• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Hayatın Acıları Üzerine-Schopenhauer

realist

Nirvana
Kayıtlı Üye
3 Aralık 2006
3.073
132
688
63
Hayatın Acıları Üzerine-Schopenhauer

--------------------------------------------------------------------------------


Hayatın birinci yarısı, mutluluğa karşı duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduğu halde, ikinci bölümü acı dolu bir korku duygusuyla kaplıdır.

çünkü, mutluluk denilen her şeyin kuruntu olduğu ve acıdan başka gerçeğin bulunmadığı fark edilmiştir artık.
Aklı başında insanların, yakıcı zevklerden çok acısız bir hayata yönelmeleri bundan ötürüdür. Gençliğimde, kapımın zilinin her çalınışında, gönlüm sevinçle doluyor ve
kendi kendime, "Oh ne iyi! işte yeni bir olay!" diyordum.



Ama yıllar geçip de, olgunlaştığım zaman, her zil sesinden sonra şöyle düşündüm: "Yine ne var?"
insan yaşlandıkça, tutkuların ve isteklerin nesnesi farksızlaştıkça; bu isteklerin ve tutkuların bir bir ortadan kayboldukları, duyarlığın güdükleştiği, hayat gücünün
zayıfladığı, görüntülerin solduğu, izlenimlerin etki yapmadan gelip geçtiği, günlerin gittikçe daha hızlı aktığı, olayların önemlerini kaybettiği ve her şeyin renksizleştiği görülür. Günlerin yükü altında sallanarak yürür insan ya da bir köşeye çekilip dinlenir. Geçmiş varlığının gölgesi ya da hayaleti haline girer. Kendinden geçme, sonsuz uyku haline dönüşür bir gün.

(...)

Dante, dile getirdiği cehennemin örneğini ve konusunu, bizim gerçek dünyamızdan başka nerede arayabilirdi? Nitekim, bize çok eksiksiz bir cehennem görüntüsü sundu. Ama cenneti ve cennetin mutlu hayatını dile getirmesi gerektiği zaman, aşılması olanaksız bir güçlükle karşılaştı. çünkü içinde yaşadığımız şu dünya ile cennet arasında, hiçbir benzerlik yoktu. Cennetteki mutlu hayatı anlatacağı yerde, atalarının, sevgilisi Beatrice'in ve çeşitli ermişlerin verdiği bilgileri iletti bize.

içinde yaşadığımız dünyanın, ne biçim bir dünya olduğu, böylece açık bir şekilde anlaşılıyor, değil mi ?

(...)



istemek, temeli bakımından acı çekmektir ve yaşamak, istemekten başka bir şey olmadığına göre, hayatın tümü, özü bakımından acıdan başka bir şey değildir.

insan ne kadar yüceyse, acısı da o ölçüde fazladır. insanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır.

SCHOPENHAUER
 
çünkü, mutluluk denilen her şeyin kuruntu olduğu ve acıdan başka gerçeğin bulunmadığı fark edilmiştir artık.
Aklı başında insanların, yakıcı zevklerden çok acısız bir hayata yönelmeleri bundan ötürüdür.
mütişşşşşşşşşşşşşşşş......
 
Sevdiğim filozoflardan biridir Schopenhauer..
Ellerine sağlık realist, iyi geldi gecenin bu vaktinde. Karamsar olduğu için, bazı çevrelerce sert eleştirilere maruz kalmıştır.
Oysa gerçek ve karamsarlık kol kola değil midir çoğu zaman? Hani dost acı söyler misali..

Schopenhauer'i karamsar bulmuyorum tıpkı Pollyannayı iyimser bulmadığım gibi..

Konuyu dağıtmadan ünlü filozoftan bir alıntı da ben yapayım..

Bu alıntıya, çok önceden okumuş olduğum Felsefenin Tesellisi (Alain de Botton) adlı kitapta rastlamıştım. Satırın yanına işaret koymak kesmemişti ve bordo kaplı defterime geçirmiştim.

Şimdi de defterden buraya.. Ve şu an istemsizce gülümsüyorum. Bir anlığına farzettim k Schopenhauer yanıma gelmiş, masadan bir sandalye de o çekmiş, beni izliyor. Onun satırlarını önce bir deftere, sonra da yıllar sonra bir web sayfasına geçirmemi izliyor. Sence ne yapardı?

