John Nash Kimdir

pimju

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
19 Ağustos 2016
307
276
33
John Forbes Nash Jr, 13 Haziran 1928'de Bati Virginia'da doğdu. Üniversiteye sanayi şehri Pittsburg’da gitti. Üniversiteye ilk gittiğinde kimya mühendisliği okumak istiyordu, çünkü babası öyle istemişti. Ama kısa sürede bundan vazgeçti. Bir süre fizikle oyalandıktan sonra matematiğe geçti.

Görünüşte hiç ders çalışmıyordu. Hemen hemen hiç arkadaşı yoktu. Çoğu öğrenci onun homoseksüel olduğunu düşünüyordu ve bu yüzden daha da yalnızlığa mahkumdu. Ama o hırslıydı ve akıllıydı.

Pek çok efsanevi matematikçinin aksine, çocukluğunda bir ‘deha’ olduğunu pek belli etmemişti ama üniversite yıllarında deha ortaya çıkıyordu. Kitap okumadığı, dersleri pek takip etmediği için bütün matematik teorisini kendi kendine keşfediyordu. Bunları düşünerek yapıyordu. Hep yalnızdı.

Üniversite bittiğinde, master ve doktora derecesi için hem Harvard, hem de Princetontarafından kabul edildi. Onun gözü Harvard’daydı ama Princeton daha fazla para veriyordu, oraya gitti. Nash’ın Princeton’ı seçmesinin tek nedeni para değildi. Bilimin bütün devleri oradaydı. Harvard ise geriliyordu.

Princeton’da doktora tezi, “Oyun Teorisi” üstüneydi. Aslında Oyun Teorisi’ni ünlü matematikçi John von Neumann ile Oscar Morgenstern 1944’te ortaya atmışlardı. Ama ilk teori, sonucu sıfır olan oyunlar dışında kalan oyunlar için tatmin edici bir matematiksel modelleme getirmiyordu. Nash, bunu tamamladı.

UZAYDAN MESAJ VAR

Sonra? Sonra, 1959 yılında bir gün Nash, elinde o günün The New York Times’ıyla fakülte çay salonuna geldi. Gazetenin birinci sayfasının sol üst köşesindeki haberi işaret ederek “Uzaylıların gizli bir mesajı bu ve onu sadece ben çözebilirim” dedi.

Bu, Nash’ın akli dengesini yitirmekte olduğunun ilk belirtisiydi. Bir süre sonra şizofreni teşhisiyle özel bir kliniğe yatırıldı. Princeton’dan bir dostu ziyarete gittiğinde, Nash’ı camdan dışarıya sabit bakışlarla bakarken buldu.“Nasıl olur?” diye söze başladı arkadaşı, “Nasıl olur da senin gibi bilimsel düşünen, bilimsel doğrudan ayrılmayan biri bu söylediklerini söyleyebilir?” Uzaylılar meselesinden söz ediyordu arkadaşı.

Nash kafasını kaldırdı. “Ama” diye söze başladı, “Bu fikirler bana, aynen matematikle ilgili fikirlerin geldiği yoldan ve o şekilde geliyorlar.” Her zaman matematiksel yaratıcılığın sınırlarını zorlamış biri için güzel bir cevaptı bu...

Nash bir süre sonra klinikten ayrıldı. İyileşmemişti. Numeroloji dahil pek çok konuya kafayı takmıştı. Uzaylıların şifresini çözeceğini söylüyordu. Princeton’da sık sık görülüyordu. Kimseyle konuşmuyor, sorulara cevap vermiyor, selamları almıyordu. Bir anlamda yaşayan ölüydü. Ama yine de pek çok kişi onunla ilgilenmeyi sürdürdü.

Bu klasik delilik hali yıllarca sürdü. Taa 1990 yılına kadar. O yıl, bir sabah vakti, bir arkadaşı yolda gördüğü Nash’e her zaman yaptığı gibi selam verdi. Cevap beklemiyordu, buna alışmıştı. Ama Nash cevap verdi: “Dün gece kızını televizyonda gördüm.” Gerçekten de, selam veren arkadaşın kızı politikayla ilgiliydi ve bir gece önce TV’ye çıkmıştı. Demek Nash tümüyle uyumuyordu, etrafta olan bitenin farkındaydı. Hiç görmediği bir kızın ne yaptığını bile bilmiyordu. Nash yavaş yavaş uyanmaya başladı. Artık matematik konuşuyor, çözülecek problemlere yardım ediyordu. Bir süre sonra tamamen iyileşti, derslere girmeye bile başladı. Bir deha, dehanın sınırlarının ötesine gitmiş ve geri dönmüştü!

Hayatı A BEATIFUL MIND (AKIL OYUNLARI) filminin konusu olan dünyaca ünlü matematikçi John Nash ve eşi Alicia 23 Mayıs 2015'te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

ekran-alc4b1ntc4b1sc4b11.png
 
X