Kalbinizi Isitin

E

ecitah

Ziyaretçi
Çok soguk bir Denver sabahiydi. Hava hiç beklenmedik bi biçimde degismisti. Ilk önce sicak hava karlari eritmisti, kar sulari firtinanin açtigi kanallara dolarak veya dönemeçlerden, bahçelerden ve çitlerin altindan daha asagidaki bölgelere dogru akarak gözden kayboluyordu. Sonra soguk, intikam almak istercesine geri dönüp her yeri yeniden beyaza boyadi, kisin bir önceki darbesinden sonra hayatta kalmayi basarmis bitkileri dondurup, sokaktaki insanlar için de buzdan bir tuzak olusturmustu.



Böyle bir günde soguk alginligina yakalanip evde oturmaktan ve annenizin size çorba yapmasini beklemekten baska yapacak bir sey yoktu. Yalnizca haber veren radyo kanallarini dinleyecek ve kendinizi fazla da sikintiya sokmadan kardan dolayi bir yerde mahsur kalma olasiligini düsünecektiniz. Günün böyle olmasi gerekirdi.



Oysa benim Denver Konferans Salonu’nda benim gibi nezle olamamis ve evde oturup annelerinin çorba getirmesini beklemeyen birkaç yüz kisiye konusma yapmam gerekiyordu. Salonda toplanmistik ve hava kosullari hakkinda konusmaktan baska yapabilecegimiz bir sey yoktu.



Telsiz mikrofonum için pile gereksinimim vardi. Tembellik yapmak için ne kadar kötü bir zamandi... Çantama yedek pil koymayi unutmustum. Gerçekten baska sansim yoktu. Pile gereksinim vardi. Böylece, kafami önüme egip, yakalarimi kaldirdim ve takim elbisemin altina giydigim incecik ayaklarimi sürüye sürüye rüzgara karsi yürümeye basladim.



Attigim her adimda ince pantolonumun yukari çikiyordu. Üsüyordum ve annemin bu havada bu aptal kiyafetle disari çikmama asla izin vermeyecegini düsünüyordum.



Köseyi dönünce biraz ilerideki marketin küçük levhasini gördüm. Hizli ve daha uzun adimlarla yürürsem akcigerlerimi yakan havayi bir kez daha solumadan ön kapiya ulasip sert rüzgardan kurtulabilirdim. Denver’deki insanlar burada kislari insanin hos bir soguga katlanmalari gerektigini söyleyerek yabancilarla oynamayi severler. Akrabalari sehirde yasamin nasil oldugun sorduklarina Denverliler, "Burada kuru soguk olur!" derler. Yalnicza kuru soguk mu? Insanin poposunu dondurup nem ya da nemsizlikten söz ederler, saatte 40 mil hizla esen sert kutup rüzgarlarini sirtiniza yediginizde nemin ya da kurulugun hiçbir önemi kalmiyor.



Markette iki kisi vardi. Kasada duran kadin yakasina adinin Roberta oldugunu gösteren bir kart takmisti. Görünüse bakilirsa Roberta da burada olmaktansa evde oturup kendi çocuguna sicak çorba yapmayi yeglerdi. Ama gününü Denver’in içinde neredeyse terkedilmis bir dükkanda çalisarak geçirmek zorundaydi. Bu kadar soguk bir günde disari çikacak kadar aptal birkaç kisi için bir fener, bir siginakti.



Soguktan gelip dükkana siginan diger kisi, halinden memnun görünen, uzun boylu, yaslica bir beydi. Ön kapidan çikip kendini rüzgarin ve buzla kapli kaldirimlarin merhametine birakmak için acelesi olmadigi belliydi. Adamin ya yolunu ya da aklini yitirdigini düsünmeden edemiyordum. Böyle bir günde disari çikip bir marketteki mallarin arasinda gezindigine göre kesinlikle akilin kaçirmis olmaliydi.



Aklini kaçirmis yasli bir adamla ilgilenecek zamanim yoktu. Pile gereksinimim vardi ve toplanti salonunda birkaç yüz önemli insan yasamlarinda birseyler yapmadan beni bekliyordu. Bizim bir amacimiz vardi.



Yasli adam her nasilsa kasaya benden önce gitti. Roberta gülümsedi. Adam hiçbir sey söylemedi. Roberta adamin getirdigi ürünleri alip yazar kasaya isliyordu. Yasli adam yalnizca sekerli ekmek ve bir muz almak içi soguk Denver sabahinda kendini sokaga atmisti. Ne büyük bir hata!



