iktisat 4.sınıf türkiye ekonomisi dersi

Ünite 7


1. I.Osmanlı Ekonomisi Tarıma dayalı olduğu için sanayi sektörü ikinci planda kalmıştır.
II. Batıda sanayileşme devrimi başlamadan önce 15-18. yy.larda Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biriydi.
III. Lonca örgütlenmesi, çinicilik, dokumacılık gemi yapımı alanlarında oldukça ileri bir durumdaydı.

Osmanlı Devletinde sanayi sektörü ile ilgili yukarıda verilenlerden hangileri doğrudur?
Cevap: I,II, III

Ünite 7
2. Osmanlı Devletinin sanayileşme sürecinde geç kalmasının nedenleri nelerdir?
A) Osmanlı Devletinde yönetimin monarşiye dayanması
B) Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu iç karışıklıklar
C) Yerli malı kullanımına önem verilmesi
D) Taht kavgaları
E) 18. Yüzyıl ortalarında İngiltere’de buharın makineye uygulanması sonucu başlayan sanayi devriminden Osmanlının gerekli şekilde haberdar olmaması.
Cevap: E
Ünite 7
3. İttihat ve Terakkiciler hangi dönemde yöneticilerin sermayeyi gözetecekleri yerde, kişilerin mal varlığına göz diktiklerini öne sürmüşlerdir?

A) I. Ahmet
B) III. Mustafa
C) II. Abdülhamit
D) IV. Murat
E) III. Selim
Cevap: C
Ünite 7

4. İttihatçıların 1908 devrimi ile başa gelmesi sonucu Maliye Bakanı olan Mehmet Cavit Bey, sermaye ile ilgili ne demiştir?
Cevap: Mehmet Cavit Bey, Osmanlı topraklarında sermaye birikiminin sınırlı ve dağınık olduğunu belirtmiştir.
Ünite 7
5. Teşvik mevzuatı ne zaman yeniden yürürlüğe konmuştur?
A) 1932
B) 1965
C) 1931
D) 1927
E) 1923
Cevap: D
Ünite 7
6. Aşağıdakilerden hangisi 1915 sanayi sayımı sonuçlarından değildir?

A) Türkler, Osmanlı Sanayinde sermayedar ve işçi olarak %35’lik bir paya sahiptir.
B) Rumlar, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %50 ve %60’lık paya sahiptir.
C) Ermeniler, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %20 ve %18’lik paya sahiptirler.
D) Türkler, Osmanlı Sanayinde sermayedar ve işçi olarak %15’lik bir paya sahiptir.
E) Yahudiler, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %95 ve %10’luk paya sahiptirler.
Cevap: A
Ünite 7
7. 9 Nisan 1924 tarihinde çıkarılan yasa ile nasıl bir düzenleme yapılmıştır?
Cevap: Bu yasa ile İhracata dönük sanayilerin kullandıkları ithal hammaddeleri gümrük vergisinden muaf tutulmuştur. Yani ihracat teşvik edilmiştir.

Ünite 7

8. I. İthalattan alınan tüm vergilerin oranı Ekim
1929’da % 26 iken, bu oran bir yıl sonra
% 38’e yükseltilmiştir.
II. Bütün makine, araç ve gereçleri bu sektörde
makineleşmeyi teşvik etmek için gümrükten
muaf tutulmuştur.
III. Ulaştırma araçlarıyla ülkede üretilmeyen
sınai hammaddelerdeki spesifik vergi
oranları düşürülmüştür.
IV. Gıda, deri, çimento, ağaç ürünleri, nihai
tüketim malları ile yeni gelişmekte olan yerli
sanayilere rakip ithal malları üzerindeki
nominal vergi oranları yükseltilmiştir.

Ekim 1929’da uygulanmaya başlanan yeni spesifik tarifelerle yukarıdaki değişikliklerden hangisi yapılmıştır?
A) I ve II
B) II ve III
C) I, II, III
D) I ve IV
E) I, II, III, IV
Cevap: E

Ünite 7

9. 1913 tarihli Teşvik-i Sanayi Kanunu, ne zaman
yeniden yürürlüğe girmiştir?

A) 1921
B) 1922
C) 1923
D) 1927
E) 1925
Cevap: D

Ünite 7

10. 1927’de yeniden yürürlüğe giren Teşvik-i
Sanayi Kanunu, kaç yıl için hazırlanmıştır?

A) 32
B) 28
C) 15
D) 20
E) 19
Cevap: C

Ünite 7

11. 1055 sayılı yeni Teşvik-i Sanayi Kanunu, 15 yıl
boyunca hangi alandaki kuruluşlara önemli
teşviklerde bulunmuştur?

A) İmalat ve Madencilik sanayi kuruluşlarına
B) Hayvancılık kuruluşlarına
C) Gıda kuruluşlarına
D) Tekstil kuruluşlarına
E) İnşaat kuruluşlarına
Cevap: A

Ünite 7

12. İzmir iktisat kongresinde çiftçi grubunun tütün
Tekelinin kaldırılması önerisine Devlet ne yanıt
vermiştir?
Cevap: Devlet bu öneriyi kabul etmemiş,
aksine yeni Devlet tekelleri oluşturulmuş ve Devlet, tütün tekelini kaldırmayarak onu millileştirmiştir. Ayrıca yeni kamu tekelleri de
oluşturulmuştur.

Ünite 7

13. Aşar vergisi ne zaman kaldırılmıştır?
A) 1923
B) 1928
C) 1925
D) 1926
E) 1927
Cevap: C

Ünite 7

14. Sanayi sayımı ilk ne zaman yapılmıştır?
A) 1927
B) 1941
C) 1963
D) 1982
E) 1912

Cevap: A

Ünite 7

15. 1927 sanayi sayımının 1913 ve 1915
sayımlarından farkı nedir?

Cevap: 1927 sayımı, 1913 ve 1915
sayımlarından farklı olarak tüm ülkeyi
kapsayan bir sayımdır.

Ünite 7

16. I. Ülkede üretilen değerin % 65’i Tarım ve
Sanayi sektöründen kaynaklanmaktadır.
II. 1927’de sınai üretimin % 44’ü gıda, % 29’u
İse dokuma ve giyim sanayide oluşmuştur.
III. İthalatın % 90’ı sanayi ürünlerinden
meydana gelmiştir.

Yukarıdakilerden hangileri 1927 sanayi sayımı
sonuçlarındandır?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
D) Yalnız III
E) I, II, III
Cevap: E

henüz ben ders çalışmaya başlamadım bir arkadaş hazırlamış bu soruları,inş bende sizinle paylaşacağım.:)
 
Son düzenleme:
kızlar bende 4. sınıfım ilk senem bu müfredat bu sene mi değişti geçen senemi ben bu senenin başına gittim murat yayınlarının yardımcı kitabını aldım her sene olduğu gibi
çalıştım ve dersleri zorda olsa anladım bazılarını çok iyi anladım hatta ama sonuçlar ilk defa bu kdar kötü geldi 4 senedir yani benim aldığım bu kitaplar eski değildir değil mi yani sorulara uzaydan gelmiş gibi baktım
 
Ben de bu dersten muzdaribim Vizeden 43 aldım çalışmış olmama rağmen. Elinizde soru cevap şeklinde kaynak varsa lütfen paylaşır mısınız? Şimdiden teşekkürler
 
Ünite 7


1. I.Osmanlı Ekonomisi Tarıma dayalı olduğu için sanayi sektörü ikinci planda kalmıştır.
II. Batıda sanayileşme devrimi başlamadan önce 15-18. yy.larda Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biriydi.
III. Lonca örgütlenmesi, çinicilik, dokumacılık gemi yapımı alanlarında oldukça ileri bir durumdaydı.

Osmanlı Devletinde sanayi sektörü ile ilgili yukarıda verilenlerden hangileri doğrudur?
Cevap: I,II, III


Ünite 7

2. Osmanlı Devletinin sanayileşme sürecinde geç kalmasının nedenleri nelerdir?
A) Osmanlı Devletinde yönetimin monarşiye dayanması
B) Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu iç karışıklıklar
C) Yerli malı kullanımına önem verilmesi
D) Taht kavgaları
E) 18. Yüzyıl ortalarında İngiltere’de buharın makineye uygulanması sonucu başlayan sanayi devriminden Osmanlının gerekli şekilde haberdar olmaması.
Cevap: E

Ünite 7

3. İttihat ve Terakkiciler hangi dönemde yöneticilerin sermayeyi gözetecekleri yerde, kişilerin mal varlığına göz diktiklerini öne sürmüşlerdir?

A) I. Ahmet
B) III. Mustafa
C) II. Abdülhamit
D) IV. Murat
E) III. Selim
Cevap: C

Ünite 7

4. İttihatçıların 1908 devrimi ile başa gelmesi sonucu Maliye Bakanı olan Mehmet Cavit Bey, sermaye ile ilgili ne demiştir?
Cevap: Mehmet Cavit Bey, Osmanlı topraklarında sermaye birikiminin sınırlı ve dağınık olduğunu belirtmiştir.

5. Teşvik mevzuatı ne zaman yeniden yürürlüğe konmuştur?
A) 1932
B) 1965
C) 1931
D) 1927
E) 1923
Cevap: D


Ünite 7

6. Aşağıdakilerden hangisi 1915 sanayi sayımı sonuçlarından değildir?

A) Türkler, Osmanlı Sanayinde sermayedar ve işçi olarak %35’lik bir paya sahiptir.
B) Rumlar, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %50 ve %60’lık paya sahiptir.
C) Ermeniler, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %20 ve %18’lik paya sahiptirler.
D) Türkler, Osmanlı Sanayinde sermayedar ve işçi olarak %15’lik bir paya sahiptir.
E) Yahudiler, sermayedar ve işçi olarak sırasıyla %95 ve %10’luk paya sahiptirler.
Cevap: A

Ünite 7

7. 9 Nisan 1924 tarihinde çıkarılan yasa ile nasıl bir düzenleme yapılmıştır?
Cevap: Bu yasa ile İhracata dönük sanayilerin kullandıkları ithal hammaddeleri gümrük vergisinden muaf tutulmuştur. Yani ihracat teşvik edilmiştir.

Ünite 7

8. I. İthalattan alınan tüm vergilerin oranı Ekim 1929’da % 26 iken, bu oran bir yıl sonra % 38’e yükseltilmiştir.
II. Bütün makine, araç ve gereçleri bu sektörde makineleşmeyi teşvik etmek için gümrükten muaf tutulmuştur.
III. Ulaştırma araçlarıyla ülkede üretilmeyen sınai hammaddelerdeki spesifik vergi oranları düşürülmüştür.
IV. Gıda, deri, çimento, ağaç ürünleri, nihai tüketim malları ile yeni gelişmekte olan yerli sanayilere rakip ithal malları üzerindeki nominal vergi oranları yükseltilmiştir.

Ekim 1929’da uygulanmaya başlanan yeni spesifik tarifelerle yukarıdaki değişikliklerden hangisi yapılmıştır?
A) I ve II
B) II ve III
C) I, II, III
D) I ve IV
E) I, II, III, IV
Cevap: E


9. 1913 tarihli Teşvik-i Sanayi Kanunu, ne zaman
yeniden yürürlüğe girmiştir?

A) 1921
B) 1922
C) 1923
D) 1927
E) 1925
Cevap: D


Ünite 7

10. 1927’de yeniden yürürlüğe giren Teşvik-i
Sanayi Kanunu, kaç yıl için hazırlanmıştır?

A) 32
B) 28
C) 15
D) 20
E) 19
Cevap: C


Ünite 7

11. 1055 sayılı yeni Teşvik-i Sanayi Kanunu, 15 yıl
boyunca hangi alandaki kuruluşlara önemli
teşviklerde bulunmuştur?

A) İmalat ve Madencilik sanayi kuruluşlarına
B) Hayvancılık kuruluşlarına
C) Gıda kuruluşlarına
D) Tekstil kuruluşlarına
E) İnşaat kuruluşlarına
Cevap: A


Ünite 7

12. İzmir iktisat kongresinde çiftçi grubunun tütün
Tekelinin kaldırılması önerisine Devlet ne yanıt
vermiştir?
Cevap: Devlet bu öneriyi kabul etmemiş,
aksine yeni Devlet tekelleri oluşturulmuş ve Devlet, tütün tekelini kaldırmayarak onu millileştirmiştir. Ayrıca yeni kamu tekelleri de
oluşturulmuştur.


Ünite 7

13. Aşar vergisi ne zaman kaldırılmıştır?
A) 1923
B) 1928
C) 1925
D) 1926
E) 1927
Cevap: C


Ünite 7

14. Sanayi sayımı ilk ne zaman yapılmıştır?
A) 1927
B) 1941
C) 1963
D) 1982
E) 1912

Cevap: A

15. 1927 sanayi sayımının 1913 ve 1915
sayımlarından farkı nedir?

Cevap: 1927 sayımı, 1913 ve 1915
sayımlarından farklı olarak tüm ülkeyi
kapsayan bir sayımdır.


16. I. Ülkede üretilen değerin % 65’i Tarım ve
Sanayi sektöründen kaynaklanmaktadır.
II. 1927’de sınai üretimin % 44’ü gıda, % 29’u
İse dokuma ve giyim sanayide oluşmuştur.
III. İthalatın % 90’ı sanayi ürünlerinden
meydana gelmiştir.

Yukarıdakilerden hangileri 1927 sanayi sayımı
sonuçlarındandır?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
D) Yalnız III
E) I, II, III
Cevap: E

17. Yerli sanayinin ülke ihtiyaçlarını
karşılayamaması ve teşvik politikalarına
rağmen istenilen sonuçlara ulaşılamaması
sonucunda aşağıdakilerden hangisi ortaya
çıkmıştır?

A) İhracat artmıştır.
B) 1030’lu yılların ortalarından itibaren İthal
ikameci politikalara ağırlık verilmeye
başlanmıştır.
C) İthalat artmıştır.
D) İthalatta serbestleşmeye gidilmiştir.
E) Devlet tekelleri oluşturulmuştur.
Cevap: B


Ünite 7

18. I. Sanayi sektörüne öncelik veriliyordu fakat
tarım sektörü de ihmal edilmemiş,
desteklenmeye devam ediliyordu.
II. Sanayinin gelişmesi için ihtiyaç duyulan
sermayenin tek kaynağı tarım sektörüydü.
III. Gerekli sermaye, girişimci ve altyapı yoktu.
IV. Özel girişimin yetersiz kaldığı alanlarda
Devlet, yatırımları üstleniyordu.
V. Özel girişime dayanan liberal bir ekonomi
politikası izleniyordu.

Yukarıdakilerden hangileri Cumhuriyetin ilk
yıllarında, Türkiye’nin ekonomik göstergeleri
arasında yer alır?

A) I ve II
B) II ve III
C) I, II, III
D) II, III, IV
E) I, II, III, IV, V

Cevap: E


19. Devletçilik ilkesi Anayasa’ya kaç yılında girmiştir?

A)1927
B)1917
C)1947
D)1937
E)1907

Cevap: D

20. Ülkemizdeki devletçiliği “ Özel girişimciliğin ve özel sermayenin işe yarar bir iş yapmayacak,kadar zayıf olduğu bir ülkede, devletin ulusal kalkınma ve ulusal savunma amacıyla sınai faaliyette bir öncü, bir yönetici olarak öne çıkması durumudur” şeklinde tanımlayan kişi kimdir?

A) Fisher
B) Keynes
C) Friedman
D) Adam Smith
E) Bernard Lewis

Cevap: E

Ünite 7

21. I. Sovyet uzmanlarına hazırlattırılmıştır.
II. 5 yıl içinde kamuca gerçekleştirilecek
sanayi projelerinin topluca gösterildiği bir
liste niteliğindedir.
III. Projelerin yatırım tutarları, finansman
kaynakları, işletmelerin üretim
kapasiteleri planda yer almıyordu.
IV. Dünyada gelişme yolunda olan ülkelerde
bu plan, devlet öncülüğünde planlı
sanayileşme uygulamasının ilk örneğini
oluşturmaktadır.

Yukarıdakilerden hangileri Birinci Beş yıllık
Sanayi planının özellikleri arasındadır?

