İki Gözüm

seyran

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Şubat 2007
842
7
55
Bilirim ki askın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlaya ağlaya kör olurmuş...

Biliyor musun iki gözüm, bugün ayin kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mi, sonbahar mi, yaz mi; farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum

Derdim, kederim ne? Biliyor musun yanıtını? ... Neşemi, sevincimi, yasama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi nede çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her bir başka yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sinir boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü... Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum.

En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, damağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde aksam canları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayati, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var? Bin bir düşünce üşüşüyor beynimde.

Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatin girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte simdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz. Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mi beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayin kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bilmiyorum. Bilsem de , benim için artik hiç bir önemi yok...

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime agular akittim ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öylece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretle dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi. Ki, okyanuslar söndüremez.

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini , kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdamda benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası...

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla´mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asildim, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlaya ağlaya kör olurmuş.

Ask olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damalarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

-ALINTI-



 
Ask olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damalarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?
 
Seyranım;
Okudum ve içim büklüm büklüm oldu.
Upuzun bir yol ve yüksek yüksek tepeler oluştu yüreğimde.
Bugünlerde zaten hafif melenkoliğim şimdi daha bir durgun ve dingin oldum.
Sanırım tüüm gün devam edeek bu ruh halim.
Senin yerine koymaya çalıştım kendimi ama başaramadım.
Vatanımdan , yurdumdan hiç ayrı kalmadım ki.
Bilemedim bu duyguyu.
Sadace özlemi , özlemeyi bilirim.
Bu bile yeterli olamadı senin yerine kendimi koymayı.
Allahım sen ve senin gibi gurbette olanlara güç versin
Elimdeki sigaram bitmiş ben yazının içine dalmışım.
Çekipkurtulmak mı istiyorum kendimi.
Hayır, hayır sevdim bu halimi
Biraz da böyle olmak iyi geldi sanki bana.
DAYAN İKİ GÖZÜM DAYAN.
SABRIN SONU SELAMETTİR DEMİŞ ATALARIMIZ

Yanlız değilsin seyranım bak bir sürü arkadaşın ,dostun var.
Senin yanında olan.

Sevgiyle
 


Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla´mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asildim, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.


Bu cümleler bitirdi beni. Okudukça içim burkuldu, mideme bir taş oturdu.
Sevdiğimden, vatanımdan ayrı da değilim yaa, gene de sızladı burnum.
Hasretler olmasa, gurbetler olmasa keşke yaaaa.
Hayat işte..
 
tüylerim diken diken oldu..böyle bir güzelliği bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.
 
X