir utancın içindeler.

1980 darbesinden sonra darbecilerin arzusunun aksine Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidara geldi. Özal zamanında da Menderes döneminde olduğu gibi millet bir nebze olsun huzura ve refaha kavuşmaya başlamıştı. Özal’a da envai çeşit yalan ve iftira ile çamur atıldı. Özal da seçimlerde yenilmiyordu. Özal da güdümlü derin vesayetin talimatlarına boyun eğmiyordu. Onun ailesine de her türlü yalan ve iftira atıldı. O süreçlerde yine muhalefet ve iliştirilmiş medya Özal’la savaşıyordu. Özal’ı suikast düzenleyerek öldürmek istediler. Bu şekilde kurtulacaklarını düşündüler. 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi'nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada Kartal Demirağ isimli tetikçi, suikastı gerçekleştirmişti. Özal elinden yaralandı. Menderes gibi Özal’ın da uçağı düşürülmek için planlar yapıldı. Olmadı. Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra birkaç defa zehirlenerek sonunda öldürüldü. Özal’a o zaman çamur atanlar bugün çamura batmış vaziyetteler.

Adnan Menderes idam edildi. İdamından sonra onunla ve bakanlarıyla ilgili atılan manşetlerin, üretilen yalanların hiçbirinin -en azından büyük kısmının- doğru olmadığı anlaşıldı. Ama onun idamıyla vesayet düzeni yeniden kök saldı. O vesayet düzeni 1960-1980 arasında sağ-sol çatışmalarını organize etti. Onbinlerce gencimizin hayatı karardı. Siyasetin omurgası kırıldı. Askeri vesayet milletin üzerine çöktü. Sonra da 12 Eylül darbesi indirildi.

Özal’la ilgili iddiaların da ne kadar düzmece ve asılsız olduğu onun ölümünden sonra anlaşıldı. Ve onun ölümüyle vesayet düzeni yeniden güçlendi. Onun öldürüldüğü yıl olan 1993 Türkiye Cumhuriyetinin en karanlık yıllarından biri oldu. Yüzlerce faili meçhul cinayet o sene ve devamında işlendi. Devamında 28 Şubat karanlığı çöktü.

28 Şubat’tan sonra millet umudunu Ak Parti iktidarına bağlamıştı. Menderes ve Özal örneğinde olduğu gibi 12 yıllık Tayyip Erdoğan iktidarında millet huzura ve refaha kavuşmaya başladı. Milletimiz umutlu bir gelecek planı yapmaya başladı.

Şimdi Menderes ve Özal dönemlerinde olduğu gibi tıpatıp benzer yol ve yöntemlerle Tayyip Erdoğan da ortadan kaldırılmak, en azından iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor. 3 aydır sürmekte olan güdümlü paralel saldırılar nedeniyle 17 Aralık tarihi, yeni bir anlam kazandı. Türkiye’nin lanetle anılan darbeler tarihine bir sayfa daha eklendi. Son 12 yılda püskürtülen bir hayli darbe teşebbüsünde olduğu gibi 17 Aralık darbe teşebbüsü de püskürtüldü. 27 Nisan, Ergenekon, Balyoz, kapatma davası ve Gezi teşebbüsünde olduğu gibi bu noktada Yeni Türkiye önemli bir badireyi daha başarıyla atlattı.

Çünkü bu defa durum öncekilerden çok çok farklı. Hemen hemen tüm kurumlarıyla vesayetin karşısında olan bir devlet var. Tüm bu oyunların farkında olan bir millet var.

Bu defa başaramayacaklar. Bu defa tutturamayacaklar. 17 Aralık artık “vesayetin ölüm günü” Yeni Türkiye’nin “düğün günü” olarak tarihe geçecektir. Paralel saldırıları planlayan, uygulayan ve alkışlayanlara ısrarla duyurulur.

Alper TAN

http://www.kanalahaber.com/haber/analiz/menderes-ozal-erdogan-ve-17-aralik-166006/

[video=youtube;k0n01M2Jk7Q]http://www.youtube.com/watch?v=k0n01M2Jk7Q[/video]
 
Adnan Menderes idam edildi. İdamından sonra onunla ve bakanlarıyla ilgili atılan manşetlerin, üretilen yalanların hiçbirinin -en azından büyük kısmının- doğru olmadığı anlaşıldı.
Özal’la ilgili iddiaların da ne kadar düzmece ve asılsız olduğu onun ölümünden sonra anlaşıldı.

