• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Hakan Şükür AK Parti'den istifa etti

AngryPenguin

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
8 Haziran 2012
5.378
1.437
248
AK Parti Milletvekili Hakan Şükür, AK Parti'den istifa ettiğini açıkladı. İstifasıyla ilgili yazılı açıklama yapan Şükür, " AK Parti’den üzülerek istifa ettiğimi, milletin vekili sıfatıyla siyasi hayatıma bağımsız olarak devam edeceğimi bildiriyorum. Aziz milletimizin dualarını bekliyor ve hepsine teker teker en derin selam ve hürmetlerimi sunuyorum." dedi.

Şükür'ün yazılı açıklaması şöyle: "Son günlerde yaşanan ve vicdan sahibi herkesi derinden üzen bir kısım gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti hâsıl oldu. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki politika benim hiçbir zaman birinci önceliğim olmadı. Ama Sayın Başbakan’ın samimi davetini geri çevirmek temsil ettiği makama ve şahsına olan saygımdan ötürü yakışık almazdı. Ailemin de destek ve dualarını alarak Sayın Başbakan’ın davetini kabul ettim. Ak Parti son 11 yılda Türkiye’de çok önemli başarılara ve reformlara imza attı. Ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti.

Türkiye’de eğitimin halledilmesi gereken onlarca problemi varken, sanki sorunun tek kaynağı dersanelermiş gibi göstermek hakperest bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım tarzı partinin 11 yıldır temsil ettiği çizgiyle örtüşmemektedir. Daha önce, gösterilen tepkilerden ötürü bazı kararlarından dönme erdemi gösteren Sayın Başbakan’ın bu konudaki bütün ısrarlı anlatımlara, sitemlere ve taleplere kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş değilim.

Dersaneler konusunun samimi insanların taleplerine kulak verilerek olumlu bir noktaya geleceği ümidini bugüne kadar besledim. Bunu beklerken dersanelerin benim de bulunduğum bir ortamda KCK yapılanmasına benzetilmesi ve özür dilenmek bir yana bu açıklamalara Sayın Başbakan ve parti yönetimi tarafından bir tepki verilmemesi vicdanımı derinden yaralamıştır. Bu tartışmanın daha sonra başka alanlara çekilmesi de hiç hoş olmamıştır.

Ben yirmi seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve Muhterem Hocaefendi’yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde hükümeti var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedakârca oy kullanmaları için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insanların şimdi düşman muamelesine tabi tutulması en hafif tabirle vefasızlıktan başka bir şey değildir.

Dersaneleri kapatılan, mensupları devlet dairelerinden tasfiye edilen, parti yöneticilerimiz tarafından ahlaksızlık olarak nitelenen fişlemelere ve baskılara maruz kalanlar bu milletin evlatlarıdır. Buna rağmen bu insanların sanki karanlık işler içinde olduklarını ima eden yayınlar, bu yönde atılan iftiralar, ithamlar maalesef bir aymazlık örneği olarak tarihe geçecektir. Hele yeni yeni tedavüle sokulmaya çalışılan 'örgüt' kelimesinin bu gönüllüler hareketi için kullanılmaya çalışılması amacın sadece dersaneleri kapatmak olmadığı düşüncesini de akıllara getirmektedir.

Bazı çevrelerce moda bir tabir haline getirilen, 'Bazıları rahatı görünce değiştiler' ifadesiyle hizmet hareketi mensuplarının kastedildiğine dair yorumlar yapıldı. Ben Sayın Başbakan’ın böyle bir kasıt içinde olacağına ihtimal vermek istemiyorum. Ama bu yorumlar doğruysa milyonlarca fedakâr insanın hakkına girilmiş olmaktadır. Dünyanın dört bir yanında milletimizi, bayrağımızı temsil adına karın tokluğuna bir bursla, dünyevi hiçbir beklentiye girmeden hizmet veren insanlar mı rahatı bulmuşlardır. Ya da yirmi metrekarelik hasırla kaplı odasında on beş senedir gurbet hayatı yaşayan ve ziyarete gelen misafirlerin ağırlandığı vakıf binası bir kısım medya tarafından insafsızca 'malikâne' gibi sunulan Muhterem Hocaefendi mi rahatı bulmuştur? Hayatı boyunca dinine, milletine ve insanlığa hizmetten başka bir gayesi olmayan bu müstesna gönül insanını olmadık iftiralarla, ithamlarla karalamak, gönlünü yaralamak ehl-i imanın ve insaf sahibi hiçbir insanın gönülden onaylayacağı bir tutum değildir.

