- 16 Ağustos 2010
- 292.952
- 602.705
- 43
Yaygın ağrıya neden olan ve çok sık görülen bir romatizma olan fibromiyalji, kronik bir rahatsızlık olup kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.
‘Kronik ağrı sendromu’ veya ‘kronik yorgunluk sendromu’ olarak tanımlanan fibromiyalji, çok sayıda belirtisi nedeniyle sıklıkla başka rahatsızlıklarla karıştırılıyor. Bir çok ve değişken belirtisi olması nedeniyle yaşayanların ‘hastalık hastası’ sanıldığı fibromiyalji hakkında, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Coşkun Akalın, önemli bilgiler verdi.
Fibromiyalji yaygın ama yeterince bilinmeyen bir sağlık sorunu. Daha çok 35-60 yaş arası erişkinlerin hastalığı 
olarak nitelendirilen ve kadınlarda erkeklere göre 7 kat daha fazla görülen fibromiyaljinin kronik bir ağrı sendromu olduğunu söyleyen Dr. Coşkun Akalın, bu sağlık sorunundan muzdarip kişilerde yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu, sabahları yorgun uyanma, hassas bağırsak sendromu, kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete (kaygı), huzursuz bacak sendromu, çene eklemi fonksiyon bozuklukları, kronik yorgunluk sendromu ve hassas mesane sendromu gibi belirtilere de sıklıkla rastlandığını vurguluyor.
YANLIŞ TEŞHİS NEDENİYLE TEKRARLIYOR
Zaman içerisinde kişilerin yakınmaları azalmış veya geçmiş gibi görünse de, çoğunlukla doğru teşhis konulamadığından rahatsızlığın bir süre sonra tekrarlayabildiğini belirten Dr. Coşkun Akalın, fibromiyaljinin eğer tedavi edilmezse kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyeceğinin altını çiziyor. Dr. Coşkun Akalın, kişilerin uzun süren ağrıları ve diğer yakınmaları nedeniyle çevresi tarafından kimi zaman ‘hastalık hastası’ olarak nitelendirildiğini de sözlerine ekliyor.
DAHA ÇOK MUTSUZ KİŞİLERDE GÖRÜLÜYOR
Nedeni henüz tam olarak bilinmeyen fibromiyaljinin, 10 yıl öncesine kadar yüzde 80-90 oranında kadınlarda görülürken, son yıllarda erkeklerde görülme oranının da arttığını anlatan Dr. Coşkun Akalın, “Rahatsızlığa, stres altında ve masabaşı çalışanlarda, mükemmeliyetçi karaktere sahip olan ve çevresinin kendisinden çok şey beklediği mutsuz kişilerde daha sık rastlanıyor” diyor.
ŞİKAYETLER 3 AY SÜRÜYORSA DİKKAT!
Çoğunlukla genel fiziki muayenede hastalar normal ve sağlıklı görünseler de kasların ayrıntılı muayenesi ile belli noktalarda bu hastalık için ‘tipik hassas noktalar’ bulunuyor. Bir kişiye fibromiyalji tanısı koymak için yaklaşık 3 ay şikayetlerin ve belirtilerin devam etmesi gerektiğini anlatan Dr. Coşkun Akalın, sözlerini
şöyle sürdürüyor: “Vücudun 18 hassas noktasının en az 11’inde (ense, baş-boyun geçiş noktası, omuz başları, dirseğin dış yüzeyi, dizler, vs.) ağrı hassasiyeti tespit edilmesi gerekiyor. Kişinin şikayetlerinin yanı sıra yapılacak tetkikler de tanı koymada yardımcı oluyor. Komplike bir rahatsızlık olduğu için fibromiyaljinin tedavisinde gerekli durumlarda diğer branşlardan da destek alınarak tedavinin multidisipliner şekilde sürdürülmesi gerekiyor.”
TEDAVİ HASTAYA ÖZEL OLMALI
Fibromiyalji tedavisinde hasta ile doktor işbirliğinin önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Dr. Coşkun Akalın, tedavi şeklinin kişiye özel düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor; doktor tarafından belirlenen ilaç tedavisi, fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile egzersiz programlarının tedavide temel kural olduğunu da sözlerine ekliyor.