Şimdi Menderes ve Özal dönemlerinde olduğu gibi tıpatıp benzer yol ve yöntemlerle Tayyip Erdoğan da ortadan kaldırılmak, en azından iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor.

Tüm bu oyunların farkında olan bir millet var.

Bu defa başaramayacaklar. Bu defa tutturamayacaklar. 17 Aralık artık “vesayetin ölüm günü” Yeni Türkiye’nin “düğün günü” olarak tarihe geçecektir. Paralel saldırıları planlayan, uygulayan ve alkışlayanlara ısrarla duyurulur.


hep aynı oyun...senaryolar yönetmenler aynı oyuncular değişiyor..
 


aynen, gecenlerde gördüm yasli amca bir videoda anlatiyor neler olmus bitmis diye en son dedigi de menderesi yediler öcalani yediler
Erdogan bogazlarinda kalicak
hersey apacik ortada ve teknoloji ilerledikce daha da bir kolaylasiyor camur atmak
gecenlerde bir link attim bir cihaz cikarmislar onunla istedigin kisinin sesi cekilip kayit ediliyor sonra bogazina yerlestirip ne istersen konus ayi ses tonden cikiyormus :)
 

Ocalan'i yediler mi? Ocalan yuzunden bu ulkede 30,000 kisi oldu, bu ulke 150 milyar dolar zarara ugradi. Ama Erdogan ile ayni cumle icinde kullanmaniz da pek manidar olmus...
Erdogan "kriptonlu telefonumu bile dinlemisler" diye veryansin ediyor, siz hala sesinin taklit edildigine kulp bulmaya calisiyorsunuz.. Bunun icin Turkcede bir deyim vardir, "kraldan cok kralcilik" diye, bilmem duydunuz mu daha once?
 
Adnan Menderes'in Bazı Bilinmeyenleri...

MENDERES'İN VE 1960 İHTİLALİNİN YANLIŞ DEĞERLENDİRİLDİĞİ ŞU GÜNLERDE BÖYLE BİR HATIRLATMA YAZISININ GELMESİNE SEVİNDİM..

O YILLARDA 18 YAŞINA BİLE HENÜZ GELMEMİŞ HATTA DOĞMAMIŞ TÜM TANIDIKLARINIZA GÖNDEREREK (Şimdiki TRTRTE nin Yapmış olduğu taraflı yayınları umursamayıp) GERÇEKLERİ GÖRMELERİNE YARDIMCI OLUNUZ LUTFEN.
BİZLER YAŞADIK VE UNUTAMADIK...

BANU AVAR' DAN ALINAN BİR OKUR MEKTUBU

Menderes neden idam edildi?
Adnan Menderes İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra öğlen 13:21'de idam edildi.

Adnan Menderes neyle suçlanmıştı?
1- Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek,
2- 6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek,
3- Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,
4- Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
5- Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
6- Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek
7- Kırşehir'i haksız olarak ilçe yapmak,
8- Yargı bağımsızlığının ihlal etmek,
9- Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatmak,
10- CHP'nin mallarına "haksız" yere el koydurmak, gibi nedenlerle.

Peki bunlar idam cezası için yeterli mi?

Bence hiçbir suçun cezası idam olamaz, idama tamamen karşıyım. Fakat Menderes de idama karşı mıydı?
Elbette değil, 1951-1960 yılları arasında Menderes 43 kişinin idam kararına imza attı ve hepsi idam edildi. İdamların en dramatik olanı ise, 14 Nisan 1955'te casusluk suçundan idam edilen Hayati Karaşahin'di. İnfazı, Ankara Samanpazarı'nda halka açık olarak yapıldı.

Suçu neydi?
Rusya için casusluk yapmak.

Menderes'in başka suçları yok muydu?
Aslında Menderes'in suçları mahkemelerde gündeme gelmeyenlerdi.
ABD'nin tepkisinden çekinen Gürsel hükümeti aşağıdakileri hiç gündeme getirmedi.
1- 1951 yılında Menderes hükümeti Kore Savaşı'na Amerika için asker gönderdi.
Amerikan çıkarları için bine yakın vatan evladı Kore'de yaşamını yitirdi, binlercesi yaralandı.
2- 1952'de NATO'nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kurdu.
3- 1954 yılında Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi.
4- Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapattı.
5- Cezayir kurtuluş savaşı sırasında Fransa'yı destekledi.
6- 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm ettirdi.
7- "Tahkikat Komisyonu"nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasakladı.
8- İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi.
9- Turan Emeksiz hükümete karşı İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.
10- Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melahat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu “görülen lüzum”üzerine emekliye sevkedildi.

