Bana kalırsa siz haklısınız.
Durup dururken misafirlere telefon edip bize buyrun gelin dememişsiniz ki. Onlar telefon etmiş. Üstüne üstlük davetiye vereceklermiş. Bu davetiye işleri her kişiye ayrı ayrı olmaz ki. Aynı civarda oturan tüm akraba/arkadaş/tanıdıklara bir gidişte verilir. Yoksa 200 kişilik düğüne 200 ayrı günde dağıtması lazım ki pratik değil.
Evet eşiniz yorgun olabilir, uykusuz olabilir. Aynı şey bizim de başımıza gelse içimizden kaçımız "müsait değiliz, başka zaman" diyebilir ki. Zaten yemeğe gelmiyor, ziyafete gelmiyor. Bir çay demlenip kalkılacak.
Evlilik bu demek değil mi? Eşimin tarafının düğünlerine ben hiç gönüllü gitmedim açıkçası, hep eşimi yalnız bırakmamalıyım, eşi olarak yanında bulunmalıyım diye düşünüp gittim. Diğer akrabaları ya da arkadaşlarına da öyle. Eşimin misafirlerine evde iftar verdim kaç kere, kendim çok zevk aldığım için mi yaptım? Tabi ki HAYIR. Ama evli olmak bunu gerektirir dedim. Evlilik fedakarlıktır dedim, sabırdır dedim, özveridir dedim, bunlar karşılıklıdır dedim.
Eşiniz de böyle düşünmeliydi bence. Neyse ki olgun davranıp misafirlere aksettirmemiş. Eğer ki aksettirseydi siz de karşılığını verin derdim. Gece 10'dan sonra siz de onun akraba veya arkadaşlarını kabul etmeyin derdim.
Bence eşinizle karşılıklı bir konuşun. Sizin adetlerinize göre size gelelim diyen birini reddetmenin büyük kabalık olduğunu, yarın öbür gün eşinizin yakınlarına da aynı şekilde davranacağınızı söyleyin. Eşinize de olgun davrandığı için teşekkür edin, yanağına bir öpücük kondurun. Konuyu kapatın.