A) I ve II
B) Yalnız I
C) III ve IV
D) II ve III
E) I, II, III, IV

Cevap: E


Ünite 7

22. İkinci Beş Yıllık Sanayi Planının amacı nedir?

Cevap: Daha çok hammaddesi içeride bulunan hafif sanayi dallarında ithal ikamesine gitmektir.












23. I. Hükümet, savaşa girmemekle birlikte
sanayileşme programını büyük ölçüde
durdurmuştur.
II. Savunma harcamaları artmış, 900.000 kişi
silah altında tutulmuştu.
III. Normal bütçe gelirleriyle harcamalar finanse
edilemediği için Merkez Bankası
kaynaklarına daha sık başvurulmuş, bu
sebeple fiyatlar 1945’te 1938’e göre % 400
oranında artmıştır.

II. Dünya Savaşının yaşandığı yıllarda Türkiye’de
yukarıdaki gelişmelerden hangisi yaşanmıştır?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II, III
Cevap: E

Ünite 7

24. Karne uygulaması hangi tarihe kadar devam
etmiştir?
Cevap: 1 Eylül 1944

Ünite 7

25. II. Dünya Savaşı yıllarında geniş halk
kitlelerinin yaşam standartlarını düşüren,
halkın mevcut siyasi iktidara karşı güvenini
sarsan Devlet uygulamaları nelerdir?
Cevap: Milli Korunma Yasası
Varlık Yasası
Çiftçiyi Topraklandırma Yasası
Toprak Mahsulleri Vergisi

Ünite 7

26. Demokrat Parti hangi tarihte kurulmuştur?

Cevap: 7 Ocak 1946

Ünite 7



27. CHP’nin iktidarda kaldığı 27 yıllık dönemin son
hükümetini kim kurmuştur?

Cevap: Şemsettin Günaltay

Ünite 7

28. Demokrat Parti, ne zaman tek başına iktidar
olmuştur?

Cevap: 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimle.

Ünite 7

29. 1952- 1957 döneminde sanayi sektörünün
büyüme hızı ne kadardır?

Cevap: %12,5 gibi rekor bir oranda büyümüştür.

Ünite 7

30. 1950’den sonra (DP’nin iktidar olmasıyla) sanayi ve ekonomi alanında ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
Cevap: - Ekonomide devletçi politika terkedilmiş, liberal bir ekonomi anlayışı benimsenmiştir.
- 1947 Kalkınma (Vanner) Planı ile ithal ikamesi yerine ihracatı teşvik,sanayi yerine tarım, ve kamu kesimi yerine özel sektör tercih edilmiştir.
- Sanayide; Özel sektör gelişim göstermiş, bununla beraber kamu sanayi kuruluşları da büyümüş yani sanayi sektöründe kamunun payı azalmamıştır.
- Önemli kara yolları, su, liman, enerji projeleri bu dönemde gerçekleşmiştir.

Ünite 7

31. I. T.C. Devlet Demir Yolları
II. PTT
III. Denizcilik Bankası
IV. Devlet Malzeme Ofisi
V. Sümerbank

Yukarıdaki kuruluşlardan hangileri Demokrat
Parti döneminde KİT haline getirilmiştir?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) II ve III
D) III ve V
E) I, II, III, IV
Cevap: E

Ünite 7

32. I. Et Balık Kurumu
II. T. Demir Çelik İşletmeleri
III. SEKA
IV. T.C. Turizm Bankası

Yukarıdakilerden hangileri Demokrat Parti
döneminde yeni kurulan KİT’ler nelerdir?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
D) I ve IV
E) I, II, III, IV
Cevap: E

33. I. Toplam yatırımların % 21’i sanayi sektörüne
ayrılmıştır.
II. Ara Malları ve Tüketim Malları dallarında
yoğunlaşma olmuştur.
III. Özel sektör yarımları; şeker, çimento,
pamuklu ve yünlü dokuma sanayilerinde
ağırlık kazanmış ve bu dallarda aşırı
kapasite yaratılmıştır. Bunun sebebi, iç
pazarın korunmuş olmasıdır.

Yukarıdakilerden hangileri 1950-1958
dönemiyle ilgili gelişmelerdendir?

A) I ve II
B) II ve III
C) I, II, III
D) Yalnız I
E) I ve III
Cevap: C


34. [bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]Devlet Planlama teşkilatı ne zaman[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]kurulmuştur?

A) 1926
B) 1930
C) 1932
D) 1961
E) 1972
Cevap: D

Ünite 7

35. Kalkınma planlarını hazırlamak ve yürütme[bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]görevi hangi kuruma aittir?

A) DPT
B) TÜİK
C) NATO
D) UNICEF
E) Merkez Bankası
Cevap: A


























Ünite-8

1. I. Tarifeler
II. Miktar Kısıtlamaları
III. Diğer Kısıtlamalar

Yukarıdakilerden hangileri Mal üreten sanayileri koruyan sınırlamalardandır?
A) Yalnız I
B) II ve III
C) Yalnız III
D) I,II, III
E) I ve III
Cevap: D


Ünite-8

2. I. Yabancı hizmet sağlayıcılarının gerekli şubeleri kurmalarını yasaklayabilir.
II. Hizmet sunan gerçek kişilere ayrımcı bir şekilde uygulanabilmektedir.
III. Farklı ülkelerin hizmet sunucularına farklı işlem yapılmasını sağlayabilmektedir.
IV. Uluslararası düzenlemeler, ulusal düzenlemelere göre
daha etkindir.

Yukarıda verilenlerden hangileri, hizmetler sektörünü koruyan ulusal düzenlemelere ait özelliklerdendir?

A) I,II, IV
B) I ve II
C) I,II, III
D) Yalnız IV
E) Belki de sırf 5
Cevap: C




3. Mal ve Hizmetlerin elektronik araçlarla dağıtımı, pazarlanması, satışı veya teslim edilmesine ne ad verilir?
A) E-Posta
B) E-Devlet
C) E-Öğrenme
D) Elektronik Ticaret
E) E-Lojistik
Cevap: D

Ünite-8

4. Aşağıdakilerden hangisi inşaat ve mühendislik hizmetleri kapsamında yer almaz?
A) Binalar için genel inşaat çalışmaları
B) İnşaat mühendisliği için genel inşaat çalışmaları
C) Tesisat ve montaj çalışmaları
D) İnşaat sektörü ar-ge çalışmaları
E) Bina tamamlanma, nihai çalışmalar ve diğer hizmetler
Cevap: D

Ünite-8

5. I. Toptan satış ticareti hizmetleri
II. Perakende Hizmetleri
III. Bilgisayar Hizmetleri
IV. Franchising
V. Kira Hizmetleri

Yukarıdaki hizmet türlerinden hangileri Dağıtım Hizmetlerindendir?
A) I ve II
B) I,II, III, V
C) I,II, IV
D) Yalnız II
E) I,II, III, IV, V
Cevap: C


6. Aşağıdakilerden hangisi Eğitim hizmetleri içerisinde yer almaz?

A) Lise seviyesinde Eğitim Hizmetleri
B) Ortaokul seviyesinde Eğitim Hizmetleri
C) İlköğretim seviyesinde Eğitim Hizmetleri
D) Yükseköğretim seviyesinde Eğitim Hizmetleri
E) Erişkin Eğitimi
Cevap: B


7.I. Kanalizasyon Hizmetleri
II. Emlak Hizmetleri
III. Atık İmha Hizmetleri
IV. Hıfzısıhha Hizmetleri

Yukarıdakilerden hangileri Çevre Hizmetleri kapsamında yer alır?

A) I,III,IV
B) Yalnız II
C) Yalnız IV
D) I,II, III, IV
E) II, III, IV
Cevap: A

Ünite-8

8. I. Sigorta ve sigortacılığa bağlı hizmetler
II. Factoring
III. Bütçe hesaplamaları
IV. Bankacılık ve diğer mali hizmetler

Yukarıdakilerden hangileri Mali Hizmetlerden değildir?
A) II ve III
B) Yalnız I
C) I,II, III, IV
D) I ve II
E) III ve IV
Cevap: A

Ünite-8

9. I. Hastane Hizmetleri
II. Sosyal Hizmetler
III. İnsan sağlığına ilişkin diğer hizmetler

Yukarıdakilerden hangileri sağlığa ilişkin hizmetlerdendir?

A) I ve II
B) Yalnız II
C) I ve III
D) II ve III
E) I,II ve III
Cevap: E

Ünite-8

10. Aşağıdakilerden hangisi Turizm ve seyahat hizmetlerinden değildir?
A) Otel ve Restoranlar
B) Seyahat Acenteliği
C) Tur Operatörlüğü
D) Taşımacılık Faaliyetleri
E) Turist Rehberliği
Cevap: D

11. Aşağıdakilerden hangisi Ulaşım (Taşımacılık) hizmetlerinden değildir?

A) Deniz, iç su, hava taşımacılığı
B) Petrol taşımacılığı
C) Uzay taşımacılığı
D) Demir Yolu, Kara yolu taşımacılığı
E) Boru taşımacılığı
Cevap: B

Ünite-8

12. Ülkelerin yeterli hizmet altyapısına sahip olması ne açıdan önemlidir?
A) Milli gelir
B) Pazar payı
C) Marjinal fayda
D) Üretkenlik ve rekabet gücü
E) İstihdam
Cevap: D

Ünite-8

13. Ekonomilerde verimliliğin bilgisayar ve enformasyon hizmetlerinin makul maliyetlerle kullanılabilmesi hangi etkiye yol açar?
A) İhracat artar
B) Sanayi sektörünü büyütür.
C) Hizmet verimliliği düşer.
D) Hizmet ithalatını artırır.
E) Sosyal güvenlik harcamalarını artırır.
Cevap: D

Ünite-8

14. Ekonomik gelişme ve kalkınmada en büyük itici gücün “teknik gelişme” olduğunu ve ülkelerin hangi seviyede olduklarının buna göre belirlendiğini “üç sektör” adı altında ortaya koyan iktisatçılar kimlerdir?

A) Wagner
B) Keynes
C) Colin Clark ve Jean Fourastie
D) Friedman
E) Aydemir Akbaş ve Sabit Kanca
Cevap: C

Ünite-8

15. I. Telekomünikasyon ile iletilen hizmetler (bankalar aracılığı ile para transferi)
II. Mal ticareti kapsamındaki hizmetler (Bir danışmanın teknik raporu veya bir diskette yer alan yazılım)
III. Uluslar arası kamyon nakliyatı
Yukarıdakilerden hangileri sınır ötesi işlemlere
örnek olarak verilebilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) II ve III
D) I ve II
E) I,II,III
Cevap: D


16. I. Gayri maddi niteliği
II. Bölünememezlik
III. Birçok hizmet işleminin sınır ötesi hareketi içermemesi

Hizmetler sektörü yukarıda verilen hangi özellikleri nedeniyle ulusal düzenlemeler ile korunur?
A) I ve III
B) I,II, III
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II, III
Cevap: A

Ünite-8

17. I. İthalatçı ülkede ticari bir varlık oluşturmak (Bir şube veya bağlı şirket kurarak)
II. İhracatçı ülkede sınai bir varlık oluşturmak
III. Gerçek kişilerle geçici süre için dolaşım hakkı tanımak. (Avukatların veya mimarların bir başka ülkeye gitmesi)

Hizmet sağlayıcısı ile tüketici arasındaki bağ,yukarıdakilerden hangileri ile sağlanır?

A) I,II, III
B) Yalnız II
C) I ve III
D) I ve II
E) Yalnız III

Cevap: C

Ünite-8

18. Bazı hizmet işlemleri, niteliği gereği tüketicilerin o hizmetin verildiği ülkeye gitmesini gerektirir. Aşağıdakilerden hangisi bunlara örnek teşkil eder?

A) Madenciler
B) Bürokratlar
C) Turistler ve yüksek öğrenim öğrencileri
D) Ev hanımları
E) Kısıtlılar

Cevap: C

Ünite-8




19. I. Eğitim seviyesindeki ilerlemeler
II. Haberleşme teknolojisinde hızlı gelişmeler
III. Elektronik ticaretin gelişimi

Yukarıdaki gelişmelerden hangileri şirketlerin ithalat yaptıkları ülkelerde ticari varlık kurma gerekliliğini ortadan kaldıran etmenlerdendir?

A) I ve II
B) II ve III
C) Yalnız III
D) I, II, III
E) Yalnızım dostlarım

Cevap: B

Ünite-8

20. Türkiye’de hizmetler sektörüyle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) Zaman içinde dünya ekonomisindeki gelişmeye paralel olarak katma değerdeki payını artırmıştır.
B) Ticaret sektörünün katkısındaki artış, turizmin son yıllardaki hızlı gelişimine bağlıdır.
C) Hizmetler sektörünün katma değer içindeki payı azalmıştır.
D) İnşaat, mali aracı kuruluşlar, konut, serbest meslek ve hizmetler ile izafi banka hizmetleri alt sektörlerinin payında 10 yılda çok önemli bir gelişme gözlenmemiştir.
E) Devlet hizmetlerinin katkısının azalması ise 1980’den sonra devletin ekonomideki küçülmesine bağlanabilir.

Cevap: C Diğer şıkları iyi oku.


Ünite-8

21. Aşağıdakilerden hangisi 2009'da GSYG içinde sektörlerin paylarını vermektedir?

Tarım Sanayi Hizmetler
A) 9,2 26,8 64,0
B) 9,2 23,2 65,4
C) 1,2 31,46 32,32
D) 7,5 6,43 95
E) 3,7 20,1 43,7
Cevap: B

Ünite-8




22. Aşağıdakilerden hangisi Hizmetler sektörünün büyümesine en fazla katkı sağlayan alt sektörlerden biri değildir?

A) İnşaat
B) Ulaştırma ve haberleşme
C) Gayrimenkul kiralama
D) Oto Kiralama
E) Ev içi personel çalıştıran hane halkları

Cevap: D

Ünite-8

23. I. İnşaat ve Ticaret sektöründeki daralma
II. Tarım sektöründeki daralma
III. İşçilerin kıyafetlerindeki daralma

Yukarıdakilerden hangileri 2009 yılında hizmetler sektörünün negatif değer almasının nedenleridir?

A) Yalnız I
B) II ve III
C) I, II, III
D) Yalnız III
E) I ve III

Cevap: A

Ünite-8

24. I. İmalat sanayi
II. Ulaştırma ve haberleşme
III. Toptan ve perakende ticaret
IV. Mali kurumlar ve Tarım
V. İnşaat Sektörü

Yukarıdakilerden hangileri 2009 yılında GSYG içinde en fazla paya sahip sektörlerdendir?

A) Yalnız III
B) I ve II
C) I, II, III, IV, V
. D) I ve III
E) IV, V

Cevap: C İlk üç şık GSYG’nin nerdeyse yarısını oluşturmaktadır.

Ünite-8



25. Aşağıdakilerden hangisi toptan ticaret yapan işyerleri arasında ilk üç sırada gelen işyerleridir?
A) Market, Kasap, Tekel Bayii
B) Manav, Bijuteri, Berber
C) Gıda maddeleri, dokuma giyim eşyası ve mobilya,Kereste ve yapı malzemesi işyerleri
D) İnternet Kafe, Petrol ofisi, Galeri
E) Kahvehane, Pastane, İmalathane

Cevap: C

Ünite-8

26. Türkiye’de 1-4 kişinin çalıştığı küçük işletmeler toplam işyerleri sayısının yüzde kaçını oluşturmaktadır?
A) 12 B) 69 C) 34 D) 0,2 E) 89

Cevap: E Ayrıca; 100 ve daha fazla kişinin çalıştığı işyerleri ise toplam içinde % 0,2 kadardır.

Ünite-8

27. Uluslararası piyasalardaki kriz yurtiçi talebi ve yatırımları olumsuz etkilemiş, ulusal gelirde ve çeşitli sektörlerde daralmaya yol açmıştır. Bu durumdan en çok etkilenen sektör aşağıdakilerden hangisidir?

