HAYDİ HEP BERABER NAMAZ GÜNLÜĞÜ OLUŞTURALIM

Benim gibi içten kılmak isteyip te bir türlü başaramayanlar ,vicdanen rahat olmayanlar ,yada hangi sebepten olursa olursa olsun aramıza katılıp namaza dahil olmak isteyenler buyrun hep beraber birbirimizi motive ederek destek olarak tekrar Ya Allah diyerek başlayalım .

İnşallah boynumuzun borcu dinizimin direği olan namazlarımız bu şekilde düzene girer ,ömür boyu sürekli ve huşu içinde namaz kılmak nasip olur.
118.gif


Peygamber Efendimizden (s.a.v.) namaz hakkındaki bazı Hadis-i Şerifler

- “Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.”

- “Kıyamet günü kul, ilk önce namazdan hesaba çekilecektir. Namaz düzgün ise diğer ameller de düzgün olacaktır. Eğer namaz bozuk ise diğer ameller de bozuk olacaktır.”

- “Allahu Teâlâ’nın bir kula iki rek’at namaz kılması için tevfik vermesinden daha üstün bir şey yoktur. Kul namazla meşgul olduğu sürece başı üzerine iyilikler ve hayırlar saçılır.”

- “Kişiyle küfür arasında namazın terki vardır.”

-“Müslüman kul ile kâfirlik ve iman arasında sadece namaz vardır, Müslüman bir kişi namazı terk ettiği zaman kesinlikle Allaha şirk koşmuş olur.”

-“Cennetin anahtarı namazdır, namazın anahtarı da abdesttir.”

-“Namaz dinin direğidir.”

- “Kim namazı terkederse, Allah kendisine gazab etmiş olduğu halde O’na kavuşur.”

- “Müslüman bir kul, Allah’ı razı etmek için namaz kılarsa, onun günahları şu yaprakların, bu ağaçtan döküldüğü gibi dökülür.”

-“Ey Ebû Fâtıma! Sen eğer (ahirette) benimle buluşmak istiyorsan secdeleri çoğalt (yani bol bol namaz kıl.)”


Ey namazını kılmayan kişi peygamberin kızına yaptığı bu nasihate kulak ver. Peygamberin kızı bile ahirette onunla beraber olmak için secdeleri çoğaltmak yani çok namaz kılmak zorunda iken, namazı terk etmekle nasıl bir akıbetin bizleri beklediğini bilelim ve ayılalım İnşallah.


Sayfa kurallarımız

1*Herkes her pazartesi bir önceki haftanın tüm vakitlerinin kılınıp kılınmadığı yönünde beni etiket yaparak bildirimde bulunacak

2*Kılınmayan vakitler için +1 kaza namazı ceza verilecek(en cok hangi vakit borcu varsa üye kendi seçecek)

3*Liste pazartesi baslayacak bir hafta sürecek bir dahaki pazartesi yeni liste oluşturulacak.

4*Liste sonuçlarına göre 1. 2. ve 3. belirlenecek ve herkes bu üyelere bir fatiha bir ayetül kürsi bir felak bir nas bir ihlas okuyacak hatta eğer 1. miz isterse onun için kalbinden geçen gecen bir duada edebiliriz.Böylece kazanmak için daha çok çabalayacağız :KK54:

5*Regl olanlar izne ayrılacak ve izin tarihi bittikten sonra tekrar kaldıkları yerden devam edecekler.

6*Bildirimler haftalık olduğu için şu şekilde yapılacak bir günde 5 vakit bir haftada 35 vakit kılınması gereken namaz sayımız örneğin,bir haftada 24 vakit kıldı ise 24 kıldım vakitleri tastamam kıldığını varsayalım : 35 vakit kıldım yada 3 gün regldim kalan 4 gün tastamam kıldım yani 20 vakit kaza olarakta ceza namazım yok ya da hala 2 kaza olarak ceza namazım var gibi.Yeni başlayan üyeler başlanan tarihten vakitleri sayıp tam yada eksik kıldığının bildiriminde bulunmalı.


