Dedikodu başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Demiş vikipedi peki ya sizce ?
"Dedikodu sıkça kötülenen ama aslında kalabalık gruplar halinde işbirliği yapabilmenin de temelini oluşturan bir beceridir. Dilimiz dedikodu aracı yapmak üzere evrilmiştir ve homo sapiens her şeyden önce sosyal bir hayvandır, sosyal işbirliği hayatta kalma ve üreme için kritik öneme sahiptir.
Kadın ve erkek bireyler için aslanların ve bizonun yerini bilmek yeterli değildir (diğer hayvanların iletişiminde olduğu gibi), asıl olan kabilede kimin kimden nefret ettiğini, kimin kimle ilişkiye girdiğini, kimin dürüst ve kimin hilebaz olduğunu bilmektir." der Yuval Noah Harari. Haklıdır da, kadın erkek fark etmeksizin gelir düzeyi düşük mahallelerdeki kısır günleri ya da kahvehane sohbetlerinden plazaların 639384. katına ve hatta politikacıların saraylarına kadar ulaşan muhteşem bi istihbarat ağıdır dedikodu. Tek sıkıntı ağ genişledikçe bilgi kirliliği artar.
Ki aynı kitapta bu soruna da değinilir. Zira "Sosyolojik araştoırmalar dedikodu sayesinde bir arada durabilen “doğal” bir grubun sınırının 150 kişi olduğunu göstermiştir. Grup bundan büyük olursa, çoğu kişi diğerlerini ne yeterince yakından tanıyabilir ne de dedikodu yapabilir."
İşte burada da ortak hikayeler yaratma becerimiz devreye giriyor. Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz, ölümüne savunduğumuz değerlerimizin pek çoğu birbirimizi tanımamıza ve anlamamıza, bir arada kalmamıza yardım etsinler diye kendimiz uydurup sonra kendimiz inandığımız hikayeler ya aslında, büyülenmek mi lazım dehsete düşmek mi bilemiyorum.
Özetle dedikodu deyip gecmemek lazım. Önemlidir, gereklidir, sevilip bağrımıza basılmalıdır, felsefi ve sosyolojik anlamı meraklısına elbette ama merak etmeyen de hic olmazsa kahvenin yanında iki lafın belini kırmalıdır.
