- 8 Haziran 2007
- 116
- 1
- 56
Hastaneye yatma çocuk ve aile için travmatik bir olaydır. Travma karşı konulması güç, bunaltıcı, olağan deneyimlerin dışında kalan ve yaşamı tehdit eden unsur olarak değerlendirilmektedir.
Hastanede kısa süreli kalış bile korkutucu olabilir çünkü ayrılık, çaresizlik ve acı içerir. Hastanede tedavi gören çocuklarda kısa vadede uyuma güçlüğü, tıbbi tedaviden korkma, anne-babayı isteklerinin yapılması için zorlama, günlük etkinlik düzenin değişmesi gibi tepkilerin yaygın olarak gözlemlendiği görülmektedir.
Kronik hastalık nedeniyle hastanede tedavi gören çocukların benlik kavramlarının olumsuz olarak etkilendiği saptanmıştır.
Bazı araştırmacılar hastanede kalış süresinin okul başarısını olumsuz olarak etkilediğini belirtmişlerdir. Kronik hastalığı olan çocuk ve gençlerin hastaneye yatışlar nedeniyle psikososyal bazı sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Sıklıkla görülen psikososyal problemler ; tıbbi bağımlılık, diğer aile üyelerini de etkileyen psikolojik ve tıbbi sıkıntılar olarak saptanmıştır.
Hastaneye yatmadan önce çocuğun bu olaya yetişkinlerin yardımıyla hazırlanması çok önemlidir çünkü bu durum uzun süreli olumsuz duygusal ve davranışsal sorunların azalmasını sağlar. Hastaneye yatış için hazırlanmayan çocukların ameliyat ve yatarak tedaviye endişe, panik, öfke, uyku ve beslenme bozuklukları ile tepki verdikleri saptanmıştır.
Aşağıda belirtilen ipuçları çocuğun hastanede kalışı korkutucu bir deneyim değil, öğrenme ve gelişme süreci olarak değerlendirmesine neden olabilir :
• Çocuk ve ailenin hastane ortamına alışması için eğer mümkünse tüm aile bireyleri hastane turuna katılmalı, kalacakları servis veya ameliyathanenin uygun bölümlerini gezip görevlilerle tanışmalıdır.
• Yetişkinler çocuğu hazırlayabilmek ve sorularını yanıtlayabilmek için bilgi edinmelidirler. Tıbbi süreçleri açıklarken kullanılan dil çocuğun gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Hastanede kalırken neler göreceği, işiteceği, koklayacağı, hissedeceği kendisine açıklanmalıdır. Özel cihazlara ilişkin bilgi önceden verilmelidir.
• Anne-baba öncelikle çocuğun neler hissettiğini ve düşündüğünü anlamalıdır. Çocuğun duygularını irdelemek için aile oyun, resim, kitap gibi malzemelerden yararlanabilir. Hastanede tedavi olan çocuğu konu alan öykülerin aile bireyleri tarafından birlikte okunması duyguların dışa yansıtılmasını ve aile içindeki dayanışmanın güçlenmesini sağlar. Okunacak kitaplar çocuğun gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
• Hastane ortamında çocuğun rahatsızlığına ve yaşayacağı tıbbi işlemlere ilişkin video varsa çocuk ve ailesi birlikte izleyebilirler.
• Küçük çocuklar kendilerine özgü şekilde düşünür ve oynarlar. Yetişkinler onlarla oynamalı ve mümkün olduğu ölçüde açık olmalıdırlar. Kelimelerin yanı sıra oyun malzemeleri kullanılmalı ve canlandırma yapılmalıdır. Doktor oyun seti, hastane görevlilerinin giysilerine benzeyen kıyafetlerle oynanan oyunlar çocuğun zihninde yaşayacağı deneyime ilişkin somut resimlerin oluşmasını sağlar.
• Küçük çocuklar anne-babadan ayrıldıkları zaman endişelenirler veya yanlış davrandıkları için cezalandırıldıklarını düşünebilirler. Çocuğun hastalığa neden olmadığı konusunda ikna edilmesi gerekir. Ona kendisi gibi pek çok çocuk ve yetişkinin hastalandığı ve iyileşmek için hastanede tedavi gördüğü anlatılmalıdır.
• Yetişkinler tıbbi işlemler sırasında çocuğun yanında olmalı, hastanede kalmalıdırlar. Doktorlar onayladıktan sonra birlikte eve dönüleceği çocuğa iletilmelidir. Bazı çocuklar anne-babalarının kendilerini hastanede yalnız bırakıp gideceklerinden korkarlar. Gidecekleri zaman çocuğa haber vermeleri ve ne zaman döneceklerini bildirmeleri önemlidir.
• Anne-baba hastaneye çocukla birlikte gideceğini, daha sonra onu eve götüreceğini ve onu her zaman seveceğini söylemelidir.
• Evden çocuğun en çok sevdiği oyuncak ile battaniye, aile resimleri gibi eşyalar getirilebilir.