7*Kılınmayan vakitlerin hafta içerisinde kazası yapıldıysa sayıya vaktinde kılınmış gibi dahil edelim.

Listemiz 11 kişi oldu maşallah:KK36::KK36:


İSİMTOPLAM VAKİTKALAN KAZA SAYISICEZAÖDÜLNOT
@melegim66 - -- -
pregn-smiley.gif
kakule71 kakule71 - -- -
pregn-smiley.gif
E ekke - -- --
tembel_karinca tembel_karinca - -- --
denizzeynep denizzeynep - -- --
COLIN COLIN - -- -regl izninde
yarimkalbim yarimkalbim - -- --
chiLL chiLL - -- --
@mavibulut93 - -- -
pregn-smiley.gif
@Zelifme - -- --
1234emremelek 1234emremelek - -- -
pregn-smiley.gif
hani bildirimler canlarimmm
 
Sayfa kurallarımız
1*Herkes her pazartesi bir önceki haftanın tüm vakitlerinin kılınıp kılınmadığı yönünde beni etiket yaparak bildirimde bulunacak
2*Kılınmayan vakitler için +1 kaza namazı ceza verilecek(en cok hangi vakit borcu varsa üye kendi seçecek)
3*Liste pazartesi baslayacak bir hafta sürecek bir dahaki pazartesi yeni liste oluşturulacak.
4*Liste sonuçlarına göre 1. 2. ve 3. belirlenecek ve herkes bu üyelere bir fatiha bir ayetül kürsi bir felak bir nas bir ihlas okuyacak hatta eğer 1. miz isterse onun için kalbinden geçen gecen bir duada edebiliriz.Böylece kazanmak için daha çok çabalayacağız :KK54:
5*Regl olanlar izne ayrılacak ve izin tarihi bittikten sonra tekrar kaldıkları yerden devam edecekler.

6*Bildirimler haftalık olduğu için şu şekilde yapılacak bir günde 5 vakit bir haftada 35 vakit kılınması gereken namaz sayımız örneğin,bir haftada 24 vakit kıldı ise 24 kıldım vakitleri tastamam kıldığını varsayalım : 35 vakit kıldım yada 3 gün regldim kalan 4 gün tastamam kıldım yani 20 vakit kaza olarakta ceza namazım yok ya da hala 2 kaza olarak ceza namazım var gibi.Yeni başlayan üyeler başlanan tarihten vakitleri sayıp tam yada eksik kıldığının bildiriminde bulunmalı.
7*Kılınmayan vakitlerin hafta içerisinde kazası yapıldıysa sayıya vaktinde kılınmış gibi dahil edelim.

Listemiz 11 kişi ama maalesef kimsecikler bildirimde bulunmamış , bildirimde bulunan arkadas olursa listeyi düzeltebilirim . Bu durumda E ekke ve @melegim66 için herkes bu üyelere bir fatiha bir ayetül kürsi bir felak bir nas bir ihlas okumamız gerekiyor hepimizin . Allah kabul etsin . Fatoş tebrikler canım

İSİMTOPLAM VAKİTKALAN KAZA SAYISICEZAÖDÜLNOT
@melegim66 35 -- 1:KK9:
pregn-smiley.gif
kakule71 kakule71 - -- -
pregn-smiley.gif
bildirimde buunmadı
E ekke 30 -- 1:KK9:-
tembel_karinca tembel_karinca - -1 --
denizzeynep denizzeynep - -- --bildirimde bulunmadı
COLIN COLIN - -- -bildirimde bulunmadı
yarimkalbim yarimkalbim - -- -bildirimde bulunmadı
chiLL chiLL - -- -bildirimde bulunmadı
@mavibulut93 - -- -
pregn-smiley.gif
bildirimde bulunmadı
@Zelifme - -- -bildirimde bulunmadı
1234emremelek 1234emremelek - -- -
pregn-smiley.gif
bildirimde bulunmadı
 
