konum din değil insani ve vicdani mevzu.o yüzden açılsın lütfen.

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Benım burda yaptıgm karınca kararınca yaptgm şeyler.Elımden ne gelırsede yaprım ama ınsanlar kolaya kaçıyor dıyorum , anlatmak ıstedgm bu.Fevrı vede keyfı davranan çok.Zahmet edıp bı saglk ocagına gıtse enazından kondom hap alır.Oda yok..AnAnlaşamıyoruz boşverın tartsmaylm.Herkesı kendı vıcdanını hakım kılsn.Zararlrınada katlansn.Dıyecek bişey yok..
olay bu.insanlara bunu öğretmek. kürtaja karşı olmak değil işte. olayın özü bu. bunun doğal olduğunu korunmanın günah olmadığını anlatabilmek.
 
olay bu.insanlara bunu öğretmek. kürtaja karşı olmak değil işte. olayın özü bu. bunun doğal olduğunu korunmanın günah olmadığını anlatabilmek.
Keyfi kürtaja karşym.Bunn kısıtlanması taraftarym.Sadece sizin pencereden olaya baktım.Ama kürtajn serbest olması merdıvenaltı faalıyetlerı bıtrmez dıyorum.Doguran ordada doguruyor.Aldran orda da aldırıyor.Burda hamıle kalıp eczaneye gıdemeyen,ya da normal kan testıne bıle gıtmeye cekınen ınsanlar var..Bu gercegı bıtıremazsnz.
 
Keyfi kürtaja karşym.Bunn kısıtlanması taraftarym.Sadece sizin pencereden olaya baktım.Ama kürtajn serbest olması merdıvenaltı faalıyetlerı bıtrmez dıyorum.Doguran ordada doguruyor.Aldran orda da aldırıyor.Burda hamıle kalıp eczaneye gıdemeyen,ya da normal kan testıne bıle gıtmeye cekınen ınsanlar var..Bu gercegı bıtıremazsnz.
hadi düşünelim keyfi kürtaj kısıtlandı.
kız hamile kaldı karnı büyüdü. hani biz ailelerimizin çoğu bunu namus olarak görüyor ya. kızı aldılar bir güzel öldürdüler,namus cinayeti diyerek. dahamı iyi oldu. bakın buda olacaklardan. buda ütopya değil
 
hadi düşünelim keyfi kürtaj kısıtlandı.
kız hamile kaldı karnı büyüdü. hani biz ailelerimizin çoğu bunu namus olarak görüyor ya. kızı aldılar bir güzel öldürdüler,namus cinayeti diyerek. dahamı iyi oldu. bakın buda olacaklardan. buda ütopya değil
Karnını büyütmeden bakıyor çaresıne..Karıkoca ılaçları mı dersn,şiş mı dersın bi şekılde.Ölüm korkusu olunca rahat rahat karın buyutmeyecek tabıkı.Ama doktorada gıtmeyecek.
 
kısaca olan hep kaadına oluyor. bizler hemcinslerimiz olarak birbirimizin haklarını korumalıyız. çünkü bu beden bizim bedenimiz. erkeklerin bedeninde bir şey olmuyor.
 
Bencede cinayettir:stop:

Bedenimiz bile bize emanetken ne haddimize bir cana kiymak. Madem sonuclarina katlanamicaksin uckurunada sahip cikacaksin.:KK67:
 
http://kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/derdim-kurtajin-normallestirilmesi.847623/page-10

linkindeki kürtaj cinayettir diye özetleyebileceğim içerikteki konum dini açıdan değil insani ve vicdani açıdan cinayetlere dur demek için açıldı.
eğer dini mevzu olarak açsaydım bununla ilgili hadis ve ayetleri delil olarak paylaşırdım.

kürtaj normal değildir, her ne kadar öyle olduğunu iddia etseniz de.

Konunuz vesilesiyle 2 ilginç yazı paylaşmak isterim. Gizli sosyal boyut oldukça şaşırtıcı.



Özgür BOLAT
ozgurbolat@hurriyet.com.tr

31 Mayıs 2012

Kürtajın, gizli sosyal boyutu düşünüldü mü?


1990’larda Amerika ’da sosyal bilimcileri, politikacıları ve polis güçlerini şaşırtan bir olay vuku buluyor.

Suç oranları bilinmeyen bir sebepten dolayı aniden düşüyor.

