İsraili protesto edelim......

obezzto

Nirvana
Kayıtlı Üye
18 Şubat 2008
11.731
26.235
bayanlar konuya girmeden bu topiğe fikir beyanında bulunacak herkeze bir uyarım olacak...topic kazen abiden izinle açılmıştır...burada verilen her markanın ve görüntünün şahıslarınıza ve siteye herhangi bir dava unsuru olmaması için lütfen marka vermeyerek filistin halkı için hissettiklerimizi buradan paylaşalım.....güzel paylaşımlar diliyorum....
 
israilınn bu gune nasıl geldıgı benı ilgılendırmıyyo.. yenı dogan unıtesıne bomba yagdırmak onları haklı cıkarmaz .. haklı olduklarından degıll korkalıklarındann ALLAH dıyenden korkanlarr ALLAH' tan korksalrdı bu zulumler yasanmazdıı
 

onca müslüman kardeşimiz ölürken bi hiç uğruna,bizim burda eli kolu bağlı bi şekilde kalması ne kadar acı...:çok üzgünüm:
ama hep dua ediyorum bu hakkı onlara bırakma diye...:a015:
 
mevlam onları KAHHAR ismi şerfiyle kahretsın ınsallah .. kötüler ıcın yasasın cehenmem
 
ALLAH'ım sen masum günahsız insanları koru
bu savaşın da bı an evvel bitmesi için yardım et..
AMİN
 
Dualarımızdasın Filistin,kurtulacaksın....Allah'ın izniyle...Duanın gücü çok büyüktür.Binlerce,milyonlarca el,yürekten,inanarak göğe açıldımı,elbet kabul olunacaktır...
Bugün haberlerde seyrettim...Gazetecilerin görüntü almak için yerleştiği bir tepeye,bir gurup İsrail vatandaşı gelmiş.Bulundukları yerden atılan bombaları görebiliyorlar.Ellerinde çekirdek,atılan her bombayı alkışlıyorlardı,gülerek....Ben de onları alkışlıyorum(!),ağlayarak....

Benim duamla,protestomla nolur demeyin...Mutlaka bir şeyler olacaktır,emin olun....

Savaşsız bir dünya istiyoruz,Hiç kimse,hiç bir canlı bu şekilde ölmemeli,öldürülmemeli....
Benim içimden bunlar geldi şu an...(((
 
............ filistin halkı için hissettiklerimiziburadan paylaşalım.....güzel paylaşımlar diliyorum....


evet duygularınızı öğreneyim. Hatta bir arkadaş araştırıp konunun başlangıcından bugüne kadar olan süreci de sağlam kaynaklara dayanarak yazarsa da sevinirim.

Buyrun duygularınızı paylaşın...
 
kızlar lütfen fotoğraf koymayın....(zaten içim elvermiyor, haberleri seyrederken bile bakmamaya çalışıyorum...) duyarlılığı için herkeze teşekkürler.....:1hug:
 
deminden beri haber kanallarını izliyoruz
Allahım yarabbim neler yapıyolar ya
ALLAH BELELARINI VERSİN PİSLİKLER
 
İsrail - Filistin çatışmasının kronolojisi

Ortadoğu'da, 1948 yılında İsrail'in kurulmasıyla başlayan 50 yıllık savaş, barış çabaları, ateşkes ve anlaşmalara rağmen dinmek bilmedi.

50 yıllık savaş ve barış çabaları
Ortadoğu'da, 1948 yılında İsrail'in kurulmasıyla başlayan 50 yıllık savaş, barış çabaları, ateşkes ve anlaşmalara rağmen dinmek bilmedi.

İsrail'in kurutulması
İsrail devletinin kurulması süreci, 1897'de Theodor Herzl'in İsviçre'de Birinci Dünya Siyonist Kongresi'ni toplamasıyla başladı. Başta İngiltere olmak üzere Batılı devletler, Filistin topraklarında bir İsrail devletinin kurulmasını destekledi.