herkese merhaba,bu şekılde nefs zorlanır,şartla şurtla,motıve ile olacak değildir namaz arkadaşlar,ama bunu anlamanız için o hali yaşamak gerekir,bı rahat olun,aşkla kılınır namaz,sürekli olan bır ıbadet olduğu içindir,vakit kaçırdığınızda sıkarsanız kendınızı,vvicadenen rahatsız olursanızki aslında bır bakıma güzel birşey,lakın bu sıkıntı patla bır süre sonra ezıyete zorunluluğa dönüşür iter,aşkal huşu ile mutlulukla bır vakıt kıl,ama nefs mucadelesıyel değil,ben sizleri ıyı anlıyorum ıkı halıde yaşamış bırı olarak,lakın nefs ve şeytan da boş durmaz çalışır,önce şunu bılınki iki işin arasında hayatın kargaşasında namaz kılınmaz,namaz ancak ve ancak namaz üzere bır hayat yaşarsın yanı hayatın namaz olursa namaz 5 vakıt ve sürekli zorlanmadan kılınır canlarım,ezanı beklersin aşkla,okununda kılayımda öle devam edeyım işime dersin,diğer türlü şunuda yapayımda öle kılayım dersın,ama bılmezkı iş hiç bitmezzzzzz,çok öperim hepnınızı,kımse yanlış mana çıkarmısın
 
herkese merhaba,bu şekılde nefs zorlanır,şartla şurtla,motıve ile olacak değildir namaz arkadaşlar,ama bunu anlamanız için o hali yaşamak gerekir,bı rahat olun,aşkla kılınır namaz,sürekli olan bır ıbadet olduğu içindir,vakit kaçırdığınızda sıkarsanız kendınızı,vvicadenen rahatsız olursanızki aslında bır bakıma güzel birşey,lakın bu sıkıntı patla bır süre sonra ezıyete zorunluluğa dönüşür iter,aşkal huşu ile mutlulukla bır vakıt kıl,ama nefs mucadelesıyel değil,ben sizleri ıyı anlıyorum ıkı halıde yaşamış bırı olarak,lakın nefs ve şeytan da boş durmaz çalışır,önce şunu bılınki iki işin arasında hayatın kargaşasında namaz kılınmaz,namaz ancak ve ancak namaz üzere bır hayat yaşarsın yanı hayatın namaz olursa namaz 5 vakıt ve sürekli zorlanmadan kılınır canlarım,ezanı beklersin aşkla,okununda kılayımda öle devam edeyım işime dersin,diğer türlü şunuda yapayımda öle kılayım dersın,ama bılmezkı iş hiç bitmezzzzzz,çok öperim hepnınızı,kımse yanlış mana çıkarmısın
cnm zaten amaç şartla şurtla deil heveslenmek teşviklenmek çabalamak ve bir süre sonra dediğin gibi seve seve yapmak tabi bunun içinde bir süre dişleri sıkmak alışkanlık halini kazandığında bence diğer boyutada yavas yavas geçilir ben öyle düşünüyorum
 
cnm zaten amaç şartla şurtla deil heveslenmek teşviklenmek çabalamak ve bir süre sonra dediğin gibi seve seve yapmak tabi bunun içinde bir süre dişleri sıkmak alışkanlık halini kazandığında bence diğer boyutada yavas yavas geçilir ben öyle düşünüyorum
aynen öyle canım zaten Allahın rızasını kazanmak için yapıyoruz yeri geliyor şeytan zorluyor yeri geliyor nefsimiz zorluyor. birbirimizi görerek teşvik edip dualarla şeytana üstün gelmeyi amaçlıyoruz inşallahta başarılı oluruz :)
 
aynen öyle canım zaten Allahın rızasını kazanmak için yapıyoruz yeri geliyor şeytan zorluyor yeri geliyor nefsimiz zorluyor. birbirimizi görerek teşvik edip dualarla şeytana üstün gelmeyi amaçlıyoruz inşallahta başarılı oluruz :)
tabiki cnm zaten 40 gün sürekli kılsak devamı gelcek inşallah
 