Bazıları bunu polis güçlerinin etkili yöntemlerine, bazıları hapishanelerin etkisine, bazıları yaşlanan nüfusa, bazıları artan polis sayısına, bazıları da güçlü ekonomiye bağlıyor.

Bunların etkisi oluyor, ama hiçbiri %40’lık düşüşü açıklayamıyor.

EKONOMİ

1960’larda da ekonomik gelişim oluyor ama suç oranı düşmüyor. Hesaplara göre işsizlik oranındaki bir birimlik azalma, suç oranında bir birimlik azalmaya denk geliyor.

Ama suç oranındaki düşüş %40. Güçlü ekonomi ile açıklanamıyor.

HAPİSHANE

Hapishane koşulları zorlaşıyor ve bu dönemde hapishanedeki insanların sayısı tam 4 kez artıyor.

Ama rakamlara bakıldığında, bu durum sadece suç oranındaki düşüşün % 33’ünü açıklıyor.

DAHA FAZLA POLİS

Daha fazla polis suç oranın azalmasında etkili oluyor, ama suç oranı %10 azalıyor.

SİLAH SATIŞLARI

Bu dönemde silah satışlarına sınırlamalar getiriliyor ama silaha sahip olma oranı ile suç oranı arasında korelasyon olmasına rağmen, çok yüksek değil.

Örneğin, İsviçre’ de evde silah bulundurma oranı çok yüksek ama suç oranı çok düşük.

Yukarıda sayılanların hepsi etkili oluyor, ama o döneme özgü tedbirler değil.

O zaman gerçek sebep ne?

SEBEP NE?

Bunu anlamak için araştırmacılar 1930 ile 1960 arasındaki İskandinavya ülkelerinin verilerini inceliyor.

O zamanlarda bu ülkelerde kürtaj yasak ama mahkemeden özel izin alıp kürtaj yaptırabiliyorsunuz.

Araştırmacılar çok ilginç bir şey keşfediyor.

O dönemde suç işleyen kişilerin çoğunun annesi kürtaj izni istemiş ama alamamış.

Yani annenin istemeden dünyaya getirdiği bebeklerin çoğu suça karışmış.

BİR ANNE NEDEN BEBEK İSTEMEZ?

Annenin bebeği istememesi için çok önemli bir gerekçesi olması gerekiyor.

Tecavüz olabilir, ensest olabilir, gelir düzeyi düşük olabilir, çocuğa bakamayacağını biliyordur, depresyondadır, mutsuz bir evliliktedir, madde bağımlısıdır, anne çok genç olabilir ya da çocuğun engelli doğma ihtimali olabilir.

(Tabii buna ‘Nasıl olsa aldırırız deyip riskli ilişkilere girenleri’ dahil etmiyorum. Gerçi bu da kadının seçme hakkı açısından tartışmalı ama ayrı bir tartışma.)

Bu koşullarda istenmeden doğan bir bebeğin ilerde suç işleme ihtimali yüksek.

AMERİKADA DURUM

Buradan yola çıkarak araştırmacılar, Amerika’da suç oranlarındaki düşüşü kürtaj ile açıklamaya çalışıyor.

Amerika’da 1828 yılında kürtaj yasak, ama 1973 yılında serbest bırakılıyor.

Bu tarihten sonra her yıl 1.6 milyon kürtaj oluyor (% 0.7).

Bilimsel tahminlere göre kürtaj olmasaydı ve bu çocuklar doğsaydı, %50’si açlık sınırının altında yaşayacaktı, % 60’ı babasız büyüyecekti.

Zaten bu ikisi de suçu doğuran en büyük iki unsur olarak kabul ediliyor.

Araştırmacılar şu sonuca varıyor: 1990’larda suç oranı azalıyor çünkü suç işleme ihtimali olan kişiler zaten kürtajdan dolayı doğmuyor.

Bu kişiler doğmuş olsalardı, 1990’larda suç işleme ihtimalinin en yüksek olduğu 20’li yaşlarda olacaklardı.

BAŞKA VERİLER

Bu teorilerini doğrulamak için araştırmacılar başka verilere de bakıyor.

Amerika’da kürtaj farklı eyaletlerde farklı yıllarda serbest bırakılıyor. Suç oranları incelendiğinde kürtaj ne kadar erken serbest bırakıldıysa, suç oranları o kadar erken düşüyor.

SEÇME HAKKI MI YAŞAM HAKKI MI?

