- 16 Ağustos 2010
- 292.911
- 602.603
- 43
Dr. Sinan Akkurt, yaptığı konuşmada, günlük hayatımızda alabileceğimiz basit ama çok faydalı önlemleri sıraladı. Brokolinin kanseri önleyici özelliği dışında içerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemini güçlendirdiği, kalp hastalıklarına yakalanmada, kalp krizi riskini azaltmada rol oynadığı ve vücudun hormon dengesini sağladığı bilgilerini veren Akkurt, radyasyona karşı da ev ve işyerlerinde kaktüs yetiştirilmesini önerdi.
Dr. Sinan Akkurt, meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna ve çıkabilecek belirtilerde mutlaka hekim kontrolüne gidilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Meme kanseri riskine karşı haftada 1 ya da 2 kez brokoli yenilmesini öneren Akkurt, A, C, E ve karotin bakımından zengin bir yapıya sahip olan brokolinin antioksidan bakımından da zengin olmasının hücreleri serbest radikallere karşı koruduğunu, “sülforafan” zengini olan brokoli filizinin tam bir panzehir görevi üstlendiğini belirtti.
Akkurt’un verdiği bilgilere göre, brokolinin tohumundan yeni çıkmış olan brokoli filizleri, erişkin bir sebzeye göre 50 kat daha fazla sülforafan taşıyor. Sülforafan maddesi kanserli hücrelerin büyümesini engellemekle birlikte onları öldürebiliyor. Yapılan klinik araştırmalarında meme kanseri olan kadınlara brokoli, kıvırcık lahana, beyaz lahana ve karnabahar gibi besinler verilerek, meme kanseri riskinin yüzde 50 azaltıldığı, kimilerinde ise tamamen iyileşme belirtisi gösterdiği görülmüş durumda. Ayrıca brokoli içerisinde bol miktarda göğüs kanseri riskini azaltan ‘indole” adlı bir madde içeriyor. Bu besin göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor.
Brokoliyi iyice yıkadıktan sonra, çay, çorba, yemek ve çiğ şeklinde salata olarak tüketebileceğimizi hatırlatan Akkurt, Omega 3 doymamış yağ asitlerine sahip olan balıkyağı ve arıların kovanlarını izole ettikleri propolis maddesinin de kanserle savaşta destek olabileceğinin araştırmalarda görüldüğünü açıkladı.
Dr. Akkurt, hastalıkla ilgili alternatif tedavi metotlarının da geliştiğine değinerek, yardımcı tedavi metodu olarak biorezonanstan yararlanılabildiğini açıkladı.
Cep telefonu, televizyon, bilgisayar, floradan lamba, yüksek enerjili ısıtıcılar v.b. gibi radyasyon yayan cihazlardan uzak durmanın ve ölçülü kullanmanın gerektiğini söyleyen Akkurt, “Ne yazık ki, toplum olarak cep telefonu bağımlısıyız. Ancak kanser açısından bu telefonlar çok büyük risk faktörü. Cep telefonu ilk çaldığı an kesinlikle açmamalı, yolculukta telefonu kapatmalı, yatarken de telefonu yatak odanızdan uzakta şarj etmelisiniz” dedi.
Deterjan yerine limon suyu oda kokusu yerine saf uçucu yağ
Bu cihazların radyasyon da yaydıklarını ve bu iyonların havada asılı kaldığını söyleyerek şu önerilerde bulundu: “Çözücüler, boyalar, mürekkepler, böcek ilaçları v.b. gibi kimyasallardan kaçınmak gerekiyor. Ayrıca kağıt ve mürekkep kartuşlarının geri dönüşümlü olmasına dikkat etmelisiniz. Evde kullanılan deterjanlar, oda spreyleri kanserojen maddeler içerdiği için kanser riskini artırıyor. Ev temizliğini sirke, limon suyu, kabartma tozu, çamaşır sodası ve zeytinyağı ile yapmanızda fayda var. Oda kokusu olarak taze doğal çiçekler veya organik çiçeklerden elde edilen saf uçucu yağlar en idealidir. Leke, su tutmayan yatak örtüleri, mobilyalar, el çantaları kanserojen maddelerdir. Hammaddesi pamuk, keten, yün ve kenevir olan elbiseleri tercih etmelisiniz. Dolaplarınızda naftalin yerine ceviz yaprağı kullanmalısınız.”
