Salyangozlar binlerce yıldır dünyamızda varlıklarını sürdürmektedirler.eski yunan döneminde hipokrat,zessos ve pliny gibi bilginler salyangozları cilt problemlerinde ve birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanmışlardır. Öyle ki salyangoz eczanelerin sembolü haline gelmiştir.
Zaman geçtikçe salyangoz yiyecek halini almış ve ne yazık ki, bu durum Avrupa'daki salyangoz sayısının azalmasına neden olmuştur.
Daha sonra son derece özel bir durumun farkına varılmıştır.
Salyangoz çiftliklerinde çalışan isçilerin ellerindeki sıra dışı yumuşaklık ve salyangoz kafesleri yüzünden zaman zaman ellerinde oluşan küçük kesiklerin, herhangi bir yara izine meydanvermeden düzelmesi bilim adamlarının dikkatini çekmiştir.
Salyangozlar, dokularını kendi kendilerine tedavi edebilen ve kabukları kırıldığında yerine yenisini üretebilen canlılardır. Aslında, dokuların birkaç saniyede oluşmasını sağlayan o güçlü yenileyici etki, salyangozun doğal yollarla arkasında bıraktığı salgının özelliğidir.
Anti-aging (ciltte yaşlanmayı geciktirici etki yapar ) Sivilcelerin neden olduğu izler Çatlak izleri Doğum sonrası cilt çatlakları Kuru ciltteki pürüzler Yara izleri tıraş sonrası kabarıklıklarıngiderilmesinde etkilidir.
Salyangoz Kreminin Cildimize Etkileri
Cildimizdeki değişiklikler :
Cildimizdeki değişikliğin üç etkeni vardır: biyolojik yaşlanma, dış etkenler ve günlük yüz mimikleri.
Biyolojik Yaşlanma: Tüm vücut organlarımız gibi, cilt de yıllar içinde yaşlanır. Bunun ne kadar hızlı ve dikkat çekici olacağı genetik özelliklerinize bağlıdır. Biyolojik yaşlanma sürece içinde diğerlerinin yanı sıra aşağıdakiler de vardır:
Cilt kalınlaşır ve kurur. (80 yaşındaki birinin cildi, 18 yaşındaki birinin cildinden üç kat daha incedir)
Daha az elastin ve kolojen üreten cilt daha az dirençli ve esnek hale gelir. Kırışıklar artar.
Cilt kendini yenilemek için daha uzun süreye ihtiyaç duyar. 27 gün yerine artık 40-60 gün gerekir.
Dış etkenler: Bunlar değişikliklerin %80′ini oluşturur. UV ışığı oksijeni harekete geçirerek, serbest radikalleri oluşturur. Bu küçük moleküller hücre duvarlarına saldırır. Yeni üreyen hücrelerin niteliğini azaltarak, hücrelerin çekirdeğindeki genetik yenilenme özelliğini değişikliğe uğratır. Bunlar aynı zamanda, bağlayıcı dokuları destekleyen esnek dokuları ve kolajeni de zayıflatır. Sonuç: Cilt kaba hale gelir, kurur ve kırışıklar oluşur. Yağlı cilt Cildimiz sağlıklı kalmak ve cildin doğal hidrolipidik tabakasının korunması için doğal cilt yağına ihtiyaç uyar. İnsanların yaklaşık %12'si, hızla cilt kusurlarına yol açan, gözenekleri tıkayan çok fazla cilt yağı üretir. Cilt yağı bezleri özellikle alın, yanak, burun, boyun ve sırtta bulunur. Cildimizin doğal yağı veya cilt yağı, imha etmemiz ya da aşırı pudralarla üzerini örtmemiz gereken düşmanımız değildir. Önemli olan şey, cildin üzerinde ek bir gerginlik yaratmadan yağ ile nemlilik arasındaki doğal dengenin yeniden kurulmasıdır. Yağlı ciltler için hazırlanmış narin temizleme ürünleri doğal hidrolipidik tabakayı korur ve yağlılığı azaltır. Kuru cilt İnsanların yaklaşık %14′ü kuru ciltlidir. Cildin çok az yağı ve nemi vardır. Bu da üst derinin etkinliğini azaltır ve cilt artık koruyucu fonksiyonunu tamamen yerine getiremez hale gelir. Direnci ve esnekliği azalmıştır. Dış ve iç zorlamalara karşı aşırı derecede hassastır ve erken yaşlanmaya eğilimlidir. Fakat bu durum göründüğü kadar da kötü değildir. Narin temizlik ve zengin cilt bakım ürünleri kuru ciltlerin bile daha uzun süre daha genç görünmesine yardımcı olur. Genel olarak, çoğu insanın cildi yaşlandıkça kurur. Bu durum, cildin kendini yenileme yeteneği ve cilt yağı üretimi yaşla birlikte azaldığı için çok normaldir. Cildimizin doğal hidrolipidik tabakası daha da incelir ve zarar verici dış ortam etkilerine karşı daha narin bir hal alır. Bu yüzden kuru ciltlerin özel korumaya ihtiyacı vardır. Hassas Tip Giderek daha fazla insan - nüfusun yaklaşık üçte biri - hassas ciltlerinden rahatsızlar. Daha kesin konuşursak, hassas cilt bilimsel veya dermatolojik bir teşhis konusu değildir. Bazı dermatologlar bunu kuru cilt olarak algılarken, diğerleri de alerjilere karşı hassas cilt olarak kabul etmektedir. Genellikle, hassas cilt doğal koruyucu tabakanın zarar görmesinden kaynaklanır. Bu da, cildin daha hızla kuruduğu anlamına gelir. Bu durumda cilt, parfüm, duş jeli veya sabun gibi çeşitli maddelere karşı daha hassas hale gelir (örneğin kaşıntının olması vs.). Kuru ve hassas cilt aynı zamanda çok az yağ üretir. Peki böyle bir durumda ne yapabilirim? Eğer cildin bariyeri zarar görmüşse, tahriş edici maddeler cilde çok daha kolayca nüfuz eder ve bazen de kuvvetli reaksiyonlara sebep olur. Hatta cilde aşırı derecede yüksek konsantrasyonlarda nüfuz ettiklerinden, tamamen zararsız cilt bakım ürünlerinin bile ters etkileri olabilir. Cilt bu tür ürünlere kuvvetli biçimde reaksiyon gösterir. Bu yüzden ilk olarak koruyucu tabakanın yeniden oluşturulması önemlidir.