Normalde korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karsi aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya kaygı denir. Kaygı düzeyi yüksek kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştığında aşırı anksiyete duyar. Kişi korkularının saçma oldugunun farkındadır, ancak korkularını engelleyemez.Bu korkular kaygılı kisilerin günlük işlevlerinde bozulmaya neden olur.
Kaygı düzeyi yüksek kişilerin toplumda görülme sıklığı yüksektir. Araştırmalara göre toplumun %10'unda yüksek kaygı düzeyi bulunmaktadır.Ancak bu oran tahminen %25 dolayındadır. Araştırmalarda bu oranın beklenenden düşük çıkmasının en önemli nedeni bu kişilerin rahatsızlıklarının farkında olmaması ve tedaviye başvuran kişilerin az olmasıdır. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla daha fazladır. Sosyal kaygı genelde gençlik yıllarında özellikle karşı cinse ilginin arttığı dönemlerde ortaya çıkmaktadır.
KAYGININ NEDENLERI NELERDIR ?
Kaygının nedenleri türlerine göre değişmekle birlikte, aynı kaygı türünde de kişiden kişiye değişiklik gösterir.Psikolojik rahatsızlıkların çoğunda olduğu gibi kaygınında biyolojik, genetik ve çevresel nedenleri vardır.
Genetik yatkınlık: Bazı özgül kaygılarda genetik yatkınlık fazladır. Örneğin aile bireylerinde kan aldırma veya enjeksiyon yaptırma kaygısı olan kişilerde, bu rahatsızlığın ortaya çıkma olasılığı diğer kişilere göre daha yüksektir.
Nörokimyasal nedenler: Bazı insanlarda adrenalin ve noradrenalin salınımının fazla olmasının veya bu salınımdan etkilenen organlarının diğer insanlara göre daha duyarlı olmasının bu rahatsızlığa yol açtığı ileri sürülmektedir. Verilen ilaç tedavileri de bu maddelerin salınımını veya bedensel duyarlılığı azaltmaya yöneliktir.
Çevresel Etkenler: Watsonun öğrenme teorisinde kaygıların şartlandırılmış refleks davranışlar sonucu oluştuğu ileri sürülür. Bu teoriye göre daha önce kaygı uyandırmayan bir uyaran kaygı uyandıran bir uyaran ile bir araya geldiginde öğrenme yolu ile kaygı uyandıran bir uyaran haline gelmektedir. Örneğin asansör korkusu olmayan bir kişi elektrik kesintisi sonucu asansörde mahsur kalarak asansör korkusu geliştirebilir. Bu olay öncesinde rahatlıkla asansöre binebilirken asansöre binemez hale gelebilir veya asansöre bindiğinde aşırı kaygı duymaya başlayabilir.
KAYGININ BELIRTILERI NELERDIR ?
Korku yaratan obje, durum ya da aktivite ile karşılaşıldığında anksiyete belirtileri ortaya çıkar. Panik atakta görülen belirtilerin hemen hepsi kaygılı durumla karşılaşıldığında ortaya çıkabilir. Bu belirtilerden bazıları şunlardır:
•Çarpıntı
• Yüz kızarmasi
• Titreme
• Terleme
• Bulanık görme
• Nefes darlığı
• Agız kuruluğu
• Yutkunma güçlüğü v.b.
Sık görülen kaygılar şunlardır:
• Köpek, kedi, yılan vs. hayvan korkusu
• Böcekler (örümcek, ari v.b.)
• Yükseklik korkusuAsansör korkusu
• Uçaga binmek yada araba kullanmak
• Yükseklik korkusu
• Sosyal kaygı
KAYGILARDAN NASIL KURTULUNUR?
Kaygılar üzerinde çalışılmadığı taktirde çok uzun zaman devam edebilir. Kaygılardan kurtulmaya çalışırken amaç kişinin kaçınma davranışını önlemek ve belirli durumlarda ortaya çıkan anksiyeteyi azaltmaktır. Kaygılarda en sık kullanılan terapi yöntemi yüzleştirme (exposure) tedavisidir. Bu yöntemde hastanin korku yaratan durum veya nesnenin üzerine giderek ortaya çıkan anksiyete ile başa çıkması öğretilir.
Son zamanlarda, uzun zaman alan ve çoğunlukla tedavinin yarım kalmasıyla sonuçlanan bu yöntem yerine oldukça etkili bir yöntem olan hipnoz kullanılmaktadır.
Kaynak: doktor sitesi