A) Film Sektörü
B) Tarım
C) Sanayi
D) Ticaret Hizmetleri Sektörü
E) İmalat Sanayi

Cevap: D
Çünkü bu sektör diğer sektörlerle yakın bağlantısı sebebiyle farklı sektörlerdeki gelişmelerden fazlasıyla etkilenmekte, ve bağlantılı olduğu [/b]sektörlerdeki faaliyetleri doğrudan etkilemektedir.

28. Ticaret Hizmetleri sektörünün 2007 ve 2008 yıllarında GYSG içindeki payı hanginde doğru olarak verilmiştir?

2007 2008
A) 15,2 14,9
B) 20,1 19,8
C) 23,9 15,5
D) 26,8 98,9
E) 10,1 21,1

Cevap:A

Ünite-8

29. I. Rekabetçi bir ortamda verimlilik artışının sağlanması
II. Faaliyet hacminin büyütülmesi
III. Teknoloji ve yenilikçiliğin özendirilmesi

Yukarıdakilerden hangileri Ticaret hizmetleri sektörünün temel amaçlarındandır?

A) I ve II
B) II ve III
C) Yalnız III
D) Yalnız II
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

30. Bir ekonominin büyümesi ve Pazar için üretim yapabilmesi hangi alt sektörlerin gelişimine bağlıdır?

A) Eğitim
B) Sağlık
C) Çevre
D) Ulaştırma ve Haberleşme
E) Sanayi
Cevap: D

Ünite-8

31. 2009 yılında sabit sermaye yatırımları içinde ulaştırma yatırımlarının payı nedir?

A) 16,7
B) 23,5
C) 40,1
D) 92,7
E) 12,5

Cevap: B

32. Kara yolu yatırımlarının ulaştırma yatırımları içindeki payı kaçtır?

A) % 80
B) % 40
C) % 20
D) % 60
E) % 10

Cevap: A

Ünite-8



33. Ulaştırma sektörünün ekonomik kalkınma üzerindeki etkileri nelerdir?

A) Denk Bütçe çarpanı fazla verir
B) Merkez Bankasından borçlanma gerçekleşir.
C) Spekülatif para talebi faiz esnekliği sıfırın altında değer alır.
D) Serbest piyasa etkinliği sağlanır.
E) Sanayi ve tarım ürünlerinin daha etkin dağıtımına imkân verip ekonomik kalkınmayı hızlandırır.
Cevap: E

Ünite-8

34. Osmanlı Devletinde düşük standartlı kara yolu uzunluğu 13.900 km’dir. 1950’den sonra üst yapılı kara yolu uzunluğu kaç km olmuştur?
A) 24.200 km
B) 14.800 km
C) 32.250 km
D) 40.170 km
E) 14.100 km
Cevap: A

Ünite-8

35. YBYKP döneminde yurt içi yolcu taşımalarının yüzde kaçı kara yolu ile gerçekleştirilmiştir?

A) % 15
B) % 35
C) % 95
D) % 65
E) % 25
Cevap: C

Ünite-8

36. Türkiye’de demiryollarının yapımı ve işletilmesi hangi tarihte Devlet Demiryolları idaresine verilmiştir?

Cevap: 23 Mayıs 1927
Devlet Demiryolları idaresi ise 1929 yılına kadar Bayındırlık Bakanlığında iken bu yıldan sonra Ulaştırma Bakanlığına bağlanmıştır.

Ünite-8


37. Devlet Demiryolları İdaresi hangi tarihte Kit’e dönüştürülmüştür?
Cevap: 29 Temmuz 1953 tarihinde Kit’e dönüştürüldü ve TC. Devlet Demiryolları İşletmesi adını almıştır.Ayrıca Demir yollarının inşası, Bayındırlık bakanlığı tarafından yapılmakta ve daha sonra TCDD’ye yasa ile devredilmektedir.

Ünite-8

38. Mal taşımacılığında en ucuz sektör hangisidir?

A) Hava
B) Kara
C) Polat
D) Deniz
E) Abdülhey

Cevap: D

Ünite-8

39. Türkiye kendi kıyılarında Türk karasularında gemi işletme hakkını hangi anlaşmayla yabancılardan almıştır?
A) Lozan Antlaşması
B) Gümrü Antlaşması
C) Atina Antlaşması
D) Sevr Antlaşması
E) Ayestefanos Antlaşması

Cevap: A

Ünite-8

40. Limanlar arasında yolcu taşıma hakkı hangi yıl özel teşebbüsten alınıp devlete bırakılmıştır?
Cevap: 1933

Ünite-8

41. Denizbank kaç yılında kurulmuştur?
Cevap: 1938

1939’da da Devlet teşekkülü olarak Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü oluşturulunca, Denizbank bu kuruluşa devredilmiştir.

Ünite-8



42. Türkiye, Kabotaj hakkını hangi gelişmeyle elde etmiştir?

A) Teşkilat-ı Esasiye kanunu ile
B) Osmanlı Devleti zamanında verilen kapitülasyonların kaldırılması ile
C) Tekalif-i Milliye emirlerinin kabulü ile
D) Saltanatın kaldırılması ile
E) Mebusan Meclisinin kapatılması ile
Cevap: B

Ünite-8

43. Kapitülasyonlar hangi anlaşma ile kaldırılmıştır?

A) Berlin Antlaşması
B) Londra Antlaşması
C) Kasr-ı Şirin Antlaşması
D) Mondros Ateşkes Antlaşması
E) Lozan Antlaşması
Cevap: E

Ünite-8

44. Ankara – Eskişehir hızlı tren hattının km maliyeti ne kadardır?

A) 100.000 Dominik Pesosu
B) 250.000 Afyon Dinarı
C) 150.000 Japon Yeni
D) 3,6 milyon Euro
E) 8,9 milyon Fransız Frangı
Cevap: D

Ünite-8

45. Dış ticarete konu olan malların yüzde kaçı deniz yolu ile taşınmaktadır?

A) % 40
B) % 50
C) % 65
D) % 80
E) % 99
Cevap: D

Ünite-8




46. Türkiye’de yük taşımacılığında kara yollarından sonra hangisi gelir?

A) Deniz Yolları
B) Hava Yolları
C) Arda Boyları
D) Fındık Dalları
E) Gesi Bağları
Cevap: A

Ünite-8

47. Gümrük gözetimi altındaki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden istiflenmesi, yerinin değiştirilmesi,büyük kaplardan küçük kaplara aktarılması,kapların yenilenmesi veya tamiri, havalandırılması,karıştırılması ve benzeri işlemlere ne ad verilir?

A) Saklama
B) Depolama
C) Elleçleme
D) Stoklama
E) Bloklama
Cevap: C

Ünite-8

48. I. Milli Savunma Bakanlığına bağlı olarak 20 Mayıs 1933’te kurulmuştur.
II. 1935 yılında Bayındırlık Bakanlığına bağlanmıştır.
III. 1938’de Ulaştırma Bakanlığına bağlanmış ve İktisadi Devlet Teşekkülü olarak “Devlet Hava Yolları” adını almıştır.

“Havayolları Devlet İşletme Dairesi” ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) I, II, III
D) II ve III
E) Yalnız III
Cevap: C

Ünite-8

49. Türk Hava Yolları ne zaman kurulmuştur?
A) 26 Ağustos 1986
B) 30 Ekim 1985
C) 01 Mart 1956
D) 30 Şubat 1923
E) 12 Nisan 1987
Cevap: C

Ünite-8

50. Türkiye-Irak Petrol Boru hattı hangi yıl işletmeye açılmıştır?
A) 1977
B) 1925
C) 1981
D) 2002
E) 1951
Cevap: A

Ünite-8

51. I. 1990’ların başlarına kadar tekel konumundadır
II. Özel hava yolu şirketlerinin de piyasaya dahil olmasıyla tekel olma hakkını kaybetmiştir
III. Kolektif ortaklıktır
IV. 2008 yılında Anadolu Jet olarak iç hat uçuşlarına başlamıştır

THY ile ilgili yukarıda verilenlerden hangileri doğrudur?
A) I ve II
B) II ve III
C) I ve III
D) I ve IV
E) I, II, IV
Cevap: E

Ünite-8

52. I. Ruhsat sahibi ücret tarifeleri ile uygulama tarihini yürürlüğe koymadan üç gün önce duyurmak kaydıyla belirleyebilir
II. Uçuş tarifeleri, ruhsat sahibi tarafından belirlenecek ve Ulaştırma Bakanlığınca onaylandıktan 7 gün sonra yürürlüğe girecektir
III. Hava Yollarının iç hat uçuş fiyatlarının serbestçe belirlenmesine imkan sağlanacaktır

26 Nisan 2001’de Türk Sivil Havacılık Kanununda yapılan değişiklikle yukarıdaki gelişmelerden hangileri gerçekleşmiştir?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8



53. THY’nin ve diğer hava yolları şirketlerinin ücret tarifelerini serbestçe tespit edebilmeleri aşağıdaki durumlardan hangisini ortaya çıkarmaz?

A) Ücretleri gün ve saat itibariyle farklılaştırarak mevcut uçak kapasitesini etkin bir biçimde kullanmalarını sağlar.
B) Sektörde atıl kapasite oluşur.
C) Sektörde rekabet artarak orta ve uzun vadede istihdam artışına katkıda bulunur.
D) Sektör gelişerek Turizme katkıda bulunur.
E) Sektörün gelişmesiyle yurtdışındaki vatandaşların da bu sektöre kaynak yatırması özendirilir.

Cevap: B

Ünite-8

54. Dünyada ham petrol ve petrol ürünleri taşımacılığında 1960’lardan sonra deniz yollarının yanı sıra hangi sektör ortaya çıkmıştır?

A) Kara Yolu Taşımacılığı
B) Tanker Taşımacılığı
C) Hava Yolu Taşımacılığı
D) Boru hattı Taşımacılığı
E) Demiryolu Taşımacılığı

Cevap: D

Ünite-8

55. I. İnşa giderleri Irak Hükümeti tarafından karşılanması karşılığında Türkiye, 1986 yılından sonra Musul petrollerinden Lozan gereğince alması gereken paydan vazgeçmiştir.

II. İnşa giderleri Türkiye – Irak ortaklığıyla karşılanmıştır.

III. İnşa giderlerinin tümü Türkiye Hükümeti tarafından karşılanmıştır.

Türkiye – Irak Boru Hattının ikinci bölümünün inşa giderleri ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve II
D) I ve III
E) I, II, III

Cevap: A

Ünite-8



56. Türkiye – Irak Petrol Boru hattının günlük kapasitesi ne civardadır?

Cevap: 700 bin varil (35 milyon ton), pompalama istasyonları eklendiğinde 900 bin varil (45 milyon ton)

Ünite-8

57. Ülkemiz Türkiye – Irak botu hattından nakledilen petrolün ne kadarını satın alma hakkına sahiptir?

A) % 50
B) % 65
C) % 40
D) % 30
E) % 20
Cevap: C

Ünite-8

58. Türkiye – Irak Petrol boru hattının işletmesi aşağıdakilerden hangisine aittir?

A) BM
B) NATO
C) BOTAŞ
D) UNİCEF
E) IMF

Cevap: C

Ünite-8

59. Türkiye, Irak ( Musul) petrollerinden 25 yıl süreyle alması gereken %10’luk payı kime ne kadara satmıştır?

A) Fransızlara 3,5 milyon dolar’a
B) İngilizlere 5,5 milyon sterlin’e
C) İtalyanlara 2,5 milyon euro’ya
D) Araplara 6,5 milyon dolar’a
E) Ruslara 4,5 milyon euro’ya

Cevap: B

Ünite-8




60. I. 18 Nisan 2001’de kabul edildi ve 2 Mayıs 2001’de yürürlüğe girdi.
II. Kent içi dağıtımda BOTAŞ ve Belediye kuruluşlarına ait tekeller kaldırıldı.
III. Doğalgazın temininden son kullanıcılara iletimine kadar olan tüm aşamalarında kamunun yanı sıra özel girişimcilere de hak tanındı.

Yukarıdakilerden hangileri 4646 Doğalgaz Piyasası Kanunu ile ilgili doğru bilgilerdir?

A) Yalnız I
B) Yalnız III
C) I ve II
D) I ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

61. Hazar havzasındaki ülkelerde üretilen ham petrolü boru hattı ile Akdeniz üzerinden dünya pazarlarına ulaştıran proje hangisidir?

A) Trans Anadolu Petrol Boru Hattı Projesi
B) Nabucco Boru Hattı Projesi
C) Bakü – Tiflis – Ceyhan Boru Hattı Projesi
D) Musul Petrol Boru Hattı Projesi
E) Kerkük – Yumurtalık Boru Hattı Projesi
Cevap: C

Ünite-8


62. Bakü – Tiflis – Ceyhan Boru Hattı Projesi kaç yılında tamamlanmıştır?

A) 2005
B) 2001
C) 2003
D) 2007
E) 2009

Cevap: A

Ünite-8






63. I. 25 Mayıs 2005’te petrol pompalanmaya başlanmıştır.
II. Finansmanı için 2,6 milyar dolar harcanmıştır.
III. Boru hattının 1076 km’lik kısmı Türkiye’dedir.

Yukarıdakilerden hangileri Bakü – Tiflis – Ceyhan boru hattıyla ilgili doğru bilgilerdir?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) I ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8


64. I. Kafkas Petrollerini Karadeniz’e taşır.
II. Karadeniz Petrollerini Akdeniz’e taşır.
III. Projenin temeli 2007’de Adana-Ceyhan’da atılmıştır.

Yukarıdakilerden hangisi Trans Anadolu Petrol Boru Hattı Projesi ile ilgili bilgilerdendir?

A) Yalnız I
B) I ve III
C) I ve II
D) II ve III
E) Yalnız III

Cevap: D

Ünite-8


65. I. Haberleşmenin etkinliği ile ekonominin gelişmesi arasında çok yakın bir ilişki vardır.
II. 1980’li yıllara kadar devlet tekelindedir.
III. Haberleşme faaliyetleri, ekonominin temel hizmet sektörlerinden biridir.

Yukarıdakilerden hangileri Türkiye’de haberleşme sektörünün niteliklerindendir?
Cevap: I, II ve III

Ünite-8





66. PTT’nin 13 Temmuz 1953’te İktisadi Devlet Teşekkülü olmasıyla aşağıdaki
gelişmelerden hangisi meydana gelmiştir?

A) Uluslar arası görüşmeler başlamıştır.
B) Haberleşme hizmetlerinde çok hızlı bir gelişim gözlenmiştir.
C) Bütçeye ek kaynak sağlanmıştır.
D) Akşam 6’dan sabah Sabah 6’ya her yöne görüşme bedava olmuştur.
E) Haberleşme maliyetlerinde artışlar gözlenmiştir.

Cevap: B

Ünite-8


67. I. Minimum maliyetlerle haberleşme hizmeti sağlama
II. Sektörde adil ve serbest rekabete dayalı dinamik ve güçlü bir piyasa oluşturma
III. Sektörle ile ilgili politikalara katkı sağlama
IV. Tüketici haklarının korunmasını sağlayıcı önlemleri alma
V. Frekans ve numara gibi kıt kaynakların planlanarak, etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak

Yukarıdakilerden hangisi 15 Ağustos 2000 tarihinde kurulan Telekomünikasyon Kurumunun amaçlarıdır?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yapayalnız III
D) Kimsesiz V
E) II, III, IV, V

Cevap: E

Ünite-8


68. I. Nitelikli eleman gerektirmez
II. Dışa ve ithalata bağımlılığı düşük bir sektördür
III. Diğer sanayi kollarını uyarır
IV. Sanayi sektörü gibi devamlı üretim kapasitesi ve istihdam yaratır.

Yukarıdakilerden hangileri Türkiye'de inşaat sektörünün özellikleri arasında yer alır?

A) I ve II
B) Yalnız II
C) II ve III
D) I ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8


69. 2009 yılında inşaat sektörünün GSUG içindeki payı kaçtır?
A) % 4,3
B) % 5,5
C) % 10
D) % 25
E) % 15

Cevap: A

Ünite-8


70. İnşaat Sektörünün 1960’lı yıllardaki gelişiminin ardında yatan temel etken nedir?