Bu millete ve insanlığa hizmet etmekten başka amacı olmayan bu hareketin milyonlarca gönüllüsünden biri olarak hizmete ve Muhterem Hocaefendi’ye karşı takınılan hasmane tavırları, atılan mesnetsiz iftiraları, yapılan bütün hakaretleri ben üzerime alıyorum. Beni tanıyan herkes, özellikle Sayın Başbakanımız bilir ki, siyasi hayatım boyunca hiçbir dünyevi beklenti içinde bulunmadım. Şahsım, ailem ve yakınlarım adına hiç kimseden herhangi bir talebim olmadı. Amacım sadece eğer bir faydam olursa doğru işler yaptığını düşündüğüm bu siyasi harekete mütevazı bir katkı sunmaktı. Fakat bu noktadan sonra bunun mümkün olmadığı da ayan beyan ortadadır.

Ayrıca dost bildiğim pek çok çevrenin bu 'cemaati bitirme' korosuna gönüllü ya da baskıyla katılmış olduklarını veya hiç ses çıkarmadıklarını görüyorum. Bu da maalesef beni derinden üzmektedir. Hocaefendi’yi defalarca ziyaret eden, toplantılarına, olimpiyatlarına katılan, iyi günde hizmete övgüler yağdıran insanların bir anda susmaları oldukça şaşırtıcıdır. Haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olduğunu benden daha iyi bildiklerine inandığım bu dostların yapılan haksızlıklara, atılan iftiralara karşı tavır almak yerine sessizliği tercih etmeleri anlaşılır gibi değildir. Gerek gazeteci, gerek ilim adamı, gerek din adamı veya milletvekili, bakan, bürokrat vesaire, kim olurlarsa olsunlar o insanlardan bir kaçının en azından ortamı yumuşatmak ve bu yanlıştan dönülmesini sağlamak için yüreklice çıkıp tavır belirtmelerini beklerdim. Ama maalesef sınırlı sayıdaki insaflı ve vicdanlı kanaat önderinin ve gazetecinin dışında bu yürekliliği gösteren de olmadı.

Açıklayacağım bu karardan sonra şahsıma yönelik bir kısım karalama kampanyalarının da başlayacağını biliyorum. Sporculuk hayatımdan beri, benzerlerini defalarca yaşadığım bu duruma alışkınım. Daha 2002 yılında merhum M. Ali Birand’a 32. Gün programında Hocaefendi’yi sevdiğimi söylemiş ve bunun bir suç olduğu algısını oluşturmak için DGM’de ifadeye çağrılmıştım. İfademde de söylediğimi inkâr etmeden aynı duygularımı belirtmiştim. Bugün de düşüncemde hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu duygularla açıklamama son verirken büyük umutlarla girdiğim AK Parti’den üzülerek istifa ettiğimi, milletin vekili sıfatıyla siyasi hayatıma bağımsız olarak devam edeceğimi bildiriyorum.

Aziz milletimizin dualarını bekliyor ve hepsine teker teker en derin selam ve hürmetlerimi sunuyorum."

Kaynak :Hakan kr AK Parti'den istifa etti - Hrriyet GNDEM
 
büyük umutlarla partiye girmiş, ne yaptın arkadaş sen orda milletvekili olduğundan beri...
 
ooof ne kadar uzun..okuyamadım şincik..
ama ben cemaatcıyım demek ıstıyor herhalde..
 
Son Dakika - Yaklaşık 2 yıldır milletvekilliği yapan Hakan Şükür, AKP'den istifa ederek ilk icraatını gerçekleştirdi.

Zaytung :27::27:
 
hakan şükür, cemaatle akpnin sürekli paslaşacağını sanıyordu ki, ortaya faullük durumlar çıktı, üstelik ilk faulü kimin yaptığı da belli değilken, ilk penaltı uygulaması akpden cemaate dershanelerin kapatılması istemiyle başladı, fekaaat henüz top havada; kaleye mi girer, direkten mi döner bilinmez.

