- 12 Temmuz 2006
- 687
- 23
- 52
Kadın ve erkek arasında ki düşünce farkı
Diyelim ki Cenk isimli bir adam, Ceyda diye bir kızdan hoşlanıyor
ve ona
sinemaya gitmeyi teklif ediyor. Ceyda kabul ediyor ve her ikisi de
oldukça
iyi zaman geçiriyorlar. Birkaç akşam sonra bu kez Cenk, Ceyda'yı
yemeğe
davet ediyor ve gene çok iyi zaman geçiriyorlar. Birbirlerini
düzenli olarak
görmeye devam ediyorlar ve bir süre sonra ikisinin de görüştüğü
özel biri
yokken, bir aksam gene yemeğe çıkıyorlar. Dönüşte arabada
otururken,
Ceyda'nın aklına bir şey geliyor ve üzerinde fazla düşünmeden
pat diye
"Farkında mısın, bu gece görüşmeye başlayalı tam 6 ay oldu."
diyor.
Bunun ardından derin bir sessizlik oluyor arabada. Ceyda için çok
uzun süren
bir sessizlik bu. Ve düşünmeye baslıyor:
"Aman Allahım acaba yanlış bir şey mi söyledim? Belki de bu
ilişkinin
kendisini sınırladığını düşünüyordur. Belki de onu
istemediği ya da emin
olamadığı bir şeye ittiğimi zannediyodur. "
Bu arada Cenk de düşünüyor tabii:
"Vay canına, 6 ay ha? "
Ve Ceyda düşünmeye devam ediyor:
"Bi dakka ya, peki ama ben bu türden bi ilişki istiyor muyum? Bazen
kendim
için daha çok alan istiyorum, iliskimize ne olacağını düşünmek
için. Yani,
nereye gidiyoruz biz? Birbirimizi bu şekilde görmeye devam mı
edeceğiz?
Yoksa yavaş yavaş evliliğe doğru mu gidiyoruz? Ya çocuklar? Tüm
bir hayatı
birlikte mi geçireceğiz? Bu aşamadaki bir bağlılığa hazır
mıyım? Bu insanı
gerçekten tanıyor muyum? "
Cenk'in de kafası düşüncelerle dolu:
"...yaniiii...bu demek oluyor ki... dur bakiim.. Şubat. Evet Şubat'ta
ilk
kez dışarı çıkmıştık, ki bu da benim arabayı yeni aldığım
zamanlara denk
geliyor. Hmm kaç kilometre gitmiş oluyorum bu durumda? Oha! Yağı
değiştirmenin zamanı gelmiş!"
Ve Ceyda düşünmeye devam ediyor:
"Onu üzdüm. Yüzünden okuyabiliyorum. Belki de tamamen yanlış
anlıyorumdur.
Belki de ilişkimizden daha fazla beklentileri vardır, daha yakın ve
bağlı
olmak gibi. Belki de ben hissetmeden o çoktan anlamıştı,
şüphelerimi yani.
Evet eminim ki anladı. Bu nedenle kendi duygularını söylemekten
kaçınıyor.
Reddedilmekten korkuyor."
Cenk tam bir lineer düşünce gurusu:
"Bu arada vitese de bakmalarını istiyecem. O gerizekalılar ne
derlerse
desinler hala vites geçirmede bi sorun var. Ve bu kez suçu havanın
soğukluğuna atmazlarsa iyi olur. Dışarısı 30 derece ve bu vites
ööp kamyonu
gibi. Üstüne üstlük o beceriksiz heriflere 300 milyon ödedim.
Soyguncular! "
Ceyda da arpacık kumrusu:
"Bana kızgın. Ama onu suçlayamam. Ben de olsam ben de kızardım.
Onu böyle
bir şeye soktuğum için o kadar suçlu hissediyorum ki... ama ne
yapabilirim
yani, ben de duygularımdan emin diilim ki! "
Cenk de düşünüyor:
"Büyük ihtimalle garanti süresinin sadece 90 gün olduğunu
söyliyecekler...
pislik torbaları."
Ceyda'nın beyni oldukça yaratıcı:
"Belki de ben çok fazla idealistçe davranıyorum, yanımda benim
hoşlandığım
ve benden hoşlanan harika bir insan otururken, ben beyaz atıyla bir
şövalye
bekliyorum. Öyle biri ki, benim bencilce, küçük kız hayallerim
yüzünden acı
çekiyor."
Cenk'in beyni gel-gitte:
"Garanti mi? Garanti mi istiyolar? Onlara bi garanti vericem ve onlar
da
garantilerini alıp..."
"Cenk" diye sesleniyor Ceyda...
"Efendim?" diyor Cenk irkilmiş bir halde.
"Lütfen kendine bu şekilde eziyet etme", derken gözlerinde yaşlar
beliriyor
Ceyda'nın.
"Belki de hiçbir zaman... Offf Allahım, kendimi öyle şey
hissediyorum ki..."
diyor ve hıçkırarak ağlamaya başlıyor.