ADAM, bineceği otobüsün kalkmasına bir saatten fazla süre olduğu için, terminalin yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu. Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç ona doğru gelerek:
— Herhalde
namaz kılacaksınız, dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur.
Adam, elindeki sigaranın külünü delikanlının ayakları dibine silkelerken:
— Sen herhalde görevlisin, diye diklendi. Ne iş yaparsın burda?
Delikanlı, köşedeki süpürgeye işaret ederek:
— Temizlikçiyim efendim, diye kekeledi. Lavabo ve tuvaleti temizliyorum.
Adam, onu alaycı gözlerle süzerken:
— Ben,
namazı senin gibi çulsuzlara bıraktım, diye sırıttı. Bu iş size öyle yakışıyor ki…
Temizlikçi genç, adamın hakaretine aldırmayacak kadar olgundu. Fakat
namaza karşı yapılan saygısızlık, canını çok sıkmıştı. Vereceği cevabı bir süre düşündükten sonra, susmayı tercih ederek işine döndü.
Adam, mağrur adımlarla oradan uzaklaşırken, başının döndüğünü hissetti. Sırtından çıkartarak koluna aldığı kaşe paltonun ağırlığını da ilk defa farkediyordu. Biraz önce yediği iki porsiyon kebap, herhalde tansiyonunu yükseltmiş ve kendisini hâlsiz bırakmıştı. Birkaç adım daha attığında âniden fenalaşarak dizleri üzerine çöktü. Allah’tan ki kolundaki palto ondan önce yere serilmiş ve yeni aldığı takım elbisenin kirlenmesini engellemişti. Adam, çömelmiş vaziyette olmasına rağmen fırıldak gibi dönen başını yere dayayarak bir müddet dinlendi ve tekrar doğrulduğunda, aynı rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı. Fakat, başkaları tarafından görülmüş olmaktan endişe ediyordu. Bunun için başını yerden kaldırıp sağa sola bakındığında, terminalin çaycısı olduğu anlaşılan bir gençle burun buruna geldi. Delikanlı, adamı saygılı bir ifadeyle selâmlarken:
— Allah kabul etsin bey amca, dedi. Ama
kıble biraz daha sağa doğruydu
 
namazları geciktirmek

Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ”Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?” Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep. namaz son
dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, “Yine geciktirdim namazı.” dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. “Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana.” dedi. Çok seviyordu onu .Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki. hicabından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. “Ne kadar da yorulmuşum.” dedi. Daldı gitti öylece
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu.
Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret
hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini
düşünmemişti.
Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. “Benim ismimi mi okudunuz?” dedi dudakları titreyerek.
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden”
Şükürler olsun ” dedi, kendi kendine ve devam etti; ” Gözlerimi dünyaya
açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere
koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,
yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum.
İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. “Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, “Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” Diyordu.
Ama bir yandan da “O’nun için ne yapsam az,
Cennet’i kazanmama yetmez.” Diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi
cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı.” Olamaaaazzzz ” diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. “Ben nasıl Cehennemlik olurum?
Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber
koşturdum. Hep rabbimi anlattım.” Diyordu.
Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak
alevleri göklere yükselen Cehennem’e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir
yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü “Hizmetlerim. Oruçlarım Okuduğum Kur’anlar Namazım Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?” diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.
Resülullah, “Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler.” Buyuruyordu. “Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu.
” Namazlarım.NamazlarımNamazlarım.” diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler.
Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık
gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi.
Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten
kurtarmıştı. kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı.
“Siz de kimsiniz ?” dedi.
İhtiyar gülümsedi: ” Ben senin namazlarınım.”
“Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse
düşüyordum.”dedi
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
” Sen beni hep son anda yetiştirirdin, .hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.
 
