• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kürk Giyen Kadınlardan ve Hayvan Sevmeyen İnsanlardan Nefret Ediyorum!!!

hayvanların kürkünün alınışını az çok biliyordum ama yazdıklarını okurken bir hoş oldum.vicdansızlık resmen.katılıyorum size bu konuda.
bazı arkadaşlar hayvanları sevmiyorum ama zarar da vermiyorum yazmış.aslında seviyorsunuz ama hayvan beslemiyor olabilirsiniz veya korkuyor olabilirsiniz.ben de böyleyim.hayvan besleyemem çünkü temas edemem onlarla ve çok korkuyorum ama seviyorum.hiçbirine zarar da veremem zarar verene de tepkimi koyarım.normal insanlar hayvanları da insanları da sever ve zarar veremez zaten.normal olmayandan herşey beklenir.
bir de evde hayvan beslenmesinin çocuğa etkilerinden bahsetmişsin.çok haklısın psikolojik a çıdan çocuğa çok faydası var ama evi bahçeli olanlar besleyebilir bence.ya da evde beslenebilecek hayvan kuş ve balıktır bana göre.hayvan besleyenler kızacak ama evin içinde köpek kedi falan varsa ben o evde birşey yiyemem kesinlikle.hayvan sevip sevmemek tercih meselesi olamaz ama bu tercih meselesidir işte.

Tam olarak bahsettiğim insan sizsiniz. Yani saygı duyduğum. Uzaktan seven. Sevene karışmayan.

Bir de size de bir ekleme yapmak istiyorum. Ev için evet köpek çok uygun olmayabilir ama kediler köpeklere kıyasla daha temizdir. Peygamber Efendimizin bile kedileri vardı evinde beslediği. Ayrıca beslediğin hayvana o eğitimi verirsen evinde bir şey yiyip içmende sakınca yok. Mesela benim kedim asla tezgaha çıkmaz. Zaten mutfağa çok nadir alırım ama girse de tezgaha çıkmaz, suç olduğunu bilir.
 
adiyeffcim senin tercihin ama düşündüğün gibi evde tüy falan olmuyor dikkat edersen düzenli traşını yaptırırsan ve annem çok titiz bi insandır mesela ama bize gelipte üstümüz tüy içinde kaldı kimse diyemez çünkü öyle bişey yok :) tabi senin dediğin gibide evi tüy içinde olan insanlarda var mağlesef
geçen veterinere kırptırıyoken kedimi veteriner maske takmamıştı dedimki neden takmıyorsunuz tüy kaçar sonuçta kesiliyor uçuşur falan dediki bu sokak hayvanı değil kaçsa bile sorun olmaz tüyünde parazit olmaz diye ;)
 
Ve şöyle bi açıklamada yapalım lütfen.Yedikule barınağına gidin bakın çok şey eksik.Kullanmadığınız yorgan battaniye havlu çarşaf eski çelik tencere tepsi tava vb.. eski gazete süt makarna kuru yaş mama vb... Lütfen yardımlarınızı esirgemeyin...Çantanızda 1 yaş mama ucuz olsun diyelim 3 4 lira..10 tane plastik kap olsa size 5 liraya gelir.Geçtiğiniz yerlere aç kedilerede mama verseniz onları ne kadar mutlu edersiniz... 5 lirayı nerelere harcamıyoruzki..Çantanızın bir kenarında dursa ve bir kaç hayvanı sevindirseniz..Lütfen lütfen :( hepimiz böyle duyarlı olsak en azından bir çare bulabiliriz..Yada bir kaç hayvanı yaşatabiliriz...

Bunu, hayvan sevmedikleri halde hayvanseverlere ve hayvanlara saygı duyduğunu söyleyenlerin yapmasını umut ediyorum. :42: Umarım sesinizi duyarlar...:46:
 
$318278_2165996966227_986886949_n.jpg $427911_2456760835142_414897797_n.jpg

Bunlar benim minnoşlarımm :))) yerim onları ama :)
 
Eğer siz benim gibi sürekli hayvana yapılan işkence haberlerini okusaydınız, sürekli hayvanların ne kadar merhametsiz insanlarla karşı karşıya olduklarına tanık olsaydınız beni daha iyi anlardınız.

Etrafınızda bir köpeğe tecavüz edip ölümüne sebep olan bir sapık olabilir. Hatta bu kişi komşunuz olabilir. Nereden bileceksiniz bir köpeğe tecavüz ettiğini?