Akilli bir adam sekerli ekmek ve muz için bahara kadar bekleyip, sokaklar normale döndügünde aylak aylak gezme firsatini da degerlendirebilirdi. Ama bu adam farkliydi. Sanki yarini yokmus gibi yasli bedenini disari sürüklemisti.



Belki gerçekten de yarini olmazdi. Ne de olsa çok yasliydi.



Roberta toplami hesaplayinca, yorgun ve yasli el yagmurlugunun cebinde cüzdanini aramaya basladi. "Had ama" diye düsündüm. "Senin aksama kadar zamanin olabilir, ama benim yok!"



Arayan el, cepten, adamin kendisi kadar yasli bir cüzdan çikardi. Kasanin üzerin birkaç bozukluk ve burusuk bir dolar düstü. Roberta paralara bir hazineymis gibi davrandi.



Adamin aldiklarini plastik bir torbaya koyduktan sonra tuhaf bir sey oldu. Roberta yasli adamla hiç konusmadigi halde, yorgun ve yasli el kasanin üzerinden ona dogru uzandi; önce biraz titredi sonra titremesi durdu.



Roberta plastik torbanin tutacak yerlerin yavasca adamin bilegine geçirdi. Boslukta sallanan el kiris kiristti ve yaslilik izleriyle doluydu.



Roberta’nin yüzünde genis bir gülümseme belirdi.



Diger yorgun ve yasli eli de aldi. Simdi her iki eli esmer yüzünün önünde tutuyordu.



Adamin ellerini isitti. Altlarini, üstülerini, sonrada da yanlarini.



Adamin genis ama çökük omuzlarindan düsmek üzere olan kaskolunu aldi. Boynuna siki siki sardi. Adam hala bir sey söylememisti. Bu ani bellegine kazimak, istercesine duruyordu. Bu anin en azindan tekrar soguga çikana kadar sürmesini istiyordu.



Roberta yasli ellerinden kurtulmus bir dügmeyi ilikledi. Adamin gözlerinin içine bakti ve isaret parmagini sallayarak onu numaradan azarladi.



"Bakin bay Jonson. Çok dikkatli olmanizi istiyorum" dedi. Sonrada bir an vurgu için sustu ve devam etti: "Sizi yarin da burada görmeliyim."



Bu sözler kulaklarinda çinlayan adam gereken emirleri almisti. Bir an duraksadi, sonra döndü ve yorgun ayaklarini güçlükle sürüyerek soguk Denver sabahina yöneldi.



Sonradan anladim ki adam muz ve sekerli ekmek için gelmemisti. Isinmak için gelmisti. Kalbini isitmak için.



"Roberta!" dedim. "Bu gerçekten müsterilerine verilebilecek en iyi hizmet. O adam amcan ya da bir tanidigin filan miydi?"



Roberta bu harika hizmeti yalnizca kendisi için özel insanlara verdigini düsündügüm için neredeyse alindi. Ona göre herkes özeldi.
 
Gün içinde biz de birilerinin kalbini ısıtabiliyorsak, ihtiyacımız olduğunda bizimde kalbimizi ısıtacak birileri olur belki,

Güzel bir paylaşımdı, ecitaH, teşekkürler
 
arkadaşlar beğenmenize sevindim..sevgiler...
 
Arkadaşlar beyenmenize çok sevindim evet biz birilerinin kalbini ısıtırsak bir gün bizimde kalbimizi ısıtacak birileri olur diyorum.
 
ellerine ve emeğine sağlık ecim paylaşımın için tşk <a href="http://img153.imageshack.us/my.php?image=tesekkur10006yd2.jpg" target="_blank"><img src="http://img153.imageshack.us/img153/469/tesekkur10006yd2.th.jpg" border="0" alt="Free Image Hosting at www.ImageShack.us" /></a>
 
ellerine ve emeğine sağlık ecim paylaşımın için tşk
my.php
[/IMG]<a href="http://img153.imageshack.us/my.php?image=tesekkur10006yd2.jpg" target="_blank"><img src="http://img153.imageshack.us/img153/469/tesekkur10006yd2.th.jpg" border="0" alt="Free Image Hosting at www.ImageShack.us" /></a>
 
<a href="http://img153.imageshack.us/my.php?image=tesekkur10006yd2.jpg" target="_blank"><img src="http://img153.imageshack.us/img153/469/tesekkur10006yd2.th.jpg" border="0" alt="Free Image Hosting at www.ImageShack.us" /></a>
 
X