• Aile çocuğun anlayacağı sözcüklerle doğru bilgi vermelidir. Güven ilişkisinin kurulması için dürüstlük önemlidir. Çocukların tedavi veya ameliyat öncesi dönemde bilgilendirilmemesi farklı sorunlar yaratabilir. Sorunu saklamak, açıklamaktan kaçınmak, sorularını geçiştirmek çocuğun yetişkinlere duyduğu güveni sarsar. Hastane görevlilerine ve yapılacak işlemlere aşırı tepki verebilir. Bu durum onun gelecekte yaşayabileceği hastane deneyimlerine karşı olumsuz tutum geliştirmesine de yol açabilir.
• Tüm ayrıntılar çocukla paylaşılırken dikkatli olunmalıdır çünkü bazen çok fazla bilgi vermek ürkütücü olabilir. Yetişkinler yapılacak tıbbi işlemler konusunda emin değillerse, doğru olmayan bilgiyi aktarmak yerine, “Bilmiyorum” yanıtını vermelidirler.
• Çocuk yaşadığı korku ve acı nedeniyle ağlayabilir, ona bunun doğal bir tepki olduğu söylenmeli ve sakinleştirilmelidir. “Korkma acımayacak” demek yerine ”acıyabilir ama iyileşebilmen için bu işlemin yapılması gerekiyor” şeklinde bir açıklama yapmak daha uygundur.
• Hastanede kalış sürecinde çocuk sessiz veya öfkeli davranabilir. Bunlar strese karşı doğal tepkilerdir. Çocuk duygularını , korkularını ifade etmesi konusunda yönlendirilmelidir. Ağlamanın doğal olduğu, öfke, korku ve acıdan arınmanın sağlıklı bir yolu olduğu kendisine iletilmelidir.
• Gerileme davranışı hastanede tedaviye sıklıkla gösterilen bir tepkidir. Bu süreçte önceki gelişim aşamalarında gözlemlenen bazı davranışların çocuk tarafından yeniden sergilenmesi olağan karşılanmalıdır.
• Hastanede kalış süresince olağan etkinliklerin devam etmesi için çocuk desteklenmelidir. Evden getirilecek oyunlar, okulla ilgili ödevler, arkadaş ziyaretleri günlük hayatın süreklilik göstermesinde önemlidir.
• Diğer kardeşlerin ziyaret ve konuşmalara katılmaları sağlanmalıdır. Onların da bazı endişeleri vardır ve hastanede kalacak çocuğun davranışlarını etkileyebilirler.
• Çocuk tekrar eve döndüğünde özel bir kutlama yapılabilir. Bu özel kutlamaya ilişkin planlar önceden çocuğa aktarılırsa hastaneden çıkacağı konusunda emin olur.
Alıntıdır.
Hastanede kısa süreli kalış bile korkutucu olabilir çünkü ayrılık, çaresizlik ve acı içerir. Hastanede tedavi gören çocuklarda kısa vadede uyuma güçlüğü, tıbbi tedaviden korkma, anne-babayı isteklerinin yapılması için zorlama, günlük etkinlik düzenin değişmesi gibi tepkilerin yaygın olarak gözlemlendiği görülmektedir.
Kronik hastalık nedeniyle hastanede tedavi gören çocukların benlik kavramlarının olumsuz olarak etkilendiği saptanmıştır.
Bazı araştırmacılar hastanede kalış süresinin okul başarısını olumsuz olarak etkilediğini belirtmişlerdir. Kronik hastalığı olan çocuk ve gençlerin hastaneye yatışlar nedeniyle psikososyal bazı sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Sıklıkla görülen psikososyal problemler ; tıbbi bağımlılık, diğer aile üyelerini de etkileyen psikolojik ve tıbbi sıkıntılar olarak saptanmıştır.
Hastaneye yatmadan önce çocuğun bu olaya yetişkinlerin yardımıyla hazırlanması çok önemlidir çünkü bu durum uzun süreli olumsuz duygusal ve davranışsal sorunların azalmasını sağlar. Hastaneye yatış için hazırlanmayan çocukların ameliyat ve yatarak tedaviye endişe, panik, öfke, uyku ve beslenme bozuklukları ile tepki verdikleri saptanmıştır.
Aşağıda belirtilen ipuçları çocuğun hastanede kalışı korkutucu bir deneyim değil, öğrenme ve gelişme süreci olarak değerlendirmesine neden olabilir :
• Çocuk ve ailenin hastane ortamına alışması için eğer mümkünse tüm aile bireyleri hastane turuna katılmalı, kalacakları servis veya ameliyathanenin uygun bölümlerini gezip görevlilerle tanışmalıdır.
• Yetişkinler çocuğu hazırlayabilmek ve sorularını yanıtlayabilmek için bilgi edinmelidirler. Tıbbi süreçleri açıklarken kullanılan dil çocuğun gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Hastanede kalırken neler göreceği, işiteceği, koklayacağı, hissedeceği kendisine açıklanmalıdır. Özel cihazlara ilişkin bilgi önceden verilmelidir.