Tavuğa tecavüz ederken yakalanan bir adamın ÖZ KIZLARINA TECAVÜZDEN arandığını biliyor musunuz?

Seri katillerin çoğunun çocukken hayvanlara işkence ettiğini, yetişkinken de tecavüz ettiğini biliyor musunuz?

Çocuklara tecavüz edenlerin zamanında hayvanlarla başladığını biliyor musunuz?

Hayvana yapılan bir müddet sonra mutlaka insana yapılıyor. Bakın size de söylüyorum. Konumun başında "özellikle" belirtmeme rağmen hala anlaşılamamış. Hayvanlardan korkup uzak duran ama zarar vermeyenlerle hayvansevmeyip eziyet edenleri aynı kefeye koymadım. Hayvanlardan korkup uzak duranlar sözüm olmadığını özellikle belirttim ama kimse o cümleyi okumak istemiyor sanırım:ssz:


Evet aynı kefeye koymadığınızı bilerek yazdım.
Size muhalif olmak için yazmadım,bence de ayrılmalı diyerek katıldım.Vurguladım diyelim :)

Bu sorduğunuz konuları özellikle araştırmış değilim açıkçası.

Hem bana neden özellikle tecavüzle ilgili sorular geldi anlamadım yahu :)
 
Hayvan besleyen çocuklar daha sağlıklı

Evlerinde köpek ya da kedi besleyen bebeklerin öksürük, hırıltı, burun akıntısı veya tıkanıklığı gibi solunum yolu hastalıklarında yüzde 30, yüksek ateş ve kulak enfeksiyonlarında ise yüzde 50'ye yakın bir oranda azalma olduğu gözlendi.

ABD kökenli ''Pediatrics'' dergisinde yayınlanan makaleye göre, kedi veya köpek sahibi olmayan, yine de günün bir kısmını açık havada hayvanlarla geçiren bebeklerin bağışıklık sisteminin, bir yaşına kadar daha çok güçlendiği bildirildi.

Finlandiya'da 397 bebeği kapsayan araştırmada, ebeveynlerin 9. haftadan 52. haftaya kadar bebeklerinin ilk yılı boyunca, sağlık raporlarını içeren günlük kayıtlar tuttukları belirtildi.

Evlerinde köpek ya da kedi besleyen bebeklerin öksürük, hırıltı, burun akıntısı veya tıkanıklığı gibi solunum yolu hastalıklarında yüzde 30, yüksek ateş ve kulak enfeksiyonlarında ise yüzde 50'ye yakın bir oranda azalma olduğu gözlendi.

Araştırmayı yapan Finlandiya'daki Kuopio Üniversitesi Hastanesi uzmanları, kedi ya da köpekle temas halindeki bebeklerin araştırma boyunca çok daha sağlıklı olduklarını, evde köpeğiyle 6 saate kadar zaman geçiren çocukların, diğerlerinden çok daha iyi korunduğunu söyledi.

Kedilerin iyileştirici etkisinin köpeklere oranla daha az etkili olduğu, yine de bebeklerin enfeksiyonlara karşı korunmasında belli oranda rol üstlendiği açıklandı.

Uzmanlar, bu gelişmenin çok önemli olduğuna değinerek, ''Hayvanlarla temas, immünolojik tepkilerin oluşmasını ve enfeksiyonların daha kısa sürede iyileşmesini sağlayarak, bağışıklık sistemini güçlendiriyor'' dedi.

Açıklamada, kedi ve köpeklerle yaşayan bebeklerin yüksek ateş, solunum yolu ve kulak enfeksiyonlarına daha az oranda yakalanmasının yanısıra, daha az antibiyotik kullandıklarına da değinildi.

Alıntı
 
Ve bu:

Kedi mırlaması kemikleri iyileştiriyor!!!
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden. Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."

Alıntı.
 
Evet aynı kefeye koymadığınızı bilerek yazdım.
Size muhalif olmak için yazmadım,bence de ayrılmalı diyerek katıldım.Vurguladım diyelim :)

Bu sorduğunuz konuları özellikle araştırmış değilim açıkçası.

Hem bana neden özellikle tecavüzle ilgili sorular geldi anlamadım yahu :)

Şahsınıza değildi aslında. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla oldu biraz :D:1:
 
ay ben her dışarı çıktığımda 3 5 lira nekadar olursa hep elimde bi kuru mama poşetiyle gezerim dağıta dağıta nişanlım bana mahallenin delisi der hatta :1:

bide hayvan seven her hayvanı sever zaten ben sinek arı böcek falan hiç birini öldürmem yakalar dışarı atarım ;)
 
Ve bu:

Kedi mırlaması kemikleri iyileştiriyor!!!
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden. Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."