29 Kasım 1947'de, BM, Filistin topraklarının yüzde 56'sının 650 bin kişilik Yahudi nüfusuna, yüzde 44'ünün ise 1 milyon 300 bin kişilik nüfusu bulunan Filistin'e verilmesini ve Kudüs'ü uluslararası statüye alan bir planı onayladı. İsrail devletinin kuruluşu, 14 Mayıs 1948 tarihinde ilan edildi.

Arap- İsrail savaşları
İsrail devletinin kurulmasından sonra, İsrail ile Araplar arasında 1956, 1967 ve 1973 yıllarında savaşlar çıktı.

1948: İsrail'in kurulmasının hemen ardından Mısır, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'dan gelen Arap kuvvetleri, Filistin'in Yahudilere verilmeyen güney ve doğu bölgelerini işgal etti ve Eski Kudüs'ü ele geçirdi. Şubat-Temmuz 1949 arasında çeşitli ateşkes anlaşmaları yapıldı.

1956-Süveyş Bunalımı: Mısır lideri Cemal Abdünnasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmesiyle başlayan bunalımı takiben, İsrail Sina Yarımadası'na girdi, 5 günde Gazze, Refah ve El Ariş'i ele geçirdi, kanalın doğusunu işgal etti. Aralık ayında BM gücü bölgeye yerleşti ve 1957'de İsrail çekildi.

1967-6 Gün Savaşları: Arap-İsrail güçleri 5-10 Haziran'da 3. kez savaştı. Araplar, Eski Kudüs, Sina, Gazze Şeridi'ni, Ürdün ırmağının batısında kalan ve Batı Şeria adı verilen Ürdün topraklarını, İsrail-Suriye sınırındaki Golan Tepeleri'ni kaybettiler.

1973: Yahudilerin kutsal günü Yom Kippur'a denk gelen 6 Ekim'de, Mısır Süveyş Kanalı, Suriye ise Golan Tepeleri üzerinden İsrail'e saldırdı. İsrail ve Mısır, önce ateşkes, ardından 1974'de barış anlaşması imzaladı. İsrail ile Suriye arasında da aynı yıl ateşkes sağlandı. Bölgeye BM barış gücü yerleştirildi.

1979-Camp David: İsrail'in 1979'da Sina Yarımadası'ndan çekilmeyi kabul ederek Mısır ile Camp David anlaşmasını imzalamasıyla bir Arap devletiyle ilk kez barış yapılmış oldu.

1980: İsrail, 1980'de Kudüs'ü başkenti ilan etti,

1982: İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) kamplarının bulunduğu Güney Lübnan'ı bombaladı ve işgale başladı. FKÖ, çokuluslu güçlerin denetiminde bölgeden ayrılırken, Filistinliler mülteci kamplarına gönderildi.

1987: İntifada olarak bilinen Filistinlilerin ayaklanması başladı, 1992'ye dek sürdü.

15 Kasım 1988: Cezayir'de toplanan Filistin Ulusal Konseyi, bağımsız Filistin devletini ilan etti.

Filistin yönetimi ve dinmeyen şiddet
Ortadoğu'da, İsrail'in kurulmasıyla başlayan 50 yıllık savaş, son 10 yılda çok sayıda barış müzakerelerine ve ateşkes girişimlerine tanık oldu.

Oslo ve Filistin özerk yönetimi
1993-Oslo Anlaşması: 13 Eylül'de İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde Filistin'e özerklik tanıyan ilk geniş kapsamlı barış anlaşmasını Norveç'in başkenti Oslo'da imzaladı.

1991 yılında İspanya'nın başkenti Madrid'de başlatılan barış süreci, Oslo gizli görüşmeleri ve ABD hükümetinin katkılarıyla yaşama geçirildi.

14 Mayıs 1994: Özerklik anlaşmasının ayrıntılı planı, Mısır'ın başkenti Kahire'de imzalandı. Gazze kenti ile Batı Şeria'daki Eriha, ilk Filistin özerk bölgeleri oldu.

28 Eylül 1995: ABD'nin başkenti Washington'da, birçok yerleşim biriminin Filistin Özerk Yönetimi'ne (FÖY) devredildiği ikinci kapsamlı özerklik anlaşması imzalandı.