Aslında Menderes hükümeti, ordu darbe yapacak gerekçesiyle daha 6 Haziran 1950'de, başta Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı re'sen emekliye sevk etmişti.
1950-1960 DP hükümetinin kısa bir değerlendirmesini yapmaya çalıştım.

Başbakan Erdoğan, Menderes'in ölüm yıldönümü ile ilgili olarak yaptığı konuşmayı Necip Fazıl'dan şiir okuyarak tamamladı. Ben de Nazım Hikmet'tin bir şiiri ile yazımı tamamlıyorum. O şiirde belki Menderes'in niçin idam edildiğini de bulabilirsiniz.

KORE'DE ÖLEN YEDEK SUBAYIMIZIN MENDERES'E SÖYLEDİKLERİ DİYET

Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz,iki hayın,ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden Meclis'e,kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defteriniz
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle
okşarsınız pomadalı saçlarınızı, dövizlerinizi, ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in,
ve bütün kaygınız, iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri,
halkın tekmesinden korumaktır.
Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni,yani, Üniversiteli yedek subayı,
Kore'de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme, vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.

Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan, ve ben, al kan içinde ölürken çığlığımı duymamanız için kaçırdı sizi bacaklarınız arabanıza bindirip
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey, ölüler otomobilden hızlı gider,
kör gözlerim, kopuk ellerim, kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum, Adnan Bey,
göze göz, ele el, bacağa bacak, diyetimi istiyorum,
alacağım da.

25 Haziran 1959

Turgay Tezcanli
 

evet daha fazla söze gerek yok sanırım
 
Sanırım teknoloji sayesinde dijital iftiralar atıldığını düşünüyorsunuz. Saygı duyarım.
Tapeleri servis edenlerin de, tapelerdeki eylemleri yapanların da yanında değildik sonuçta.
Gözümüzle görmedik, AKP'nin 12 yıllık Başbakanlığı sürecindeki gözlemlerimiz doğrultusunda
kimimiz tapelerin gerçek, kimimiz iftira olduğuna inanıyoruz. Kimimiz de kararsız kalıyoruz.

Şunu merak ediyorum arkadaşlar;
Tapelerin komplo olduğu ve AKP-Başbakan İcraatlarının Ülke menfaati gözetilerek
yapıldıldığı ıspatlansa, tapelerin gerçek olduğuna inananlar yıpratma sürecini nasıl telafi eder?

Peki Tapelerin gerçek olduğu ve AKP-Başbakan icraatlarının, kişisel çıkarlarına yönelik olduğu
ıspatlanmış olsa tapelerin iftira olduğuna inananlar, süreçteki kayıpları nasıl telafi eder?

Tek oyumuzla iktidarları biz belirlediğimize göre taraf olmak zorundayız elbette.
Kendi adıma çok dikkatli olmam gerektiğine inanıyorum.
Edindiğim bilgileri akıl ve vijdan süzgeçimden geçirmeye çalışıyorum.
Ülkemizin refahı ve huzuru için, her vatandaşın iyi hissedeceği bir Türkiye için,
en doğru kararı verebilmemiz için Yüce Allah'ın hepimizin yardımcısı olmasını diliyorum.
 

Öcalan ? O bebek katilini ben bile tek başıma, tek bir kere gözümü kırpmadan yerim . Herkes rahat olun . Vicdanım da bir gram sızlamaz. İnşallah Özal demek istediniz diye düşünüyorum ?

 
Son düzenleme:
Öcalan ? O bebek katilini ben bile tek başıma, tek bir kere gözümü kırpmadan yerim . Herkes rahat olun . Vicdanım da bir gram sızlamaz. İnşallah Özal demek istediniz diye düşünüyorum ?


bence özal demek istemiş heralde
yani umarım öyledir
 
Son düzenleme:

Hayırdır pek severdiniz galiba kendisini?

Ayrıca maalesef öcalanı yiyemediler, paşa paşa besliyorlar.
 
İnsanların cayır cayır yandığı dönemde de, her şeyin farkında olduğunu zanneden bir millet vardı...

Zaten maalesef başımıza işler geldikten sonra, aslında hiçbir şeyin farkında olmadığını anlıyor bu millet.

Bu tip facialara sebep olmuş insanların en büyük kusuru, hiçbir şeyin farkında olmadıkları halde , her şeyin farkında olduklarını sanmaları ...


