HPV ile mücadelede aşı öne çıkıyor. Aşı; bu virüse birebir benzeyen, laboratuvar ortamında oluşturulan içi boş bir yapıdan oluşuyor. Bu sayede virüsün hastalık yapma potansiyeli olmaksızın, kimliği vücuda tanıtılıyor ve bağışıklık sistemi bu virüse özgü savunma sistemleri geliştiriyor.
Vücut daha sonra gerçek virüsle karşılaşırsa, bu savunma sistemleri hazır olduğu için virüsün vücudu etkilemesine izin verilmeden vücuttan yok edilmesi mümkün oluyor.
HPV’nin yaklaşık 14 yüksek riskli tipi bulunuyor. Bunlardan, aşının da içerisinde bulunan tip 16 ve 18 hastalığın yüzde 70’inden sorumlu. Geriye kalan yüzde 30’luk bölümün henüz aşısı olmadığı için rahim ağzı kanserinin tarihe karışacağını söylemek şu an için zor.
Günümüzde 3 farklı koruyucu HPV aşısı kullanılıyor. Bunlardan birincisi; sadece en çok rahim ağzı kanseri yapan iki HPV tipine karşı koruması olan ikili aşı.
İkincisi ikili aşıda var olan tiplerin yanında erkek ve kadında siğillere neden olan HPV tiplerine karşı da koruması olan dörtlü aşıdır. Dörtlü aşının kapsadığı HPV tipleri, rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık yüzde 70’inden sorumlu tutulan HPV 16 ve HPV 18’in yanında, genital siğillerin yaklaşık yüzde 90’nından sorumlu olan ve kanser ile ilişkili olmayan HPV 6 ve HPV 11’i de içermektedir.
Üçüncüsü ise erkek ve kadında siğillere neden olan HPV tipleri yanında kansere neden olan ek yedi HPV tipine karşı koruması olan dokuzlu aşı. Dokuzlu aşı henüz Türkiye’ye girmemiştir. Ancak kısa sürede girmesi beklenmektedir
Bu yazıyı acıbadem saglık grubundan kopyalayarak aldım