- 8 Mayıs 2007
- 719
- 6
Az önce Yeşilimin anılarını okurken,eski hatıralara dalmışım..Aklıma,hatırladıkça çok güldüğüm ve eşimin de köpek korkusundan kurtulmasına yol açan bir anım geldi,sizlerle de paylaşmak istedim..
Oniki yıl kadar önceydi..Ben altı aylık falan hamileyim..Ablamla aynı sokak üzerinde oturuyoruz.Gündüz ablama ziyarete gittiğimde,akşam eşim iş dönüşü gelip,beni arabayla alıyor,soğukta eve yürümeyeyim diye..
Ablamın apartmanının karşısında,yeni bir inşaat var..İnşaatın da bir bekçi köpeği var..Adı Pars..Böyle iri yarı,ayı benzeri beyaz bir şey..Akşamları saat beşten sonra Parsı aç bırakıyorlar ki sinirli,hırçın olsun,inşaata kimseleri sokmasın diye..
Pars ne kadar aç kalırsa,o kadar halsızleşip,o oranda da mıymıntı,sünepe bir köpek oluyor..Kimseye hırlayıp korkutacak takati kalmıyor..
Bir kişi dışında..
O da benim,köpekten deli gibi tırsan ve yolda görse yolunu değiştiren eşim..Bu ikisinin yıldızları hiç barışmıyor.Ne zaman dışarda parsın uluduğunu,hırladığını duysak,tamam diyoruz,İşte benimki arabadan indi,geliyor..O mıymıntı,o sünepe hayvan,eşimi gördüğü anda kükreyen bir aslana dönüşüyor.Tüm mahalleyi ayağa kaldırıyor..
Bir gece yine beni almaya geldi..Parsın havlamaları onun geldiğini zaten bize belli etmişti..
Beraber apartmandan çıktık,araba biraz ilerideydi,bana
-Güzelim,parsın bu gün zincirini çıkartmışlar..aman çabuk gidelim,şimdi bu üstüme hırlar falan..Hamilesin sana da birşey yapmasından korkuyorum,dedi..
Acele adımlarla arabaya doğru ilerlerken...şıp..şıp..şıp...arkamızda sinsi ayak sesleri duyduk..Arkamıza bir baktık ki Pars ağzından salyalar sarkar bir şekilde eşime doğru dört nala koşturuyor..
O an yapılacak hiç bir şey yoktu..Kaçacak vakit,koşacak kadar mesafe yoktu..Eşim beni kolumdan tutup arkasına aldı..O an nasıl bir kararla ,nasıl bir panikle bunu yapabildi bilmiyorum..
Ağzını açıp,
-İieeeeeeeyyyyyyyytttttttttttttttt!! diye öyle bir böğürdü ki..Hayvan anında ,ıslak cadde üzerinde fışşt diye bir fren yaptı..Durdu,eşimin yüzüne baktı.Sonra bir iyyk...sesi ile,kuyruğunu indirip,geri döndü ve sessizce kulübesine doğru,başı yerde uzaklaştı.
Tüm balkonların ışıkları yandı,herkes camlara çıktı..Herkes,ama herkes,
-Tamam..bu kez kesin!! Pars bu adamı ısırdı...bu haykırış başka bir şey olamaz..diye düşünmüş..Ablam eşimin çığlığını içerden duyduğunda,(evlerin içinden duyulmuş..çığlığın şiddetini düşünün artık)kalp krizi geçirecek kadar korkmuş..
Eşim bir süre öylece kalakaldı..Alnından terler süzülüyordu..
Sonra ne mi oldu.?
Pars,eşimi ne zaman görse,başını önüne eğip,arkasını döndü..Sanırım bir ağız tadıyla kendisini ısırttırmadığı için küsmüştü..Eşim de o günden sonra,tüm köpeklere üstünlük kazanmış bir psikolojiyle,ne zaman yolda köpek görse,başını dikleştirip,burnunu havaya kaldırıp,korkmadan yürüyüp geçti..Çocukken kolundan ısırılmış olmanın verdiği korkuyu attı,artık köpeklerle dost..