Bu devletin malından bir hırka aşıran her kimler varsa geldikleri gibi, gidecekler ...


İNŞALLAH.
 
Son düzenleme:
Siyasi idamların hepsi tarihin yüz karasıdır. Bunu her defasında belirtirim, katiyen savunulacak bir tarafı yoktur.
Fakat özellikle Menderesin idamının, onu kahraman ilan etmesini asla anlayamayacağım.

Menderes hükümeti, kemalist devrimlere karşı bilinçli ve gerici bir hareket ile ve 10 yıllık iktidarı sonucunda ülkeyi büyük bir kaosa sürüklemiştir.

Tam bağımsızlıktan tutun da, devlet rejimine, ekonomiye, eğitime kadar ağır darbeler vurmuştur menderes hükümeti.

Her şeyden önce, eğitimin en önemli kollarından biri olan "köy enstitüleri" ni işlevsiz bırakmıştır. Bu tarih boyunca eğitime vurulan en büyük darbedir.
Tam bağımsızlık ilkesinin neye döndürüldüğünü söylememe gerek yok. O dönemde üretim ekonomisini tüketim ekonomisine döndürerek, giydiğimiz donun lastiğini bile emperyalistlerden ithal eder duruma getirilmişizdir.
Devlet rejimini ne hale getirmek istediği ise "siz anayasayı değiştirip hilafeti bile getirebilirsiniz" sözüyle zaten ortadadır.

Ülke demokrasisinin getirildiği nokta ise "tahkikat komisyonları" na bakılarak görülebilir.

Elbette din üzerinden yapılan siyasete değinmiyorum bile.

Menderesin asılması bir siyasi idamdır ve -bana göre- katliamdır. Lakin bu insanların hiç biri masum değildir. Neden kahramanlaştırıldığını asla anlayamayacağım. Onun idam edilmesi, ülkeye ve rejime indirdiği sivil darbeler ve ülkeyi getirdiği konum gerçeğini değiştirmiyor. Tıpkı bugünkü gibi.

Tarih acı bir şekilde tekerrür ediyor.
 
Son düzenleme:


evet daha fazla söze gerek yok sanırım

Öcalan ? O bebek katilini ben bile tek başıma, tek bir kere gözümü kırpmadan yerim . Herkes rahat olun . Vicdanım da bir gram sızlamaz. İnşallah Özal demek istediniz diye düşünüyorum ?




Hayırdır pek severdiniz galiba kendisini?

Ayrıca maalesef öcalanı yiyemediler, paşa paşa besliyorlar.


Banliydim cvp verememistim...

Konu hangi baslikla acildigini sizlerde aslinda cok iyi biliyorsunuz ama sizin amaciniz herzamanki gibi asil meseleyi degil asli olmayan, sizin ne görmek istediginizi ayiklayip bosuna polemik cikarmak... sadece siz gercekleri görüyorsunuz sadece siz herseyi biliyorsunuz! o mesajimda ne yazmak istedigim cok acik ozal yazicaktim ne hikmetse o adamin ismini yazmisim demek ki sizede bir ispat olsun diye herhalde :) cünkü herzaman yaptiginiz gibi olayin aslini degil görmek istediginiz gibi algiliyorsunuz!!!

yani buradan tek kisi simon gercegi algilamis yorumunuda ona göre yapmis!

bence özal demek istemiş heralde
yani umarım öyledir

ayriyetten tesekür ederim simon aynen umdugun gibi ozal yazmak istemistim...
 
Son düzenleme:
Meysanur, kafandakinin ne oldugunu tahmin etmek zorunda degilim. Ne yazmissan ona cevap verdim. Ozal da olsa derdim ki onun "yenildigine" dair hic bir kesin delil yok. Oldugunde Cumhurbaskani idi ve kalp hastasi oldugu halde uzun bir seyahatten donmustu. Sabah yurume bandinda kalpten gitti diye hatirliyorum. 17 yil sonra iddialar degerlendirilip mezari acildiginda mezarda zehir bulundugu, ancak zehirden mi oldugunun belirlenemedigi aciklandi. Ozal'in Cumhurbaskani olarak olumunde kimseye bir fayda da yoktu zaten. Herkesin malumu, TCde Cumhurbaskanligi makami sadece onay makami gibi calisir. Cumhurbaskanlarini yeselerdi Ahmet Necdet Sezer'i yerlerdi. Kafasinin yatmadigi hic bir kanunu onaylamazdi o cunki. Ozal'i neden yesinler?
 