A) Enflasyon oranındaki azalma
B) Faiz oranlarındaki düşme
C) Kamu altyapı yatırımlarındaki artış
D) Özel altyapı yatırımlarındaki artış
E) Ek bütçe oluşturulması

Cevap: C

Ünite-8


71. I. Altyapı yatırımları artmıştır.
II. Firmalara yabancılarla çalışıp deneyim kazanma ve düşük maliyetlerle makine parkına sahip olma şansı verilmiştir.
III. Dış borç stokunda azalma olmuştur.

Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girmesiyle yukarıdakilerden hangileri gerçekleşmiştir?

A) I ve II
B) I ve III
C) Yalnız III
D) II ve III
E) I, II, III

Cevap: A

Ünite-8




72. Türkiye’de toplam yapı üretiminde konut üretiminin payı kaçtır?

A) % 10
B) % 25
C) % 30
D) % 90
E) % 35

Cevap: D

Ünite-8


73. 1993- 2003 döneminde küçülme gösteren tek sektör aşağıdakilerden hangisidir?

A) Eğitim
B) İnşaat
C) Sağlık
D) Çevre
E) Ulaştırma

Cevap: B (% 22 küçülmüştür)

Ünite-8

74. İnşaat sektörü, aşağıdaki yapı türlerinden hangisi kapsamaz?

A) Konut
B) Sağlık ve Eğitim
C) Lojistik
D) Spor, Ticari
E) Turistik ve İdari

Cevap: C

Ünite-8


75. İnşaat sektörü Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1950’lere kadar hangi alanlarda çalışmalar yapmıştır?

A) Konut
B) Şehir planlaması
C) Cadde
D) Aydınlatma
E) Demiryolu hatları ve Büyük su projeleri

Cevap: E

Ünite-8


76. 2005 yılının ilk yarısında, inşaat ruhsatlarındaki artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre % kaç olmuştur?

A) % 10
B) % 50
C) % 40
D) % 25
E) % 13

Cevap: C

Ünite-8


77. Türkiye’de son yıllarda sabit sermaye yatırımları içinde ilk sırada hangisi yer almaktadır?

A) Konut
B) Ticari İşletme
C) KİT’ler
D) İktisadi Devlet Teşekkülleri
E) Spor Tesisleri

Cevap: A

Ünite-8


78. ABYKP döneminde toplam sabit sermaye yatırımları içinde Konut’un payı kaçtır?

A) % 32,3
B) % 50
C) % 46
D) % 20
E) % 10

Cevap: A

Ünite-8






79. I. Emlak Kredi Bankası’nın konut kredilerindeki hızlı artış
II. Toplu konut fonunun kurularak konut yapımını ucuz kredi ile desteklemesi
III. Enflasyonist ortamda tasarruf sahiplerinin enflasyondan korunmak için konuta yönelerek sektöre talep yaratması

Yukarıdakilerden hangisi 1980’li yıllardan sonra konut sektörünün toplam sabit sermaye ve özel sektör yatırımları içindeki payını artıran faktörlerdendir?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

80. 1985 yılında 770 milyon dolar olan net turizm geliri, 2009 yılında ne kadardır?

A) 14,1 milyar dolar
B) 20 milyar dolar
C) 15 milyar dolar
D) 35 milyar dolar
E) 25 milyar dolar

Cevap: A

Ünite-8

81. Sürekli oturduğu ülke dışında başka bir ülkeyi 24 saatlik bir süre için ziyaret eden kişiye ne ad verilir?

A) Seferi
B) Çelebi
C) Bedevi
D) Kutup Ayısı
E) Turist

Cevap: E

Ünite-8

82. I. 2003 yılından sonra Turizm gelirlerine, daha önce işçi gelirleri olarak hesaplanan ancak günümüzde yurda girişte turizm geliri olarak değerlendirilen harcamalar dahil edilmiştir.

Yukarıda Turizm gelirleri tanımında yapılan 2004 değişikliğinin içeriği yer almaktadır. Bu değişikliği hangi kurum gerçekleştirmiştir?
Cevap: Merkez Bankası

Ünite-8

83. Türkiye’de vatandaş ve yabancıların giriş ve çıkışları ile ilgili ilk resmi kayıtlar hangi yılda ve hangi birimce tutulmuştur?

Cevap: 1938 yılında Emniyet Genel Müdürlüğünce tutulmuştur. Bu uygulama 1953’ten sonra DİE tarafından hazırlanan fişler aracılığıyla izlenmeye başlanmıştır.

Ünite-8

84. Türkiye’de turizm konusunda devlet yapısı içinde ilk örgütlenme hangi yasayla oluşmuştur?

Cevap: İktisat Vekaleti Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında yasa ile. (2450 Sayılı yasa)

Ünite-8

85. Turistler, dövizlerini Bankalar dışında otellere ve mağazalara bozdurma hakkına hangi yıldan itibaren sahip olmuşlardır?

A) 1981
B) 1984
C) 1980
D) 1987
E) 1983
Cevap: B

86. Turistler, dövizlerini Döviz Bürolarına bozdurma hakkına hangi yıldan itibaren sahip olmuşlardır?

A) 1988
B) 1984
C) 1982
D) 1988
E) 1986

Cevap: A

Ünite-8







87. I. Son yıllarda turizme verilen önem
II. Turistik belgeli tesis ve yatak sayısındaki artış
III. Genel ekonomide ve turizm sektöründeki alt yapının (yol, yat limanı, ulaşım, arıtma tesisleri, haberleşme, tanıtım, personel yetiştirme) hızlı gelişimi

Yukarıdakilerden hangileri 1990’lı yıllardan sonra Türkiye’de turist sayısında yaşanan hızlı artışın nedenleri arasındadır?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

88. Türkiye’de 1983 yılına kadar turizm sektöründen sağlanan döviz gelir ve giderleri nasıl hesaplanıyordu?

Cevap: Merkez Bankası ile bankalarda işlem gören dövizlerin hesaplanmasıyla bulunuyordu.

Ünite-8

89. I. Türkiye, Turizm sektöründen 1980’li yılların sonlarından sonra önemli gelir elde etmeye başlamıştır.
II. 1950’de turizm gelirleri 6 milyon giderleri ise 23 milyon dolardır. Net Bakiye -17 milyon dolardır.
III. 1960’da gelirler Turizm gelirleri 6 milyon, giderleri ise 8 milyon dolardır. Net bakiye -2 milyon dolardır.
IV.1967 ‘de gelirler 13, giderler 27, Net bakiye -14 milyon dolardır.
V. 1967’den sonra Turizm net bakiyesi devamlı artı olmuştur.

Türkiye’de turizm sektörüyle ilgili olarak yukarıdaki verilerden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
D) I, II, III, IV
E) I, II, III, IV, V

Cevap: E

Ünite-8


90. Dünya Turizm Örgütü (WTO) rakamlarına göre 2009 yılında dünya turizm gelirleri ne kadardır?

A) 944 milyar dolar
B) 800 milyar dolar
C) 440 milyar dolar
D)540 milyar dolar
E) 360 milyar dolar

Cevap: A

Ünite-8

91. I. ABD
II. İspanya
III. Fransa

Dünya Turizm örgütünün (WTO) 2009 rakamlarına göre dünya turizm gelirlerinden en çok payı alan ülkelerin sıralaması nasıldır?
A) II-I-III
B) I-III-II
C) III-I-II
D) III-II-I
E) I-II-III
Cevap: E

Ünite-8

92. Dünya Turizm örgütünün (WTO) 2009 verilerine göre Türkiye’nin dünya turizm gelirleri içindeki payı ve sıralamadaki yeri nedir?

A) 22 Milyar Dolar ile 8’inci
B) 11 Milyar Dolar ile 10’uncu
C) 44 Milyar Dolar ile 7’inci
D) 55 Milyar Dolar ile 4’üncü
E) 33 Milyar Dolar ile 9’uncu

Cevap: A

Ünite-8







93. I. Dünya Turizmi istikrarlı olarak büyümeye devam etmiştir.
II. Rekabet ortamı yoğunlaşmıştır.
III. Bu dönemde dünyada turist sayısında yıllık artış oranı % 4,3, turizm gelirlerinde ise & 6,5’tir.

Yukarıdakilerden hangileri 1990’lı yıllarda Dünyada turizm sektöründe yaşanan gelişmelerdendir?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) I ve III
D) II ve III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

94. 1990’lı yıllardaki artış hızı baz alınarak yapılan tahminlere göre 2020 yılında toplam turizm gelirleri ne kadar olacaktır?

A) 2 trilyon dolar
B) 3 trilyon dolar
C) 4 trilyon dolar
D) 5 trilyon dolar
E) 6 trilyon dolar

Cevap: A

Ünite-8

95. Avrupa Birliği ülkelerinin Türk Turizmi açısından önemi nedir?

A) AB ülkeleri Türk Turizmi ile ilgili tanıtım faaliyetlerini başarılı bulmakta ve desteklemektedir.
B) AB ülkeleri Türk Turizmi ile ilgili tanıtımları Basın desteğiyle duyurmaktadırlar.
C) AB ülkelerinden gelen turistlerin % 90’ı birden fazla kez ülkemizi ziyaret etmektedir.
D) Ülkemizin GSUG’nin % 80’i AB ülkelerinden gelen turistlerin ülkemize bıraktığı dövizlerden oluşmaktadır.
E) AB ülkemiz için çok önemli bir pazardır. Türkiye’ye gelen turistlerin yarıdan fazlası ve gecelemelerin yaklaşık dörtte üçü AB ülkeleri kaynaklıdır.

Cevap: E

Ünite-8


96. AB ülkelerinin dünya turizm hareketlerinden aldıkları pay ne kadardır?

A) % 10
B) % 20
C) % 30
D) % 40
E) % 50

Cevap: D

Ünite-8

97. En çok turist çeken ülkeler aşağıdakilerden hangisidir?

A) İngiltere – Rusya - Ukrayna
B) Guatemala – Senegal – Uganda
C) Romanya – Bulgaristan – Makedonya
D) Ekvador – Brezilya – Kolombiya
E) Fransa – İspanya – İtalya

Cevap: E

Ünite-8

98. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dış turizm gelirinin ihracata oranı kaçtır?

A) % 7
B) % 3
B) % 5
C) 3’ün 5’in hesabını yapma
D) Yav banane bundan !

Cevap: A

Ünite-8

99. Gelişme yolunda olan ülkelerde, dış turizm gelirinin ihracata oranı kaçtır?

A) % 9,6
B) % 1,6 Benzinli
C) % 1,4 Benzinli ama az yakar
D) % 2,0 Benzin + LPG
E) % 5,0 vergisi yüksektir bunun

Cevap: A

Ünite-8


100. OECD ülkeleri içinde, yabancı turist girişi bakımından son 5 yılda en hızlı gelişimi aşağıdaki ülkelerden hangisi göstermiştir?

A) Katar
B) Lüksemburg
C) Hollanda
D) Belçika
E) Türkiye

Cevap: % 20,6 artışla “Canım Türkiye’m 

Ünite-8

101. I. 2010’da dünyadaki turist sayısı 1 milyarın üzerine çıkacak, turizm gelirleri ise 1,5 trilyon dolara ulaşacaktır.
II. 2020’de dünyadaki turist sayısı 1,5 milyar kişi olacak, toplam turizm gelirleri ise 2 trilyon dolar olacak ve 717 milyon kişi ile Avrupa’nın en çok
turist kabul eden bölge olmayı sürdürecektir.
III. Dünya turizminden 1995’te % 60 pay alan Avrupa’nın payının 2020’de %46’ya düşecektir.

Dünya Turizm Örgütü tarafından hazırlanan Turizm 2020 Yılı Vizyonu çalışmasında yukarıdaki tahminlerden hangileri yapılmıştır?

A) Yalnız I
B) I ve II
C) Poff SIKILDIM
D) Neyse devam Yalnız III
E) I, II, III

Cevap: E

Ünite-8

102. 2009 yılında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler ve sıralaması aşağıdakilerden hangileridir?

A) Rusya – Almanya – İtalya
B) İngiltere – Fransa – Rusya
C) Hollanda – Belçika – Almanya
D) Almanya – Rusya – İngiltere
E) Brezilya – Rusya – Çek Cumhuriyeti nerdee

Cevap : D

Ünite-8


103. Dünya Turizm örgütünün ( WTO) tahminlerine göre 2020 yılında en fazla turist çeken ve dünya turizm pazarından en büyük payı alması beklenen bölgeler aşağıdakilerden hangisidir?

A) Güney Amerika – Orta Doğu – Antartika
B) Sibirya – Orta Avrupa – Kafkaslar
C) Avrupa – Doğu Asya – Pasifik
D) Kuzey Amerika – Orta Asya – Karayipler
E) Mikronezya – Sahraaltı Afrika – Kuzey Kutbu

Cevap: C

Ünite-8

104. 2009 yılında Türkiye’nin turizm gelirleri ne kadardır?

A) 23,2 milyar dolar
B) 24,3 milyar dolar
C) 25,1 milyar dolar
D) 21,2 milyar dolar
E) 26,9 milyar dolar

Cevap: D

Ünite-8

105. I. % 55,8’i OECD ülkelerindendir.
II. % 21,7’si Doğu Avrupa ülkelerindendir.
III. OECD ve Doğu Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısında önemli artışlar olmuştur.

2009 yılında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerle ilgili yukarıda verilenlerden hangisi doğrudur?

A) I ve II
B) II ve III
C) I ve III
D) Yalnız III
E) I, II, III

Cevap: E


(alıntıdır)
 
slm ;
üzgünüm sorunuzla alakalı değil ama ben aslında sizlerin görüşlerinizi almak istiyorum ,aöf iktisat 3-4 üncü sınıfa geçmeyi başaran arkadaşlar ,nasıl çalıştınız? özel dershaneye gittinizmi?yoksa evde tek başıma çalışsam başarılı olurmuyum?buraya yazmamın nedeni fikre değil sizin gibi deneyimli arkadaşların tecrübelerine ihtiyacım var.teşekkürler
 

tatlım ben direk 3.sınıftan başladım genelde hep geçmiş yıl sorularını ve 5500 soru bankası varya onları çalışarak geçmiştim sadece 2 dersten kursa gittim onlarda takıldığım zor olan derslerden
 

4.sınıftayım bu sene hiç ders almadan umarım geçeceğim... Genel olarak notlar 3 ders dışından hiç fena değil. Çıkmış Sınav sorularını çözdüm sadece kitapa zaman kalmadı :)(((
 

4.sınıftayım bu sene hiç ders almadan umarım geçeceğim... Genel olarak notlar 3 ders dışından hiç fena değil. Çıkmış Sınav sorularını çözdüm sadece kitapa zaman kalmadı :)(((
 

Merhaba senin paylaşımda bulunduğun soruları nereden buldun acaba ? benim 4. sınıfın tüm derleri varda :))
 
canım ben bazılarını açıköğretim sitelerinden bazılarınıda kursta hoca vermişti ordan paylaşımda bulundum
 
VIII.ÜNİTE
HİZMETLER SEKTÖRÜNDE GELİŞMELER

1.HİZMETLER SEKTÖRÜNÜN KAPSAMI VE TÜRKİYE’DEKİ GENEL DURUMU

İngiliz ve Fransız iktisatçılar Colin Clark ve Jean Frostie ekonomik gelişme ve kalkınmada en büyük itici gücün teknik gelişme olduğunu ve ülkelerin hangi seviyede olduklarının buna göre belirlendiğini “üç sektör”teorisi adı altında ortaya koymuşlardır.
BM lerin ayırımına göre hizmetler sektörü;
*Hükümet hizmetleri
*Genel kamu hizmetleri
*Teşebbüs ve özel kuruluşların hizmetleri
*Dinlenme,eğlence ve benzeri hizmetler
*Diğer kişisel hizmetler
olarak sınıflandırılmıştır.Tüm bu hizmetler,teknolojik gelişmelerle birlikte gelişmiş ve bu sektörün ticaretinde önemli artışlar yaşanmıştır.Hizmetler sektörünün ekonomi içindeki payı %50 nin altında olan ülkeler gelişme yolunda olan ülkelerdir.

