- 26 Temmuz 2015
- 1.741
- 2.853
- 133
- 31
- Konu Sahibi Esrin mine
-
- #21
yazdıklarına dayanamayıp okurken ağladım...evet yaşamayan anlamaz bu adını koyamadığım durumu ama birebir satırlarda beni anlattın sanki...ben içimdeki öfkeyi özlemi ve ezikliği yendim ama yıllar geçti....sadece hatırladığım asla çocuğumu dövmeyeceğim asla onurunu kırmayacağım hep sevgi göstereceğim öylede oldu iki yavrum var ve hiç onlara böyle davranmayacağım...galiba bu anneler bizimle büyüdü o yüzdende çaresizliklerinin ve yanlızlıklarının acısını yıllarca bizden çıkardılar...sanki yaşıtım gibi arkadaşlarımla beni asla yanlız bırakmayan annem onların yanında hiçbir zaman onure etmedi hep hatalı hep korunmasız ve sahipsizdim,ama olsun o annemdi ve ben bunun normal olmadığını ilerleyen yaşlarımda anladım..şimdi ona ne zaman ihtiyacım olsa sanki yine yok ama olsun varlığı var o da yeter diye avutuyorum kendimi....onu herşeyden sorumlu tutmak istemem ama hatalarımı her düşündüğümde hep yanıbaşımdaa oda var.....umarım hayat başka güzellikleri o eksikliği kapatmak için verir.....tek temennim buEvet anne herşeyin sebebi sensin.
Benim bu saatte, derin bir uykuda olmam gereken bu saatte kafamın derinliklerinde zonklayan seslerin, kurtulamadığım yaşanmışlıkların, ezikliğimin, dünyanın en kötü annesi olmamın sebebi hep sensin.
Hatta etrafıma baktığımda göremediğim insanlığın, merhametin yokluğuyla sığındığım şu siteye ne zaman iç döksem peşime takılan hastalıklı düşüncelerin, sürekli takip ediliyor sanıp kafayı yeme noktasına gelmemin, bu yüzden birçok hesabı iptal ettirip yönetimden her seferinde özür dileyip yeni hesap açmamın da sebebi sensin. Yüzbinlerce insanın olduğu bir mecrada bile kendimi "işte o işte o" diye parmakla gösterilen, bütün gözlerin üzerinde olduğunu zannetmeme sebep olacak kadar paranoyak, tedirgin olmamın da sebebi sensin.
Aslında sana hiç kondurmuyordum. Hala konduramıyorum. Hep suçu kendi pasifliğimde, kendi ezilmişliğimde buluyordum. Ama öyle değil anne.
Ben daha küçücük bir çocukken bir yere giderken bile beni bırakıp kardeşimi aldığını biliyorum anne. Senin için hep kardeşlere bakmakla yükümlü evin işlerini görmekten sorumlu bir paçavra olduğumu da biliyorum. Yaşayamadığım çocukluğum, oynayamadığım oyunlar, edinemediğim arkadaşlar hep sırtımda yük şimdi. Suçum neydi diye sormayı akıl bile edemedim. Ben bu olmak için dünyaya gönderilmiş gibiydim. Başka birşey görmedim ki çocukluk bu, ben olmak bu sandım hep. Bir kere bile kızım demeyişine öyle alışıktım ki. Hiçbir şey yapmasam bile, birkaç saniye tvye dalmam bile beddua yemem için yeterli sebep oldu hep. Sen beni hiç sevmedin anne.
Biraz büyüyüp arkadaş edinmeye başladığımda arkadaşlarımı azarlamaktan beni utandırmaktan da geri durmadın. Gururum, onurum senin için hiç önemli olmadı. Bir arkadaş edinmemi bile bana fazla gördün. Zaten okumak benim neyime? Okul birincisi olmak benim neyime? Okuyup başına avukat mı olacaktım? En iyisi münasip bir kısmetle baş göz etmek. Eşimi tanımak benim için büyük şans olsa da senin için sırtındaki kamburdan kurtulmaktı. Ödün patladı vazgeçicem de başına kalıcam diye.