Sanki müneccim miyim ? Sizi tanımam etmem. Ne yazılıyorsa okuyorum. Yani çok ilginç. Yok özal diyecektim demeniz yeterli. Kaldı ki Özal demek istediniz diye düşünüyorum demişim. Yani tek Simon değilmiş. Siz de görmek istediğinizi görmüşsünüz.
Akpli olan olduğu gibi öcalanı seven insanlar da gördüm.
O yüzden oraya yazdığınız ismi olduğu gibi anlamak normal.
 

Arkadaşım "yanlış yazmışım, böylece yanlış anlaşılma olmuş" diyeceğine, mesajın üzerine yorum yapanlara çatma derdindesin.
Nerden bilelim senin özal demek istediğini? Ben şahsen anlamadım özel demek istediğini. Öcalanı okudum ve bunun üzerine yorum yaptım.
 
Bu arada siz bizim tam tersimize polemik karşıtı birisiniz gerçekten ki suçlamalarla dolu bir savunma yaptınız. Biz polemikçiyiz. Siz değilsiniz.


Ben yanlış anlaşılsaydım yoookkk lütfen aslaaa öyle şey olamaz diye üzülürdüm yani çünkü.
 
"Demokrat parti iktidarının yaptıklarını kısaca anımsarsak, demokratik rejimin olmazsa olmaz koşulu olan muhalefet hakkını kısıtlamış, CHP'nin mallarına el koymuş, başta basın özgürlüğü olmak kaydıyla temel hak ve özgürlükleri sınırlamış, hapishaneleri gazetecilerle doldurmuş, bilim özgürlüğüne müdahale etmiş, ispat hakkı isteyen basın ile İsmail Hakkı mı o da ne diye dalga geçmiş, kendisine oy vermeyen Kırşehir ilini ilçe yapmış, işçi haklarını ve sendikacılığı bastırmış, ülkede bilim, sanat ve edebiyat yaşamını antikomünizm baskısı altına alarak özellikle kısıtlamış ve demokratik bir rejimde olmaması gereken daha düzinelerce sınırlama ve uygulama koymuştu."

Emre Kongar'ın Tarihimizle Yüzleşmek kitabından alıntıdır. Ne kadar benziyor değil mi?

Peki Adnan Menderes bu halkla ve milletvekilleriyle "Odunu bile aday göstersem seçtiririm" diye dalga geçerken bunu nasıl başarıyordu?

Said Nursi'nin elini öperek siyasetini din istismarı üzerinden götürdüğünü açık açık gösterdi çünkü. Çünkü köy enstitülerini kapatıp ilahiyat fakültelerini ve imam hatipleri kurdu. Yıllardır türkçe okutulan ezan arapçaya döndü. Antikomünizm devletin resmi ideolojisi oldu. Halkın en büyük korkusu komünizm oldu. Antikomünist her hareket bu topraklarda ödüllendirildi.


Demokrasi çoğunluğun iktidarı değildir. Demokrasi inançsızların da haklarını koruyacağına garanti vermek zorundadır.
 
Son düzenleme:
Ayrıca bu ülkede tek cumhuriyetçi darbe 1960 darbesidir.

Diğer yapılan tüm darbeler komünizm tehdidine karşı ordu ve irticai kesimin birlikte hareket ettiği gerici darbelerdir. Zaten 1980 darbesinde fetullah gülenin yazdığı çok güzel bir yazı var. Darbenin amacını anlamış oluyoruz o yazıyı okuyunca. Atatürkçülük adı altında yapılan tamamen gerici bir darbe. Ordudan allah razı olsun bu ülkeyi pisliklerden temizlediye getiriyor. ama her ne hikmetse yıl 2010 lara gelince darbecilerden hesap soruluyor. Eeee orduyla iş bitti tabi temizlemek lazım. Şimdi de gülenle işimiz bitti onu da temizleyelim.

İdamların savunalacak tarafı yoktur. Ülkece başımız sağolsun demekten başka bir şey gelmiyor elden şu an. Ama Adnan Menderes idam edildi diye de onun üzerinden siyaset yapıp sempatizanlık yapmaya gerek yok. Yöneltilen suçlamalar doğruydu. Oturmamış bir çok partili sistemde ancak bu kadarı oluyor işte. Mesele idamla çözülüyor. O da İnönü'nün hatasıdır. Geçmeyecekti çok partili sisteme..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…