A-Hizmetler Sektörünün Mal Piyasalarından Farkı

*Hizmetlerin temel özelliklerinden biri gayri maddi ve görünmez olmalıdır.Mallar görülebilir ve maddidir.(İstisnai olarak bir danışmanın diskete alınmış raporu okunabilir)
*Hizmetler genelde mallardan farklı olarak depolanamaz
*Hizmet;ticari olarak satılan ve ayağa düşmeyen şey olarak tanımlanabilir.
*Mallarla ilgili uluslar arası ticaret,malların bir ülkeden diğer ülkeye fiziki hareketini içerir.Oysa çok az hizmet işlemi sınır ötesi hareketi gerektirir(telekomünikasyon veya danışmanın diskete kayıtlı raporu gibi mal ticareti kapsamındaki hizmeti sınır ötesi harekete örnektir)
*Mal üreten sanayiler,genelde tarifeler,miktar kısıtlamaları ve diğer sınır önlemleriyle korunmaktayken; hizmetler sektörü ulusal düzenlemeler ile korunmaktadır.(Bu tür düzenlemeler yabancı hizmet sağlayıcıların hizmet sunmaları için gerekli şube ve yatırımlarını yasaklayabilir.Aynı zamanda bu ulusal düzenlemeler hizmet sunan gerçek kişilere ayrımcı bir şekilde uygulanabilmektedir.Farklı ülkelerin hizmet sağlayıcılarına,farklı işlem yapılmasını da sağlayabilir)
*Hizmet işlemlerinin çoğunda işlemlerin zamanı ve tüketim yeri birbirinden ayrılmamakta ve hizmet sağlayıcısı ile tüketici arasında yakınlık olması gerekmektedir.Bu yakınlık ithalatçı ülkede ticari bir varlık oluşturmak veya gerçek kişilere geçici bir süre o ülkede dolaşım hakkı tanınarak mümkündür.Turistler ve yüksek öğrenim için başka ülkeye gidenler hizmetin verildiği ülkeye gitmek durumundadırlar.

Hizmet ticaretinin büyümesinde e-ticaret gelişiminin rolü büyüktür.E-ticaretin bir tanımı olmamakla beraber;mal ve hizmetlerin elektronik araçlarla dağıtımı ,pazarlaması ,satışı veya teslimini kapsamaktadır.
Dünya Ticaret Örgütü hizmetler sektöründeki ekonomik faaliyetleri 12 başlık altında toplamıştır.

1-Ticari hizmetler (meslek,bilgisayar,ar-ge,emlak,kira ve diğer ticari hizmetler)
2-İletişim Hizmetleri (posta,kurye,telekomünikasyon..vb)
3-İnşaat ve mühendislik hizmetleri (genel inşaat çalışmaları,tesisat ve montaj..vb)
4-Dağıtım hizmetleri (toptan ve perakende satış hizmetleri,franchising..vb)
5-Eğitim hizmetleri (ilköğretim,lise,yüksek öğretim,erişkin eğitimi..vb)
6-Çevre hizmetleri (kanalizasyon,atık imha ve hıfzısıhha..vb)
7-Mali(sigorta ve bankacılık)hizmetleri
8-Sağlık hizmetleri (hastane,insan sağlığına ilişkin diğer hizmetler ve sosyal hizmetler..vb)
9-Turizm ve seyahat hizmetleri (otel,restoran,seyahat acentalığı,rehberlik..vb)
10-Eğlence,kültür ve spor hizmetleri (tiyatro,orkestra,haber ajansı,arşiv,müze,kütüphane..vb)
11-Ulaşım hizmetleri (deniz,iç su ,hava,uzay,kara ve demir yolları ile boru taşımacılığı..vb)
12-Diğer hizmetler

B-Türkiye Ekonomisinde Hizmetler Sektörü

Yıllar itibariyle hizmetler sektörünün katma değer içindeki payları aşağıda yer almaktadır.
1973…..%44,9 1980....%48,4 1985…..%55,9 1990…%52,2 2004….%58,7 ve 2009 …%65,4

Hizmetler alt sektörleri içinde en hızlı gelişen sektör ticarettir(özellikle turizm)ulaştırma ve haberleşme alt sektörü ikinci en önemli alt sektördür.Devletin ekonomide1980 den sonra küçülmeye gitmesi,devlet hizmetlerinin katkısının azalmasına neden olmuştur.2009 yılında hizmetler sektörünün GSYG içindeki payı%65,4 iken;sanayi sektörü %23,2 ve tarım sektörü %9,2 pay almıştır.
Hizmetler sektörünün ekonomik büyümeye olan katkısını ticaret,ulaştırma,mali aracı kuruluşların faaliyetleri ve inşaat sektörleri belirlemektedir.
Diğer iki temel sektöre göre hizmetler sektörü 2008 yılı dışında GSYG e ortalama iki kat daha fazla katkı sağlamıştır.Hizmetler sektörü büyüme hızı 2009 yılında negatif olmuştur.Bu duruma inşaat ve ticaret sektörlerindeki daralma etkili olmuştur.

2-TİCARET SEKTÖRÜ

Bütün hizmet sektörleri arasında en hızlı gelişen alt sektördür.Turizm sektörünü de kapsayan ticaret sektörünün 1970 yılında ulusal gelire katkısı %11,9 iken 1990 da %19,1 e çıkmıştır.
Toptan ticaret yapan işyerlerinde ilk sırayı gıda,ikinci sırayı dokuma-giyim eşyası ve mobilya,üçüncü sırayı kereste ve yapı malzemeleri almıştır.Türkiye de 1-4 kişinin çalıştığı küçük ticaret işletmelerinin sayısı fazla olduğu halde,bu sektörde toplam istihdamın ¼ i sayısı az olan büyük işletmelerdedir.
Uluslar arası kriz yurt içi talebi ve yatırımları olumsuz etkilemiş ve bu sektörde çok fazla daralmaya sebep olmuştur.GSYG içindeki payı 2007 de %15,2 iken 2008 de %14,9 a düşmüştür.Ticaret hizmetleri sektöründe rekabetçi bir ortamda verimlilik artışının sağlanması,faaliyet hacminin büyütülmesi,teknoloji ve yenilikçiliğin özendirilmesi temel amaçtır.Sektördeki KOBİ lerin rekabet gücünün kalite ve verimlilik düzeyinin artırılması rekabet imkanlarının geliştirilmesi esastır.

3-ULAŞTIRMA SEKTÖRÜ

Ekonominin pazara açılması ve bölgesel fiyat farklılıklarının ortadan kalkması ancak bu sektörlerin büyümesi ile mümkün olur.Bu sebeple ulaştırma sektörünün 2009 yılı toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı %23,5 olmuştur.Karayolu yatırımlarının bunun içindeki payı ise%80 oranındadır.
Türkiye’de yük taşımacılığının büyük bir kısmı karayoluyla yapılmaktadır.Yurt içi yük taşımacılığının %90,11 i ve yolcu taşımacılığının %87,5 i karayolu ile yapılmaktadır.Yurt içi yük taşımacılığında demiryolları %3 oranındadır.Yurt dışı yük taşımacılığı ise daha çok deniz ve havayolları ile yapılmaktadır.
Ulaştırma sektöründeki temel amaç;gelişen ekonomik ve sosyal yaşamın ihtiyacı olan ulaştırma altyapısının zamanında,ekonomik ve güvenli bir şekilde inşa edilmesi;mevcut alt yapının da alt yapı ömrü çevrim maliyetini en aza indirecek şekilde idame ve yenileme anlayışı içerisinde yönetilmesidir.
Özellikle demir yolu ve limanlarda finansman yetersizliği,altyapı ve işletmecilik sorunları yüzünden istenilen gelişimin görülmemektedir.

A-Karayolları ve ulaştırması

Karayolları ulaştırmasına Cumhuriyet döneminde özellikle 1950lerden sonra önem verilmiştir.Karayolları Genel Müdürlüğü 1950 yılında kurulmuştur.Katma bütçeli ,tüzel kişiliğe sahip Genel Müdürlük Bayındırlık Bakanlığı’na bağlıdır.Karayolları devlet,il ve köy yolları olmak üzere 3 kısma ayrılır.Kamyon ve kamyonetle yük taşımacılığı,otobüs ve minibüs ile yolcu taşımacılığı Türkiye’de son yıllarda en yaygın küçük işletmecilik alanı olmuştur.Binek otomobildeki artışlarda karayollarında yoğunluğa ve kazalara sebebiyet vermektedir.Ayrıca yük taşımacılığının %90 lar düzeyinde karayolu ile gerçekleştirilmesi karayollarında trafik güvenliğini azaltmaktadır.

B-Demir Yolları ve Ulaştırması
Cumhuriyet döneminde pek bir atılım gerçekleşmemiştir.Osmanlı Devletinde ilk defa İzmir-Aydın hattının açılmasıyla gerçekleşmiştir.Osmanlı Devletinden Cumhuriyet yönetimine 4018 kilometre demir yolu ağı devredilmiştir.Ayrıca yabancıların ellerindeki demiryolları millileştirilmiştir.Demiryolu alt yapısının en önemli sorunu büyük nüfuslu şehirler arasındaki demiryolu hatlarının yüksek hız ve kaliteli servise uygun olmamasıdır.Türkiye’de demir yollarının yapımı ve işletilmesi 23 Mayıs 1927 de kurulan Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesine verildi.29 Temmuz 1953 tarihinde KİT e dönüştürülerek TCDD işletmesi adını almıştır.

C-Deniz Yolları ve Ulaştırması

Deniz ulaşım hizmetleri,liman ve iskeleler arasındaki her türlü mal ve insan taşımacılığını kapsar.Özellikle mal ulaşımında denizde taşıma en ucuz olandır.Özellikle dış ticarete konu olan malların %80 i deniz yolu ile yapılmaktadır.1926 yılında Lozan Anlaşması ile Türkiye,kendi kıyıları ve Türk karasularında gemi işletme hakkını(sabotaj)yabancılardan almıştır.1933 yılında limanlar arasında yolcu taşıma hakkı ,özel teşebbüsten alınarak devlete bırakılmıştır.Dünya denizyolu ticaretinde konteynır taşımacılığı büyük bir hızla artmaktadır.Ölçek ekonomisi yakalanamadığı için limanlara yeterli yük çekilememekte ve Türkiye denizyolunda transit bir ülke olamamaktadır.Bu durum,Türkiye’deki liman başına elleçlenen yük miktarının AB ile karşılaştırıldığında neden düşük seviyede kaldığını açıklamaktadır.
Elleçleme;gümrük gözetimindeki eşyanın asli niteliğini değiştirmeden istiflenmesi ,yerinin değiştirilmesi,büyük kaplardan küçüklere aktarılması,kapların yenilenmesi ve benzeri işlemleri ifade eder.

D-Hava Yolları ve Ulaşım

Özellikle 20.yy da gelişim göstermektedir.Zaman kavramının önem kazanmasıyla ulaşım sektöründe stratejik öneme sahip olmuştur.20 Mayıs 1933 de Havayolları Devlet İşletme Dairesi kurulmuş,1938 de Ulaştırma Bakanlığı içinde bir İDT olan Devlet Havayollarına dönüştürülmüştür.1 Mart 1956 yılında ise yerli ve yabncı sermayeli Türk Havayolları A.Ş kurulup,uzun süre tekel konumunda kalmıştır.1990 lı yıllarda özel havayolları da ulaşıma başlayınca rekabetin olması talepleri ve hizmet kalitelerini arttırmıştır.Ayrıca 2008 de THY Anadolu jet olarak özellikle iç hat uçuşlarına başlamıştır.26 Nisan 2001 de sivil havacılıkla ilgili olarak yapılan düzenlemede ;uçuş tarifeleri ruhsat sahibi taraından belirlenecek ve Ulaştırma Bakanlığı onayından 7 gün sonra yürürlüğe girecektir.Hava yollarının iç hat uçuş fiyatlarının serbestçe belirlenmesine imkan sağlanacaktır.

E-Boru Hatları ve Taşımacılığı

İlk boru hattı……….1966…….Batman-Dörtyol (TPAO tarafından işletilmiştir.)
1977…….Türkiye-Irak boru hattı
2005…….Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç boru hattı(hazarda üretilen ham petrolü Akdeniz üzerinden tüm dünya pazarına ulaştırmak amaçlanmıştır)
2007…….Trans Anadolu Petrol Boru hattı(Karadeniz petrolünü Akdenize taşımak hedefidir)
2009…..Nabucco Hattı Henüz proje halindedir.Türkiye’den Avrupa ülkelerine doğal gaz taşımak amacıyla yapılaması planlanmış uzun geçişli bir boru hattı projesidir.Alman RWE firması 2008 de Nabucco şirketine yarı ortak olmuştur.

4-HABERLEŞME SEKTÖRÜ

1980 li yılların başlarına kadar bu sektör devlet tekeli olarak yürütülmüş,bu tarihten sonra özelleştirme hareketleri ile özellikle telefon hizmetlerinin özelleştirilmesinde büyük başarı sağlanmıştır.Türkiye’de PTT nin T sinin özelleştirilmesi konusunda son yıllarda büyük çaba gösterilmiş,bu konuda çıkan bazı yasalar iptal edilmiştir.6 Mayıs 1995 de Türk Telekomünikasyon A.Ş ye ait hisselerin en çok %49 bölümünün devrine ilişkin esaslar düzenlemiştir.Bu yasa çerçevesinde %49 luk hissenin%10 luk bölümünün Posta İşletmesi Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmesi,%lik bölümünün PTT yardım sandığına ,%34 ünün ise özel kesimdeki gerçek ve tüzel kişilere satılması öngörülmüştür.
PTT 13 Temmuz 1953 de İDT ye dönüştürülmüştür.4502 Telekomünikasyon Kanunun ile yapılan en temel değişiklik sektördeki politika belirleme,düzenleme ve işletme fonksiyonlarının ayrılmasıdır.Yasa ile Türk Telekom,kamu iktisadi kuruluşu olmaktan çıkartılmış ve etkin çalışmasının sağlanması amacıyla özel hukuk hükümlerine tabi ,kamunun sadece hissedar sıfatı ile temsil edildiği bir şirkete dönüştürülmüştür.Ayrıca;hizmetin niteliğine göre,görev sözleşmesi,imtiyaz sözleşmesi,ruhsat veya genel izin yoluyla yürütülmesi hükmü getirilmiştir.
15 Ağustos 2000 de kurulan Telekomünikasyon Kurumu ,telekomünikasyon sektöründe adil ve serbest rekabete dayalı,dinamik ve güçlü bir piyasa oluşturmak,sektör ile ilgili politikalara katkı sağlamak,tüketici haklarının korunmasını sağlayıcı önlemler almak,frekans ve numara gibi kıt kaynakların planlanarak,etkin ve verimli kullanımın sağlamayı amaçlamaktadır.2004 ten beri yabancılara hisse satışındaki sınırlamalar kaldırılmıştır.

5-İNŞAAT,MÜHENDİSLİK-MİMARLIK TEKNİK MÜŞAVİRLİK VE MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

İnşaat,emek-yoğun,fazla nitelikli eleman gerektirmeyen ,dışa ve ithalata bağımlılığı düşük bir sektördür.Sanayi sektör kollarını uyaran bir sektördür.Fakat,bir sanayi yatırımı gibi ekonomide devamlı üretim kapasitesi ve istihdam yaratmaz.İnşaat sektörü topluma fayda sağlayan her türlü yer altı ve yerüstü yapıları içine alır.İnşaat sektörü içinde en önemli olan konut sektörüdür.2009 yılında inşaat sektörünün GSUG içindeki payı %4,3 tür.Konut üretimi Türkiye de toplam yapı üretiminde %90 lık paya sahiptir.1980-1988 yılları -arasında ciddi bir gelişim göstermiştir.Daha sonra yavaşlasa da ülkedeki köy kent ayırımı,şehirleşme gecekondu sorunlarının önlenmesinde önemlidir.Türkiye de sabit sermaye yatırımları içinde son yıllarda birinci sırayı almıştır.Özel sektör yatırım payının1980 den sonra artmasının Emlak Kredi Bankasının konut kredilerindeki hızlı artış ile Toplu Konut Fonunun kurularak konut yapımını ucuz kredi ile desteklemesinin önemli etkisi vardır.
1999 Depremi ve 2008 yılıkrizleri bu sektörü en çok etkileyen iki unsurdur.2009 da bu sektördeki küçülme oranı %20 lere ulaşmıştır.