Tahmin yürüteyim. Çok sevmemesine karşın gülümseyeceğinden eminim. Ve belki de şöyle derdi..

"Adımları atan sizin ayaklarınızmış gibi olsa da, mutlaka bu yolu daha önceden birileri yürüdü ve çok değil, bir an sonra ayak izlerinize basarak biri daha yürüyecek. Ve siz yürüdüğünüzü sanarken, yürüyenin yol olduğunu anladığınızda yol bitmiş olacak"

E ben şimdi gülmeyeyim de ne yapayım?

Konuyu dağıttım. Yapacağım alıntı bu mesajla iç içe girip de karışmasın istiyorum.

Yeni bir sayfaya, yeni bir adıma geçmek gerek şu anda..
 
Doğuştan getirdiğimiz tek bir kusur var:
Hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimize inanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe...dünya gözümüze çelişkilerle dolou bir yer gibi görünecektir.

Çünkü; her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, insanların mutlu bir yaşam sürmelerine olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız..

İşte, bu yüzden neredeyse bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düşkırıklığını görmek mümkündür.

Schopenhauer
 
bundan iki sene esimin bir akrabasının yanını kayseriye gittik tepe köylerden biri evler nerdeyse ucurum kenarında teyze 102yasında yürüdügü yerleri bir cok ğenc insan gidemez yokus diye. teyzenin yüzü kırıskırıs ama kırısıklık bir insana bu kadar yakısır eskinin insanı ile bir seyler yedirecek yemek icin cağırdı bizi kıyamadık gitmeye teyze bize cebinden nerdeyse çürümeye baslamıs birer elma verdi bizim eski insanlarımız hep mutlu olmayı düsünmüsler acı onlara hic bir sey yapmamıs yasam hikayelerin dinleyince bizler onların katlandıklarına asla katlanamayız o yaşında yüzünde bir gülümseme bir tebesüm iste ben bu insanda bu kusuru görmedim keske bizlerde olsak onlar gibi
 
Sevdiğim filozoflardan biridir Schopenhauer..
Ellerine sağlık realist, iyi geldi gecenin bu vaktinde. Karamsar olduğu için, bazı çevrelerce sert eleştirilere maruz kalmıştır.
Oysa gerçek ve karamsarlık kol kola değil midir çoğu zaman? Hani dost acı söyler misali..

Schopenhauer'i karamsar bulmuyorum tıpkı Pollyannayı iyimser bulmadığım gibi..

Konuyu dağıtmadan ünlü filozoftan bir alıntı da ben yapayım..

Bu alıntıya, çok önceden okumuş olduğum Felsefenin Tesellisi (Alain de Botton) adlı kitapta rastlamıştım. Satırın yanına işaret koymak kesmemişti ve bordo kaplı defterime geçirmiştim.

Şimdi de defterden buraya.. Ve şu an istemsizce gülümsüyorum. Bir anlığına farzettim k Schopenhauer yanıma gelmiş, masadan bir sandalye de o çekmiş, beni izliyor. Onun satırlarını önce bir deftere, sonra da yıllar sonra bir web sayfasına geçirmemi izliyor. Sence ne yapardı?

Tahmin yürüteyim. Çok sevmemesine karşın gülümseyeceğinden eminim. Ve belki de şöyle derdi..

"Adımları atan sizin ayaklarınızmış gibi olsa da, mutlaka bu yolu daha önceden birileri yürüdü ve çok değil, bir an sonra ayak izlerinize basarak biri daha yürüyecek. Ve siz yürüdüğünüzü sanarken, yürüyenin yol olduğunu anladığınızda yol bitmiş olacak"

E ben şimdi gülmeyeyim de ne yapayım?

Konuyu dağıttım. Yapacağım alıntı bu mesajla iç içe girip de karışmasın istiyorum.

Yeni bir sayfaya, yeni bir adıma geçmek gerek şu anda..
Teşekkürler canım.Ben yürüdüğüm yolu daha önce kimlerin yürüdüğünü hiç merak etmem.Benden sonra kim yürür onu da düşünmemin bir anlamı yok. Yürüyen benim ve yol mutlaka bitecek.Ya hızlı yürümeliyim ya da sıindire sindire yavaş yavaş.Nasılsa bitecek.Önemli olan,o yolda güzel bir iz bırakabilmek!.........
 
Back