"N'oldu şimdi?" diye soruyor Cenk.
"Ben koca bi aptalım, yani biliyorum ki şövalye falan yok. Bu
aptalca. Ne
şövalye ne de at var." diyor Ceyda
"At mı yok?" diyor kafası karışık tabii zavallı Cenk.
"Aptal olduğumu düşünüyorsun di mi?" diye devam ediyor Ceyda.
"Elbetteki hayır!" diyor, en sonunda hiç değilse bir doğru cevap
vermenin
mutluluğunu taşıyan Cenk.
"Sadece... sadece zamana ihtiyacım var." diye cevap veriyor Ceyda.
(Cenk en güvenli ne söyleyebilirim diye düşünürken bir 15 saniye
geçer.) Ve
"Evet." der.
Ceyda etkilenmiş bir şekilde, elini tutar."Cenk, gerçekten böyle mi
hissediyorsun?"
"Nası yani?"der Cenk
"Yani ben zamandan bahsederken..." der Ceyda
"Ah elbette." der Cenk
Ceyda Cenk'e döner ve dikkatle gözlerine bakar. Tabii zavallı Cenk
gerilmiştir. Tabii bir de at olayı vardır, ve eğer Ceyda gene attan
bahsederse ne diyeceğini bilmemektedir.
Ve en sonunda Ceyda konuşur:
"Teşekkür ederim, Cenk."
Cenk de teşekkür eder.
Derken alır kızı evine bırakır. Kızcağız, bitkinlik ve
ruhundaki acıyla
sabaha kadar ağlar. Cenk eve gider, bi paket Panço açar ve
televizyondaki
tenis maçına iyice gömülür. İçinden bir ses arabada ciddi bir
şeylerin
geçtiğini söylese de, anlamasının mümkün olmayacağını
düşünür ve üstünde
durmamaya karar verir.
Ertesi gün Ceyda en yakın arkadaşını, hatta en yakın iki
arkadaşını arar ve
yaklaşık 6 saat boyunca son olayların yorumu yapılır. Tabii ki en
küçük
detay, mimik, kelimelerdeki nuanslar analiz edilir ve farklı
senaryolar
düşünülüp tartışılır. Bu konu günlerce tekrar tekrar gündeme
gelir ve asla
bitmez.
Bu arada Cenk, Ceyda'yla ortak arkadaşları olan biriyle top
koşturmaktadır
ve bir an durur, sıkılmış bir ifadeyle arkadaşına sorar: Ya
Ceyda'nın hiç
atı olmuş muydu biliyor musun?"
Diyelim ki Cenk isimli bir adam, Ceyda diye bir kızdan hoşlanıyor
ve ona
sinemaya gitmeyi teklif ediyor. Ceyda kabul ediyor ve her ikisi de
oldukça
iyi zaman geçiriyorlar. Birkaç akşam sonra bu kez Cenk, Ceyda'yı
yemeğe
davet ediyor ve gene çok iyi zaman geçiriyorlar. Birbirlerini
düzenli olarak
görmeye devam ediyorlar ve bir süre sonra ikisinin de görüştüğü
özel biri
yokken, bir aksam gene yemeğe çıkıyorlar. Dönüşte arabada
otururken,
Ceyda'nın aklına bir şey geliyor ve üzerinde fazla düşünmeden
pat diye
"Farkında mısın, bu gece görüşmeye başlayalı tam 6 ay oldu."
diyor.
Bunun ardından derin bir sessizlik oluyor arabada. Ceyda için çok
uzun süren
bir sessizlik bu. Ve düşünmeye baslıyor:
"Aman Allahım acaba yanlış bir şey mi söyledim? Belki de bu
ilişkinin
kendisini sınırladığını düşünüyordur. Belki de onu
istemediği ya da emin
olamadığı bir şeye ittiğimi zannediyodur. "
Bu arada Cenk de düşünüyor tabii:
"Vay canına, 6 ay ha? "
Ve Ceyda düşünmeye devam ediyor:
"Bi dakka ya, peki ama ben bu türden bi ilişki istiyor muyum? Bazen
kendim
için daha çok alan istiyorum, iliskimize ne olacağını düşünmek
için. Yani,
nereye gidiyoruz biz? Birbirimizi bu şekilde görmeye devam mı
edeceğiz?
Yoksa yavaş yavaş evliliğe doğru mu gidiyoruz? Ya çocuklar? Tüm
bir hayatı
birlikte mi geçireceğiz? Bu aşamadaki bir bağlılığa hazır
mıyım? Bu insanı
gerçekten tanıyor muyum? "
Cenk'in de kafası düşüncelerle dolu:
"...yaniiii...bu demek oluyor ki... dur bakiim.. Şubat. Evet Şubat'ta
ilk
kez dışarı çıkmıştık, ki bu da benim arabayı yeni aldığım
zamanlara denk
geliyor. Hmm kaç kilometre gitmiş oluyorum bu durumda? Oha! Yağı
değiştirmenin zamanı gelmiş!"
Ve Ceyda düşünmeye devam ediyor:
"Onu üzdüm. Yüzünden okuyabiliyorum. Belki de tamamen yanlış
anlıyorumdur.
Belki de ilişkimizden daha fazla beklentileri vardır, daha yakın ve
bağlı
olmak gibi. Belki de ben hissetmeden o çoktan anlamıştı,
şüphelerimi yani.
Evet eminim ki anladı. Bu nedenle kendi duygularını söylemekten
kaçınıyor.
Reddedilmekten korkuyor."
Cenk tam bir lineer düşünce gurusu:
"Bu arada vitese de bakmalarını istiyecem. O gerizekalılar ne
derlerse
desinler hala vites geçirmede bi sorun var. Ve bu kez suçu havanın
soğukluğuna atmazlarsa iyi olur. Dışarısı 30 derece ve bu vites
ööp kamyonu
gibi. Üstüne üstlük o beceriksiz heriflere 300 milyon ödedim.
Soyguncular! "
Ceyda da arpacık kumrusu:
"Bana kızgın. Ama onu suçlayamam. Ben de olsam ben de kızardım.
Onu böyle
bir şeye soktuğum için o kadar suçlu hissediyorum ki... ama ne
yapabilirim
yani, ben de duygularımdan emin diilim ki! "
Cenk de düşünüyor:
"Büyük ihtimalle garanti süresinin sadece 90 gün olduğunu
söyliyecekler...
pislik torbaları."
Ceyda'nın beyni oldukça yaratıcı:
"Belki de ben çok fazla idealistçe davranıyorum, yanımda benim
hoşlandığım
ve benden hoşlanan harika bir insan otururken, ben beyaz atıyla bir
şövalye
bekliyorum. Öyle biri ki, benim bencilce, küçük kız hayallerim
yüzünden acı
çekiyor."
Cenk'in beyni gel-gitte:
"Garanti mi? Garanti mi istiyolar? Onlara bi garanti vericem ve onlar
da
garantilerini alıp..."
"Cenk" diye sesleniyor Ceyda...
"Efendim?" diyor Cenk irkilmiş bir halde.
"Lütfen kendine bu şekilde eziyet etme", derken gözlerinde yaşlar
beliriyor
Ceyda'nın.
"Belki de hiçbir zaman... Offf Allahım, kendimi öyle şey
hissediyorum ki..."
diyor ve hıçkırarak ağlamaya başlıyor.
"N'oldu şimdi?" diye soruyor Cenk.
"Ben koca bi aptalım, yani biliyorum ki şövalye falan yok. Bu
aptalca. Ne
şövalye ne de at var." diyor Ceyda
"At mı yok?" diyor kafası karışık tabii zavallı Cenk.
"Aptal olduğumu düşünüyorsun di mi?" diye devam ediyor Ceyda.
"Elbetteki hayır!" diyor, en sonunda hiç değilse bir doğru cevap
vermenin
mutluluğunu taşıyan Cenk.
"Sadece... sadece zamana ihtiyacım var." diye cevap veriyor Ceyda.
(Cenk en güvenli ne söyleyebilirim diye düşünürken bir 15 saniye
geçer.) Ve
"Evet." der.
Ceyda etkilenmiş bir şekilde, elini tutar."Cenk, gerçekten böyle mi
hissediyorsun?"
"Nası yani?"der Cenk
"Yani ben zamandan bahsederken..." der Ceyda
"Ah elbette." der Cenk
Ceyda Cenk'e döner ve dikkatle gözlerine bakar. Tabii zavallı Cenk
gerilmiştir. Tabii bir de at olayı vardır, ve eğer Ceyda gene attan
bahsederse ne diyeceğini bilmemektedir.
Ve en sonunda Ceyda konuşur:
"Teşekkür ederim, Cenk."
Cenk de teşekkür eder.
Derken alır kızı evine bırakır. Kızcağız, bitkinlik ve
ruhundaki acıyla
sabaha kadar ağlar. Cenk eve gider, bi paket Panço açar ve
televizyondaki
tenis maçına iyice gömülür. İçinden bir ses arabada ciddi bir
şeylerin
geçtiğini söylese de, anlamasının mümkün olmayacağını
düşünür ve üstünde
durmamaya karar verir.
Ertesi gün Ceyda en yakın arkadaşını, hatta en yakın iki
arkadaşını arar ve
yaklaşık 6 saat boyunca son olayların yorumu yapılır. Tabii ki en
küçük
detay, mimik, kelimelerdeki nuanslar analiz edilir ve farklı
senaryolar
düşünülüp tartışılır. Bu konu günlerce tekrar tekrar gündeme
gelir ve asla
bitmez.
Bu arada Cenk, Ceyda'yla ortak arkadaşları olan biriyle top
koşturmaktadır
ve bir an durur, sıkılmış bir ifadeyle arkadaşına sorar: Ya
Ceyda'nın hiç
atı olmuş muydu biliyor musun?"