4 Kasım 1995: Aşırı milliyetçi genç bir Yahudi, Tel Aviv'deki barış mitinginde İşçi Partisi lideri, Başbakan İzak Rabin'i öldürdü.

Nobel Barış Ödülü'nü Rabin ve Filistin Devlet Başkanı Arafat ile birlikte paylaşan Şimon Peres Başbakan oldu.

Mart 1997: İsrail hükümetinin, üç semavi dince en kutsal mekan olan, Hz. Muhammed'in Mirac mucizesi mekanı Haremmüşşerif'i kapsayan Eski Kent'in yer aldığı Kudüs'ün Müslüman Arap ağırlıklı Doğu kesiminde, yeni yerleşim birimleri inşasına yeniden başlaması üzerine, Filistin Özerk Yönetimi, nihai kalıcı barış antlaşması yolunda yürütülmeye çalışılan müzakereleri askıya aldı.

WYE, Şarm El Şeyh anlaşmaları
23 Ekim 1998: İsrail ile Filistin liderleri, ABD-Washington yakınında, Maryland eyaletindeki Wye Plantation veya Wye River Anlaşması'nı imzalandı. Anlaşma, Batı Şeria'da uygulanmak üzere 'geçici nitelikli' barış için toprak verilmesini öngörüyordu.

4 Eylül 1999-Şarm El Şeyh: Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ile Arafat, barış müzakerelerini yeniden başlattı. 13 Eylül'e kadar tam kapsamlı nihai barış anlaşmasının hazırlanması ve 1 yıla kadar bu anlaşmanın imzalanması ilkesi kabul edildi. İsrail askerlerinin çekilme takvimi belirlendi, Filistin'e liman yapma hakkı tanındı.

İsrail ve Filistinli yetkililer, güvenlik sorunlarıyla ilgili bilgi değişimi konusunda işbirliği yapmayı kabul etti.

9 Mart 2000: Barak ve Arafat, Mısır'ın Kızıldeniz kıyısındaki sayfiye kenti Şarm El Şeyh'te buluştu, barış müzakereleri için yeni takvim belirlendi.

20 Temmuz 2000: Camp David'de ABD Başkanı Bill Clinton'ın gözetiminde Arafat ve Barak, 9 günlük kapalı maraton zirve yaptı. Anlaşma çıkmadı, ancak iki lider görüşmeleri sürdürme kararını koruduklarını söyledi.

İkinci intifada ve ateşkes planları
28 Eylül 2000-İkinci İntifada: İsrail muhalefetinin 'asker ve siyaset şahini' Şaron'un Kudüs'te Haremmüşşerif'i ziyaret etmesiyle, ikinci Filistin İntifadası patlak verdi.

17 Ekim 2000: Arafat ve Barak, ABD Başkanı Bill Clinton'ın arabuluculuğunda Mısır'da yapılan Şarm El Şeyh zirvesinde ateşkes kararı aldı, ancak karar uygulanamadı.

Kasım 2000: Şarm El Şeyh zirvesinde karara bağlanan Ortadoğu Araştırma Komisyonu, Clinton tarafından oluşturuldu. Amerikalı senatörGeorge Mitchell'in başkanlığını üstlendiği komisyonda, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana, eski Amerikalı senatör Warren Rudman ve Norveç Dışişleri Bakanı Torbjörn Jagland yer aldı.

23 Aralık 2000: Washington Potomac Nehri yanındaki Bollard Askeri Üssü'nde Filistin ve İsrail heyetleri arasında yapılan müzakere sonuçsuz kaldı. Başkan Clinton, Kudüs'ün doğu kesimi yönetiminin FÖY'de olmasını, bunun karşılığında Ürdün, Lübnan ve Suriye'deki 3,5 milyon Filistinli mültecinin vatanlarına dönüşünden feragat edilmesini içeren planı taraflara sundu.

27 Ocak 2001: Filistin ve İsraillilerin Mısır'ın Taba kentindeki maraton görüşmelerinin sonunda barış anlaşması imzalama çabaları boşa çıktı.