Alıntı.

Bunu bilmodum :46::46::46::46:
 
ay ben her dışarı çıktığımda 3 5 lira nekadar olursa hep elimde bi kuru mama poşetiyle gezerim dağıta dağıta nişanlım bana mahallenin delisi der hatta :1:

bide hayvan seven her hayvanı sever zaten ben sinek arı böcek falan hiç birini öldürmem yakalar dışarı atarım ;)

Aynen :) Geçen gün ters dönmüş bir hamam böceğini düze döndürmek için yarım saat uğraşmıştım :)
 
Bir şey soracağım, çocuklarınıza köpeklerden korkmamaları konusunda telkin mi verdiniz yoksa zarar verecek diye düşünüp tedirgin olmaya devam mı ettiniz?

Benim köpeğim çocukları hiç sevmiyor. Kuzenlerimden küçüğüne-9 yaşında- sinir olurdu hatta. Ne kadar sevmezse sevmesin zarar vermeyeceğinden adım gibi eminim, kuzenim üzerine gitti köpeğimin. Sevdi, mıncıkladı, devirdi, yeri geldi oyun oynarken dişlendi, köpeğim hırladı vs vs.

Sonuç, her birbirini gördüklerinde tepinip duruyorlar evde.


Ilk kizimi hastaneden eve getirdigimizde giysilerini koklatmistim köpek tanisin kokusuna alissin diye. Cocuklarimin hayvanlari sevmesini onlardan korkmamasini tabiki de arzu ediyorum. Diyorum ki kizim o yemek istiyor cok acikmis o yüzden sana geliyor sen verirsin belki diye. Onlara anlatiyorum onun da annesi babasi vardi ama simdi yok. Biz sevmezsek yalniz mi kalsin veya onun cok az oyuncagi var o yüzden sizin oyuncaginizi kiskaniyor istiyor diyorum. Kopegin agiz kismini kendim tutup sirtini oksatiyorum elletiyorum onlara. Büyüyünce siz tarayacaksiniz tüylerini, tuvalete siz götüreceksiniz diyorum. Yani köpegi sevsinler benimsesinler korkmasinlar diye elimden geleni yapiyorum. Ama simdi bu cocuklarin biri 5 digeri de 3 yasina yeni girdi. Kendilerini korumalari imkansiz. Cünkü agzina alip kopartmadan parcalamadan birseyi geri verdigini görmedim daha.

Ben bu kadar olumlu ilimli yaklasiyorken hem de yeni dogmus bebekle köpegin ayni evde bulunmasini tehlikeli veya yanlis bulmuyorken karsimdakinden de biraz yaklasim istemekte haksizmiyim? Cocuklar boya yaparken devamli etraflarinda havlayip hirlayinca köpegi biraz uzaklastirmalarini istemeye veya 3 yasindaki cocugu arkasindan kosarak itip kafasini masanin kenarina carpmasina sebep olunca kizmaya hakkim yok mu? Bu itme de bir iki kere olan birsey de degil. Her an tetikte olmak lazim. Cünkü merdivenli bir ev ve hic belli olmuyor ne zaman saldirganlasacagi. İnanin kizim bir kere dayanamayip oyuncak bebek arabasiyla itti diye köpekten özür dilettim. Annecim canini acittin onun ama diye. Kayinpederim malesef benim gösterdigim sayginin anlayisin karsiligini vermiyor.

Köpek cocuklari cok bunaltsa bile en azindan bir süre odasina koyabilir degil mi? Bu cocuklar eger ileride köpekten korkarsa sorumlusu ben miyim yoksa asiri köpeksever kayinpederim mi?
Bazen oyun oynarlarken bebeklerini veya diger oyuncaklarini cekistiriyor. Kurtarabiliyorlarsa ne ala yok eger kaptiysa unutun oyuncagi. Benim bahsettigim köpegi isterseniz bir arastirin önce. Ingiliz bulldog diye belirtmistim. Öyle yuvarlanilacak bir cins degil. Büyük kizim 18 kg. Bu köpek 28 kg. Çene gücü 1,5 2 ton.

Mac sesinden rahatsiz oluyor diye esim mac varken seyredemiyor. Ama bu köpegin zaten bir odasi var. Yatagi ayri kanepesi ayri. Mac seyredilsin diye iceri konsa kime zarari var. Uyuyor diye biz de oturuyoruz sessiz sessiz. Bunun dogru oldugunu veya olmasi gerektigini savunan zihniyeti ben anlamiyorum malesef. Hayvanlari tabiki de sevelim ama ben cocuklarimi pozitif yönde yetistiriyorsam hayvan sahibinin de bana bir adim atmasini isterim.
 
ay ben her dışarı çıktığımda 3 5 lira nekadar olursa hep elimde bi kuru mama poşetiyle gezerim dağıta dağıta nişanlım bana mahallenin delisi der hatta :1:

bide hayvan seven her hayvanı sever zaten ben sinek arı böcek falan hiç birini öldürmem yakalar dışarı atarım ;)

Aynen :) Geçen gün ters dönmüş bir hamam böceğini düze döndürmek için yarım saat uğraşmıştım :)
 
Ilk kizimi hastaneden eve getirdigimizde giysilerini koklatmistim köpek tanisin kokusuna alissin diye. Cocuklarimin hayvanlari sevmesini onlardan korkmamasini tabiki de arzu ediyorum. Diyorum ki kizim o yemek istiyor cok acikmis o yüzden sana geliyor sen verirsin belki diye. Onlara anlatiyorum onun da annesi babasi vardi ama simdi yok. Biz sevmezsek yalniz mi kalsin veya onun cok az oyuncagi var o yüzden sizin oyuncaginizi kiskaniyor istiyor diyorum. Kopegin agiz kismini kendim tutup sirtini oksatiyorum elletiyorum onlara. Büyüyünce siz tarayacaksiniz tüylerini, tuvalete siz götüreceksiniz diyorum. Yani köpegi sevsinler benimsesinler korkmasinlar diye elimden geleni yapiyorum. Ama simdi bu cocuklarin biri 5 digeri de 3 yasina yeni girdi. Kendilerini korumalari imkansiz. Cünkü agzina alip kopartmadan parcalamadan birseyi geri verdigini görmedim daha.

Ben bu kadar olumlu ilimli yaklasiyorken hem de yeni dogmus bebekle köpegin ayni evde bulunmasini tehlikeli veya yanlis bulmuyorken karsimdakinden de biraz yaklasim istemekte haksizmiyim? Cocuklar boya yaparken devamli etraflarinda havlayip hirlayinca köpegi biraz uzaklastirmalarini istemeye veya 3 yasindaki cocugu arkasindan kosarak itip kafasini masanin kenarina carpmasina sebep olunca kizmaya hakkim yok mu? Bu itme de bir iki kere olan birsey de degil. Her an tetikte olmak lazim. Cünkü merdivenli bir ev ve hic belli olmuyor ne zaman saldirganlasacagi. İnanin kizim bir kere dayanamayip oyuncak bebek arabasiyla itti diye köpekten özür dilettim. Annecim canini acittin onun ama diye. Kayinpederim malesef benim gösterdigim sayginin anlayisin karsiligini vermiyor.

Köpek cocuklari cok bunaltsa bile en azindan bir süre odasina koyabilir degil mi? Bu cocuklar eger ileride köpekten korkarsa sorumlusu ben miyim yoksa asiri köpeksever kayinpederim mi?
Bazen oyun oynarlarken bebeklerini veya diger oyuncaklarini cekistiriyor. Kurtarabiliyorlarsa ne ala yok eger kaptiysa unutun oyuncagi. Benim bahsettigim köpegi isterseniz bir arastirin önce. Ingiliz bulldog diye belirtmistim. Öyle yuvarlanilacak bir cins degil. Büyük kizim 18 kg. Bu köpek 28 kg. Çene gücü 1,5 2 ton.

Mac sesinden rahatsiz oluyor diye esim mac varken seyredemiyor. Ama bu köpegin zaten bir odasi var. Yatagi ayri kanepesi ayri. Mac seyredilsin diye iceri konsa kime zarari var. Uyuyor diye biz de oturuyoruz sessiz sessiz. Bunun dogru oldugunu veya olmasi gerektigini savunan zihniyeti ben anlamiyorum malesef. Hayvanlari tabiki de sevelim ama ben cocuklarimi pozitif yönde yetistiriyorsam hayvan sahibinin de bana bir adim atmasini isterim.