• Anne-baba öncelikle çocuğun neler hissettiğini ve düşündüğünü anlamalıdır. Çocuğun duygularını irdelemek için aile oyun, resim, kitap gibi malzemelerden yararlanabilir. Hastanede tedavi olan çocuğu konu alan öykülerin aile bireyleri tarafından birlikte okunması duyguların dışa yansıtılmasını ve aile içindeki dayanışmanın güçlenmesini sağlar. Okunacak kitaplar çocuğun gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
• Hastane ortamında çocuğun rahatsızlığına ve yaşayacağı tıbbi işlemlere ilişkin video varsa çocuk ve ailesi birlikte izleyebilirler.
• Küçük çocuklar kendilerine özgü şekilde düşünür ve oynarlar. Yetişkinler onlarla oynamalı ve mümkün olduğu ölçüde açık olmalıdırlar. Kelimelerin yanı sıra oyun malzemeleri kullanılmalı ve canlandırma yapılmalıdır. Doktor oyun seti, hastane görevlilerinin giysilerine benzeyen kıyafetlerle oynanan oyunlar çocuğun zihninde yaşayacağı deneyime ilişkin somut resimlerin oluşmasını sağlar.
• Küçük çocuklar anne-babadan ayrıldıkları zaman endişelenirler veya yanlış davrandıkları için cezalandırıldıklarını düşünebilirler. Çocuğun hastalığa neden olmadığı konusunda ikna edilmesi gerekir. Ona kendisi gibi pek çok çocuk ve yetişkinin hastalandığı ve iyileşmek için hastanede tedavi gördüğü anlatılmalıdır.
• Yetişkinler tıbbi işlemler sırasında çocuğun yanında olmalı, hastanede kalmalıdırlar. Doktorlar onayladıktan sonra birlikte eve dönüleceği çocuğa iletilmelidir. Bazı çocuklar anne-babalarının kendilerini hastanede yalnız bırakıp gideceklerinden korkarlar. Gidecekleri zaman çocuğa haber vermeleri ve ne zaman döneceklerini bildirmeleri önemlidir.
• Anne-baba hastaneye çocukla birlikte gideceğini, daha sonra onu eve götüreceğini ve onu her zaman seveceğini söylemelidir.
• Evden çocuğun en çok sevdiği oyuncak ile battaniye, aile resimleri gibi eşyalar getirilebilir.
• Aile çocuğun anlayacağı sözcüklerle doğru bilgi vermelidir. Güven ilişkisinin kurulması için dürüstlük önemlidir. Çocukların tedavi veya ameliyat öncesi dönemde bilgilendirilmemesi farklı sorunlar yaratabilir. Sorunu saklamak, açıklamaktan kaçınmak, sorularını geçiştirmek çocuğun yetişkinlere duyduğu güveni sarsar. Hastane görevlilerine ve yapılacak işlemlere aşırı tepki verebilir. Bu durum onun gelecekte yaşayabileceği hastane deneyimlerine karşı olumsuz tutum geliştirmesine de yol açabilir.
• Tüm ayrıntılar çocukla paylaşılırken dikkatli olunmalıdır çünkü bazen çok fazla bilgi vermek ürkütücü olabilir. Yetişkinler yapılacak tıbbi işlemler konusunda emin değillerse, doğru olmayan bilgiyi aktarmak yerine, “Bilmiyorum” yanıtını vermelidirler.
• Çocuk yaşadığı korku ve acı nedeniyle ağlayabilir, ona bunun doğal bir tepki olduğu söylenmeli ve sakinleştirilmelidir. “Korkma acımayacak” demek yerine ”acıyabilir ama iyileşebilmen için bu işlemin yapılması gerekiyor” şeklinde bir açıklama yapmak daha uygundur.
• Hastanede kalış sürecinde çocuk sessiz veya öfkeli davranabilir. Bunlar strese karşı doğal tepkilerdir. Çocuk duygularını , korkularını ifade etmesi konusunda yönlendirilmelidir. Ağlamanın doğal olduğu, öfke, korku ve acıdan arınmanın sağlıklı bir yolu olduğu kendisine iletilmelidir.
• Gerileme davranışı hastanede tedaviye sıklıkla gösterilen bir tepkidir. Bu süreçte önceki gelişim aşamalarında gözlemlenen bazı davranışların çocuk tarafından yeniden sergilenmesi olağan karşılanmalıdır.
• Hastanede kalış süresince olağan etkinliklerin devam etmesi için çocuk desteklenmelidir. Evden getirilecek oyunlar, okulla ilgili ödevler, arkadaş ziyaretleri günlük hayatın süreklilik göstermesinde önemlidir.
• Diğer kardeşlerin ziyaret ve konuşmalara katılmaları sağlanmalıdır. Onların da bazı endişeleri vardır ve hastanede kalacak çocuğun davranışlarını etkileyebilirler.
• Çocuk tekrar eve döndüğünde özel bir kutlama yapılabilir. Bu özel kutlamaya ilişkin planlar önceden çocuğa aktarılırsa hastaneden çıkacağı konusunda emin olur.
Alıntıdır.