ÖZGECAN'IN KATİLLERİNE NE OLACAK?
Yıl 1998... Günlerden 5 Ekim, saat akşam üzeri. 20 yaşındaydı Serpil. Okulundan mezun olmuş ve anaokulu öğretmeni olmuştu. Çocukları, insanları çok seviyordu. Annesi Hanım Yeşilyurt ile birlikte yaşıyordu. Akrabalarını ziyaret etmek için dışarı çıktılar. Çarşının göbeğinde yolda yürürlerken bir araç durdu yanlarında. Daha ne olduğunu anlayamadan birkaç zorba anne ve kızı araca zorla bindirdiler. Direnen Serpil'in başına içki şişesi ile vurdular. Annenin ellerini ve gözlerini bağladılar. Ümraniye, Çekmeköy'de bir ormanlık alana götürdüler. Önce anne uğradı tecavüze. Defalarca... Ve bununla yetinmeyip defalarca bıçakladılar... Boğazını kesip öldü diye bıraktılar. Sonra Serpil'e başladı işkence. Tam sekiz gözü dönmüş canavar. Sabaha kadar dövdüler, tecavüz ettiler, bıçakladılar. Her biri bıçağı eline alıyor, istediği yere kahkaha atarak saplıyordu. İşkence öyle bir hal almıştı ki genç öğretmenin göğüs uçlarını kestiler. Yetmedi gözlerini oydular. Ve bunlara öldükleri sandıkları anne yarı baygın şekilde tanıklık ediyordu. Yavrusunun gördüğü işkence kendi acısını dahi unutturmuştu. Sabah gün aydınlanırken 8 sapık ruhlu cani araçlarına binerek gittiler. 4 gün sonra yakalandıklarında gazetelerde ne isimleri teşhir edildi, ne fotoğrafları. 75 yıl ceza ile yargılandırlar. Fakat en ağır ceza 36 yıl olduğundan 36 yıl ceza aldılar. Yine hafifletici cezalardan 14.5 yıla indi cezaları. Lakin yeni yasaya göre 7'şer yıl çıktılar. Üstelik bunlardan birisi daha yeni çıkmıştı cezaevinden ve bu işkenceyi cezaevinden çıkmasının şerefine yaptıklarını belirtti sırıtarak mahkeme salonunda... Anne yaşıyordu, tabi ona yaşamak denirse. 7 yıl sonra cezaevinden çıkan bu sapıklardan ikisi çok geçmeden yine tecavüzden tutuklandı, yine birkaç yıl sonra salıverildi. İşte o yıllarda karar verdim İstanbula gelmeye ve gücüm yettiğince bunlar gibi sapıklarla savaşmaya. Biz ne zaman böyle sapıklarının cezasını versek, biz çıktık hep hakimin karşısına... Bu gibi caniler için çıktı romanlarımda karakterler. Bir Şahin, Bir Mirza... Hani şimdi Özgecan'a yapılanlar unutulmayacak diyoruz ya, aksine... Gün gelecek adı bile anılmayacak. Şimdi çıkıp birisi bu adamların kılına zarar verse emin ol onlardan daha çok yatar içeride. Bu yazdıklarım bir korku filmden alıntı değildir, bizzat daha kaleme bile alamadığım şekilde iki kadının katledilişidir...İDAM GELMELİDİR! Bu tarihi not alın, bu canilerin isimlerinide... Emin olun yeni yasa çıkmazsa çok geçmeden serbest kalacaklardır. Bu yazıyı gerek kopyalayarak, gerek paylaş diyerek okutun. Okutun ki, bir yaşamın ne kadar ucuz olduğunu bir kere daha hatırlayalım.
Tayfun Şahin
https://m.facebook.com/tayfunsahin7...40947.201225396654106/682518811858093/?type=1