Kayınpederiniz gerçekten anlayışsızmış. Köpek oyun oynamak için kovalıyor çocuğunuzu ama kafasını masanın kenarına çarpmasına sebep olsaydı ben köpeğimi içeri odaya alırdım. Benim annemlerin evinde kalan kedim saldırgandır mesela. Türü öyle. Yeğenim onu mıncıklamak istiyor "kedi beni seviyorrrr ben onu seviyorummm di miiii" deyip okşamak istiyor ama okşattırmıyorum. Pati atabilir. Ama evimdeki kediyi okşamak istese izin veririm evdeki uysal çünkü. Bence sizin anlayışınıza kayınpederinizin de aynı şekilde anlayış göstermesi lazım. Size hak veriyorum.
 
Dediklerinizde baştan sonuna kadar haklısınız..
Kürk giyenler, bunu sırf gösteriş olsun diye yapıyor. Ama o kürkü yapmak için milyonlarca hayvana eziyet ediliyor....

Hayvanlara zarar verenlerden nefret ediyorum. Sevgi,merhamet,acıma gibi duygulardan yoksun, zavallı mahluklar.

Ama söylemek istediğim birşey var;
Hayvanlara bu kadar duyarlı oluşunuz çok güzel birşey. Ama bu hayvan sevme-sevmeme konuları malesef ki insanın kendisinde başlayıp kendisinde biten birşeydir.
Birinin Hayvanlara karşı zararı yoksa, onu sevmeyebilir.
Bu seni yada beni bağlamaz, kimseye birşeyi zorla sevdiremeyiz. Yani o duygu onun içinde yoksa bu o kişinin bir ayıbı değildir.
Hayvanlara zarar vermediği halde sevmediği için kimseyi yargılamamalıyız.

Umarım tüm hayvanlar korunur..
 
Ilk kizimi hastaneden eve getirdigimizde giysilerini koklatmistim köpek tanisin kokusuna alissin diye. Cocuklarimin hayvanlari sevmesini onlardan korkmamasini tabiki de arzu ediyorum. Diyorum ki kizim o yemek istiyor cok acikmis o yüzden sana geliyor sen verirsin belki diye. Onlara anlatiyorum onun da annesi babasi vardi ama simdi yok. Biz sevmezsek yalniz mi kalsin veya onun cok az oyuncagi var o yüzden sizin oyuncaginizi kiskaniyor istiyor diyorum. Kopegin agiz kismini kendim tutup sirtini oksatiyorum elletiyorum onlara. Büyüyünce siz tarayacaksiniz tüylerini, tuvalete siz götüreceksiniz diyorum. Yani köpegi sevsinler benimsesinler korkmasinlar diye elimden geleni yapiyorum. Ama simdi bu cocuklarin biri 5 digeri de 3 yasina yeni girdi. Kendilerini korumalari imkansiz. Cünkü agzina alip kopartmadan parcalamadan birseyi geri verdigini görmedim daha.

Ben bu kadar olumlu ilimli yaklasiyorken hem de yeni dogmus bebekle köpegin ayni evde bulunmasini tehlikeli veya yanlis bulmuyorken karsimdakinden de biraz yaklasim istemekte haksizmiyim? Cocuklar boya yaparken devamli etraflarinda havlayip hirlayinca köpegi biraz uzaklastirmalarini istemeye veya 3 yasindaki cocugu arkasindan kosarak itip kafasini masanin kenarina carpmasina sebep olunca kizmaya hakkim yok mu? Bu itme de bir iki kere olan birsey de degil. Her an tetikte olmak lazim. Cünkü merdivenli bir ev ve hic belli olmuyor ne zaman saldirganlasacagi. İnanin kizim bir kere dayanamayip oyuncak bebek arabasiyla itti diye köpekten özür dilettim. Annecim canini acittin onun ama diye. Kayinpederim malesef benim gösterdigim sayginin anlayisin karsiligini vermiyor.

Köpek cocuklari cok bunaltsa bile en azindan bir süre odasina koyabilir degil mi? Bu cocuklar eger ileride köpekten korkarsa sorumlusu ben miyim yoksa asiri köpeksever kayinpederim mi?
Bazen oyun oynarlarken bebeklerini veya diger oyuncaklarini cekistiriyor. Kurtarabiliyorlarsa ne ala yok eger kaptiysa unutun oyuncagi. Benim bahsettigim köpegi isterseniz bir arastirin önce. Ingiliz bulldog diye belirtmistim. Öyle yuvarlanilacak bir cins degil. Büyük kizim 18 kg. Bu köpek 28 kg. Çene gücü 1,5 2 ton.