Kalmadım, evlendim. Bir de hamile kaldım. Sen milletin gelini, kızı doğuma kadar iş yaptı diye diye beni işe zorladın. Güzelce söylesen ben yine yapardım işlerini ama sen yine azarlamayı, aşağılamayı seçtin. Ona da razı oldum. Sezaryenden sonra başımda bir gece bile, sadece bir gece bile kalma zahmetinde bulunmadın. Bir kap yemek bile yapmadın bana. yemeğime, bulaşığıma,hatta hasta bezime bile kocam koştu. Çok utandım anne. Beni hiç bilmediğim bir işle, annelikle yalnız bırakıp gittin. Ben görmediğim anneliği çocuğuma göstermeye çalışınca tam bir dram çıktı ortaya. Ota .oka bağıran, asık suratlı, annelikten gram anlamayan, saçma sapan bir insan oldum.
Kendi kendimi büyütüp yaralarımı biraz da olsa sarana kadar, kendime azıcık gelene kadar berbat bir anne oldum senin bana bıraktıklarınla. Şimdi ne kadar toparlamaya çalışsam, ne kadar normal olmaya uğraşsam sol yanımı sık sık yoklayan sancılardan kurtulamıyorum. Gülüşüm hep yarım anne, hayatı öylesine yaşıyorum. Dünya benim olsa birkaç saniyeden fazla mutlu olamıyorum. Sol yanımı çok acıttın anne. Alacağın olsun.
Buraya böyle yazdığıma bakma birazdan deli gibi pişman olup hatayı kendimde aramaya başlarım. Herşeyin suçlusu olduğum gibi ana kıymeti bilmeyen, beceriksizliğini, hatalarını annesine atan zavallı ve bencil kızın olurum. Senin bana öğrettiğin ben olurum.
Herşeye rağmen seni seviyorum anne..
Annem beni öyle sessiz sakin dinlemez ki. Ne hainliğim kalır ve saygısızlığım. Üstelik herkese olayı kendi gözünden anlatıp beni suçlu çıkarır. Hem zaten onu üzmek de istemem. Vicdan azabı yaşamak istemiyorum çektiklerimin acısı yetmezmiş gibi. Bir de şöyle düşünüyorum. Anlayacağı varsa onca yılda anlardı. Ben tamamen yalnız bırakıldığım halde evladıma kendi annesizliğimi yansıtma ihtimaliyle vicdan azabı, uykusuzluk, huzursuzluk, kendimden nefret etme gibi bir sürü şey yaşadım kısacık bir sürede. İyi bir anne olamayacaksam allahım canımı al diye allaha yalvardım. Ama o bunca yıl hiçbir pişmanlık emaresi göstermedi. Belki çok şey yaşadı, çok ezildi ama bize aynı şeyleri kararlılıkla yapmaktan çekinmedi.Yeri zamanı geldiğinde bu sendeki travmaları annene anlatki , bu sendeki ağır yükü üzerinden atalabilesin anlatki seni ne hale sokmuş yıllardır, anlatınca inanki rahatladğını göreceksin annen hiç memnun kalmayacak kalmasında zaten .o ezik susan herşeye razı kızının artık olmadığını göster ,herşeyin farkında olduğunun bilincine varması hoşuna gitmesede senin artık eski sen olmadığını ona bildirmiş olacaksın seni üzemeyeceğini bilsin ....
Çok haklısınız. Üzgün olunca, dalgın olunca sanki kırk yıllık dostummuş gibi bir gözümün içine bakışı var ki. O kadar saf, o kadar merhametli ki. Onu uyutmak için uyumuş numarası yaparken uyuduğumu sanıp yüzümü okşuyor ya, yanağıma bir öpücük konduruyor ya bütün dünya benim oluyor. Geçmiş geri gelmez ama bu kıymetli sevgiyi değerlendirmek için çok zamanım var inşallah. Olaya bu yönüyle bakmayı hatırlattığın için teşeklür ederim.Annenize kırgınsınız, elinizden aldıkları için ve bi o kadar da haklısınız. Artık sizde annesiniz ve sadece bebeğinizi doğuran kadın mı? Hayatını dolduran kadın mı olacağınıza siz karar vereceksiniz.
Benim de var içimde yaralarım, sizin ki gibi değil ama benimde içimde biriktirdiklerim var, başımı dizlerine koyup gözlerimi kapatacağım birine ihtiyacım var ve artık miniminnacık iki diz gözlerimdeki buğuyu gördüğüde bana yastık oluyor, beni öyle şefkatle sarıyor ki göğsüne hasret kaldığım eksikliklerimi tamamlıyor, ben kızıma anne, kızım bana ana oldu, evladınıza sarılın ve hep kendi kendinize şunu hatırmatın "ben evladımın annesi olacağım".
biz evlatlarımızı yetiştirirken aslında kendimizde yetişiyoruz aslında olgunluk denilen şey yaşla kazanılmıyor bazen iki karış boyu ile bize öyle dersler veriyorlar ki yeterki sabır taşımız evlatlarımız için kaya olsun. (sabrımızı da sonuna kadar kullanıyorlar keratalar )Çok haklısınız. Üzgün olunca, dalgın olunca sanki kırk yıllık dostummuş gibi bir gözümün içine bakışı var ki. O kadar saf, o kadar merhametli ki. Onu uyutmak için uyumuş numarası yaparken uyuduğumu sanıp yüzümü okşuyor ya, yanağıma bir öpücük konduruyor ya bütün dünya benim oluyor. Geçmiş geri gelmez ama bu kıymetli sevgiyi değerlendirmek için çok zamanım var inşallah. Olaya bu yönüyle bakmayı hatırlattığın için teşeklür ederim.
Babam annemi çok sever. Gençken hataları olmuş sanırım ama evine eşine çok bağlı bir insandır. Evdeki baskın karakter annemdir.Annenin böyle olmasına sebep baban olabilir mi? Eşiyle mutlu olamayan kadınlar genelde hayattaki duruşları böyle oluyor daha doğrusu mutsuz kadınlar mutsuz bir dünya demek benim için.
aynılarını bende yaşadım canım yaşamayan bilemez sende suç ararlar ama olayın iç yüzü öyle değildir.allEvet anne herşeyin sebebi sensin.
Benim bu saatte, derin bir uykuda olmam gereken bu saatte kafamın derinliklerinde zonklayan seslerin, kurtulamadığım yaşanmışlıkların, ezikliğimin, dünyanın en kötü annesi olmamın sebebi hep sensin.
Hatta etrafıma baktığımda göremediğim insanlığın, merhametin yokluğuyla sığındığım şu siteye ne zaman iç döksem peşime takılan hastalıklı düşüncelerin, sürekli takip ediliyor sanıp kafayı yeme noktasına gelmemin, bu yüzden birçok hesabı iptal ettirip yönetimden her seferinde özür dileyip yeni hesap açmamın da sebebi sensin. Yüzbinlerce insanın olduğu bir mecrada bile kendimi "işte o işte o" diye parmakla gösterilen, bütün gözlerin üzerinde olduğunu zannetmeme sebep olacak kadar paranoyak, tedirgin olmamın da sebebi sensin.
Aslında sana hiç kondurmuyordum. Hala konduramıyorum. Hep suçu kendi pasifliğimde, kendi ezilmişliğimde buluyordum. Ama öyle değil anne.
Ben daha küçücük bir çocukken bir yere giderken bile beni bırakıp kardeşimi aldığını biliyorum anne. Senin için hep kardeşlere bakmakla yükümlü evin işlerini görmekten sorumlu bir paçavra olduğumu da biliyorum. Yaşayamadığım çocukluğum, oynayamadığım oyunlar, edinemediğim arkadaşlar hep sırtımda yük şimdi. Suçum neydi diye sormayı akıl bile edemedim. Ben bu olmak için dünyaya gönderilmiş gibiydim. Başka birşey görmedim ki çocukluk bu, ben olmak bu sandım hep. Bir kere bile kızım demeyişine öyle alışıktım ki. Hiçbir şey yapmasam bile, birkaç saniye tvye dalmam bile beddua yemem için yeterli sebep oldu hep. Sen beni hiç sevmedin anne.
Biraz büyüyüp arkadaş edinmeye başladığımda arkadaşlarımı azarlamaktan beni utandırmaktan da geri durmadın. Gururum, onurum senin için hiç önemli olmadı. Bir arkadaş edinmemi bile bana fazla gördün. Zaten okumak benim neyime? Okul birincisi olmak benim neyime? Okuyup başına avukat mı olacaktım? En iyisi münasip bir kısmetle baş göz etmek. Eşimi tanımak benim için büyük şans olsa da senin için sırtındaki kamburdan kurtulmaktı. Ödün patladı vazgeçicem de başına kalıcam diye.
Kalmadım, evlendim. Bir de hamile kaldım. Sen milletin gelini, kızı doğuma kadar iş yaptı diye diye beni işe zorladın. Güzelce söylesen ben yine yapardım işlerini ama sen yine azarlamayı, aşağılamayı seçtin. Ona da razı oldum. Sezaryenden sonra başımda bir gece bile, sadece bir gece bile kalma zahmetinde bulunmadın. Bir kap yemek bile yapmadın bana. yemeğime, bulaşığıma,hatta hasta bezime bile kocam koştu. Çok utandım anne. Beni hiç bilmediğim bir işle, annelikle yalnız bırakıp gittin. Ben görmediğim anneliği çocuğuma göstermeye çalışınca tam bir dram çıktı ortaya. Ota .oka bağıran, asık suratlı, annelikten gram anlamayan, saçma sapan bir insan oldum.
Kendi kendimi büyütüp yaralarımı biraz da olsa sarana kadar, kendime azıcık gelene kadar berbat bir anne oldum senin bana bıraktıklarınla. Şimdi ne kadar toparlamaya çalışsam, ne kadar normal olmaya uğraşsam sol yanımı sık sık yoklayan sancılardan kurtulamıyorum. Gülüşüm hep yarım anne, hayatı öylesine yaşıyorum. Dünya benim olsa birkaç saniyeden fazla mutlu olamıyorum. Sol yanımı çok acıttın anne. Alacağın olsun.
Buraya böyle yazdığıma bakma birazdan deli gibi pişman olup hatayı kendimde aramaya başlarım. Herşeyin suçlusu olduğum gibi ana kıymeti bilmeyen, beceriksizliğini, hatalarını annesine atan zavallı ve bencil kızın olurum. Senin bana öğrettiğin ben olurum.
Herşeye rağmen seni seviyorum anne..
Evet anne herşeyin sebebi sensin.
Benim bu saatte, derin bir uykuda olmam gereken bu saatte kafamın derinliklerinde zonklayan seslerin, kurtulamadığım yaşanmışlıkların, ezikliğimin, dünyanın en kötü annesi olmamın sebebi hep sensin.
Hatta etrafıma baktığımda göremediğim insanlığın, merhametin yokluğuyla sığındığım şu siteye ne zaman iç döksem peşime takılan hastalıklı düşüncelerin, sürekli takip ediliyor sanıp kafayı yeme noktasına gelmemin, bu yüzden birçok hesabı iptal ettirip yönetimden her seferinde özür dileyip yeni hesap açmamın da sebebi sensin. Yüzbinlerce insanın olduğu bir mecrada bile kendimi "işte o işte o" diye parmakla gösterilen, bütün gözlerin üzerinde olduğunu zannetmeme sebep olacak kadar paranoyak, tedirgin olmamın da sebebi sensin.
Aslında sana hiç kondurmuyordum. Hala konduramıyorum. Hep suçu kendi pasifliğimde, kendi ezilmişliğimde buluyordum. Ama öyle değil anne.
Ben daha küçücük bir çocukken bir yere giderken bile beni bırakıp kardeşimi aldığını biliyorum anne. Senin için hep kardeşlere bakmakla yükümlü evin işlerini görmekten sorumlu bir paçavra olduğumu da biliyorum. Yaşayamadığım çocukluğum, oynayamadığım oyunlar, edinemediğim arkadaşlar hep sırtımda yük şimdi. Suçum neydi diye sormayı akıl bile edemedim. Ben bu olmak için dünyaya gönderilmiş gibiydim. Başka birşey görmedim ki çocukluk bu, ben olmak bu sandım hep. Bir kere bile kızım demeyişine öyle alışıktım ki. Hiçbir şey yapmasam bile, birkaç saniye tvye dalmam bile beddua yemem için yeterli sebep oldu hep. Sen beni hiç sevmedin anne.
Biraz büyüyüp arkadaş edinmeye başladığımda arkadaşlarımı azarlamaktan beni utandırmaktan da geri durmadın. Gururum, onurum senin için hiç önemli olmadı. Bir arkadaş edinmemi bile bana fazla gördün. Zaten okumak benim neyime? Okul birincisi olmak benim neyime? Okuyup başına avukat mı olacaktım? En iyisi münasip bir kısmetle baş göz etmek. Eşimi tanımak benim için büyük şans olsa da senin için sırtındaki kamburdan kurtulmaktı. Ödün patladı vazgeçicem de başına kalıcam diye.
Kalmadım, evlendim. Bir de hamile kaldım. Sen milletin gelini, kızı doğuma kadar iş yaptı diye diye beni işe zorladın. Güzelce söylesen ben yine yapardım işlerini ama sen yine azarlamayı, aşağılamayı seçtin. Ona da razı oldum. Sezaryenden sonra başımda bir gece bile, sadece bir gece bile kalma zahmetinde bulunmadın. Bir kap yemek bile yapmadın bana. yemeğime, bulaşığıma,hatta hasta bezime bile kocam koştu. Çok utandım anne. Beni hiç bilmediğim bir işle, annelikle yalnız bırakıp gittin. Ben görmediğim anneliği çocuğuma göstermeye çalışınca tam bir dram çıktı ortaya. Ota .oka bağıran, asık suratlı, annelikten gram anlamayan, saçma sapan bir insan oldum.
Kendi kendimi büyütüp yaralarımı biraz da olsa sarana kadar, kendime azıcık gelene kadar berbat bir anne oldum senin bana bıraktıklarınla. Şimdi ne kadar toparlamaya çalışsam, ne kadar normal olmaya uğraşsam sol yanımı sık sık yoklayan sancılardan kurtulamıyorum. Gülüşüm hep yarım anne, hayatı öylesine yaşıyorum. Dünya benim olsa birkaç saniyeden fazla mutlu olamıyorum. Sol yanımı çok acıttın anne. Alacağın olsun.
Buraya böyle yazdığıma bakma birazdan deli gibi pişman olup hatayı kendimde aramaya başlarım. Herşeyin suçlusu olduğum gibi ana kıymeti bilmeyen, beceriksizliğini, hatalarını annesine atan zavallı ve bencil kızın olurum. Senin bana öğrettiğin ben olurum.
Herşeye rağmen seni seviyorum anne..
Evet anne herşeyin sebebi sensin.
Benim bu saatte, derin bir uykuda olmam gereken bu saatte kafamın derinliklerinde zonklayan seslerin, kurtulamadığım yaşanmışlıkların, ezikliğimin, dünyanın en kötü annesi olmamın sebebi hep sensin.
Hatta etrafıma baktığımda göremediğim insanlığın, merhametin yokluğuyla sığındığım şu siteye ne zaman iç döksem peşime takılan hastalıklı düşüncelerin, sürekli takip ediliyor sanıp kafayı yeme noktasına gelmemin, bu yüzden birçok hesabı iptal ettirip yönetimden her seferinde özür dileyip yeni hesap açmamın da sebebi sensin. Yüzbinlerce insanın olduğu bir mecrada bile kendimi "işte o işte o" diye parmakla gösterilen, bütün gözlerin üzerinde olduğunu zannetmeme sebep olacak kadar paranoyak, tedirgin olmamın da sebebi sensin.
Aslında sana hiç kondurmuyordum. Hala konduramıyorum. Hep suçu kendi pasifliğimde, kendi ezilmişliğimde buluyordum. Ama öyle değil anne.
Ben daha küçücük bir çocukken bir yere giderken bile beni bırakıp kardeşimi aldığını biliyorum anne. Senin için hep kardeşlere bakmakla yükümlü evin işlerini görmekten sorumlu bir paçavra olduğumu da biliyorum. Yaşayamadığım çocukluğum, oynayamadığım oyunlar, edinemediğim arkadaşlar hep sırtımda yük şimdi. Suçum neydi diye sormayı akıl bile edemedim. Ben bu olmak için dünyaya gönderilmiş gibiydim. Başka birşey görmedim ki çocukluk bu, ben olmak bu sandım hep. Bir kere bile kızım demeyişine öyle alışıktım ki. Hiçbir şey yapmasam bile, birkaç saniye tvye dalmam bile beddua yemem için yeterli sebep oldu hep. Sen beni hiç sevmedin anne.
Biraz büyüyüp arkadaş edinmeye başladığımda arkadaşlarımı azarlamaktan beni utandırmaktan da geri durmadın. Gururum, onurum senin için hiç önemli olmadı. Bir arkadaş edinmemi bile bana fazla gördün. Zaten okumak benim neyime? Okul birincisi olmak benim neyime? Okuyup başına avukat mı olacaktım? En iyisi münasip bir kısmetle baş göz etmek. Eşimi tanımak benim için büyük şans olsa da senin için sırtındaki kamburdan kurtulmaktı. Ödün patladı vazgeçicem de başına kalıcam diye.
Kalmadım, evlendim. Bir de hamile kaldım. Sen milletin gelini, kızı doğuma kadar iş yaptı diye diye beni işe zorladın. Güzelce söylesen ben yine yapardım işlerini ama sen yine azarlamayı, aşağılamayı seçtin. Ona da razı oldum. Sezaryenden sonra başımda bir gece bile, sadece bir gece bile kalma zahmetinde bulunmadın. Bir kap yemek bile yapmadın bana. yemeğime, bulaşığıma,hatta hasta bezime bile kocam koştu. Çok utandım anne. Beni hiç bilmediğim bir işle, annelikle yalnız bırakıp gittin. Ben görmediğim anneliği çocuğuma göstermeye çalışınca tam bir dram çıktı ortaya. Ota .oka bağıran, asık suratlı, annelikten gram anlamayan, saçma sapan bir insan oldum.
Kendi kendimi büyütüp yaralarımı biraz da olsa sarana kadar, kendime azıcık gelene kadar berbat bir anne oldum senin bana bıraktıklarınla. Şimdi ne kadar toparlamaya çalışsam, ne kadar normal olmaya uğraşsam sol yanımı sık sık yoklayan sancılardan kurtulamıyorum. Gülüşüm hep yarım anne, hayatı öylesine yaşıyorum. Dünya benim olsa birkaç saniyeden fazla mutlu olamıyorum. Sol yanımı çok acıttın anne. Alacağın olsun.
Buraya böyle yazdığıma bakma birazdan deli gibi pişman olup hatayı kendimde aramaya başlarım. Herşeyin suçlusu olduğum gibi ana kıymeti bilmeyen, beceriksizliğini, hatalarını annesine atan zavallı ve bencil kızın olurum. Senin bana öğrettiğin ben olurum.
Herşeye rağmen seni seviyorum anne..
olmuyor be güzelim millet laf başı gelince anasıya bile görüşmüyor diyor.yani problem sende oluyor..şöyle annelerle (anne demeye bin şahit ister)görüşmeyin ya bende kendı ekonomik ozgurlugumu elıme alayım gorusmıycem kendi annemle yüzümü gösterirsem namerdim(.)
Evet anne herşeyin sebebi sensin.
Benim bu saatte, derin bir uykuda olmam gereken bu saatte kafamın derinliklerinde zonklayan seslerin, kurtulamadığım yaşanmışlıkların, ezikliğimin, dünyanın en kötü annesi olmamın sebebi hep sensin.
