• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kitap Severlerin Buluşma Noktası ♥

Merhabalar
Aklımla Dalga Geçme son 15 sayfam.Bugün bütün gün dışarda olacağım için yanıma yeni kitap aldım.Onu eve gidince bitireceğim.

Kazuo Ishiguro-Günden Kalanlar’a başladım.Daha ilk sayfadan kalemine bayıldım.Boşuna nobel almamış bence
 
selam
çok geçmiş olsun
La'da üslup çok şiirsel
o rahatsız etmiş olabilir
ilk okuduğum kitabıydı, sonradan çekinerek bir kitabını daha aldım, iyi ki sadece la ile kalmamışım dedim :KK200:

Merhabalar kizlar
Klasiklerden aşk ve gurur bitti çok severek okudum
Nazan bekiroglunun la kitabına biraz giriş yaptım ama okuyunca çok sıkılıyorum
Daha önce de elime alıp bırakmıştım 4 sene oluyor
3 kitabını çok severek okumuştum bunda neden öyle oluyor anlamıyorum :KK43:
 
günaydın kızlar
Yeraltı Demiryolu bitti.
Özgürlükler ülkesi' Amerika' daki kırbaçlanan, işkençe edilen, tecavüze uğrayan, mal olarak alınıp satılanların hikayesi bu. İçlerindeki umudun nasıl söndürüldüğünü de nasıl herşeye rağmen umutlarını yitirmediklerini de görüyorsunuz okurken. Roman kurgu olsa da bu anlatıanlara benzer şeylerin yaşanmış olduğunu bilmek içimi acıtıyor. Her sömürü hikayesi özellikle avrupa medeniyetinin nasıl bencil ve kendi dışındaki dünyaya eziyet etmeyi kendinde hak gören bir yapıda olduklarını gözler önüne seriyor.( kölelik kavramı çok daha eskilere dayanıyor elbette ancak kıtaların keşfi ile perişan durumdaki avrupalıların herşeye açgözle saldırmasıyla başlayan ve yükselen kapitalizm bu kavramı vahşet boyutlarına taşımız ne yazık ki) Bu bağlamda kitap sizi sarsabilir. Kitabın bildiğim kadarıyla üç önemli ödülü var bu ödüllerin bir günah çıkarma olduğunu düşünüyorum ben.
Kölelik çok merakımı cezbeden bir kavram. Bir insan başka bir insanı nasıl alıp satmayı düşünür aklım almıyor bir türlü. Afrika'daki köylerinden, aslında tüm hayatlarından gasp edilen siyahi ırkın gemilere istiflenerek taşındığı, açlık susuzluk, pislik içindeki uzun deniz yolculuğuna dayanamayanların denizlere atıldığı, sağ kalanların canları çıkana kadar kullanıldığı bir dünyayı aklım almıyor. Her türlü eğitimden, aile kurma arkadaşlık gibi insani her değerden uzak tutulan bir topluluğun ahmak, zeka özürlü olduğunu düşünebilme hadsizliğini de bir türlü anlamayacağım. Esasında bu yüzyıllar boyu kadınların da maruz kalmış olduğu ve günümüzde de ne yazık ki artan nüfus ve bundan da ziyade aşırı tüketim ve israfa yetişmek için kurulan hayvan üreti merkezi veya hayvan çiftilklerinde hayvanların maruz kaldığı bir durum bu. Biz esasında çok da uzak olmayan 1800 lü yıllarda yaşanan bu vahşete şimdi nasıl bakıyorsak içimdeki umut ışığı da belki yıllar sonra hayvan sömürüsüne öyle bakıyor olacağımızı fısıldıyor kulağıma. Umarım haklı çıkar. ( bazılarınız hayvanlara nerden bağladı şimdi diyebilir umuyorum birazcık da olsa dikkatinizi çekmiş olurum bu konuya katılmasanız da)
Özgürlükler ülkesi değiliz belki kendi içimizde hırgürümüz mevcut ama böyle bir katliamı geçmişimizde barındırmayışımıza şükrediyorum.
 
günaydın kızlar
Yeraltı Demiryolu bitti.
Özgürlükler ülkesi' Amerika' daki kırbaçlanan, işkençe edilen, tecavüze uğrayan, mal olarak alınıp satılanların hikayesi bu. İçlerindeki umudun nasıl söndürüldüğünü de nasıl herşeye rağmen umutlarını yitirmediklerini de görüyorsunuz okurken. Roman kurgu olsa da bu anlatıanlara benzer şeylerin yaşanmış olduğunu bilmek içimi acıtıyor. Her sömürü hikayesi özellikle avrupa medeniyetinin nasıl bencil ve kendi dışındaki dünyaya eziyet etmeyi kendinde hak gören bir yapıda olduklarını gözler önüne seriyor.( kölelik kavramı çok daha eskilere dayanıyor elbette ancak kıtaların keşfi ile perişan durumdaki avrupalıların herşeye açgözle saldırmasıyla başlayan ve yükselen kapitalizm bu kavramı vahşet boyutlarına taşımız ne yazık ki) Bu bağlamda kitap sizi sarsabilir. Kitabın bildiğim kadarıyla üç önemli ödülü var bu ödüllerin bir günah çıkarma olduğunu düşünüyorum ben.
Kölelik çok merakımı cezbeden bir kavram. Bir insan başka bir insanı nasıl alıp satmayı düşünür aklım almıyor bir türlü. Afrika'daki köylerinden, aslında tüm hayatlarından gasp edilen siyahi ırkın gemilere istiflenerek taşındığı, açlık susuzluk, pislik içindeki uzun deniz yolculuğuna dayanamayanların denizlere atıldığı, sağ kalanların canları çıkana kadar kullanıldığı bir dünyayı aklım almıyor. Her türlü eğitimden, aile kurma arkadaşlık gibi insani her değerden uzak tutulan bir topluluğun ahmak, zeka özürlü olduğunu düşünebilme hadsizliğini de bir türlü anlamayacağım. Esasında bu yüzyıllar boyu kadınların da maruz kalmış olduğu ve günümüzde de ne yazık ki artan nüfus ve bundan da ziyade aşırı tüketim ve israfa yetişmek için kurulan hayvan üreti merkezi veya hayvan çiftilklerinde hayvanların maruz kaldığı bir durum bu. Biz esasında çok da uzak olmayan 1800 lü yıllarda yaşanan bu vahşete şimdi nasıl bakıyorsak içimdeki umut ışığı da belki yıllar sonra hayvan sömürüsüne öyle bakıyor olacağımızı fısıldıyor kulağıma. Umarım haklı çıkar. ( bazılarınız hayvanlara nerden bağladı şimdi diyebilir umuyorum birazcık da olsa dikkatinizi çekmiş olurum bu konuya katılmasanız da)
Özgürlükler ülkesi değiliz belki kendi içimizde hırgürümüz mevcut ama böyle bir katliamı geçmişimizde barındırmayışımıza şükrediyorum.
Çok güzel bir inceleme olmuş yüreğine,emeğine sağlık. Mutlaka okumak isterim ben de bu kitabı.
 
E7F53BA9-4147-41C9-AC47-F9CB69A29430.png
Günaydın herkese
Cicoretti Cicoretti listeme ekledim.

Ben de dün bu kitapların siparişini verdim
 
aa ben de hemen vereyim siparişi sepetimde kayboluyorum resmen ya bikaç kitap atıyorum bi bakıyorum 26784883 kitap olmuş sepette :))) eleyip satın alıyım bugun.

Zaten elimde 2 kitap kalmıştı, ben de heyecanlandım hemencecik sipariş verdim
 
Back