Pars ise,o günden sonra hiç ama hiç kimseye havlamadı....
Oniki yıl kadar önceydi..Ben altı aylık falan hamileyim..Ablamla aynı sokak üzerinde oturuyoruz.Gündüz ablama ziyarete gittiğimde,akşam eşim iş dönüşü gelip,beni arabayla alıyor,soğukta eve yürümeyeyim diye..
Ablamın apartmanının karşısında,yeni bir inşaat var..İnşaatın da bir bekçi köpeği var..Adı Pars..Böyle iri yarı,ayı benzeri beyaz bir şey..Akşamları saat beşten sonra Parsı aç bırakıyorlar ki sinirli,hırçın olsun,inşaata kimseleri sokmasın diye..
Pars ne kadar aç kalırsa,o kadar halsızleşip,o oranda da mıymıntı,sünepe bir köpek oluyor..Kimseye hırlayıp korkutacak takati kalmıyor..
Bir kişi dışında..
O da benim,köpekten deli gibi tırsan ve yolda görse yolunu değiştiren eşim..Bu ikisinin yıldızları hiç barışmıyor.Ne zaman dışarda parsın uluduğunu,hırladığını duysak,tamam diyoruz,İşte benimki arabadan indi,geliyor..O mıymıntı,o sünepe hayvan,eşimi gördüğü anda kükreyen bir aslana dönüşüyor.Tüm mahalleyi ayağa kaldırıyor..
Bir gece yine beni almaya geldi..Parsın havlamaları onun geldiğini zaten bize belli etmişti..
Beraber apartmandan çıktık,araba biraz ilerideydi,bana
-Güzelim,parsın bu gün zincirini çıkartmışlar..aman çabuk gidelim,şimdi bu üstüme hırlar falan..Hamilesin sana da birşey yapmasından korkuyorum,dedi..
Acele adımlarla arabaya doğru ilerlerken...şıp..şıp..şıp...arkamızda sinsi ayak sesleri duyduk..Arkamıza bir baktık ki Pars ağzından salyalar sarkar bir şekilde eşime doğru dört nala koşturuyor..
O an yapılacak hiç bir şey yoktu..Kaçacak vakit,koşacak kadar mesafe yoktu..Eşim beni kolumdan tutup arkasına aldı..O an nasıl bir kararla ,nasıl bir panikle bunu yapabildi bilmiyorum..
Ağzını açıp,
-İieeeeeeeyyyyyyyytttttttttttttttt!! diye öyle bir böğürdü ki..Hayvan anında ,ıslak cadde üzerinde fışşt diye bir fren yaptı..Durdu,eşimin yüzüne baktı.Sonra bir iyyk...sesi ile,kuyruğunu indirip,geri döndü ve sessizce kulübesine doğru,başı yerde uzaklaştı.
Tüm balkonların ışıkları yandı,herkes camlara çıktı..Herkes,ama herkes,
-Tamam..bu kez kesin!! Pars bu adamı ısırdı...bu haykırış başka bir şey olamaz..diye düşünmüş..Ablam eşimin çığlığını içerden duyduğunda,(evlerin içinden duyulmuş..çığlığın şiddetini düşünün artık)kalp krizi geçirecek kadar korkmuş..
Eşim bir süre öylece kalakaldı..Alnından terler süzülüyordu..
Sonra ne mi oldu.?
Pars,eşimi ne zaman görse,başını önüne eğip,arkasını döndü..Sanırım bir ağız tadıyla kendisini ısırttırmadığı için küsmüştü..Eşim de o günden sonra,tüm köpeklere üstünlük kazanmış bir psikolojiyle,ne zaman yolda köpek görse,başını dikleştirip,burnunu havaya kaldırıp,korkmadan yürüyüp geçti..Çocukken kolundan ısırılmış olmanın verdiği korkuyu attı,artık köpeklerle dost..
Pars ise,o günden sonra hiç ama hiç kimseye havlamadı....