1961’lerde evrimciliğin iyice alevlendirildiği günlerdeydi. Rahmetli Hacı Nazif Çelebi Süleymaniye camiinde bir öğle namazı kıldırmış, turistler de etrafını alarak imam kıyafeti içinde iken kendisine suallar sormuşlardı. Bunlar itirazcı suallerdi. Kimi, insanın maymundan geldiğini iddia etmek istiyor; kimi de, “seyrettiğimiz namazınızda niçin ayakta duruyor, eğiliyor, başınızı yere koyuyorsunuz. Bunun ne manası var? Bizim gibi sandalyeye oturun, papazın duasını dinleyin yeter”, diyordu.

Rahmetli Hacı Nazif’in bunlara verdiği cevaplar hiç aklımdan çıkmaz. Ruhunu şad etmek niyetiyle size de arz edeyim seneler sonrasında.

Evrimci turiste dönerek konuşan Çelebi, şöyle dedi:

– Biz namazımızda önce ayakta, sonra rükûda, sonra da secdede oluyoruz. Bunun bir hikmet ve manası şudur.

Ayakta iken ilk insan ilk babamız Âdem’in (elif)ini yazarız. Bunun için (elif) harfi gibi dimdik, upuzun dururuz.

Sonra rukûa eğiliriz. Bununla da Âdem’in (dal)ını yazmış oluruz. Geriye (mim) kalır. Onu da yere başımızı koyar, (mim) gibi olur, öyle yazarız.

Böylece her namazda babamız, Âdem’in adını yazar, maymundan geldiğimizi iddia edenleri fiilen reddetmiş oluruz.

Bunun için maymunculuk iddiası bizde tutunamaz.

İkincisine gelince:

Namazımıza ilk başladığımızda ayakta iken Rabbimizin üzerimizde tecelli eden sayısız nimetlerini düşünür, sonra bu nimetleri verenin huzurunda minnet ve şükranla eğiliriz. Ancak bu eğilmeyi de kafi bulmayız, sonra kalkıp başımızı yere koyar, başımızla da minnetimizi dile getirmiş oluruz.

Başımızı şunun için yere koyarız. Baş bedenin tümünü de idare eden en yüce varlığımız, en kıymetli organımızdır.

Bununla demiş oluruz ki:

– Ey Rabbimiz, varlığımızın en kıymetli kısmı başımızdır. İşte huzurunda başımızı dahi yerlere sürüyor, sana olan minnet ve şükrümüzü en kıymetli varlığımızı yerlere koymakla ifade ediyoruz. Şayet başımızdan daha kıymetli bir organımız olsaydı onu da huzurunda iftiharla yerlere serer, minnet ve şükrümüzü onunla da ifade etmek isterdik.

Bu açıklamalardan sonra rehber turistin cevabı şöyle oldu:

– Tamam tamam. Biraz daha anlatırsan grubumuza burada namaz kıldıracaksın.

Bu sırada turistin biri Çelebi’ye yaklaşıp sordu:

– Bundan sonraki namazınız saat kaçta olacak? Anlattığınız manada bir namazı ben de aranıza karışıp kılmak istiyorum. Bana çok uygun geldi bu anlayış içinde ayakta durmak, eğilmek, başı yerlere koyup Yaradan’a minnettarlığını ifade etmek. Bence de ibadet budur.
 
"Hâtem-i Zâhid (k.s.)hazretleri Âsım İbn-i Yûsuf hazretlerinin yanına geldiğinde Âsım (kuddise sırruh) ona sordu:

-Ey Hâtem namaz kılmayı güzel becerebiliyor musun?
O da 'Evet'deyince, Âsım (k.s.):

-Peki, nasıl kılıyorsun? diye sordu. Hâtem-i Zâhid hazretleri başladı anlatmaya:

-Namaz vakti yaklaştığında abdestimi sünnet üzere tazeliyorum ve namaz kılacağım yere dikiliyorum. Tâ ki her uzvum yerleşiyor.

Sonra Kâbe'yi iki kaşımın arasında, Makâm-ı İbrahimi göğsümün hizasında, Allah Teâlâ'yı mekândan münezzeh (pâk ve uzak) olduğu halde başımda hâzır ve kalbimdeki her şeyi bilir halde görüyorum.

Sanki ayağım sırat köprüsünün üzerinde; cennet sağımda, cehennem solumda, ölüm meleğini de arkamda hissediyorum ve kılacağım namazın son namazım olduğunu düşünüyorum.

Sonra ihsan ile (Mevlâ'yı görür gibi) iftitah tekbirini tekbirini alıyorum, tefekkürle okuyorum, tevâzû ile rükûa eğiliyorum, tazarrû ile secdeye kapanıyorum.

Sonra tamamıyla oturuyor, ümitle teşehhütte bulunuyor ve sünnet üzere selâm veriyorum.

Sonra da o namazı ihlâsa teslim ediyor, korkuyla ümit arasında kalkıyorum ve bu hâl üzere sabra devam ediyorum.

Bunu duyan Âsam hazretleri:

-Ey Hâtem!Senin namazın böylemi? diye sordu. O da:

- Evet otuz senedir böyle namaz kılıyorum! deyince Âsım hazretleri ağlayarak şunları söyledi:

-Ben daha bu zamana kadar hiç böyle bir namaz kılamadım!


Her namazı son namaz gibi kılabilmek...Rabbim bizlerede nasib eylesin dostlar...
 
namazları geciktirmek

Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ”Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılırmı?” Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.
Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep. namaz son
dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, “Yine geciktirdim namazı.” dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. “Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana.” dedi. Çok seviyordu onu .Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki. hicabından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. “Ne kadar da yorulmuşum.” dedi. Daldı gitti öylece
Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yön insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu.
Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret
hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini
düşünmemişti.
Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. “Benim ismimi mi okudunuz?” dedi dudakları titreyerek.
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden”
Şükürler olsun ” dedi, kendi kendine ve devam etti; ” Gözlerimi dünyaya
açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm. Babam sohbetlerden sohbetlere
koşuyor, malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,
yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, hep bu yolda oldum.
İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah’ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım. “Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, “Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum.” Diyordu.
Ama bir yandan da “O’nun için ne yapsam az,
Cennet’i kazanmama yetmez.” Diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah’ın rahmetiydi.
Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi
cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı.” Olamaaaazzzz ” diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. “Ben nasıl Cehennemlik olurum?
Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber
koşturdum. Hep rabbimi anlattım.” Diyordu.
Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak
alevleri göklere yükselen Cehennem’e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir
yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü “Hizmetlerim. Oruçlarım Okuduğum Kur’anlar Namazım Hiçbiri beni kurtarmayacakmı?” diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.
Resülullah, “Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler.” Buyuruyordu. “Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?” diye düşünüyordu.
” Namazlarım.NamazlarımNamazlarım.” diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler.
Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık
gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm oldu.
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi.
Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten
kurtarmıştı. kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı.
“Siz de kimsiniz ?” dedi.
İhtiyar gülümsedi: ” Ben senin namazlarınım.”
“Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse
düşüyordum.”dedi
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
” Sen beni hep son anda yetiştirirdin, .hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.

Rabbim bizede merhamet edip cehennem azabından korusun inşallah
 
arkadaşlar idrar yolu enfeksiyonu olmuşum su içmeye çalıştığımdan sürekli aferdersiniz idrar yapma hissi geliyor iş yerinde abdestte alamıyorum pek nolcak böyle yaa
 
X