Aslına bakarsanız, buraya yazılan onca şeyi gördükten sonra yazmaya yüzüm yok aslında. Rabbim dermansız dert vermesin, her birimizin yüreğine ferahlık versin, dayanma gücü versin, yüreğimizden geçipte hakkımızda hayırlı olacak duaları gerçekleştirme kuvveti versin.
Yüzüm yok demiştim. Ancak ne olursa olsun yazmak istiyorum. Yüreğimi ferahlatmam gerek, varsın okumasın kimse, varsın bir deva olmaya çalışan olmasın. En azından parmaklarımdan da olsa dökülsün bir yerlere bu içimde biriken zehirler.
Hepiniz ablam sayılırsınız, o samimiyetle yazmaya gayret edeceğim, izniniz olursa. Zira ne çok ihtiyacım var birinin varlığına bir bilseniz.
Derdimi anlatacak kimse yok etrafımda. Ne bir dost, ne bir kardeş, kuzen, her kim olabilecekse. Ben de nereye bulursam karalamak istedim. Kendimi bildim bileli kiloluydum ben. Önceleri bu kadar değil elbet, ancak hep soyuttum diğerlerinden. Sebebiyse çok barizdi, ben şişmandım, kendimde ne sevmeye ne sevilmeye bir hak gördüm.
Bunun sebebi de yıllar evveline dayanıyor farz ediyorum. Küçük bir çocukken bayram alışverişlerinde annemin kabine girip, 'Ben sana yeme dedim değil mi, bir tane şey yok sana olan, bak yok bulamıyoruz! Ama yok anca ye sen! O da mı olmadı sana?!' diye sitem edişleri, ağlayışlarım... Kuzenimin düğününe özene bezene süslenip sonra dede dediğim eniştemin iltifatından sonra anneannemin diğer kuzenlerimi yücelterek kilomla dalga geçişi. O kuzenlerimden birinin bir bayram günü yanında yatmak istememe karşılık ısrarla sen beni ezersin diye herkesin içinde dalga geçişi ve buna rağmen onunla konuşmaya ve özrünü kabul etmeye tüm aile fertlerince mecbur bırakılışım. Benden de 3 yaş büyüktü kendileri. Kilomu merak eden olursa, o zamanlar 165 idi boyum, kilomsa 75. Her yere eşit yayıldığı için şimdi fotoğraflarıma baktığımda yalnızca balık etli, özendiğim bir kızı görüyorum.
Zaman böyle ilerledi hep. Ben insan içinde yemek yiyemedim. Tiksinirler benden diye. Yerli malı varsa katılmazdım. İnsanlarla diyaloğum iyiydi, ancak kilom yüzünden hep kötü hissederdim. Çünkü hissettirilmiştim. 5. Sınıftan bu yana, ki şu an 12. Sınıftayım, diyet yapmak ve diyet arayışıyla geçiriyorum zamanımı. Siz hiç 8 yaşındayken kilolu olduğu için seksek oynamaya bile çıkmayan bir kız çocuğu görmüş müydünüz? Görürseniz lütfen anlatın bu maddeci varlıkların bize yaşattığı kırıklıkları. Ölümsüz ruha sahip ölumlülerin nasıl olupta et ve kemiklerine bu denli bağlandıklarını anlatın.
İşin diğer kısmıysa şöyle, şu an 17 yaşında bir genç kızım. İki sene evvel, boş bulunup sözlerine kandığım, dost bildiğim insanlar tarafından ihanete uğradım. Neyimi kıskandılar bilemiyorum ancak, öğretmenler ve genel olarak insanlarla ilişkimi olsa olacak. Depresyona girdim. 80 kilo ile başladığım lise hayatıma, o depresyondan sonra 105 kilo olarak devam ediyorum. Benim için çok zor bir dönemdi. Günde 3-5 antidepresan dahi gülümsetemiyordu. 24 saatimin 13 ila 17 saatini uyumakla geçiriyordum. Akşam 7'de yatıyor, sabah 11'de zorla kalkıyordum. İnsanlar bana baktığında tiksinecekler diye korkumdan sokağa adım atamıyordum. Halbuki güzel olduğu sürekli yinelenen biriydim.
O günler geride kaldı zannediyorum, Rabbimin izniyle. Kilolar benimle hala. Boyum 170 oldu. Kilolar orantılı dağılsa da, inanılmaz bir kilo alıp verme durumundan, darmadağın.
Bir sevgilim var, ablalarım. Bir sevgilim var. 9 ay oldu. Kilolu olduğumu biliyor. Ama görmedi beni henüz tam anlamıyla. 26 Eylül, doğum günümde gelecek yanıma. Savaşmaktan bitkin düşmüş ruhum, diyetle de münakaşaya girmekten çekindi. Kendimi toplayana dek diyet yapamayacağım bu yüzden. Ne zaman diyete girsem durmaksızın ağlayıp sinir krizine giriyorum zira.
Ancak şu var ki, her şey ilk kez güzelleşmişken, annem dahi 'çocuk gelecek diye dahi olsa diyete girer insan, güzel görüneyim ister, sende nerede!' diye sitem ediyor. Yüreğim ağırlaşıyor iyice. Sahiden beğenmezse beni? Tiksinirse? Ben böyle yanına yakışamayacak mıyım onun? O gün ne giyeceğim? Hiç ama hiç bilmiyorum. Korkuyorum. Hem de çok.
Tamamen okuyan varsa ola ki, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bunu dahi anlatacak kimsem yok. Herkes bana derdini anlatır, teselli veririm. Herkes tüm sırlarını ilk bana anlatır. Bense, tek başıma bir köşede duruyorum hep. Sıra bendeyken, duvarlardan başka kimse olmuyor. Güvenemiyorum.
Herkesin ihtiyacı vardır, şu iki kelimeye: İyi ki varsın. İyi ki varsınız, kızlar. Ablalarım. Zehrimi döktüm en azından. İçimde kalmadı bir şeyler.