Kürtaj aslında kadının seçim hakkı ile bebeğin yaşam hakkı arasında bir seçim, ama durumun bir de yukarıda bahsettiğim sosyolojik boyutu var.

Kürtajla ilgili düzenlemeler yapılırken, bu sosyolojik gerçek de göz önünde bulundurulmalı. Belki de kürtaj hakkı, farklı koşullara (anne ya da bebek sağlığı gibi) göre düzenlemeli.

Not: Bu araştırmanın tamamını Prof. Steven Levitt’in Freakonomics adlı kitabında okuyabilirsiniz.

www.twitter.com/ozgurbolat

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20661626.asp




Özgür BOLAT
ozgurbolat@hurriyet.com.tr

21 Haziran 2012




Kürtaj, cinayet midir değil midir nasıl karar verebiliriz?

Her ne kadar tıp dünyası ceninin canlı olarak kabul edildiği süreyi belirtse de kürtajın cinayet olarak kabul edilip edilmemesi şimdiye kadar, din ve kadın hakları çerçevesinde tartışıldı.

Her ikisinin de temelinde inanç olduğu için, birinin diğerine üstünlük sağlaması mümkün değil.

(Kadın haklarının özünde inanç var derken, kadınların kürtajın kendi hakları olduğuna ‘inanmasını’ kastediyorum.)

Bu durumda da bu tartışma asla bitmez. Ama kürtajın cinayet olup olmadığına karar vermek için duygulardan yararlanabiliriz.

Nasıl mı?

DUYGULAR YANILMAZ

İnsanda farklı olaylar farklı duygular yaratıyor. Bu duyguların yoğunluğu da duruma göre değişiyor.

Öfkeyi örnek alalım. Cinayet ile sonuçlanan vakalar çok şiddetli öfke sonucu oluşuyor. (Cinayet her zaman öfke ile alakalı olmuyor tabii ki.)

Örneğin, cana kastetmek, sevdiğiniz bir kişinin öldürülmesi ya da tecavüz en fazla öfke doğuran olaylar ve cinayete sebebiyet verebiliyor.

Ama yalan, küfür ya da dedikodu öfkeye sebebiyet veriyor ama derecesi az. Çoğu zaman da cinayet ile sonuçlanmıyor.

Bu durumda tecavüz ile cana kastetmenin yarattığı öfke duygusu birbirine daha yakın olduğu için, bu iki olayı aynı kategoriye koyabiliriz.

Dedikodu ya da küfür daha az öfke yarattığı için bu ikisini de ayrı bir kategoriye koyabiliriz.

Yani bir olayın yarattığı duyguyu analiz ederek, o olayları sınıflandırabiliriz.

CİNAYET VE KÜRTAJ

Aynı mantıkla hem kürtajın hem de cinayetin yarattığı duyguyu analiz edip derecelendirebiliriz.

Eğer kürtajın annede yarattığı duygu ile cinayetin kişide yarattığı duygu benzer ve aynı derecedeyse, o zaman kürtaj bir cinayettir diyebiliriz, ama değilse bunu iddia etmek zor.

Bilim insanları kolayca bu araştırmayı yapabilir.

DUYGULARIN DERECELENDİRİLMESİ

Peki duyguları gerçekten derecelendirebilir miyiz?

Tam olarak olmasa da evet.

Hem söylemlere hem de bedendeki fizyolojik değerlere hem de beyindeki etkinliklere bakarak duyguları derecelendirebiliriz.

DUYGULAR REFERANS OLABİLİR Mİ?

Duygular gerçekten referans olur mu?

Duygular aslında en büyük referans. Çünkü duyguları yönetmek elimizde olsa da fizyolojisi çoğu zaman otomatik. Beynin limbik sistemi tarafından yönetiliyor.

İnsanları üzen, sinirlendiren, mutlu eden veya kızdıran durumlar hemen hemen bütün kültürlerde aynı. Yüz ifadeleri bile aynı.

Duyguların ifade ediliş şekli değişse de kaynakları aynı ya da benzer oluyor. Örneğin, tüm kültürlerde insanı hedefinden uzaklaştıran engeller öfke yaratıyor.

(Bu arada yaşadığınız duyguları analiz ederek, kendinizle ilgili çok fazla bilgi edinebilirsiniz.)

Sonuç olarak duyguları analiz ederek ve derecelendirerek, kürtajın cinayet kategorisine konulup konulmamasına karar verebiliriz.