Mac sesinden rahatsiz oluyor diye esim mac varken seyredemiyor. Ama bu köpegin zaten bir odasi var. Yatagi ayri kanepesi ayri. Mac seyredilsin diye iceri konsa kime zarari var. Uyuyor diye biz de oturuyoruz sessiz sessiz. Bunun dogru oldugunu veya olmasi gerektigini savunan zihniyeti ben anlamiyorum malesef. Hayvanlari tabiki de sevelim ama ben cocuklarimi pozitif yönde yetistiriyorsam hayvan sahibinin de bana bir adim atmasini isterim.


sıkıntınızda haklı olduğunuz noktalar var. özellikle sizin çocuklarla köpek diyaloğu sağlama çalışmalarınız çok güzel.

her köpek cinsi, çocuklarla aynı şekilde iyi anlaşamaz.bir de, köpekler bulunduğu yeri çok sahiplenir. siz misafir değilsiniz ama o sizi öyle görüyor olabilir. belki evde misafir sevmiyor. çocukları o yüzden rahatsız ediyor olabilir. nasıl ki çocuklar her lafı anlamaz, hayvanlar da öyle. dur-yapma deyince hemen anlamaları zor.

genelde birçok kedi köpek, çocuklara karşı yetişkinlere göstereceğinden daha fazla sabır gösterir. çocuklar oynarken bazen köpeklerin canlarını yakıyor istemeden, bu durumlarda köpekler çocukları sevmiyor olabilir (kardeşimin köpeğinde durum bu.yetişkinlere sevdirir kendini ama çocuklara hiç yanaşmaz.). ama yine de çocuklarınıza zarar vereceğini sanmıyorum(tabii ki yalnız bırakmamak gerek, tedbirden zarar gelmez.)

kayınpederiniz bazı konularda biraz abartmış gibi, uyusun diye maaile sessiz olmaya gerek yok bence :)
ancak, birçok hayvan sahibi için emin olun o hayvanlar, çocukları gibi oluyor. yani odaya kapatılsın dediğinizde, kıyamıyorlar içeri koymaya...

misafirler için düşüncem, çok rahatsız oluyorlarsa gelmesinlerdir. ama aileden olunca iş değişiyor işte... benim de 2 kedim var evde ve bazı misafirlerimiz, özellikle eşimin ailesi hiç hoşlanmıyor kedilerden. ama kimse için de odaya kapatamam onları(hem wc ihtiyaçları, hem de sevmiyorlar kapalı kalmayı.). zaten yanaştıkları yok eve gelene. kediler gelenlerden rahatsız, gelenler kedilerden... orta yolu bulmaları için yapabilecek birşey yok maalesef...
 
Son düzenleme:



Kürk giymek hastalıklı bi davranıştır...

Her yanı işlenip parlatılıp astarlanarak piyasada satışa sunulan adına kürk dediğimiz şey ;
aslında ölmüş bir hayvanın bir parçasıdır.

Vücudunun üzerinde komple bir ceset yada onun bir parçasını taşımak sağlıklı bir davranış biçimi olarak kabul göremez!VRS
 



Kürk giymek hastalıklı bi davranıştır...

Her yanı işlenip parlatılıp astarlanarak piyasada satışa sunulan adına kürk dediğimiz şey ;
aslında ölmüş bir hayvanın bir parçasıdır.

Vücudunun üzerinde komple bir ceset yada onun bir parçasını taşımak sağlıklı bir davranış biçimi olarak kabul göremez!VRS


Ya mesela bir ara ne güzel sakiz yapistiriyorlardi giyenlerin kürküne. Asla cikartamadiklari icin giyemiyorlardi o kürkü bir daha. Ben bunu destekliyorum cünkü o hayvanin da derisini yüzerken fikrini alan olmamisti. Yani o kürk o hayvanin rizasi olmadan bedeninden parcalanrken, o kadina da ait olmuyor o giydigi. Valla cikmayan boya da atabilirler. Kim olursa olsun gercekten cok asagilik görünüyor benim gözüme kürk giyenler. Simdi kislik giysiler o kadar yeterli ki. Termolu, soguk rüzgar gecirmeyen yün, kase, polar vb bir sürü secenek var. Bazen kazak bile giymeye gerek kalmiyor icine uzun kollu penye de giyilse oluyor. Ee isinma degilse ne icin giyiliyor kürk? Hava atma, para zenginlik gösterisi. Magara devri insanlari gibi hayvan postuna sarilip geziyorlar sefiller.
 
Back