6-TURİZM SEKTÖRÜ
Turizm,dünya ekonomisinde son yıllarda hızla gelişen hizmet sektörüdür.Türkiye’de 1985 yılında net 770 milyon dolar olan net turizm geliri 2009 yılında 14,1 milyar dolara yükselmiştir.Merkez Bankası turizm gelirleri tanımında 2004 yılında değişiklik yapılmıştır.2003 yılından sonra turizm gelirlerine,daha önce işçi gelirleri olarak hesaplanan ,ancak günümüzde yurda girişte turizm geliri olarak değerlendirilen harcamalar da dahil edilmiştir.BM İstatistik Komisyonu ve Uluslar arası Resmi Seyahat Kuruluşları Birliğinin tanımlarına göre turist;sürekli oturduğu ülke dışında başka bir ülkeyi 24 saatlik bir süre için ziyaret eden kişidir.
Türkiye’de turizm konusunda devlet yapısı içinde ilk örgütlenme 1934 yılında çıkarılan İktisat Vekaleti Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında 2450 sayılı yasa ile başlamıştır.25 Kasım 1957 de Basın,Yayın ve Turizm genel Müdürlüğü,Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na dönüşmüştür.
1984 yılından sonra yapılan düzenlemeler ile turistlerin dövizlerini bankalar dışında otellere,mağazalara,1988 den sonra döviz bürolarına bozdurabilmeleri mümkün olmuştur.Sadece resmi kurumlar aracılığıyla elde edilen dövizler ile turizm gelirleri net olarak bilinemediği için kalınan süre ve harcama miktarına göre turizm gelirlerinin belirlenmesi esas alınmıştır.
Türkiye’de özellikle 1990 dan sonra gelen turist sayısında hızlı bir artış gözlemlenmiştir.Turistik tesislerin kalitesinin,yatak sayısındaki artışı ve bu sektördeki alt yapının hızlı gelişiminin bunda etkisi çok fazladır.
Türkiye turizm gelirlerine bakıldığında ise 1980 den sonra hızlı bir gelişme göstermiştir.Dünya Turizm Örgütü (WTO)rakamlarına göre 2009 yılında dünya turizm geliri 944 milyar dolardır.En çok payı 110 milyar dolarla ABD almaktadır.İspanya (61 milyar dolar) ikinci ve Fransa (55,6 milyar dolar) üçüncü sıradadır.Türkiye 22 milyar dolarla 8.sıradadır.En çok turist çeken ülkeler Fransa,İspanya ve İtalyadır.Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dış turizm gelirlerinin ihracata oranı %7,gelişmekte olan ülkelerde %9,6 dır.OECD ülkeleri arasında yabancı turist girişi bakımından son beş yılda %20,6 artışla en hızlı gelişen ülke Türkiye’dir.
Dünya turizm pazarında %2,4,Avrupa’da %4,5 pay alan Türkiye’nin 2009 yılı turizm gelirleri 21,2milyar dolar olmuştur.2009 yılında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler Almanya,Rusya Federasyonu ve İngiltere’dir.
 
IX.ÜNİTE
FİYATLAR GENEL SEVİYESİNDE GELİŞMELER;
ENFLASYONDA HIZLI DÜŞME

1.ENFLASYON KAVRAMI VE SONUÇLARI

Basit tanımıyla enflasyon;bir ekonomide fiyatlar genel seviyesinin normalin üzerinde devamlı artması ve dolayısıyla ülke parasının yurt içi değerinin düşmesidir.Önemli olan nokta fiyat istikrarının bozulması gereğidir.
Ayrıca fiyatlar genel seviyesinin normalin üzerinde devamlı artması gerekir.Bu artış gelişmiş ülkeler için %2-%3 arasındadır.Ülkemizde 70 li yıllara kadar ciddi bir artış olmamış;70 li yılların ortasında başlayan artış özellikle 1980 li yıllarda üç haneli rakamlara çıkmıştır.1994 de rekor seviyeye gelip enflasyon artış oranı %149,6 oranında artış olmuştur.Enflasyon oranı 80-90 yılları arası ortalama %42 iken ;90-99 arası ortalama %78 lere çıkmıştır.Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)göre 1980 de TEFE deki artış %110,2 İile dünya da rekor kırmıştır.2004-2010 yılları arası tek hane olan TEFE artışı 2010 da yine çit haneli rakamlara ulaşmıştır.
Fiyat İstikarı:
Ekonomik birimlerin yatırım,tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde(gelişmiş ülkelerde %1-%3) düşük bir enflasyon oranı demektir.Fiyat istikrarı düşük enflasyon oranına ulaşmayı değil;o oranın sürdürülmesini de kapsar.Fiyat istikrarı ekonomik istikrar için temel şarttır.Fiyat istikrarı sağlanamazsa aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkar;
*Yatırım ve tüketim malları hakkında sağlıklı bilgiye sahip olunamaz.
*Mali piyasalar verimli mali aracılık yapamazlar
*Uzun vadeli yatırımın getiri oranlarına ek olarak enflasyonun yarattığı belirsizlik yüzünden reel faiz oranları yükselir.
*Uygulanan politikalara güvensizlik,hükümetin başka ekonomik programlar yapmasını engeller.
*Uluslar arası piyasalarda rekabet gücü azalır ve sermaye piyasalarına erişim kısıtlanır.
*İşgücü piyasaları etkin çalışamaz ve gelir dağılımı bozulur.
*Karar alma süreçlerinde kişiler geleceğe bakmaktan çok geçmişe endekslenirler.
Ekonomide enflasyonu belirleyen temel faktörler,kurlar,üretim açığı,bekleyişler,uluslar arası piyasalardaki petrol ve diğer maddelerin fiyatları ile kamu fiyatlarıdır.
Bu sebeple enflasyonla mücadelede hükümetler;toplam arz ve talep,ücret,istihdam,işgücü birim maliyetleri,maliye politikası göstergeleri,parasal göstergeler,kredi büyüklükleri,döviz kuru ve ödemeler dengesi gelişmeleri ve enflasyon beklentilerinin seyri dikkate alınmalıdır.
Enflasyon;hiper (aşırı) enflasyon ve ılıman (sürünen) enflasyon olarak iki ye ayrılır.Ilıman enflasyonda enflasyon oranı orta düzeydedir.Fakat gelişmiş ülkelerin birkaç kat üzerinde olabilir.Her iki enflasyonda fiyat istikrarını ve gelir dağılımını bozar.
Enflasyon hızı ticaret yapılan ülkelerden fazla ise ;ihracat azalır,yabancı mallar ucuzlar ve ithalat patlar,turizm işçi gelirleri ve yabancı sermaye girişi düşer,ülke parası değer kaybeder ve ulusal paradan kaçış başlayıp,dolarizasyon baş gösterir.
Enflasyon bir ülkede talep şişkinliğinden veya maliyetin artmasından kaynaklanabilir.En çok talep artışından doğar.Harcama ve ihracat toplamı,üretim ve ithalattan fazla olursa talep enflasyonu sözkonusu olur.Harcamalar kredi ve para hacminin artması sebebiyle artmışsa talep enflasyonu parasal niteliktedir.Maliyet enflasyonu ise maliyetlerin yükselip,bunların fiyatlara yansıtılmasıyla ortaya çıkar
Enflasyonun düşmesi;mal ve hizmet fiyatlarının gerileyip,alım gücünün artması demektir.Aynı zamanda fiyatların daha yavaş artması ve alım gücünün iyileşmesi de enflasyon düşmesi anlamına gelir.

2.DÜNYA ÜLKELERİNDE ENFLASYON

Gelişme yolundaki ülkelerde ortalama enflasyon oranı düşme eğilimindedir.Arjantin,Şili ve Peru da uygulanan istikrar programları enflasyonu düşürmede başarılı olurken Brezilya’da tüketici fiyat artışı%2000 üzerine çıkmıştır.1 Temmuz 1994 ten sonra ise bu ülkede yeni para biriminin kullanılmasıyla enflasyon aylık %1,5 e gerilemiştir.Sıkı para ve kredi politikaları,Beyaz Rusya,Bulgaristan,Kazakistan,Kırgızistan,Romanya ve Ukrayna’da aylık enflasyon oranlarını tek haneli rakamlara indirmede etkili olmuştur.
Dünya Ekonomisinde 2008 yılında talep ve maliyet koşullarının yarattığı aşağı yönlü baskı sonucu hızlı bir düşüş gösteren enflasyon 2009 yılının Ağustos ayında yukarı doğru hareket etmeye başlamıştır.Kasım ayında çekirdek enflasyon oranı (Tüketici, üretici ve toptan eşya fiyat endeksleri gibi genel kullanıma açık mal ve hizmet sepetlerinden oluşan enflasyon endekslerinin temel enflasyonist eğilimleri tam olarak yansıtmadığı varsayımı ile, bazı mal grupları ile fiyat değişmelerine yol açan bir takım unsurların enflasyon endeksinden çıkarılması sonucu ulaşılan bir enflasyon tanımıdır.) gelişmiş ülkelerde % 1 civarında seyrederken,gelişme yolundaki ülkelerde %2 düzeyindedir.0cak ayında 2010 enflasyon beklentileri ekim ayına göre ABD,Latin Amerika ve Asya Pasifik ülkeleri için yukarı yönlü;Doğu Avrupa ülkeleri için aşağı yönlü güncellenirken euro bölgesi için değişmemiştir.
3.ENFLASYONUN ÖLÇÜLMESİNDE FİYAT ENDEKSLERİ
Mal ve hizmetlerin zaman içindeki fiyat hareketlerini sağlıklı izlemek ve değerlendirmek için bu hareketleri tek bir seri haline getirmek gerekir.Bu serilere bileşik endeks denir.Endeks bir tür orandır ve özellikle zaman serilerindeki değişmeleri gösterir.Bu endeksler çeşitli fiyatlara,bazı mal ve hizmetlerin alıcılar bakımından önemini yansıtan tartı ve ağırlıklar verilerek hesaplandığında,tartılı fiyat endeksleri bulunur.(sabit tartılı endeksler ve değişik tartılı endeksler)Endekslerde en önemli konu,endeksin temsili olmasıdır.
Türkiye’de toptan eşya fiyat endeksi (TEFE)uzun yıllar Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (HDTM),İstanbul Ticaret Odası(İTO),ve Devlet İstatistik Enstitüsü(DİE)tarafından hesaplanmıştır.
HDTM endeksinin hesaplanmasında 1938 yılındaki ortalama fiyatlar ile o yılın tüketim miktarı dikkate alınmıştır.Endeks yapıldığı yılın şartlarına göre tüketim bakımından önemli ve ülkenin iç piyasasına temsil eden 94 maddeyi kapsamıştır.HDTM endeksi ,1988 Şubat ayından sonra yayından kaldırılmıştır.
İTO endeksi için ilk çalışma 1927 yılında başlamıştır.52 maddelik yeni bir toptan eşya fiyat endeksi oluşturan İTO bu maddeleri 1956 ve 1965 yıllarında iki defa değiştirmiştir.Madde sayısı 94 de kalmıştır.
DİE bu endeksi 1981 yılını baz olarak aldığı TEFE de 636 madde grubunu almış,Laspeyres formülüne göre hesaplanan endeks,sektörel fiyat hareketlerinin genel seviyesini gösterebilecek uluslar arası karşılaştırmalara imkan sağlayabilecek yapıda oluşturulmuştur.1990 yılında yapılan çalışmalarla endeks 640 madde sayısı 2938 madde çeşidi ile hesaplanmaktaydı.Bu seride en önemli yenilik;kamu ve özel sektörü ayırımına son verilmesidir.
Toptan eşya fiyat endeks(TEFE)i;dört ana sektör (tarım,avcılık,ormancılık-madencilik ve taş ocağı-imalat sanayi-enerji)ve tüm grup için derlenmektedir.Endeks ulusaldır ve 678 madde ve 1300 firmayı kapsamaktadır.Tüm üreticiler kapsama alınmış,ithalat kapsam dışı bırakılmıştır.İhracat değeri malların toplam değerinden çıkarılmıştır.Fiyatlar peşin değerli ve KDV dahildir.
ÜFE; TEFE den farklı olarak KDV ve vergiler hariç,yurt içi peşin üretici satış fiyatı üzerinden hesaplanmaktadır.2005 yılından itibaren TEFE deki 678 madde ÜFE de 760 a çıkarılmıştır.2005 yılının ortalarında DİE yeni indeks uygulamasına geçmiş ,25 Kasım 2005 de DİE,TÜİK adını almıştır.Bu yeni uygulamada yeni endeks hesaplaması zincirleme endekse göre (baz alınacak yıl, her yıl bir önceki yıldır.) yapılmış,sepet içindeki ürünler her yıl değiştirilmiştir.
TÜFE de tüketim mallarına ek olarak kira sağlık,eğitim,lokanta,ulaştırma gibi hizmetleri de kapsamaktadır.ÜFE de ise hesaplama sanayi ürünleri ağırlıklı olmak üzere mal bazında hesaplama yapılır.TÜFE sade vatandaş için önemlidir.ÜFE ekonomi politikası ve iş dünyası açısından önemlidir.

4.ENFLASYON HEDEFLEMESİ VE TÜRKİYE
Türkiye’de enflasyon hedeflemesi politikasına geçilmesi için Mayıs 2001 de Merkez Bankası yasasında gerekli düzenlemeler yapılarak fiyat istikrarının sağlanması Bankanın temel görevi olarak belirlenmiştir.Enflasyon hedeflenmesine geçilmesi hükümetin IMF e Eylül 2001 de gönderdiği Niyet Mektubunda ilk defa açıklanmıştır.Enflasyon hedeflemesine geçilmesi ve başarılı olunması için ekonomide bazı şartların gelişmesi gerekir.Bunlar;dalgalı kur çerçevesinde döviz kurlarında istikrarın oluşması,finansal disiplinin sürdürülmesi,bankacılık sisteminin güçlendirilmesi,kamu kesiminde etkinlik ve verimliliği arttırıcı yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi,finansal derinleşmenin sağlanması,ücret ve fiyat belirleme süreçlerinde geriye dönük alışkanlığın kırılması,mal ve faktör piyasalarında esneklikle birlikte nispi fiyat yapısında oluşacak sorunların aşılmasıdır.
Enflasyonla mücadele kapsamında 2000 yılından itibaren kamu kesimi maaş ve ücretlerini hedef alan enflasyon oranına göre belirleme politikası uygulamaya konulmuştur.Yapısal reformlar enflasyonun azaltılması açısından çok önemlidir.Kamu harcama reformları ile enerji telekomünikasyon alanında çıkarılan yasalar,düzenleyici kurumlar,şeker ve tütün piyasası yasaları,rekabetin güçlendirilmesi 2001-2002 yıllarında enflasyonun düşürülmesinde atılan önemli adımlardır.
Merkez Bankasının en önemli görevi fiyat istikrarını sağlamak ve bu amaca uygun araçları ve uygulama şartlarını belirlemektir.MB Şubat 2001 krizi sonrası dalgalı kur rejimine geçişle birlikte kısa vadeli faiz oranlarını fiyat istikrarının temel amacı kapsamında etkin bir para politikası aracı olarak kullanmaktadır.
MB 2000-2005 yıllarında örtük enflasyon hedeflemesi uygulamıştır.Örtük enflasyon hedefi belirlenerek para politikası gelecek dönem enflasyonuna odaklanmaktadır.Temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır.Enflasyon hedeflemesi rejiminin kurumsallaşma,teknik kapasite,saydamlılık ve hesap verilebilirlik unsurları vardır.Örtülü uygulamada enflasyon hedeflenmesinden farklı olarak ;enflasyon hedefin yanında başka hedefler de vardır.Bu rejim Türkiye de başarılı olmuş ,toplum bu rejimi kabullenmiş ve güvenmişti.2005 yılında TL den 6 sıfır atılması güvenilirliği arttırmış,enflasyonu düşürmüştür.2002-2005 yılları enflasyon oranı
Son 37 yılın en düşük seviyesine inmiştir.Türkiye 2006 yılında enflasyon hedeflemesi rejimine geçmiştir.
2006 yılı için hedef %5,2007 ve 2008 için %4 tür.Hedeften sapmalar olması durumunda MB yasasının 42 maddesi gereği banka bununla ilgili kamuoyuna açıklama yapmak zorundadır.(hesap verilebilirlik ilkesi)
Mart 2010 itibariyle yıllık enflasyon%9,6 olarak gerçekleşmiştir.(hedef %8,5 idi)
Enflasyon hedeflemesi ile ilgili olarak karar alma mekanizması ülkeden ülkeye değişir.Doğrudan enflasyom hedeflemesi yapan ülkelerde hedef ile ilgili sorumluluk,hedefin,toplumun hemen hemen tüm kesimlerini doğrudan ilgilendirmesi,hedefi etkileyecek etkenlerin çeşitliliği ve kapsamın genişliğinden dolayı hükümetle birlikte Merkez Bankasına aittir.

