Aslında bu kadar yalan yanlış bir mesaja cevap vermemem gerekir ama işin doğrusunu açıklayarak bir kişinin bile şu fikirlerden etkilenmesine engel olabilsem ne mutlu bana düşüncesiyle yazıyorum.
Öncelikle 12 yaşındaki çocuk kendi çabasıyla tahta çıkmadı herhalde,babasının tahtı ona bırakmasıyla tahta çıkmış oldu.Nitekim ülke yönetimiyle baş edemediği için 3 sene sonra resmi olarak tahttan çekildi.Öyle hayranlık uyandıracak bir hikayesi yok yani tahta çıkışının.Onun da yanlışları vardı ayrıca.
Neyse,amacım kıyas yapmak değil zaten,Atatürk'ün yaptıklarını basit görüp başkalarını göklere çıkaranları eleştiriyordum sadece.
İkinci olarak ezan tam olarak ne zaman kaldırıldı söyler misiniz?Söyleyemezsiniz,böyle birşey olmadı çünkü.
Sonra putperestlikle Atatürk sevgisinin ya da saygı duruşunun ne alakası var pek anlayamadım.Bildiğim kadarıyla Atatürk'e tapan kimse yok bu ülkede.Saygı duruşuna gelince,bu devletin kurucusunun ölüm yıldönümünde onun anısına 1 dakikalığına saygı duruşuna geçmenin ne sakıncası olabilir?Ona bu kadarcık bile saygısı olmayan yapmasın zaten,O yine de şanından birşey kaybetmez nasılsa.
İsteyen Atatürk için duasını okusun,mevlüdünü okusun istediğini yapsın ona karışan yok zaten.
Herkes gibi bende fikrimi söylüyorum tarihinizi iyi okumanızı tavsiye ederim ezan ne zaman kaldırıldı diye soruyorsunuz benim adıma da cevap veremeyeceğimi söylüyorsunuz cevap vereyim 1932-1950 tam 18 yıl araştırabilirsiniz. Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti. Bunu Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiş:
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
Atatürk'ün teşvikiyle 1932'de, Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığı tartışıldı ve caiz olduğu kanaatine varıldı.[2]
1931 yılının Aralık ayında, Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı ve İsmet İnönü'nün başbakanlığı döneminde dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı.
Kur'an’ın Türkçe tercümesi ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde İstanbul’da Yerebatan Camii’nde Hafız Yaşar (Okur) tarafından okundu.[1]Bundan 8 gün sonra, 30 Ocak 1932 tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii’nde okundu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi’nde de, Ayasofya Camii’nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu.[3]18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet İşleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. Takip eden günlerde, yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi. 4 Şubat 1933 tarihinde, müftülüklere ezanı Türkçe okumalarını, buna uymayanların kati ve şedid (kesin ve şiddetli) bir şekilde cezalandırılacaklarını bildiren bir tamim gönderildi.
Türkçe ezan uygulamasının ardından, Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'nin 6 Mart 1933'te yayımladığı bir tebliğ ile İslam peygamberi Muhammed'e hürmet ve saygı ifade eden sözlerin yer aldığı salanın da Türkçe okunmasına karar verilmiştir.[4]
1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiştir. Değişikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler, üç aya kadar hapsedilecek ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyeceklerdi.[5] Buyrun ben sizin için ekledim.
Son düzenleme: