- 12 Ağustos 2007
- 6.895
- 21
Hindu kozmolojisi tarihte bilinen ilk evren modelini barındırır ve Hinduizmin kutsal Vedik metinlerinden Rig-Veda'da açıklanmıştır. Buna göre evre genişleme ve tamamen yıkıma uğrama arasında gidip gelir. Çok daha yoğun bir formdan (ki bu noktaya Bindu denir) genişlemiştir. Evren canlı bir özdür ve sürekli olarak devam eden bir doğum, ölüm ve yeniden doğum döngüsü içerir.
Vedik metinlerin en eskileri olan Samhitalar oldukça basit bir kozmolojiye yer verir ve bu kozmoloji genelde iki veya üç parçalı bir yapıya sahiptir: (ikili olduğu durumda) gök-arz veya (üçlü olduğu durumda) gök-atmosfer-arz. Bu noktada kozmogoni belirsizdir ve yaratımcılık fikri çok vurgulanmamıştır. Hatta Rig-Veda'da bulunan ve kozmogoniye ilişkin olan bazı ilahilerde evrenden önce hiçbir şeyin, tanrılar dahil, var olmadığından veya var olup olmadığının belirsizliğinden bahsedilir[7]; tanrıların var oluşları ile evrenin var oluşu arasındaki ilişki genel olarak belirsizdir ve birkaç çeşitli kozmogoniler Rig-Veda'da yer alır: 10. kitaptaki 90. ilahi gibi[8]. Ayrıca Rig-Veda'daki kozmoloji ile ilgili şarkılarda rita yani evrensel düzen kavramı bulunur. Bu metinlerden yaklaşık bin yıl sonra yazılmış olan (yaklaşık olarak M.Ö. birinci bin yılda) Upanişadlarda ise bu temel ve basit kozmoloji anlayışı gelişir ve özellikle felsefî olarak da derinleşir. Upanişadik "kozmik yumurta" temeli bundan sonraki dönemde Hindu kozmolojisinin temelini arz eder. Evrensel döngü vurgusu bu kozmolojide büyük bir rol oynar ve sonuç olarak daha önceki metinlerde er alan rita kavramından ziyade mokşa (yani reenkarnasyon döngüsünden kurtuluş) vurgulanır, önem kazanır. Bu kozmolojide bulunan Brahman ve Atman kavramları ve ritanın yanı sıra kişilerin bireysel hayatları bağlamında ele alınan dharma kavramı da kozmolojinin temel taşlarını oluşturur. Ayrıca Upanişadlardaki evren ayrımları da genişler; örneğin yedi parçalı evren anlayışı mevcuttur. Hinduizmdeki kozmoloji Upanişadlardaki gelişiminden sonra da gelişmeye devam etmişse de bu gelişim Upanişadlardakindeki gibi Vedik temelleri terk etmez.
Hindu kozmolojisi aynı zamanda bir kozmografi ve evren tarihi (kozmik tarihçe) de barındırır. Hindu evren tarihinde evren, döngüsel kozmolojiyle uyumlu bir şekilde, altın çağla başlayan ve giderek kötüleşen, bayağılaşan 4 çağdan geçer ve sonunda yok edilir ve tekrar yaratılarak aynı 4 çağı yaşar; bu şekilde bir döngü içerisinde evrenin doğuşu, ölümü ve yeniden doğuşu devam eder. Hindu kozmografisi ise şaraptan denizler, farklı yerleri ayıran geometrik şekildeki sıradağlar gibi öğeler barındıran zengin bir kozmografidir
Vedik metinlerin en eskileri olan Samhitalar oldukça basit bir kozmolojiye yer verir ve bu kozmoloji genelde iki veya üç parçalı bir yapıya sahiptir: (ikili olduğu durumda) gök-arz veya (üçlü olduğu durumda) gök-atmosfer-arz. Bu noktada kozmogoni belirsizdir ve yaratımcılık fikri çok vurgulanmamıştır. Hatta Rig-Veda'da bulunan ve kozmogoniye ilişkin olan bazı ilahilerde evrenden önce hiçbir şeyin, tanrılar dahil, var olmadığından veya var olup olmadığının belirsizliğinden bahsedilir[7]; tanrıların var oluşları ile evrenin var oluşu arasındaki ilişki genel olarak belirsizdir ve birkaç çeşitli kozmogoniler Rig-Veda'da yer alır: 10. kitaptaki 90. ilahi gibi[8]. Ayrıca Rig-Veda'daki kozmoloji ile ilgili şarkılarda rita yani evrensel düzen kavramı bulunur. Bu metinlerden yaklaşık bin yıl sonra yazılmış olan (yaklaşık olarak M.Ö. birinci bin yılda) Upanişadlarda ise bu temel ve basit kozmoloji anlayışı gelişir ve özellikle felsefî olarak da derinleşir. Upanişadik "kozmik yumurta" temeli bundan sonraki dönemde Hindu kozmolojisinin temelini arz eder. Evrensel döngü vurgusu bu kozmolojide büyük bir rol oynar ve sonuç olarak daha önceki metinlerde er alan rita kavramından ziyade mokşa (yani reenkarnasyon döngüsünden kurtuluş) vurgulanır, önem kazanır. Bu kozmolojide bulunan Brahman ve Atman kavramları ve ritanın yanı sıra kişilerin bireysel hayatları bağlamında ele alınan dharma kavramı da kozmolojinin temel taşlarını oluşturur. Ayrıca Upanişadlardaki evren ayrımları da genişler; örneğin yedi parçalı evren anlayışı mevcuttur. Hinduizmdeki kozmoloji Upanişadlardaki gelişiminden sonra da gelişmeye devam etmişse de bu gelişim Upanişadlardakindeki gibi Vedik temelleri terk etmez.
Hindu kozmolojisi aynı zamanda bir kozmografi ve evren tarihi (kozmik tarihçe) de barındırır. Hindu evren tarihinde evren, döngüsel kozmolojiyle uyumlu bir şekilde, altın çağla başlayan ve giderek kötüleşen, bayağılaşan 4 çağdan geçer ve sonunda yok edilir ve tekrar yaratılarak aynı 4 çağı yaşar; bu şekilde bir döngü içerisinde evrenin doğuşu, ölümü ve yeniden doğuşu devam eder. Hindu kozmografisi ise şaraptan denizler, farklı yerleri ayıran geometrik şekildeki sıradağlar gibi öğeler barındıran zengin bir kozmografidir