- 21 Eylül 2006
- 1.453
- 28
Eşiniz, dostlarınız tarafından uykuda horladığınızın söyleniyor mu? Arkadaşlarınızın yanında uyuyakalmaktan ve mahçup olmaktan korkuyor musunuz?
- Peki horlama hakkında yeterince bilgi sahibi miyiz? Neden horlarız? Horlamak sağlık durumumuzu olumsuz etkileyen bir durum ya da hastalıklarımızın bir belirtisi olabilir mi?
Memorial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü doktoru Doç. Dr. Burak Erdamar horlama ve tedavi yöntemleri ile ilgili şu bilgileri verdi.
Öncelikle söylenmesi gereken 35 yaşını aşmış erkeklerin % 35’i aralıklı ya da yatış pozisyonuna bağlı olarak horlamaktadır. Yoğun bir günün ardından, alkol kullanılmasından sonra, sırtüstü yatarken horlamak genelde masum horlamalardır. Özellikle yukarıda saydığımız koşullarda horlarken, nefes kesilmesinin olmaması durumunda horlama, horlayandan çok yanında yatanlar (dolayısıyla uyumakta zorluk çekenler) için sorun teşkil etmektedir. Bu durumlarda tedavi, horlayanlar için değil yatak partnerlerinin ya da oda arkadaşlarının kararıyla ve uyku sağlıkları için yapılmaktadır.
Ancak hemen hemen her gün, yüksek şiddette ve uykuda nefes kesilmelerinin eşlik ettiği horlamalar gerek hastanın yaşam süresini kısaltması gerekse beraberinde önemli hastalıklar için risk oluşturması nedeniyle tedavi edilmesi gereken önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Gece uykuda horlarken nefesi kesilen ve yaşı 60 yaşın üstünde olanların hayati tehlike taşıdıkları ve birçok kalp ve solunum hastalıklarına yatkın oldukları bilinmektedir. Yatakta ölüm, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, kalp enfarktüsü geçirme risklerini yükselten bir durum olabileceği unutulmamalıdır.
Tüm bunların yanında horlayan insanların sabah uyanamama, gün boyu uykuya meğilli olma, trafik sıkışıklığında, televizyon karşısında ya da öğlen yemeği sonrasında aşırı uyku isteği gibi yaşam kalitesini bozan birçok şikayeti de bulunmaktadır. Ölümcül trafik kazalarının birçoğunun uykuda nefesi kesilen ve horlayan insanların uykuya meğil ve konsantrasyon kaybı nedeniyle olduğu bilinmektedir.
PEKİ NE YAPMALIYIZ?
Öncellikle ideal kilomuz üstündeki kilolarımızdan kurtulmak iyi bir başlangıç olacaktır. Gece uyku öncesinde alkol alınımının azaltılması, en az 4 saatlik açlık ile yatağa gidilmesi ve uyumadan sakinleştirici ilaçların kullanılmaması ile birçok basit horlamanın önüne geçebiliriz. Özellikle gece uykuda burnumuzdan nefes alamıyorsak ve bu nedenle ağız açık uyumak zorunda kalıyorsak horlamamız kaçınılmaz olacaktır. Burnumuzun açık olması ve ağzın kapalı olması sağlıklı bir uyku için altın kuraldır.
Bu basit önlemlerin alınmasına rağmen horlama ve uykuda nefes kesilmesi devam ediyorsa mutlak olarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Hastalığın şiddetinin anlaşılabilmesi ve hangi tedavi metodunun kullanılacağının belirlenmesi bir gece hastanede yatılmasını ve uykunuzun değerlendirilmesinin yapılacağı “uyku testinin” yapılabileceği bir merkeze başvurmamız gerekmektedir.
Cerrahi tedavide ana prensip gece uykuda solunum yolunu tıkayan küçük dil ve yumuşak damağın gerginleştirilmesinin sağlanmasıdır. Ağız içindeki bu dokularda gerginliğin sağlanması için günümüzde en geçerli, sonuçları en iyi olan teknik “radyofreakans” cerrahisidir.
