3 Yıl önce İzmire üç günlüğüne gitmiştim...Yüreğimden geçenleri sizlerle paylaşmak istedim
Alsancak iskelesine kadar yürüdüm. Otobüs Efes otelinin önünde bıraktı
Atatürk heykelinden iskeleye kadar...Sabah 5.30. Tanrım bu ne muhteşem bir manzara...Kim biner taksiye....Sakinliği bana bırakmışlar sanki. Kimseler yok.Koklaya koklaya,yavaşça sindirerek ...
İnanılmaz görünüyor.Çok değişmiş dediler, hayır değişmemiş aynı, çoğalmış sadece genişlemiş Kordonuyla daha bir güzel Banklara oturuyorum seyrediyorum Karşıyaka yı. Sanki ışıklar bana göz kırpıyor. Hava aydınlanmadan tadını çıkarmalıyım..Tüttürüyorum bir sabah sigarası....
Bitince devam ediyorum yürümeğe. Çocukluğum, genç kızlığım fır dönüyor etrafımda
sağım da, solum da. Karşıyaka dan göz kırpmalar azalıyor. İskelenin karşısındaki kahve açılmış, mis gibi çay kokusu geliyor.Oturuyorum bir boyoz, kumru, İzmir tulumu, duble çay.Aman tanrım unutacaktım nerdeyse şu tadı....
Hareketlenmeler başlıyor, yavaşça uyanıyor şehir. Kalkıyorum, akşam üzeri gelmek üzere. Bu kahve benim artık, seyrine doyamadığım..
Sokağa sapıyorum. Elimdeki çanta çok hafif ağır olsa ne yazar yine de yürürdüm..Kilisenin önünden geçerken, annemin ailesinin tümünün düğün, kominyon, ölüm merasimleri geliyor aklıma. İçeri girsem, bir mum yaksam, tüm ölmüşlere okusam, kendimce neden olmasın...Giriyorum kimse yok. Mumları yakıyorum, dualarımı ediyorum ..Yavaşça çıkıyorum. Ev yan tarafta...Vakit kaybetmeden hazırlanıp sokağa atıyorum kendimi. Adeta labirent gibi tüm sokakları dolaşıyorum.Kıbrıs şehitleri sokağından başlayarak...
Ali Koca tepe, Gönül Yazar, Ferdi Öz beğen ve daha nice sokakları.
Değişmemiş... Değişse kaybolmadan dolaşabilir miydim..Tek camisi vardır Alsancak’ın orayı da ziyaret ediyorum,dualarımı ediyorum şükrediyorum..
Meşhur çöp şişçisine, Bounjoura Sevinç pastanesine de uğruyorum. Eskilere bana ait yerlere..Her şeyden az az tadarak. Annemle babamla kaçtığı sokaklara özlemle bakarak. Altay kahvesine uğruyorum olur ya, bir tanıdık var mı ? Diye. Uzatıyorum kafamı...İkisini görüyorum..Benim çok genç bıraktığım.. Artık beni tanımıyorlar,bende seslenmiyorum, gözümde yaşlar üzülerek..
Vapurla karşıya geçiyorum. Lokmadan tadıyorum, kıyıda oturup Alsancak’ı seyrediyorum bu kez..Ve dönüyorum benim kahveme. Çiğdem çıtlatırken, kaldığım üç gün aynı kahvede martıları, vapuru,güneşi seyrederken uğurluyorum günü imbata karşı...
Üç güne sığdırdıklarım, yıllarca yetecek kadar tadımlıktı. Yediklerimle, gezdiklerimle ..
Bakabildiğim,gezdiğim güzelliklerle bana sonsuz haz veren havası ile Çuprası, rokası, radikası, bardacığı ile..
En önemlisi çocukluğum ve ben... sadece ikimize
özel. Kimseye anlatamadığım anlayamayacaklarını bildiğimden...
Sadece satırlarıma özetini yazabildiklerim...
Yeşilimin duyguları :1hug: