Merhaba kızlar, ben 25 yaşında bir gencim. Forumda ilk kez konu açıyorum, hatta bu konuyu birileri ile paylaşabilmek için yeni üye oldum. Sanırım yıllardır bu konuyu rahatça hiç kimse ile paylaşamadım. Bu nedenle yazacaklarım biraz uzun olacak içimi dökeceğim. Benim annemin psikolojik bir rahatsızlığı var. Bu durumu kabullenmem yıllarımı aldı diyebilirim. Bu zamana kadar ne yaşadığımı, ne hissettiğimi farkında bile değildim. Hayatımın stresli dönemlerinde yoğunlaşan olumsuz duygularla uğraştım. O dönemler bitince de "O zaman ne yaşadım ben ya" şeklinde bir anlamlandırma çabası içerisine girince bu hisleri didikleme amacı içine girdim. Annemin hastalığı hakkında kimse doğru düzgün bir şey söylemiyor. Atak dönemlerinde yaşadığı belirtileri babama sorduğumda bipolar bozukluğa benzettim ama bipolar kadar da ağır değil gibi zaten bu saatten sonra teşhis koymanın bir mantığı da yok. (Bunun için yıllar önce doktora gidilmiş, doğru ilaç bulunmuş ve kurcalanmamış daha fazla) Hayatımızın bazı dönemlerinde annemin hastalığı nüksetti ve ben bu durumdan çok etkilendim. Annem hastayken bana fiziksel ve duygusal şiddet uyguladı. Olayın bazı detaylarını anımsıyorum. Gözlerimi açtığımda çevremdekiler yüzümü yıkıyordu polisler falan vardı. Annem kaçmıştı galiba. Bu olayın detaylarına girmeyeceğim daha fazla. Bu durumu o zaman çok irdelemedim. 7 yaşında falandım. Lise yıllarımı da bir şekilde atlattım. Annemle tartışmalar yaşıyorduk her anne kız gibi, arkadaşlarım falan benim abarttığımı, annemin melek gibi olduğunu hiç bir şeye karışmadığını söylüyordu ama bende olaylar hiç bu şekilde gelişmiyordu. Sürekli kalbim kırılıyordu her tartışmada, benim kötü bir arkadaş çevrem vardı annem bu yüzden kızıyordu. Lise bitti ve mezuna kaldım. Çok sıkı şekilde sınava çalıştım. Ben annemin sevmediği kişilerle irtibatımı kesince ilişkimiz düzeldi annemle. Üniversitedeyken falan da hiç rahat değildim ama insanlardan sürekli kaçan bir yanım vardı. Bir de hep bir şeyleri kaçırma korkusu, çaresizlik hissim vardı. Hatta sabahları okula geç kalırım korkusu ile gece uyuyamıyordum çok korkunç zamanlardı. Sınav haftaları oturup düzgünce ders çalışamıyordum gece kütüphanelerde sabahlıyordum. Ama o zaman da çalışamıyordum hep aklıma geçmiş geliyordu. Hatta İstanbul'a ilk gittiğim zamanlar normal bir zamanda bile aklıma kötü şeyler geliyordu. Mutlu olduğum bir anda aniden aglayasım geliyordu falan. Okulumun son senesinde psikoterapiye gitme kararı aldım. Psikoloji bölümü okuduğum için hem mesleki anlamda bunu yapmak zorundaydım (resmi bir zorunluluk değil ancak mesleğin doğası gereği) hem de kendimi daha iyi anlamam lazımdı. Okul bitince benim bursum da olmadığı için terapiyi bıraktım. Eve geldiğimde öfke patlamaları yaşadım, insanlar aşırı tepki verdiğimi söylüyorlar. İçimdeki duygular o kadar rahatsız ediyor ki herkesten nefret ediyorum bazen. Ben bunlarla mücadele etmek için hala kitaplar okuyorum, psikoterapiye yeniden başladım falan ama şunu fark ettim beni gerçekten dinleyecek bir arkadaşım yok gibi hissediyorum. İnsanlara sıkıntılarımızı anlatmalı mıyız anlatmamalı miyiz bunu bilmiyorum mesela. İçimize atmak zararlı ama dışarıya anlatınca da bana "sen bunları aşabilecek güçtesin" , "sen mükemmel hissetmek için terapiye gidiyorsun" "derdin yok" gibi şeyler söylüyorlar ya da tepeden bakıyorlar gibi hissediyorum. Birinin sıkıntısını dinlerken onla aynı konumda hissedip o kişi ile empati yapmak neden bu kadar zor? Kafam gerçekten çok karışık. Sanki benim içimde bulunduğum durum dışarıdan çok iyi görünüyor da bir tek ben farkında değilmişim gibi hissediyorum. Özgüvenim kırılıyor. Değersiz hissediyorum. Bu konuyu sürekli irdeledikçe de işin içinden çıkamıyorum. İnsanlara nasıl davranmam gerektiği ile ilgili pratik bilgilere ihtiyacım var. Sevdiklerimin peşinden çok fazla koşuyorum gibi hissediyorum, karşımdakiler benim onları gördüğüm kadar görüyor mu beni mesela bunu da hiç bilmiyorum. Yaşam tecrübesi çok olan birilerinin fikrine ihtiyacım var. Tabi ki sabredip buralara kadar okuduysanız şimdiden teşekkür ederim.