Uzun yıllardır bu sitede bir okuyucuyum, özellikle bir derdim var köşesini okuyup insanların hayatlarına şahitlik etmek, çok nadir de olsa o başlıkta kendime ait bir şeyler anlatmak, diğer insanların tepkilerini,yorumlarını okumak bana iyi gelmiştir.Çoğu zaman aşırı empati kurduğum, hassas bir kişiliğe sahip olduğum için kendimi başkaları için yaşıyormuşum gibi hissediyorum . işte yine o günlerden birinde iken bir derdim var başlığına konu açmak üzere iken bu sefer kendim için bir şey yapmak, kendimi, rutinlerimi anlatmak istedim. 15 yıldır günlük tutan, çoğu şeyi kendine saklayan biri olarak bu kez dış dünyaya bir iz bırakmak istedim.
Bu başlık benim ve bu benim hayatım,bunlar benim rutinlerim.
Şimdi bir bardak yeşil çay eşliğinde bu yazıyı yazıyorum. Biliyorum yeşil çay gece için fazla önerilmiyor kafein yoğunluğundan dolayı ama gece daha bir seviyorum. Kendi halimde bir rutin bu. Öğlende kahvemi içmem, sabah uyanır uyanmaz 5 tibet egzersizini yapmam, gece yatmadan önce bir meditasyon dinletisi dinlemem ve 1 yıl için ocak ayında kitap hedefi koymam gibi , bana huzur veren şeylerden biri. Oldum olası planlı programlı şeyler yapmayı sevmişimdir. Her ne kadar ruh halim aşırı iniş çıkışlı olsa da içsel olarak her daim sadık kaldığım planlarım olmuştur.
Peki,bugünüme geldiğimde bugün kendim için ne yaptım ?
-Bir kıskançlık nöbeti geçirdim akşam saatlerinde, yemek yemeden hemen önce . Nedeni o kadar basit ki ... Çocukluğumdan beri ne zaman özendiğim bir şey olsa ve ben başka insanları o özendiğim şeyin içerisinde görsem nereden başlayacağımı bilmediğim için üzülür, kendime kızarım. Eskiden o yapamadığım ( kesinlikle sahip olamadığım şey değil, benim kıskançlıklarım hep yapamamak ile alakalı olmuştur) şeyi başkaları yapıyor ise o eylemi kötülemeye çalışırdım, olumsuz yanlarını bulur, kendimi o eylemden soğutmak isterdim. O zamandan beri içime söken o hüznü , karamsarlığı kıskançlık nöbeti olarak adlandırıp, kendime yüklenmek istiyorum. İşte bu akşam üstü olan da bu idi. Nereden başlayacağımı bilememek ile boğazıma çöken bir yumru. Bu aşmam gereken bir durum. Tanım niteliğinde burada kalsın istiyorum ve bu düğümü çözmek için kendime söz veriyorum.
- İf'e 11 gündür devam ediyorum. Verdiğim aradan sonra tekrar böyle hafif hissetmek, mide sorunları yaşamamak, o şişkinlik hissinin kaybolması, bel çevremde ortaya çıkan o incelme hissi işte ben bunu seviyorum. Diğer yandan canım artık çok şekerli şeyler de çekmiyor yani şekeri bırakmak misyonuma da yavaştan böyle bir giriş yapmış oluyorum. Uzun süredir öyle çok çok şekerli şeyler yemiyordum zaten, böylelikle daha da bir azaltmış oldum. Evde yoğurt, kefir yapıyor olmak da bu süreçte beni mutlu eden midemi rahat ettiren diğer şeylerden biri idi. Her kefir içişimde mideme dolan bir sürü yararlı bakteri ve mayayı hayal edince bile mutlu oluyorum :)
-Yalnızlığımı seviyorum. Çok sevdiğim insanların yanında bile olsam bir süre sonra kendi kendime kalma isteği içerisinde oluyorum. Önceleri bu durum bana kendimi kötü hissettiriyor idi, sevdiğin insanlarla,sevdiğin eylemlerin içerisindesin ve şikayet mi ediyorsun yani diye kendime yükleniyordum.( Ahh anlayıp dinlemeden kendimi yargılayıp, cezalandırdığım onca sene. Umarım bir gün kendimi tüm yaptıklarım için affedebilirim. ) Sonra fark ettim ki ben içe dönük bir insanım, dış dünyadan çok kendime ait olan dünyayı seviyorum. Kendi kendime yemek yapmayı, akşam saatleri sessizlik içinde kitap okumayı, gece ışıklarımı söndürüp bir film izlemeyi ve tüm bunları yaparken kendi kendime olmayı seviyorum. Bu demek değil ki diğer insanlar ile birarada iken rahatsızım, hayır aksine sevdiğim biri ile vakit geçirmeyi de seviyorum ama. O geçen vakit uzadıkça ben geriliyor ve kendi dünyama geri çekilip şarj olmak istiyorum.
-Şimdi kitap hedefime baktım da yıllık hedefimin yarısına 3 kitap kalmış, sayılar çok önemli değil belki ama gördükçe motive olduğum da doğru. Bu aralar kitaplarımı ısıra ısıra yemek, kana kana içmek istiyorum. Büyük bir açlık içerisindeyim adeta. Bu hissi seviyorum. Belki benim yeteneğim de budur, diğer insanlarınki gibi gösterişli, takdir edilesi değildir ama kitap okuyabiliyor olmak da bana ait olan şeydir.