Sağlıklı beslenmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Akkurt, koruyucu ve yapay katkı maddesi ihtiva eden fabrikasyon gıdalardan, beyaz, esmer, her türlü şeker, beyaz un, rafine tuz, kızartma v.b. gibi yiyeceklerden kesinlikle kaçınılması, özellikle gebelikte tuzlama türü gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtti.
Uzay besinleri ile beslenin
Astronotların kullandığı uzay besinleri ile radyasyondan korunmamızı öneren Akkurt, şu bilgileri verdi: “Vitaminler, radyasyona karşı savaşta önemli bir yer tutar. A, C ve E vitaminlerinin moleküler yapıları sayesinde antioksidan koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Bu vitaminlerin ve diğer antioksidanların yüksek miktarda alınması, pilotlar gibi yüksek irtifada çalışanları, mesleki bir tehlike olan ve radyasyonla harekete geçen kromozom hasarından korur. ACE katkıları ayrıca, astronotları yüksek radyasyon seviyelerinden korumak için ‘uzay besinleri’ olarak da önerilmektedir. A vitamini, radyasyon etkilerini iyileştiriyor ve kanser hücrelerini öldürüyor. C vitamini, glutatyon gibi doğal antioksidan sistemleriyle birlikte, DNA’nın ve kromozomların, oksidatif hasardan korunmalarına yardımcı olur. C vitamini aynı zamanda insan kan hücrelerinin radyasyon yüzünden ölümünü de önler. C ve E vitamini, serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor. E vitamini de serbest radikalleri oluşur oluşmaz stabilize eder ve toksisitelerini azaltır.”
Yapılan araştırmaların CT taramalarının, zannedilenden dört kat daha fazla radyasyon yaydığını ortaya koyduğunu, sıradan tıbbi X ışınlarıyla karşılaştırıldığında, CT taramalarının çok daha yüksek çözünürlüklü görüntüler verdiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak:sağlıkta yenilikler
Dr. Sinan Akkurt, meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna ve çıkabilecek belirtilerde mutlaka hekim kontrolüne gidilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Meme kanseri riskine karşı haftada 1 ya da 2 kez brokoli yenilmesini öneren Akkurt, A, C, E ve karotin bakımından zengin bir yapıya sahip olan brokolinin antioksidan bakımından da zengin olmasının hücreleri serbest radikallere karşı koruduğunu, “sülforafan” zengini olan brokoli filizinin tam bir panzehir görevi üstlendiğini belirtti.
Akkurt’un verdiği bilgilere göre, brokolinin tohumundan yeni çıkmış olan brokoli filizleri, erişkin bir sebzeye göre 50 kat daha fazla sülforafan taşıyor. Sülforafan maddesi kanserli hücrelerin büyümesini engellemekle birlikte onları öldürebiliyor. Yapılan klinik araştırmalarında meme kanseri olan kadınlara brokoli, kıvırcık lahana, beyaz lahana ve karnabahar gibi besinler verilerek, meme kanseri riskinin yüzde 50 azaltıldığı, kimilerinde ise tamamen iyileşme belirtisi gösterdiği görülmüş durumda. Ayrıca brokoli içerisinde bol miktarda göğüs kanseri riskini azaltan ‘indole” adlı bir madde içeriyor. Bu besin göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor.
Brokoliyi iyice yıkadıktan sonra, çay, çorba, yemek ve çiğ şeklinde salata olarak tüketebileceğimizi hatırlatan Akkurt, Omega 3 doymamış yağ asitlerine sahip olan balıkyağı ve arıların kovanlarını izole ettikleri propolis maddesinin de kanserle savaşta destek olabileceğinin araştırmalarda görüldüğünü açıkladı.