Tıp, din, inanç ve kadın haklarına ek olarak, duygular açısından da kürtajı irdeleyebilirz.

BU HAFTAKİ TWEETLERİM- Watson'un Nobel Komitesi'ne yüzyılın en büyük buluşu kabul edilen DNA yapısını açıkladığı sunumu sadece 5 dakika sürdü.
- Zeka ile okul başarısı arasındaki ilişki sadece %25.
- Her suçlu bir kurbandır aslında.

www.twitter.com/ozgurbolat

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20807743.asp




 
Kurtaj insanların seçimi bişey diyemiyorum şartlar ne getiriyor ama şu saçma sapan hiç bir değer yargısına uymayan yaşantılarını burda ballandıra ballandıra anlatanlara deli oluyorum

Burda birsuru genç kız varken daha dikkatli olunmalı
 
ve bir ek,bir daha hayat varsa,erkek olarak geleceğim net.:KK14:

Yine aynı düşünce yapısı , aynı aile ve eğitim , bilinç düzeyiyle erkekte olsan senin açından bir fark olmazdı O okypete .

Dürüst , mantıklı , sağ duyulu , merhametli ve bilinçli bir birey kadın da olsa erkek de olsa bu dünya düzeninde sıkıntı yaşayacaktır.
 
Konunuz vesilesiyle 2 ilginç yazı paylaşmak isterim. Gizli sosyal boyut oldukça şaşırtıcı.



Özgür BOLAT
ozgurbolat@hurriyet.com.tr

31 Mayıs 2012

Kürtajın, gizli sosyal boyutu düşünüldü mü?


1990’larda Amerika ’da sosyal bilimcileri, politikacıları ve polis güçlerini şaşırtan bir olay vuku buluyor.

Suç oranları bilinmeyen bir sebepten dolayı aniden düşüyor.

Bazıları bunu polis güçlerinin etkili yöntemlerine, bazıları hapishanelerin etkisine, bazıları yaşlanan nüfusa, bazıları artan polis sayısına, bazıları da güçlü ekonomiye bağlıyor.

Bunların etkisi oluyor, ama hiçbiri %40’lık düşüşü açıklayamıyor.

EKONOMİ

1960’larda da ekonomik gelişim oluyor ama suç oranı düşmüyor. Hesaplara göre işsizlik oranındaki bir birimlik azalma, suç oranında bir birimlik azalmaya denk geliyor.

Ama suç oranındaki düşüş %40. Güçlü ekonomi ile açıklanamıyor.

HAPİSHANE

Hapishane koşulları zorlaşıyor ve bu dönemde hapishanedeki insanların sayısı tam 4 kez artıyor.

Ama rakamlara bakıldığında, bu durum sadece suç oranındaki düşüşün % 33’ünü açıklıyor.

DAHA FAZLA POLİS

Daha fazla polis suç oranın azalmasında etkili oluyor, ama suç oranı %10 azalıyor.

SİLAH SATIŞLARI

Bu dönemde silah satışlarına sınırlamalar getiriliyor ama silaha sahip olma oranı ile suç oranı arasında korelasyon olmasına rağmen, çok yüksek değil.

Örneğin, İsviçre’ de evde silah bulundurma oranı çok yüksek ama suç oranı çok düşük.

Yukarıda sayılanların hepsi etkili oluyor, ama o döneme özgü tedbirler değil.

O zaman gerçek sebep ne?

SEBEP NE?

Bunu anlamak için araştırmacılar 1930 ile 1960 arasındaki İskandinavya ülkelerinin verilerini inceliyor.

O zamanlarda bu ülkelerde kürtaj yasak ama mahkemeden özel izin alıp kürtaj yaptırabiliyorsunuz.

Araştırmacılar çok ilginç bir şey keşfediyor.

O dönemde suç işleyen kişilerin çoğunun annesi kürtaj izni istemiş ama alamamış.

Yani annenin istemeden dünyaya getirdiği bebeklerin çoğu suça karışmış.

BİR ANNE NEDEN BEBEK İSTEMEZ?

Annenin bebeği istememesi için çok önemli bir gerekçesi olması gerekiyor.

Tecavüz olabilir, ensest olabilir, gelir düzeyi düşük olabilir, çocuğa bakamayacağını biliyordur, depresyondadır, mutsuz bir evliliktedir, madde bağımlısıdır, anne çok genç olabilir ya da çocuğun engelli doğma ihtimali olabilir.

