Beynimiz o kadar mükemmel yaratılmış bir mekanizma ki, nöroplastisite gücü ile yeni nöronların oluşması, yani kendinde oluşan hasarı kendi kendine telafi etmesi mümkün.
Ve bunun çocuklardaki hızı yetişkinlerden katlarca fazla.
Bunun için çocuğun duygusal olgunluğa erişmiş sağlıklı “tek bir” ebeveynle tutarlı ve istikrarlı bir bağ kurması kâfi.
Yani bizler anneler olarak, şayet kendimizi geçmişin yüklerinden onardıysak, ayaklarımız yere sağlam basıyor ve hayatla güçlü bir bağ kurduysak, tek başımıza çocuğumuza yeteriz.
Bunu bilim söylüyor.
Yılların travma uzmanı Gabor Mate’nın bu konudaki teşhislerini incelerseniz, içinizdeki gücü bir kez daha fark edersiniz.
Gönül ister ki, anne baba benzer düzlemde ve senkron şekilde çocuğuna duyarlı ebeveyn olsunlar.
Ama ben bu yaşıma kadar evli ebeveynlerde bile buna rastlamadım.
Aynı çatının altında olmak bunu sağlamıyor.
Bugüne kadar, tekrar ediyorum, iki ebeveynin birden duyarlı olduğu tek bir aile görmedim, ki bu konuda saha araştırması yapan biriyim.
Ya anne, ya da baba daha bilinçli, diğeri fiziken mevcut ama duygusal olarak erişilebilir değil.
O nedenle kendimizi onarıp, kendi gücümüzü fark edip, hayat enerjimizi arttırıp, hayattan aldığımız lezzete çocuğumuzu dahil edeceğiz.
Küçük çocuklar bizim gözümüzle görür dünyayı ve onlarla ayna nöronlar sayesinde görünmez bir iletişimimiz var.
Nedir bu?
Bizi aynalıyorlar.
O anneler, bir şekilde toparlanıp “ben varım, bu hayattan bir -ben- geçiyorum” bilinciyle kendi içsel dinamizmini fark edip ex eşle duygusal bağını iradi olarak sonlandırdığı an, o çocuklara bahar gelecek.
Ve arttırıyorum, o çocukların o baba buhranı, yukarda anlattığım ayna nöronların dışa vurumu.
Yani esasen anne yorgun, tükenmiş, kaygılı.
Ama güçlü durmaya zorluyor ve onun çocuk bedeninde görünür hale gelen duyguları, işte o çocukların semptomları.
Çok geçmiş olsun size de, yaptığınız iş çok kıymetli ve bu günleri aşacaksınız.
Lütfen kendinize kendi gücünüzü hatırlatın, bu da geçecek.
Kalpten kolaylıklar diliyorum