4 Mayıs 2001: ''Mitchell Komisyonu'' olarak bilinen Ortadoğu Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, İsrail ve Filistinlilere sunuldu. Raporda, şiddetin tamamen sona erdirilmesi, yeni Yahudi yerleşim birimleri oluşturma projelerinin dondurulması ve barış görüşmelerinin yeniden başlaması tavsiye edildi.

13 Haziran 2001: Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı George Tenet arabuluculuğunda taraflar ateşkes ilan etti, ancak bu da yürümedi.

26 Mart 2002: İkinci İntifada'nın başlamasından itibaren geçen 18 aylık sürede, çatışma ve saldırılarda Filistin tarafından 1238, İsrail tarafından 366 olmak üzere toplam 1604 kişi öldü. 28 Mart 2002: Beyrut'ta yapılan Arap Birliği zirvesinde Suudi Veliaht Prensi Abdullah, yeni Arap-İsrail barış planı sundu. Plan, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin tanınması ve mültecilerin haklarının geri verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini öngörüyor.

29 Mart 2002: İsrail, Filistin lideri Arafat'ın 1994'te sürgünden dönüşünden beri en şiddetli saldırısını düzenleyerek, Filistin liderinin karargahının da bulunduğu Ramallah'a girdi ve Filistin yönetim birimlerini kuşattı. Arafat'ın karargahına da tank ateşi isabet etti. İsrail kabinesi Arafat'ı düşman ilan etti ve Arafat karargahında kuşatma altına alındı.

Nisan 2003: Arafat, bazı yetkilerini devrederek Mahmud Abbas'ı başbakan olarak atadı, ancak güvenlik güçlerinin denetimini vermeyi reddedince Abbas istifa etti.

4 Haziran 2003: Bush-Şaron-Abbas, yeni barış planını ele almak için Ürdün'deki zirveye katıldı.

29 Haziran 2003: Radikal dinci gruplar, geçici ateşkes ilan etti. İsrail, Gazze Şeridi'nden ve sonra da Beytüllahim'den çekildi.

10 Eylül 2003: Filistin'de başbakanlığa, Meclis Başkanı Ahmed Kurey getirildi.

11 Eylül: İsrail, Yaser Arafat'ı öldürmek için ilke kararı aldı.

8 Aralık 2003: İsrail'in inşa ettiği duvarın meşruiyeti konusu, Uluslararası Adalet Divanı'na taşındı. Adalet Divanı, İsrail'in 'güvenlik duvarını' uluslararası hukuka aykırı buldu.

2004: Filistin'de, İsrail'in saldırıları dışında, özellikle güvenlik birimleri arasında iç çatışmalar ve yolsuzlukla mücadele için reform tartışmaları öne çıktı.

6 Haziran 2004'te İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Gazze'den tek taraflı çekilme planını, İsrail kabinesi tarafından prensipte onaylandı.

Filistinli grupların eleştirdiği plan, 2005'in sonuna kadar Gazze Şeridi'ndeki 21, Batı Şeria'daki 4 Yahudi yerleşim birimini aşamalı olarak boşaltmayı öngörüyor.
 
yorum yazmak için konun taşınmasını bekledim teşekkürler.
öncelikle savaş başta olmak üzere tüm şiddet içeriğine karşıyım ve kınıyorum. Atamızın yurtta barış düyada barış sözünden yola çıkarak tüm dünyadaki iç savaşlar çatışmalar ülkeler arası savaşlar son bulsun diliyorum. haklı yada haksız her taraftanda suçsuz masum sivillerin çocukların yaşlıların zarar gördüğünü unutmayalım savaş malesefki hiçbir ayrım yapmadan önüne geleni alıp götüren savuran bir kasırga geride yıkıntılar feryatlar nice acılar kalıyor ve ortada herzaman kesin bir galibiyet olmaması yeneninde yenileninde belirsiz kalması işin traji komik yanı olsa gerek peki nedir insan ırkını bu kadar birbirine düşüren? maddi unsurlar mı? din mi? dil mi? ırk mı? ortalama insan ömrünün 70 75 sene olduğunu düşünürsek bu kısacık zamanda savaşlardan şahsımıza kalabilecek olan nedir ki ? gelecek nesillerimiz için bunu yapıyorsak eğer onların bundan nekadar mutlu oabileceğini net olarak biliyormuyuz gerçektende yoksa bu kendi çıkarlarımız doğrultusunda umduğumuz ne melen olduğu bilinmez pastadan istediğimiz payın bir kılıfı mı ? çok fazla soru var cevaplanması gereken fakat bunları asla ve asla bir namlunun uçaksavarın yada topun yada biyolojik bombaların ucunda bulamayacağız kesin artık bunun farkına varın