Hatta etrafıma baktığımda göremediğim insanlığın, merhametin yokluğuyla sığındığım şu siteye ne zaman iç döksem peşime takılan hastalıklı düşüncelerin, sürekli takip ediliyor sanıp kafayı yeme noktasına gelmemin, bu yüzden birçok hesabı iptal ettirip yönetimden her seferinde özür dileyip yeni hesap açmamın da sebebi sensin. Yüzbinlerce insanın olduğu bir mecrada bile kendimi "işte o işte o" diye parmakla gösterilen, bütün gözlerin üzerinde olduğunu zannetmeme sebep olacak kadar paranoyak, tedirgin olmamın da sebebi sensin.
Aslında sana hiç kondurmuyordum. Hala konduramıyorum. Hep suçu kendi pasifliğimde, kendi ezilmişliğimde buluyordum. Ama öyle değil anne.
Ben daha küçücük bir çocukken bir yere giderken bile beni bırakıp kardeşimi aldığını biliyorum anne. Senin için hep kardeşlere bakmakla yükümlü evin işlerini görmekten sorumlu bir paçavra olduğumu da biliyorum. Yaşayamadığım çocukluğum, oynayamadığım oyunlar, edinemediğim arkadaşlar hep sırtımda yük şimdi. Suçum neydi diye sormayı akıl bile edemedim. Ben bu olmak için dünyaya gönderilmiş gibiydim. Başka birşey görmedim ki çocukluk bu, ben olmak bu sandım hep. Bir kere bile kızım demeyişine öyle alışıktım ki. Hiçbir şey yapmasam bile, birkaç saniye tvye dalmam bile beddua yemem için yeterli sebep oldu hep. Sen beni hiç sevmedin anne.
Biraz büyüyüp arkadaş edinmeye başladığımda arkadaşlarımı azarlamaktan beni utandırmaktan da geri durmadın. Gururum, onurum senin için hiç önemli olmadı. Bir arkadaş edinmemi bile bana fazla gördün. Zaten okumak benim neyime? Okul birincisi olmak benim neyime? Okuyup başına avukat mı olacaktım? En iyisi münasip bir kısmetle baş göz etmek. Eşimi tanımak benim için büyük şans olsa da senin için sırtındaki kamburdan kurtulmaktı. Ödün patladı vazgeçicem de başına kalıcam diye.
Kalmadım, evlendim. Bir de hamile kaldım. Sen milletin gelini, kızı doğuma kadar iş yaptı diye diye beni işe zorladın. Güzelce söylesen ben yine yapardım işlerini ama sen yine azarlamayı, aşağılamayı seçtin. Ona da razı oldum. Sezaryenden sonra başımda bir gece bile, sadece bir gece bile kalma zahmetinde bulunmadın. Bir kap yemek bile yapmadın bana. yemeğime, bulaşığıma,hatta hasta bezime bile kocam koştu. Çok utandım anne. Beni hiç bilmediğim bir işle, annelikle yalnız bırakıp gittin. Ben görmediğim anneliği çocuğuma göstermeye çalışınca tam bir dram çıktı ortaya. Ota .oka bağıran, asık suratlı, annelikten gram anlamayan, saçma sapan bir insan oldum.
Kendi kendimi büyütüp yaralarımı biraz da olsa sarana kadar, kendime azıcık gelene kadar berbat bir anne oldum senin bana bıraktıklarınla. Şimdi ne kadar toparlamaya çalışsam, ne kadar normal olmaya uğraşsam sol yanımı sık sık yoklayan sancılardan kurtulamıyorum. Gülüşüm hep yarım anne, hayatı öylesine yaşıyorum. Dünya benim olsa birkaç saniyeden fazla mutlu olamıyorum. Sol yanımı çok acıttın anne. Alacağın olsun.
Buraya böyle yazdığıma bakma birazdan deli gibi pişman olup hatayı kendimde aramaya başlarım. Herşeyin suçlusu olduğum gibi ana kıymeti bilmeyen, beceriksizliğini, hatalarını annesine atan zavallı ve bencil kızın olurum. Senin bana öğrettiğin ben olurum.
Herşeye rağmen seni seviyorum anne..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?