Dr. Akkurt, hastalıkla ilgili alternatif tedavi metotlarının da geliştiğine değinerek, yardımcı tedavi metodu olarak biorezonanstan yararlanılabildiğini açıkladı.
Cep telefonu, televizyon, bilgisayar, floradan lamba, yüksek enerjili ısıtıcılar v.b. gibi radyasyon yayan cihazlardan uzak durmanın ve ölçülü kullanmanın gerektiğini söyleyen Akkurt, “Ne yazık ki, toplum olarak cep telefonu bağımlısıyız. Ancak kanser açısından bu telefonlar çok büyük risk faktörü. Cep telefonu ilk çaldığı an kesinlikle açmamalı, yolculukta telefonu kapatmalı, yatarken de telefonu yatak odanızdan uzakta şarj etmelisiniz” dedi.
Deterjan yerine limon suyu oda kokusu yerine saf uçucu yağ
Bu cihazların radyasyon da yaydıklarını ve bu iyonların havada asılı kaldığını söyleyerek şu önerilerde bulundu: “Çözücüler, boyalar, mürekkepler, böcek ilaçları v.b. gibi kimyasallardan kaçınmak gerekiyor. Ayrıca kağıt ve mürekkep kartuşlarının geri dönüşümlü olmasına dikkat etmelisiniz. Evde kullanılan deterjanlar, oda spreyleri kanserojen maddeler içerdiği için kanser riskini artırıyor. Ev temizliğini sirke, limon suyu, kabartma tozu, çamaşır sodası ve zeytinyağı ile yapmanızda fayda var. Oda kokusu olarak taze doğal çiçekler veya organik çiçeklerden elde edilen saf uçucu yağlar en idealidir. Leke, su tutmayan yatak örtüleri, mobilyalar, el çantaları kanserojen maddelerdir. Hammaddesi pamuk, keten, yün ve kenevir olan elbiseleri tercih etmelisiniz. Dolaplarınızda naftalin yerine ceviz yaprağı kullanmalısınız.”
Sağlıklı beslenmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Akkurt, koruyucu ve yapay katkı maddesi ihtiva eden fabrikasyon gıdalardan, beyaz, esmer, her türlü şeker, beyaz un, rafine tuz, kızartma v.b. gibi yiyeceklerden kesinlikle kaçınılması, özellikle gebelikte tuzlama türü gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtti.
Uzay besinleri ile beslenin
Astronotların kullandığı uzay besinleri ile radyasyondan korunmamızı öneren Akkurt, şu bilgileri verdi: “Vitaminler, radyasyona karşı savaşta önemli bir yer tutar. A, C ve E vitaminlerinin moleküler yapıları sayesinde antioksidan koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Bu vitaminlerin ve diğer antioksidanların yüksek miktarda alınması, pilotlar gibi yüksek irtifada çalışanları, mesleki bir tehlike olan ve radyasyonla harekete geçen kromozom hasarından korur. ACE katkıları ayrıca, astronotları yüksek radyasyon seviyelerinden korumak için ‘uzay besinleri’ olarak da önerilmektedir. A vitamini, radyasyon etkilerini iyileştiriyor ve kanser hücrelerini öldürüyor. C vitamini, glutatyon gibi doğal antioksidan sistemleriyle birlikte, DNA’nın ve kromozomların, oksidatif hasardan korunmalarına yardımcı olur. C vitamini aynı zamanda insan kan hücrelerinin radyasyon yüzünden ölümünü de önler. C ve E vitamini, serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor. E vitamini de serbest radikalleri oluşur oluşmaz stabilize eder ve toksisitelerini azaltır.”
Yapılan araştırmaların CT taramalarının, zannedilenden dört kat daha fazla radyasyon yaydığını ortaya koyduğunu, sıradan tıbbi X ışınlarıyla karşılaştırıldığında, CT taramalarının çok daha yüksek çözünürlüklü görüntüler verdiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak:sağlıkta yenilikler