- Peki horlama hakkında yeterince bilgi sahibi miyiz? Neden horlarız? Horlamak sağlık durumumuzu olumsuz etkileyen bir durum ya da hastalıklarımızın bir belirtisi olabilir mi?
Memorial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü doktoru Doç. Dr. Burak Erdamar horlama ve tedavi yöntemleri ile ilgili şu bilgileri verdi.
Öncelikle söylenmesi gereken 35 yaşını aşmış erkeklerin % 35’i aralıklı ya da yatış pozisyonuna bağlı olarak horlamaktadır. Yoğun bir günün ardından, alkol kullanılmasından sonra, sırtüstü yatarken horlamak genelde masum horlamalardır. Özellikle yukarıda saydığımız koşullarda horlarken, nefes kesilmesinin olmaması durumunda horlama, horlayandan çok yanında yatanlar (dolayısıyla uyumakta zorluk çekenler) için sorun teşkil etmektedir. Bu durumlarda tedavi, horlayanlar için değil yatak partnerlerinin ya da oda arkadaşlarının kararıyla ve uyku sağlıkları için yapılmaktadır.
Ancak hemen hemen her gün, yüksek şiddette ve uykuda nefes kesilmelerinin eşlik ettiği horlamalar gerek hastanın yaşam süresini kısaltması gerekse beraberinde önemli hastalıklar için risk oluşturması nedeniyle tedavi edilmesi gereken önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Gece uykuda horlarken nefesi kesilen ve yaşı 60 yaşın üstünde olanların hayati tehlike taşıdıkları ve birçok kalp ve solunum hastalıklarına yatkın oldukları bilinmektedir. Yatakta ölüm, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, kalp enfarktüsü geçirme risklerini yükselten bir durum olabileceği unutulmamalıdır.
Tüm bunların yanında horlayan insanların sabah uyanamama, gün boyu uykuya meğilli olma, trafik sıkışıklığında, televizyon karşısında ya da öğlen yemeği sonrasında aşırı uyku isteği gibi yaşam kalitesini bozan birçok şikayeti de bulunmaktadır. Ölümcül trafik kazalarının birçoğunun uykuda nefesi kesilen ve horlayan insanların uykuya meğil ve konsantrasyon kaybı nedeniyle olduğu bilinmektedir.
PEKİ NE YAPMALIYIZ?
Öncellikle ideal kilomuz üstündeki kilolarımızdan kurtulmak iyi bir başlangıç olacaktır. Gece uyku öncesinde alkol alınımının azaltılması, en az 4 saatlik açlık ile yatağa gidilmesi ve uyumadan sakinleştirici ilaçların kullanılmaması ile birçok basit horlamanın önüne geçebiliriz. Özellikle gece uykuda burnumuzdan nefes alamıyorsak ve bu nedenle ağız açık uyumak zorunda kalıyorsak horlamamız kaçınılmaz olacaktır. Burnumuzun açık olması ve ağzın kapalı olması sağlıklı bir uyku için altın kuraldır.
Bu basit önlemlerin alınmasına rağmen horlama ve uykuda nefes kesilmesi devam ediyorsa mutlak olarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Hastalığın şiddetinin anlaşılabilmesi ve hangi tedavi metodunun kullanılacağının belirlenmesi bir gece hastanede yatılmasını ve uykunuzun değerlendirilmesinin yapılacağı “uyku testinin” yapılabileceği bir merkeze başvurmamız gerekmektedir.
Cerrahi tedavide ana prensip gece uykuda solunum yolunu tıkayan küçük dil ve yumuşak damağın gerginleştirilmesinin sağlanmasıdır. Ağız içindeki bu dokularda gerginliğin sağlanması için günümüzde en geçerli, sonuçları en iyi olan teknik “radyofreakans” cerrahisidir.