5.TÜRKİYE’DE ENFLASYON
Osmanlı döneminde fiyat hareketleri incelendiğinde paranın içindeki gümüş miktarının en hızla azaldığı (tağşiş)dönemin 1769-1843 yılları olduğu görülmektedir.Enflasyon %3,1 olmuş,%3.49 oranında da tağşiş yapılmıştır.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında enflasyon kavramı yerine hayat pahallılığı kullanılıyordur.Hayat pahallılığının da bozulan üretimin yarattığı kıtlıklar en büyük etkendi.Bunun yanında gelirlerin düşük olması da sebeplerden biriydi.Cumhuriyet döneminde enflasyon para basarak yaratılmış ve sürdürülmüştür.O dönemde enflasyonun kaynağı hazinenin MB den kredi kullanmasıydı.Hatta hazinenin bankalardan kullanabileceği kredi limitinin bütçe ödeneklerinin %15 ine kadar çıkarılabileceği yine o yıllarda gerçekleşmiştir.1990 lı yılların bir bölümü hariç Hazine MB den kredi kullanımını azaltmıştır.Fakat,nakit açıklarını piyasadan borçlanabilmek için faizleri yükseltmiştir.Bu durumda bankların döviz satıp,TL kredi vermesi dövizde açık pozisyon yaratmıştı..Yüksek faizler nedeniyle yabancı yatırımcı dövizleri TL ye çevirip,yatırım araçları almışlardır.Döviz satışlarıyla yoluyla kur enflasyonun altına düşmesin diye MB satılan dövizleri alıp,yerine para basmaya başlamış ve enflasyon düşürülememiştir.
Türkiye enflasyonla 1950 li yıllarda tanışmıştır
1994 yılının başında faizleri düşürmek için Hazine nakit açığını azaltmadan piyasadan borçlanmasını düşürmüştür.MB bu defa Hazineye kredi vererek para basmış ve bu paralar dövize yönelince döviz krizi çıkmış ve enflasyon%150 lere çıkmıştır.2000 yılların başında IMF ile hazırlanan istikrar programı ile beraber MB nin hazine ye kredi vermesi yasaklanmıştır.Fakat bu defa MB nin para basması için başka yöntemler bulunmuştur.Hazine MB da döviz veya TL mevduatı yaptıkça MB hazineden gelen para kadar piyasaya para çıkarmıştır.MB para bastıkça faizler düşmüş,düşük faizden yararlanan Hazine de yurt dışından borçlanarak veya özelleştirme gelirlerini MB ye mevduat yaparak ,MB nin para basımını arttırmış ve enflasyon düşmemiştir.
Cumhuriyetin ilanından 1970 li yılların sonlarına kadar geçen sürede yıllık enflasyon artışı birkaç istisna dışında genelde enflasyonist nitelikli değildir.1979 yılında TÜFE ilk defa üç haneli rakamlara ulaşarak %115,6 olmuştur.Enflasyonun arttığı dönemler Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşıldığı dönemlerdir.(1960 ve 1980 dönemleri)1985 yılından sonra enflasyonun tekrar çıkmasında ;KİT ürünlerine yapılan zamların,KDV nin çıkarılmasının,bazı fonların kurulmasının,faizlerin yükselmesinin rolü büyüktür.5 Nisan kararlarından sonra 1994 yılında TÜFE Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak %125,5 e çıkmıştır.Türkiye’de fiyatlar uzun yıllardan sonra 1998 yılından sonra azalma eğilimine girmiştir.Enflasyondaki düşme eğiliminin devam etmesinin sebepleri;yurtiçitalep yetersizliği,MB nin kararlı politikalarla parasal genişlemeyi sınırlandırması,kumu kesiminde maaş ve ücret ayarlamalarının program hedefleri doğrultusunda yapılması,Kasım 2001-Mayıs 2002 döneminde TLnin istikrarlı bir seyir seyretmesi sebebiyle ithalat girdi maliyetlerinin düşmesidir.
Türkiye’de 1980 sonrası enflasyonla ilgili bir çok araştırma yapılmıştır.Bunlardan M.Fry çalışması 1950 -1983 yıllarını kapsamış,ve sonucunda para arzındaki daralmayı,enflasyonu olumlu yönde etkileyen bir değişken olarak bulmuştur.Kişi başına gelir ve beklenen mevduat faizindeki değişmeler ise Fry a göre enflasyona sebep olmaktadır.Z.Öniş ve S.Özmucur ise;döviz kurundaki değişmelerin enflasyonu önemli ölçüde etkilediğini ,parasal tabanın içsel olarak belirlendiğini belirtmişlerdir.Fiyat seviyesi,para arzı ve döviz kuru arasındaki kısır döngü,kamu kesimi açıklarının kapatılması ile giderilebilir.
1980 den sonra Türkiye’de görülen enflasyonun sebepleri arasında,ücret artışları,vasıtalı vergi ve gümrük vergi oranlarında yükselişleri,KDV gibi yeni vergilerin salınması,KİT ürünlerine yapılan zamlar,kredi faizlerinin yükselmesi,TL nin değer kaybetmesi kamu açıklarının büyümesi,para arzının genişlemesi,eksik rekabet vb nedenler yer alır.
Genel olarak Türkiye’de enflasyonun kaynakları dönemler itibariyle değişse de ;kronik enflasyonun lkamu açıkları ve bunların finansmanından kaynaklanan talep yönlü ücret ,faiz ve kurdaki değişmeler sonucunda oluşan maliyet yönlü nedenlerin dışında hızlı nüfus artışı ,kentleşme ve piyasa yapısının önemi vardır.
2009 da petrol ve diğer malların fiyatlarındaki yükselişler,ekonomik faaliyeti desteklemek için geçici vergi indirimleri gibi uygulamaların sona ermesi enflasyonun yükselmesine etkili olmuş ;yıllık enflayon oranı %5,27 den %6,53 e çıkmıştır.
2010 yılı Nisan ayında 2003 yılı TÜFE endeksine göre artış%6,87 olmuş,ana harcama gruplarında en yüksek artış ayakkabı ve giyimde,bunların dışında ise alkollü içecekler ve tütünde olmuştur.
2010 yılı Nisan ayında 2003 yılı ÜFE endeksine göre ise %2,52 lik bir artış olmuş;sanayi sektörü alt gruplarında en fazla artış %8,98 ile büro makineleri imalat alt sektöründe meydana gelmiştir.
2010 yılı endeksinde 779 maddeden 193 ünün fiyatı değişmezken;312 maddenin fiyatında artış;274 maddenin fiyatında düşüş olmuştur.
 
X.ÜNİTE
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE KRİZLER,İSTİKRAR POLİTİKLARI VE KÜRESEL EKONOMİK KRİZ

EKONOMİK KRİZLER VE İSTİKRAR POLİTİKALARI
Dünya piyasalarında yaşanan gelişmeler,ülke içindeki istikrarsızlıklar,arızi gelişmeler veya ülke ekonomisindeki yapısal sorunlara bir de politikacıların bu dalgalanmalara karşı uyguladığı hatalı makroekonomik politikalar ülke içinde büyük çaplı krizlere yol açar.Krizler;büyüme oranı,istihdam ve enflasyon başta olmak üzere bir çok değişkeni olumsuz yönde etkiler ve toplumun refahını azaltır.
Ekonomik istikrarsızlığın nedenleri;
*Dünya ekonomisindeki gelişmeler
*Ülke içinde ortaya çıkan politik istikrarsızlıklar
*Yanlış makroekonomik politikalar
*Arızi gelişmeler
*Ülke ekonomisindeki yapısal sorunlar


REEL SEKTÖR KRİZLERİ FİNANSAL (MALİ )KRİZLER
a-Mal ve hizmet piyasalarında a-Borç krizleri
yaşanan krizler(enf,durgunluk) b-Borsa krizleri
b-Faktör piyasalarında yaşanan c-Bankacılık krizleri
krizler(işsizlik) d-İkiz krizler
e-Para krizleri

Finansal krizlerin ortaya çıkmasında arz ve talepteki dalgalanmalar,sürdürülemeyen büyüme ve belirsizliğin artması,enflasyon ve enflasyonu düşürmeye yönelik yanlış politikalar,firma ve bilançoların bozulması,finansal serbestleşmeye erken geçiş,deregülasyon(Sermaye hareketlerine konulan kısıtlar ile mali piyasaların işleyişini düzenleyen kuralların kaldırılması ya da gevşetilmesi.)aşırı borçlanma,faiz oranlarının yükselmesi,uluslar arası sermaye hareketleri,kurdaki aşırı oynamalar ve yanlış kur politikaları etkilidir.
Borç Krizi;İç ve dış borçların ödenememesi durumudur.
Borsa Krizleri;Menkul kıymet borsalarında görülen aşırı dalgalanmalardır.(En iyi örnek 1929 Dünya Buhranıdır)
Bankacılık Krizleri;Bir ya da birkaç bankada ortaya çıkan yoğun fon çekilişleri şeklinde başlayıp,kısa sürede diğer bankalara da sıçrayan ve sistematik bir hal alan bunalım durumudur.(Son 30 yılda dünyada çok sık meydana gelmiştir.Hem sektörün iç dinamikleriyle hem de sektör dışında gelişen olaylarla ilgilidir.)
İkiz Krizler ;Para ve bankacılık krizlerinden birinin ortaya çıkmasıyla ortaya çıkıp,her iki krizinde birlikte yaşandığı durumdur(1990 ların ortasında görülen Asya Krizi buna en iyi örnektir)
Para Krizleri;Ulusal paranın değerinde ortaya çıkan büyük çaplı dalgalanmaları ifade eder.(Dış ticaret dengesizlikleri,spekülatif davranışlar ve güven problemi krizin temel nedenleridir.)
ORTODOKS VE HETERODOKS İSTİKRAR POLİTİKALARI
Ekonomide istikrarın sağlanmasında temel iki unsur;fiyat istikrarı ve tam istihdamın sağlanmasıdır.
Ortodoks İstikrar Politikaları
*Sıkı para ve maliye politikaları ve sabit kur politikaları uygulanır.
*Sıkı politikalarla kamu harcamalarının,reel ücretlerin,kamu yardımlarının düşürülmesi,para arzının daraltılıp,talebin kontrol altına alınması amaçlanır.
*Bütçe disiplinini sağlar fakat ekonomide durgunluğa sebep olur.
*IMF tarafından desteklenen bu politikalar istihdam ve reel ücret üzerindeki etkileri yüzünden kamuoyu tarafından desteklenmez.
*Nispi fiyat yapısını bozacağı için,fiyat kontrollerine sıcak bakılmaz.
*Arz yanlı yeni Ortodoks politikalarında ise temel amaç;üretimin arttırılmasıdır.Nominal döviz kurunun çapa olarak kullanılması önerilmektedir.
Heterodoks İstikrar Politikaları
*Sıkı para ve maliye politikaları ile sabit kur politikalarına ek olarak ;ücret ve fiyat kontrolleri şeklinde uygulanan gelirler politikası uygulaması yer alır.
*Üretim ve istihdam düzeyine zarar vermeden enflasyonla mücadele hedeflenir.
*Ortodoks istikrar programından farklı olarak yüksek enflasyonda şok politikalar savunulur.
*Enflasyonla mücadelede uygulandığı dönemde Ortodoks politikalara oranla daha yüksek başarı sağlansa da orta vadede diğer politika araçlarının desteği de önemli olmuştur.
IMF in Ortodoks Politikaları Uygularken Kullandığı Araçlar
*Sıkı para politikaları *Sıkı gelirler politikası
*Fiyat kontrollerinin kaldırılması *Uluslar arası ticaretin serbestleşmesi
*Devalüasyon *Faiz oranlarının yükseltilmesi
*Sıkı maliye politikaları
Not:Türkiye de ilk devalüasyon 7 Eylül 1946 da olmuştur.

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE İSTİKRAR PROGRAMLARI

A-4 AĞUSTOS 1958 İSTİKRAR KARARLARI
İlk kapsamlı istikrar programıdır.1950 de özel sektör ağırlıklı ,hafif sanayi kolları ve tarıma dayalı büyüme hedeflenmiştir.O dönemde iklim koşulları,Marshall yardımları,genişleyen tarım alanları ,atıl fonların ekonomiye katılımı ve kredi koşullarının genişlemesi büyüme oranlarını arttırmıştır.Fakat dış ticarette serbestleşme hareketlerinin kontrol altında yapılmaması ihracattaki artışın ithalatı yakalayamaması dış ticaret açıklarına sebep olmuş,1954 de yardımların kesilmesi ve iklim koşullarının da değişmesi büyüme oranlarını düşürüp,enflasyonu yükseltmiş ve döviz sıkıntı ortaya çıkmıştır.
4 Ağustos 1958 de IMF nin desteğiyle yapılan istikrar programındaki düzenlemeler;
*Döviz alım işlemlerinde 1 dolar başına 6,22 TL vergi alınması ve dolar kurunun 2,8 TL den 9 TL ye çıkarılmasıyla devalüasyon yapılmıştır
*Bütçe dengesinin sağlanması amacıyla kamu harcamaları kısılmış,KİT ürünlerine zam yapılmış ve KİT lerin MB kaynaklarıyla finansmanına sınırlamalar getirilmiştir.
*422 milyon dolar üzerindeki dış borçlar ertelenmiş ve yeni ödeme planına gidilmiştir.Ayrıca IMF,ABD ve Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütünden toplam 359 milyon dolarlık yeni kredi sağlanmıştır.
*Dış ticarette serbestleşmeye gidilmiş,hammadde ve ara malı ithalatına öncelik verilmiş,ihracatta fiyat kontrollerinde işlemlerin hafifletilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
*Emisyon hacmi kısılmıştır.(piyasaya sürülen toplam kağıt para)

İstikrar programı genel olarak açık finansman ve para arzındaki artışları frenleyerek enflasyonla mücadele amacını taşımaktadır.Ancak bir yandan KİT ürünlerinin fiyatına yapılan zamlar,diğer yandan devalüasyonun ekonomide yol açtığı maliyet enflasyonu bu amacın gerçekleştirilmesine büyük ölçüde engel olmuştur.
Bu dönemde 27 Mayıs 1960 darbesiyle siyasi sistemdeki değişiklik orta vadedeki hedeflerin sonuçları hakkında yorum yapma imkanını ortadan kaldırmıştır.

