- 12 Temmuz 2006
- 687
- 23
- 52
Hoşçakal...
Sabahları yağmur sesiyle uyanılan, herkesin boğazlı kazaklar
giydiği,
hüzünlü yüzler taşıyan o insanların, duman altı kahvelerde
kitap okuyarak ve
hep o sevdiğimiz şarkıları dinledikleri bir sahil kasabasında
yaşamak
istiyorum artık.
Yolda yürürken kimseyle selamlaşmamayı özledim.
Hem de çok.
Sen şimdi kırılıp üzülürken bu yazdıklarımı okurken ben
çoktan gitmiş
olacağım.
Oysa taa başta konuşmuştuk bunları seninle.
Gideceğimi, daha doğrusu kalamayacağımı, kimseye ve hiçbir yere
ait
olamayacağımı daha ilk gün anlatmamış mıydım ben sana?
'Büyük ihtimal vedalaşmadan giderim' demiştim.
İşte şu an telefonu açmıyor oluşumun nedeni de bu vedalaşmama
adeti.
Sana yazdığım ilk ve son mektup bu.
En azından artık sana hiç yazmadığımdan şikayet etmeyeceksin.
Atıl kuru bir vedalaşmadan çok daha anlamlı bir şey bırakıyorum
sana
giderken.
Yapacağın her şeyi olduğu gibi, şimdi soracağın soruyu da
biliyorum.
Ellerini saçlarının arasından geçirip 'neden?' diye
mırıldanıyorsun şuan
büyük ihtimal ve büyük ihtimal sol omzunla pencereye yaslanmış
haldesin.
'Neden?'
Çünkü her şeyi bilmekten ve her gün hep aynı günü yaşamaktan
ve senin bu
aynılığı hiç fark etmeyişinden yoruldum.
Geleceğin saati, bana söyleyeceğin ilk sözü, kavgalarımızın
sonunu ve o
sonlardan sonra ne olacağını nereme dokunup bana nasıl
sarılacağını biliyor
olmaktan çok yoruldum.
'Biz' olmaktan onur duyacağımı söylemiştim sana. Ben 'biz olmak'
kavramının
benden tamamen vazgeçmek olduğunu bilmiyordum o zamanlar.
Yine o zamanlar ben, bana asla yalan söylemeyeceğin yalanına da çok
inandırmıştım kendimi...
O zamanlar cep telefonunda 'seni boğuyorsa ayrıl o zaman o kadından'
mesajını da bulmamıştım...
O mesajı okuyunca anladım ki esas benim tek kişilik derin ve büyük
nefeslere
ihtiyacım var.
O mesajı okuyunca anladım ki insan kendi eli ile yazdığı masaldan
bile mutlu
sonla çıkamıyor artık...
Anladım ki sende gidecek yürek bende ise kalacak mide yok...
Seni sana ve kim bilir daha kimlere bırakıyorum.
Kendimle olmaya, yalnız kalmaya, kısacası nefes almaya gidiyorum
ben.
Not: Yedek anahtar paspasın altında ve paspas da tıpkı senin benim
için
olduğun gibi kapının dışında...
Sabahları yağmur sesiyle uyanılan, herkesin boğazlı kazaklar
giydiği,
hüzünlü yüzler taşıyan o insanların, duman altı kahvelerde
kitap okuyarak ve
hep o sevdiğimiz şarkıları dinledikleri bir sahil kasabasında
yaşamak
istiyorum artık.
Yolda yürürken kimseyle selamlaşmamayı özledim.
Hem de çok.
Sen şimdi kırılıp üzülürken bu yazdıklarımı okurken ben
çoktan gitmiş
olacağım.
Oysa taa başta konuşmuştuk bunları seninle.
Gideceğimi, daha doğrusu kalamayacağımı, kimseye ve hiçbir yere
ait
olamayacağımı daha ilk gün anlatmamış mıydım ben sana?
'Büyük ihtimal vedalaşmadan giderim' demiştim.
İşte şu an telefonu açmıyor oluşumun nedeni de bu vedalaşmama
adeti.
Sana yazdığım ilk ve son mektup bu.
En azından artık sana hiç yazmadığımdan şikayet etmeyeceksin.
Atıl kuru bir vedalaşmadan çok daha anlamlı bir şey bırakıyorum
sana
giderken.
Yapacağın her şeyi olduğu gibi, şimdi soracağın soruyu da
biliyorum.
Ellerini saçlarının arasından geçirip 'neden?' diye
mırıldanıyorsun şuan
büyük ihtimal ve büyük ihtimal sol omzunla pencereye yaslanmış
haldesin.
'Neden?'
Çünkü her şeyi bilmekten ve her gün hep aynı günü yaşamaktan
ve senin bu
aynılığı hiç fark etmeyişinden yoruldum.
Geleceğin saati, bana söyleyeceğin ilk sözü, kavgalarımızın
sonunu ve o
sonlardan sonra ne olacağını nereme dokunup bana nasıl
sarılacağını biliyor
olmaktan çok yoruldum.
'Biz' olmaktan onur duyacağımı söylemiştim sana. Ben 'biz olmak'
kavramının
benden tamamen vazgeçmek olduğunu bilmiyordum o zamanlar.
Yine o zamanlar ben, bana asla yalan söylemeyeceğin yalanına da çok
inandırmıştım kendimi...
O zamanlar cep telefonunda 'seni boğuyorsa ayrıl o zaman o kadından'
mesajını da bulmamıştım...
O mesajı okuyunca anladım ki esas benim tek kişilik derin ve büyük
nefeslere
ihtiyacım var.
O mesajı okuyunca anladım ki insan kendi eli ile yazdığı masaldan
bile mutlu
sonla çıkamıyor artık...
Anladım ki sende gidecek yürek bende ise kalacak mide yok...
Seni sana ve kim bilir daha kimlere bırakıyorum.
Kendimle olmaya, yalnız kalmaya, kısacası nefes almaya gidiyorum
ben.
Not: Yedek anahtar paspasın altında ve paspas da tıpkı senin benim
için
olduğun gibi kapının dışında...