(Tabii buna ‘Nasıl olsa aldırırız deyip riskli ilişkilere girenleri’ dahil etmiyorum. Gerçi bu da kadının seçme hakkı açısından tartışmalı ama ayrı bir tartışma.)

Bu koşullarda istenmeden doğan bir bebeğin ilerde suç işleme ihtimali yüksek.

AMERİKADA DURUM

Buradan yola çıkarak araştırmacılar, Amerika’da suç oranlarındaki düşüşü kürtaj ile açıklamaya çalışıyor.

Amerika’da 1828 yılında kürtaj yasak, ama 1973 yılında serbest bırakılıyor.

Bu tarihten sonra her yıl 1.6 milyon kürtaj oluyor (% 0.7).

Bilimsel tahminlere göre kürtaj olmasaydı ve bu çocuklar doğsaydı, %50’si açlık sınırının altında yaşayacaktı, % 60’ı babasız büyüyecekti.

Zaten bu ikisi de suçu doğuran en büyük iki unsur olarak kabul ediliyor.

Araştırmacılar şu sonuca varıyor: 1990’larda suç oranı azalıyor çünkü suç işleme ihtimali olan kişiler zaten kürtajdan dolayı doğmuyor.

Bu kişiler doğmuş olsalardı, 1990’larda suç işleme ihtimalinin en yüksek olduğu 20’li yaşlarda olacaklardı.

BAŞKA VERİLER

Bu teorilerini doğrulamak için araştırmacılar başka verilere de bakıyor.

Amerika’da kürtaj farklı eyaletlerde farklı yıllarda serbest bırakılıyor. Suç oranları incelendiğinde kürtaj ne kadar erken serbest bırakıldıysa, suç oranları o kadar erken düşüyor.

SEÇME HAKKI MI YAŞAM HAKKI MI?

Kürtaj aslında kadının seçim hakkı ile bebeğin yaşam hakkı arasında bir seçim, ama durumun bir de yukarıda bahsettiğim sosyolojik boyutu var.

Kürtajla ilgili düzenlemeler yapılırken, bu sosyolojik gerçek de göz önünde bulundurulmalı. Belki de kürtaj hakkı, farklı koşullara (anne ya da bebek sağlığı gibi) göre düzenlemeli.

Not: Bu araştırmanın tamamını Prof. Steven Levitt’in Freakonomics adlı kitabında okuyabilirsiniz.

www.twitter.com/ozgurbolat

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20661626.asp




Özgür BOLAT
ozgurbolat@hurriyet.com.tr

21 Haziran 2012

B Began , bu çalışma ile ilgili köşe yazısı hakkındaki görüşünüz nedir ?
 
düşünce belirtmekde mi yasak okypete
neden bu kadar tepkilisin
ha adminlere yazmışım ha buraya ne var ki bunda .
imagemaker imagemaker ,
sitede çok kavga çıkıyor dini konularda, dini konuların yasaklanması eskiden ve sonrasında yaşanan birtakım mahkemelik olmuş olaylara dayanıyor.
Dini içerikli konular dışında Kapatılan konular ise yine Site Manifestosunda yer alan kişisel tartışmaya dönen konular kapatılır maddesi gereği kapatılıyor.

XII) Kişisel tartışma şekline dönüşen konular derhal kapatılır! Kapatılan başlıklara (yazılara) ilgili özel mesaj veya e-posta atılmamasını rica ederiz. Sürekli ikili tartışma yaratan kullanıcılar önce uyarılır, sonra üyelikleri pasif edilir.

Bu topikte kapatılmalı çünkü:
IX) Yöneticiler, yazılan yazının konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazıldığına karar verirlerse yazıyı uygun bölüme aktarır. Bu nedenle itiraz türü yazıların da silinmesi veya cevaplandırılması yöneticinin yetkisindedir. Ayrıca uyarı ile kapatılan konuların devamı niteliğinde veya aynı içerikte konu başlığı açılamaz!


Siteye üye olduğumuz andan itibaren hepimiz bu kuralları kabul etmiş sayılırız ve uymamız gerekir.

XI) Forum'un işleyiş ve kuralları konusunda katılımcıları sürekli bilgilendirmek adminlerin veya moderatorların görevi değildir. Katılımcılar bu kuralları okuyup uymak zorundadır.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X