öncelikle şunu söylemek isterim ki ben de bir prematüre annesiyim. 36+1 de herşey neredeyse mükemmel giderken, daha yeni yeni hamileliğin tadını çıkarmaya başlamışken!, akut gelişen şiddetli preeklampsi ile doktorun muayenehanesinden bu bebek sıkınıtıda lafını duyar duymaz, koşa koşa hastaneye giden ve 170/110 tansiyon ve acil sezaryen ile 2.100 gr. 46 cm boy ve 31 cm kafa çevresi olan kıpkırmızı, kibrit çöpü parmaklı, omuzları tüylü tüylü bir minik bebek dünyaya getirdim.öyle şaşkın öyle şaşkındım ki, kafama bi kırmızı kurdele taktılar, kendimi hala hamile sana sana getirilen still tea'yi içmeye, sütlacı yemeye ve hep gülmeye çalıştım...hastane koridorundaki tüm kapılar süslenmiş, herkesin kucağında 3.5 kiloluk bebekler, onlar bebeklerini emzirir, fotoğraf makinasına poz verirken ben pompaya süt vere vere geçirdim günlerimi...o zaman fazla anlamamışım ilk günlerin telaşı ile ne tehlikeler atlattığımızı...doktorun yarım saat geç kalsaydık herşey bitmişti demesini, bebek zaten giderdi de annede kalıcı böbrek hasarı, körlük olabilirdi sözlerini, doğum sırasında oksijensiz kaldığını, canlandırma geçirdiğini ve bunun çok kalıcı sonuçları olabileceğini, bebeğe eeg çektiricez diyip durmalarını..hiç anlamamışım...iyiki de anlamamışım zaten..sonuçta ben 4 gün kaldım hastanede, sonra bebek iyi ama daha tutacaz dediler, ben ağladım hastaneden çıkmam bende kalıyım diye!! zaten tansiyon hala düşmemiş 14-15 lerde seyrediyo..neyse kaçınılmaz olarak ben evime geldim.3 gün daha günde üç beslenmesine gidecem diye kendimi paraladım, sezaryen kesiğiyle arabaya binip inmek, hastanede asansöre kadar yürümek ne zordu yarabbim.koridorun başına kadar gelip duvara dayana dayana giderdim yoğun bakım odasına,bi kere koşmuştum beslenme vakti kaçmasın da mama vermesinler diye, sonra tekerlekli sandalyeyi zor yetiştirdiler, yığıldım kaldım... ama o omuzları kıllı, kırmızı (küçük bi kedi görünümde) bebişi kucağıma verdiklerinde ne ağrı kalıyodu ne sızı...bide küçük,yorgun gözünü gözüme dikip bir baktı ki..tamam dedim bu benim, bir ömür yanındayım ben bunun...çirkin de olsa, kıllı da olsa, zayıf da olsa..BU BENİM! evet ben şanslıydım oğlumun hayati tehlikesi hiç yoktu...biraz böbrek sorunu, kan şekeri düşüklüğü, göbek katateri falan gibi şeyler vardı.eeg si çok temiz çıktı ve %100 iyileşti...7.gün evine geldi ve sadece anne sütüyle beslendi..şimdi 5 aylık 62.5 cm boy, 7.200 gr.doktorlar inanamıyo! benim hikayem mutlu sonla bitti ama diyeceğim şu ki....burda hikayelerini hep okuduğum anneler, ebrizm, yumy, bebeklik, ilnar, preemie,seblev (en çok sizi okudum da ondan isimlerinizi kullandım umarım kızmassınız) ve diğer tüm PREMATÜRE ANNELERİ....SİZ KAHRAMANSINIZ, BEBEKLERİNİZ DE SİZDEN KAHRAMAN...mücadeleyi hiç bırakmayın ve hep iyi düşünün...hiç unutmam hastanede bi hemşire vardı bana gelip dedi ki...o artık bu dünyaya geldi, endişe edecek bişi yok. 'İYİ DÜŞÜN İYİ OLSUN'...bu kadar basit işte...:))) sizde hep iyi düşünün, iyi olsun..ama bizi bizden başka kimse anlamaz onu da unutmayın.ben 1 hafta yaşadım kuvezde bebek bırakmanın endişesini, ama yetti inanın 7 gün diil 7 saat bile dursun istemem kimsenin yavrusu oralarda...babalar ve kaynanalar anlamaz hiç bunu..anlarsa bi analar anlar...çok uzattım, kendinize iyi bakın...dualarım hep sizinle:))))