Yine başkaları ile kendimi kıyaslamaya mı geldim ? Gerçekten yaptım mı bunu ? İşte, bu kez bunun için kendime kızmayacak, derin bir nefes alacak ve kendimi anlamaya çalışacağım. Kendim için bunu yapacağım. Kendim için.
Bu başlık benim ve bu benim hayatım,bunlar benim rutinlerim.
Şimdi bir bardak yeşil çay eşliğinde bu yazıyı yazıyorum. Biliyorum yeşil çay gece için fazla önerilmiyor kafein yoğunluğundan dolayı ama gece daha bir seviyorum. Kendi halimde bir rutin bu. Öğlende kahvemi içmem, sabah uyanır uyanmaz 5 tibet egzersizini yapmam, gece yatmadan önce bir meditasyon dinletisi dinlemem ve 1 yıl için ocak ayında kitap hedefi koymam gibi , bana huzur veren şeylerden biri. Oldum olası planlı programlı şeyler yapmayı sevmişimdir. Her ne kadar ruh halim aşırı iniş çıkışlı olsa da içsel olarak her daim sadık kaldığım planlarım olmuştur.
Peki,bugünüme geldiğimde bugün kendim için ne yaptım ?
-Bir kıskançlık nöbeti geçirdim akşam saatlerinde, yemek yemeden hemen önce . Nedeni o kadar basit ki ... Çocukluğumdan beri ne zaman özendiğim bir şey olsa ve ben başka insanları o özendiğim şeyin içerisinde görsem nereden başlayacağımı bilmediğim için üzülür, kendime kızarım. Eskiden o yapamadığım ( kesinlikle sahip olamadığım şey değil, benim kıskançlıklarım hep yapamamak ile alakalı olmuştur) şeyi başkaları yapıyor ise o eylemi kötülemeye çalışırdım, olumsuz yanlarını bulur, kendimi o eylemden soğutmak isterdim. O zamandan beri içime söken o hüznü , karamsarlığı kıskançlık nöbeti olarak adlandırıp, kendime yüklenmek istiyorum. İşte bu akşam üstü olan da bu idi. Nereden başlayacağımı bilememek ile boğazıma çöken bir yumru. Bu aşmam gereken bir durum. Tanım niteliğinde burada kalsın istiyorum ve bu düğümü çözmek için kendime söz veriyorum.
- İf'e 11 gündür devam ediyorum. Verdiğim aradan sonra tekrar böyle hafif hissetmek, mide sorunları yaşamamak, o şişkinlik hissinin kaybolması, bel çevremde ortaya çıkan o incelme hissi işte ben bunu seviyorum. Diğer yandan canım artık çok şekerli şeyler de çekmiyor yani şekeri bırakmak misyonuma da yavaştan böyle bir giriş yapmış oluyorum. Uzun süredir öyle çok çok şekerli şeyler yemiyordum zaten, böylelikle daha da bir azaltmış oldum. Evde yoğurt, kefir yapıyor olmak da bu süreçte beni mutlu eden midemi rahat ettiren diğer şeylerden biri idi. Her kefir içişimde mideme dolan bir sürü yararlı bakteri ve mayayı hayal edince bile mutlu oluyorum :)
-Yalnızlığımı seviyorum. Çok sevdiğim insanların yanında bile olsam bir süre sonra kendi kendime kalma isteği içerisinde oluyorum. Önceleri bu durum bana kendimi kötü hissettiriyor idi, sevdiğin insanlarla,sevdiğin eylemlerin içerisindesin ve şikayet mi ediyorsun yani diye kendime yükleniyordum.( Ahh anlayıp dinlemeden kendimi yargılayıp, cezalandırdığım onca sene. Umarım bir gün kendimi tüm yaptıklarım için affedebilirim. ) Sonra fark ettim ki ben içe dönük bir insanım, dış dünyadan çok kendime ait olan dünyayı seviyorum. Kendi kendime yemek yapmayı, akşam saatleri sessizlik içinde kitap okumayı, gece ışıklarımı söndürüp bir film izlemeyi ve tüm bunları yaparken kendi kendime olmayı seviyorum. Bu demek değil ki diğer insanlar ile birarada iken rahatsızım, hayır aksine sevdiğim biri ile vakit geçirmeyi de seviyorum ama. O geçen vakit uzadıkça ben geriliyor ve kendi dünyama geri çekilip şarj olmak istiyorum.
-Şimdi kitap hedefime baktım da yıllık hedefimin yarısına 3 kitap kalmış, sayılar çok önemli değil belki ama gördükçe motive olduğum da doğru. Bu aralar kitaplarımı ısıra ısıra yemek, kana kana içmek istiyorum. Büyük bir açlık içerisindeyim adeta. Bu hissi seviyorum. Belki benim yeteneğim de budur, diğer insanlarınki gibi gösterişli, takdir edilesi değildir ama kitap okuyabiliyor olmak da bana ait olan şeydir.
Yine başkaları ile kendimi kıyaslamaya mı geldim ? Gerçekten yaptım mı bunu ? İşte, bu kez bunun için kendime kızmayacak, derin bir nefes alacak ve kendimi anlamaya çalışacağım. Kendim için bunu yapacağım. Kendim için.