B-10 AĞUSTOS 1970 İSTİKRAR PROGRAMI
1963 yılından itibaren uygulamaya konulan kalkınma planlarında özellikle yatırımların arttırılmasını ve hızlı büyümeyi amaçlamaktadır.İlk iki planda büyüme hedefi %7 olarak belirlenmiş,ilk planda bu hedefe yaklaşılmıştır.1968-1970 liyıllar arasında ithal ikameci sanayileşme politikası sebebiyle büyüme hızı düşmeye ve enflasyon yükselmeye başlamıştır.Bununla birlikte işçi dövizlerinde düşüş,yabancı kredilerde azalma ve TL deki aşırı değerlenme ekonomide ciddi bir sıkıntı yaratmıştır.Hükümet bu durumun üzerine 10 Ağustos 1970 de istikrar kararlarını açıklamıştır.Buna göre;
*%67 oranında devalüasyon yapılmıştır,dolar kuru 15 Tl olarak belirlenmiştir.
*Mali disiplin kapsamında vergiler yükseltilmiş,maaş ve ücretler dondurulmuş,KİT ürünlerine zam yapılmıştır.
*Ekonomideki arz daralmasını dindirmek amacıyla ithalatta teminat oranları düşürülmüş,miktar kısıtlamaları da azaltılmıştır.
Bu tedbirlerin ardından dış kaynak konusunda önemli gelişmeler sağlanmıştır.IMF den alınan krediler,artan işçi döviz gelirleri,hammadde ve mamul ihracatında artış ve kısa vadeli borçlar sayesinde 1973 yılında ilk kez ödemeler dengesi fazla vermiştir.Ne var ki bu defa da arka arkaya yaşanan petrol şokları,petrol ithalatının oranını arttırmış ,döviz sıkıntısını genişletmiş ve kısa vadeli borç artışını da beraberinde getirmiştir.Bu dönemdeki Kıbrıs Barış Harekatını maliyetleri sorası ABD nin uyguladığı ambargo da ekonomiyi derinden etkilemiştir.

C-24 OCAK 1980 KARARLARI
24 Ocak kararlarının diğer istikrar tedbirlerinden önemli bir farkı vardır.Bu kararlar ile iç piyasaya yönelik üretimin yapıldığı ithal ikameci sanayileşme politikası terk edilerek,yerine piyasa ekonomisine dayalı,dışa açık ve ihracata dayalı büyüme politikaları benimsenmiştir.
24 Ocak kararları ve 17 Haziran’da eklenen ek kararlar genel hatlarıyla şu şekildedir.
*%48,6 lık bir devalüasyon yapılmış,1Mayıs 1980 den itibaren günlük kur uygulamasına geçilmiş,1984 te döviz alım satımı serbest bırakılmıştır.
*Fiyatların piyasa koşullarında belirlenmesi hedefi doğrultusunda Fiyat saptama-Kontrol koordinasyon komitesi kaldırılmıştır.
*Kredi ve mevduat faiz oranları serbest bırakılmıştır.1983 yılında ise faiz oranlarını belirleme yetkisi MB na verilmiştir.
*Kamu sektörünü küçültmek amacıyla özelleştirmelere gidilmiştir.
*Tarım ürünlerinde destekleme alımları sınırlandırılmış,KİT lerin kendi ürünlerinin fiyatlarını belirlemesine izin verilmiştir.
*Dış ticarette serbestleşme hedefine bağlı olarak ihracat artışını sağlamak üzere teşvikler,sübvansyonlar vergi indirimleri yapılmıştır.İthaline izin verilmeyen ürünler listesi belirlenmiştir.
*Yabancı sermayeyi teşvik için düzenlemeler yapılmış hatta yabancı sermaye girişleri için Başbakanlığa bağlı Yabancı Sermaye Dairesi görevlendirilmiştir.

D-5 NİSAN 1994 KARARLARI
1990-1993 tarihlerinde ekonomi %6 büyüse de istikrarsız bir seyir izlemiştir.Bu dönemde büyümenin en büyük sebepleri;sermaye artışları,kamu harcamalarını arttırıcı ve açık finansman sistemine dayalı bütçe politikası ve bankacılık sisteminin iç piyasaya yönelik açmış olduğu kredilerdeki yüksek reel artışlardır.Sağlam temelleri olmayan bu süreç orta vadede sıkıntıya yol açmış,kamu açıkları iç borç ve MB den para alınarak kapatılmaya çalışılmış,yükselen iç faiz oranları ülkeye sıcak para girişini arttırmış,TL nin aşırı değer kazanmasına yol açmıştır.Bu durum bir taraftan ihracatta rekabet gücünün azalmasına ve ithalatın yükselmesine neden olarak reel sektörü olumsuz etkilerken ,bir yandan da dış ticaret açığını arttırmıştır.Bankaların açık pozisyonlarının artması,bankaların kredi sağlama amacında uzaklaşması,piyasaya döviz sürülmesi,körfez krizi,1994 seçimleri,dünya ekonomisindeki genel durgunluk,Türkiye’nin kredi notunun düşmesi kriz ortamını oluşturmuştur.
5Nisan 1994 de ki programın kısa vadeli hedefi ,döviz piyasası ve dış dengede istikrarın sağlanmasıdır.Alınan kararlara göre yapılan düzenlemeler;
*Kamu kesimi borçlanma gereği ve enflasyonu düşürmeye yönelik olarak kamu harcamalarının azaltılması ve gelirlerin arttırılması
*Finans piyasalarına yönelik olarak 6 Mayıs 1994 ten itibaren mevduatların tamamı güvence altına yapılmıştır.Hazinenin MB den kısa vadeli kredi almasına sınırlama getirilmiştir.
*Yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak KİTlerin yapısının yeniden düzenlenmesi,özelleştirme politikasının etkin şekilde uygulanması,sosyal güvenlik reformu,tarımsal destekleme politikasında düzenlemesine yönelik kararlar alınmıştır.

5Nisan kararları hem ortodoks ve heterodoks özellikler taşımaktadır.Programdaki hedefler tam olarak gerçekleştirilememiştir.En yüksek enflasyon oranı ve hazine borçlanmalarında ödenen en yüksek cari faiz oranı bu dönemde olmuştur.

E-1995-1999 DÖNEMİNDE EKONOMİK GELİŞMELER VE İSTİKRAR TEDBİRLERİ
6 Mart 1995 te imzalanıp,01 Ocak 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması dış ticarette yeni bir dönem başlatmıştır.1997 de küreselleşme ve finansal serbestleşme süreci iktisadi anlamda yapısal değişimlere neden olmaktadır.Küreselleşme ülke ekonomileri birbirine bağımlı hale getirmektedir.1997 yılında Tayland da başlayan kriz ,Güneydoğu Asya ülkelerine oradan da Rusya ve Latin Amerika ülkelerine sıçramıştır.Küresel krizin temel nedenleri;
*Söz konusu ülkelerde spekülatif hareketler
*Eksik yasal düzenlemeler
*Yüksek sıcak para hareketliliği sonucu finans piyasalarında yaşanan dalgalanmalar
*Yüksek dış borç oranlarıdır.
Kriz Rusyaya sıçradıktan sonra Türkiye de etkilenmiş,Rusyanın borçlarını ödeyemeyeceğini açıklaması ile Rusya dan yüksek miktarsa sıcak para çıkışı yaşanmıştır.Bu durum IMKB endeksinin değer kaybetmesine yol açmıştır.1998 de Gümrük Birliğinin sağladığı olumlu hava geçmiş,hem ihracat hem ithalatta gerileme yaşanmıştır.1997 yılında Hazinenin MB den kredi kullanmasına son verilmiş,mali milat(bankadaki paraların nereden geldiğinin hesabı sorulmadan kayıt altına alınması)ve vergisel düzenlemeler oluşturulmuş fakat;yine de kamu kesimi borçlanma gereği sürekli artmıştır.Bu dönemde yürürlüğe konan istikrar programın tedbirleri;
*1997 Ağustos ve Eylül aylarında hükümet para piyasaları ile ilgili acil tedbirleri hayata geçirilerek uluslar arası krizin Türkiye’ye sıçramasına ani olmuş,ancak ihracattaki azalma reel sektörü etkilemiştir.
*26 Haziran 1998 de IMF ile üçer aylık dönemlerin incelenmesi konusuyla ilgili olarak Yakın İzleme Anlaşması imzalanmıştır.
*11 Aralık 1998 tarihinde ithalatı azaltma ve ihracatın arttırılmasına yönelik önlem paketleri oluşturulmuştur.Ayrıca 1999 depremi de kamu harcamalarını artmasına neden olmuştur.
9 Aralık 1999 da 2000-2002 dönemini kapsayan Enflasyonla Mücadele Programı yürürlüğe konmuştur.
Bu programın 3 temel unsuru vardır;
*Faiz dışı fazlanın arttırılmasına yönelik sıkı maliye politikası
*Enflasyon hedefi ile uyumlu gelirler politikası
*Uzun dönemli beklentileri iyileştirmeyi ve bu şekilde reel faizlerin düşürülmesini sağlayacak para ve kur politikaları
Ancak bu programda beklenen başarıyı sağlamamıştır.

F-KASIM 2000,ŞUBAT 2001 KRİZLERİ VE İSTİKRAR PROGRAMLARI
2000 yılında bankaların likidite ihtiyaçlarının iyice artması,faiz oranlarını yükseltmiş,döviz talebi artmış ve bir panik havası oluşmuştur.Bankalar arası piyasada çözülemeyen likidite sıkıntısına yönelik Merkez Bankasın da ciddi bir tedbir almayınca bunalımın derinleşmesi,bazı bankaların iflası ve bunun bir kriz haline gelmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.Gelişmeler sonrası bankalar arası gecelik faiz oranları %873 e kadar yükselmiş,önemli miktarda sermaye çıkışı olmuştur.
2001 Nisan ayında yeni MB kanunu çıkarılarak ;MBnin en önemli görevi fiyat istikrarıdır.14 Nisan 2001 tarihinde Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının temel amacı;kur rejiminin terk edilmesi nedeniyle ortaya çıkan güven bunalımı ve istikrarsızlığı süratle ortadan kaldırmak ve eş anlı olarak bu duruma bir daha geri dönülmeyecek şekilde kamu yönetiminin ve ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik alt yapı çalışmaları oluşturulmaktadır.
GEGP çerçevesinde15 Mayıs 2001 tarihinde Bankacılık Sektörü yeniden yapılandırma programı açıklandı.Bu programın temel amaçları;
*Kamu bankalarını mali sistem içindeki bir istikrarsızlık unsuru olmaktan çıkarmak
*TMSF deki bankaların sorunlarını en kısa sürede çözüme kavuşturmak
*Krizden olumsuz yönde etkilenen özel bankaların sağlıklı bir yapıya kavuşmalarını sağlayacak düzenlemeleri gerçekleştirmektir.
Program iki ana unsurdan oluşmaktadır.
*Bankacılık sektöründe mali ve operasyonel yeniden yapılandırma
*Gözetim ve denetim çerçevesini güçlendirici,sektörde etkinlik ve rekabet gücünü arttırıcı yasal ve kurumsal düzenlemeler.

G-2008 KÜRESEL EKONOMİK KRİZ SEBEPLERİ VE SONUÇLARI

Belirtileri;
2008 de yaşana küresel krizin belirtileri ana hatlarıyla;
*Küresel ekonomide büyümenin hızla düşmesi
*Gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye hareketlerinin yavaşlaması
*Büyük ülkelerin dünya çapındaki büyük bankalarının büyük kayıplar ve zararlar yazmaya başlaması ve krize doğru büyük sorunlar yaşaması
*Menkul kıymetler borsalarında ciddi düşüşlerin yaşanmaya başlaması
*2000 li yılların başından beri uluslar arası para piyasalarında aşırı bollaşan likiditenin küresel çapta kurumaya başlaması
Dünya 2009 yılında ;Büyük buhrandan yana 1970 li yıllardaki petrol krizleri de dahil son yılların en büyük ekonomik daralmasını yaşamıştır.Bankaların ve sigorta şirketlerinin dünya çapında zarar ve kayıpları 1,3 trilyona ulaşmıştır.Menkul kıymetler piyasasında düşüşler yaşanmıştır.

Krizin temel dinamikleri;
Temel dinamikleri 4 ana grupta toplanabilir.
*Menkul kıymetleştirme *Asimetrik bilgi
*Derecelendirme kurumlarının rolü *Makroekonomik arka plan (para politikası)

Menkul kıymetleştirme:Menkul kıymetler çıkartılarak gerçekleştirilen borçlanmaların borç verenle borç alan arasında özel olarak yapılan banka kredileri gibi karşılıklı görüşmelere dayalı kredilerin yerine geçmesidir.Avantajları;Konut kredilerinin banka bilançosundan çıkarılması,varlıkların likiditesinin artması,riskin farklılaşmasıdır.Dezavantajları;İşletmelerin paket satışlara yönelmesinin şeffaflığı giderek zayıflatması ve mali güvenilirliğin (kredi itibarının )gözden geçirilmesini azaltmasıdır.(mortgage)
Uluslar arası derecelendirme kurumlarının rolü:a)Temerrüt durumlarını tahminde kullanılacak katsayıların ve modellerin eksikliği ve belirsizliği. b)Konut fiyatlarındaki düşüş ihtimalinin göz ardı edilmesi. c)Varlığa dayalı menkul kıymetleştirme düzenleyicileri ile derecelendirme kuruluşlarının arasında menfaat işbirliğinin oluşması
d)Varlığa ve ipotekli gayrimenkul kredisine dayalı menkul kıymetlerin derecelendirme kuruluşları için önemli bir gelir kaynağı haline gelmesi ve bunların derecelendirmelerinin kendileri için giderek zorlaşması e)ABD başta olmak üzere,küresel ekonomide belirleyici role sahip ülkelerin merkez bankalarını ve diğer düzenleyici kuruluşlarını yönetenlerin bir kısmının supprime (geri odeme gucu ve tarihcesi zayif, dolayisiyla kredi riski yuksek kisi ve gruplara verilen mortgagelara ve bu mortgagelarin alinip satildigi piyasaya verilen isim )piyasada meydana gelen sorunların finansal sektörün tamamını ve ekonominin diğer sektörlerini ciddi olarak etkilemeyeceğine inanmaları
Asimetrik bilgi:Alacaklı ve borçlu taraflardan birinin diğerine göre daha fazla bilgiye sahip olması ve bundan karşı tarafı haberdar etmemesidir.Subprime mortgage kredilerinin kıymetleştirilmesinde anahtar oyunculara ve arızalara bakıldığında ortaya çıkacak aksaklıklar;
-yağmacı kredilendirme(borç alanın itibari kontrol edilmemektedir.)
-mortgage hilesi (düzenleyiciye kredinin kalitesi konusunda tam bilgi verilmemektedir)
-ters seçim(düzenleyici daha çok bilgiye sahiptir)
-ahlaki tehlike(istismar riski)(krediyi oluşturan anapara ve faizi tam olarak ödemez)
-ahlaki tehlike(istismar riski)(hizmeti sunan katlandığı maliyeti abartır)
-sahip-yönetici sorunu(aktif yöneticisi riskli yatırımları seçebilir
-model hatası(kredi derecelendirme kuruluşunun notu,yukarı doğru sapmalıdır.)
Merkez bankalarının uyguladıkları para politikalarının yol açtığı makro ekonomik arka plan

Küresel Krizin Dünya Ekonomisindeki Etkileri
*Sanayi üretimin endekslerinde ciddi düşüşler yaşanmıştır.
*2009 yılı başında negatif büyüme rakamları kaydedilmiştir.
*avroya olan güven azalmıştır.
*Küresel ticaret 2008 in ikinci çeyreğinden 2009 un ilk çeyreğine kadar azalmış,2009 un ikinci çeyreğinde ise artmaya başlamıştır.
*Makroekonomik dengeleri gelişmekte olan ülkelerin lehine asimetrik şekilde değiştirmiştir.
*İşsizlik oranları artma eğilimine girmiştir.
*Kamu gelir ve harcamaları azalmıştır.

Küresel Krizin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri
*Borsada ciddi düşüşler yaşanmıştır.
*TL ,avro ve dolar karşısında 2008 in başına kadar değer kazanmış,2008 nisan ve 2009 nisan da değer kayıplar yaşamıştır
*Vadeli mevduat faiz oranları 2008 yılı sonundan itibaren önemli derecede düşmüştür.( Aynı zamanda Küresel Krize Karşı Türkiye de alınan Para Politikası Tedbiridir.)
*Konut kredilerinde ve takipteki kredilerde artış olmuştur









.
 
canım benm, ben hala başlamadım ders çalışmaya,inş başlayacağım da ne zamn bende bilmiyorum :26: her neyse,sen en son yayınladığın bu notları söylediğim bir site vardı oradan mı çıkarttın yoksa dershane hocanızın verdiği notlardan mı? ben konulara çalışmadğım için bilmiyorum hangi konular olduğunu....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…