savaşa hayır şiddete hayır anlayış ve sevginin çözemeyeceği hiçbirşey yook
 
ALLAH'ın verdiği canı hiç bi insan oglu alamaz
eğer aldıysada onu ne cennet kabul eder ne CEHENNEM
ALLAH'ım duy insanların yakarışlarını,seslerini yardım et!!!
sana sıgınıyor sana güveniyoruz RABBİM
haklının yanında,haksızın karşısında ol...
 
yazık değilmi o çocuklara günahsız yavrulara
hastaneler dolmuş çocuklar canının acısından bağıra bağıra ağlıyor ne günahı var o yavruların
çok üzülüyorum
bu dünyanın düzenine,bunu seyir eden ve bu vahşete katliama göz yuman müdahale etmeyen onlarca ülkeye yazıklar olsun
yazıklar olsun .....
diyecek laf bulamıyorum.....
 

benden alıntı olduğu için soruya benim cevap vermem gerekiyor herhalde...dünyanın herhangi bir yerinde (çin dede olabilir)suçu günahı olmayan kişilerin öldürülmesi şahsımda üzüntü ve acıya dönüşebilir....asıl problem (bence) böyle bir şeyi dert edinmemek, hiç bir şey hissetmemektir.....:1no2:
 
benim anlamadığım tamam yabancı devletler kılını kıpırdatmıyor. fakat bu kadar müslüman ülkesi neden sesini çıkartmıyor. politikayı biz tabiki biz bilemeyiz. ama birsürü çocuğun öldürülmesi veya ambulanslara , camilere, üniversitelere, suçsuz insanlara bomba atılması hangi dinden hangi ırktan olursa olsun sizce revamıdır
 
Gözlerimizin önünde insanlar yok oluyor, resmen soykırım yapılıyor biz ise hiç birşey yapamıyoruz. Aslında yapabiliriz tüm Türkiye elele verip isarile yardım eden bazı markaları protesto edebiliriz. Örneğin ben isarile yardımda bulunan deterjan ve cola markalarını kesinlikle almam alanlarıda uyarırım. (Aslında bu markaları devletin ülkemize sokmaması gerekir ama...) Fakat bunu bir avuç insanın yapması fazla etkilemez tüm Türkiye birlik olup o markaları kullanmazsak bu İsrail için bir kayıp olur ve onlara olan tavrımızı belirtmiş oluruz. Bu detay Filistin için ne kadar yardım olur bilmiyorum ama benim düşündüğüm ve elimden gelebilecek tek yardım bu...Bu markaları burada belirtmek istemedim belki sorun olur diye ama eminim çoğu arkadaşımıza mail yoluyla ulaşmıştır. Tabi en önemlisi onlar için yaptığımız dualar, dularım hep onlarla dualarımız hep onlarla!!!
 


bumudur budur !!! işte istediğim budur. Kahrolsun israil, kahrolsun amerika değil...

bu işte istediğim sizi tebrik ederim....


bakalım neler gelecek ...

Not: beddular ile sonuca varamayız aklınızdakileri yazın kelimelere dökün, lakin kötü sözler kullanmadan. Ben bu yukarıdaki yazıyı okuyunca inanın bedduadan fazlasını geçirdim içimden.
 

arkadasım marka kullanmasak da
ne biz madur olsak ne baskaları
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…