Kaynak:mynet
‘Kronik ağrı sendromu’ veya ‘kronik yorgunluk sendromu’ olarak tanımlanan fibromiyalji, çok sayıda belirtisi nedeniyle sıklıkla başka rahatsızlıklarla karıştırılıyor. Bir çok ve değişken belirtisi olması nedeniyle yaşayanların ‘hastalık hastası’ sanıldığı fibromiyalji hakkında, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Coşkun Akalın, önemli bilgiler verdi.
Fibromiyalji yaygın ama yeterince bilinmeyen bir sağlık sorunu. Daha çok 35-60 yaş arası erişkinlerin hastalığı
olarak nitelendirilen ve kadınlarda erkeklere göre 7 kat daha fazla görülen fibromiyaljinin kronik bir ağrı sendromu olduğunu söyleyen Dr. Coşkun Akalın, bu sağlık sorunundan muzdarip kişilerde yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu, sabahları yorgun uyanma, hassas bağırsak sendromu, kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete (kaygı), huzursuz bacak sendromu, çene eklemi fonksiyon bozuklukları, kronik yorgunluk sendromu ve hassas mesane sendromu gibi belirtilere de sıklıkla rastlandığını vurguluyor.
YANLIŞ TEŞHİS NEDENİYLE TEKRARLIYOR
Zaman içerisinde kişilerin yakınmaları azalmış veya geçmiş gibi görünse de, çoğunlukla doğru teşhis konulamadığından rahatsızlığın bir süre sonra tekrarlayabildiğini belirten Dr. Coşkun Akalın, fibromiyaljinin eğer tedavi edilmezse kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyeceğinin altını çiziyor. Dr. Coşkun Akalın, kişilerin uzun süren ağrıları ve diğer yakınmaları nedeniyle çevresi tarafından kimi zaman ‘hastalık hastası’ olarak nitelendirildiğini de sözlerine ekliyor.
DAHA ÇOK MUTSUZ KİŞİLERDE GÖRÜLÜYOR
Nedeni henüz tam olarak bilinmeyen fibromiyaljinin, 10 yıl öncesine kadar yüzde 80-90 oranında kadınlarda görülürken, son yıllarda erkeklerde görülme oranının da arttığını anlatan Dr. Coşkun Akalın, “Rahatsızlığa, stres altında ve masabaşı çalışanlarda, mükemmeliyetçi karaktere sahip olan ve çevresinin kendisinden çok şey beklediği mutsuz kişilerde daha sık rastlanıyor” diyor.
ŞİKAYETLER 3 AY SÜRÜYORSA DİKKAT!
Çoğunlukla genel fiziki muayenede hastalar normal ve sağlıklı görünseler de kasların ayrıntılı muayenesi ile belli noktalarda bu hastalık için ‘tipik hassas noktalar’ bulunuyor. Bir kişiye fibromiyalji tanısı koymak için yaklaşık 3 ay şikayetlerin ve belirtilerin devam etmesi gerektiğini anlatan Dr. Coşkun Akalın, sözlerini
şöyle sürdürüyor: “Vücudun 18 hassas noktasının en az 11’inde (ense, baş-boyun geçiş noktası, omuz başları, dirseğin dış yüzeyi, dizler, vs.) ağrı hassasiyeti tespit edilmesi gerekiyor. Kişinin şikayetlerinin yanı sıra yapılacak tetkikler de tanı koymada yardımcı oluyor. Komplike bir rahatsızlık olduğu için fibromiyaljinin tedavisinde gerekli durumlarda diğer branşlardan da destek alınarak tedavinin multidisipliner şekilde sürdürülmesi gerekiyor.”
TEDAVİ HASTAYA ÖZEL OLMALI
Fibromiyalji tedavisinde hasta ile doktor işbirliğinin önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Dr. Coşkun Akalın, tedavi şeklinin kişiye özel düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor; doktor tarafından belirlenen ilaç tedavisi, fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri ile egzersiz programlarının tedavide temel kural olduğunu da sözlerine ekliyor.
Kaynak:mynet