üzülme hakancığım bonservisin hala cemaatin elinde :))


bu arada futboldan hiç çakmadığımdan terim hatası yaptımsa affola.
 
Hakan Şükür'ün partiden istifasıyla ilgili ilk tepki Mehmet Metiner'den geldi. "Allah yolunu açık etsin" diyen Metiner, "Sayın başbakanın kendisine gösterdiği olağanüstü değeri hiçe sayıyor. Kimseye göstermediği değeri ona gösterdi. Bari bu değerin hatırına susmayı tercih etsin" dedi.

Metiner, Şükür'ün istifalarla ilgili dershaneleri gerekçe göstermesine ise "Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Sayın Başbakanın olduğu hiçbir ortamda cemaat ile KCK eş tutulmamıştır, kıyas bile yapılmamıştır" dedi.

Metiner, Şükür'ün istifasına ilişkin açıklamasını okumadığını ancak hiçbir Ak Partilinin KCK ile cemaati bir tutmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"İstifasına bahane aramasın. Mertçe ve dürüstçe davransın. Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Başbakanın kendisine gösterdiği olağanüstü değeri hiçe sayıyor. Başbakanın kimseye göstermediği bu değerin hatırına bari susmayı tercih etsin. Başbakanın olduğu hiçbir toplantıda KCK ile cemaati eşdeğer tutmamıştır, kıyaslanmamıştır bile. Bu tür açıklamalar hükümetle cemaatin arasını açmaya çalışan fitne gruplarının değirmenine su taşımaktan başka bir şeye yaramaz."

CHP'Lİ İNCE: ‘VEKİLLİK YERİNE, TV YORUMCULUĞUNDAN İSTİFA ETSEYDİ DAHA İYİ YAPARDI’

CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce ise, Hakan Şükür'ün partisinden istifası konusunda, "parti yerine televizyon yorumculuğundan istifa etse daha iyi ederdi" dedi.
İnce, Hürriyet'in sorusu üzerine, Şükür'ün TV'de ücret karşılığı yorumculuk yaptığını hatırlatarak, "ben daha önce Balgat'ta bir lisede fizik derslerine girmek için TBMM'ye başvurdum. Ücret de talep etmeyeceğimi açıkladım. Ama bana milletvekili derse giremez diye izin vermediler. Hakan Şükür'ün ise televizyonlarda ücret karşılığı yorum yapmasına izin verdiler. Ben hayır işi yapacaktım, o kendine kazanıyor. Bence asıl önemli olan nokta bu. Partisinden istifa edeceğine, televizyon yorumculuğundan istifa etse daha hayırlı bir iş yapmış olurdu. Millete daha iyi hizmet ederdi."
BDP’Lİ KAPLAN: ‘TAKDİR HAKKINI KULLANMIŞ’
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Hakan Şükür'ün takdir hakkını kullanarak istifa ettiğini belirterek, "Yorum yapamam. İstifa kişisel bir karardır. Uzun süredir yaşanan gerilimden rahatsız olmuş, istifa etmiş. Kendi kararıdır" demekle yetindi.

AK Parti'den ilk istifa yorumu - Hrriyet GNDEM
 
benim bildiğim cemaat buna hamle bile demez. cemaat yakında büyük bir olay patlatır, iktidarı da çok zor bir duruma sokar, birilerini de koltuğundan eder. zamanını bekliyor zannımca. "the cemaat" "hazreti erdoğandan" çok daha fazla koza sahiptir. "the cemaat"'in arkasında koskoca amerika istihbarat servisi var, erdoğanın arkasında da hakan fidan var. orantısız güç yani :)))

tabi gönüller beraberken cia her ikisinin de arkasındaydı o ayrı. ama ne derler "ayran içtik ayrı düştük". :))
 
Bu arkadaşın milletvekili yapılması zaten bir komediydi, istifa etme gerekçesi ise ayrı bir komedi. Siyaseti ergen lise öğrencileri kadar bile bilmeyen; seçildiğinden beri meclise misafir gibi gidip gelen bu arkadaş istifa gerekçesi olarak dersanelerin kapatılması meselesini göstermiş. Merak ediyorum eğitim sistemiyle, dersanecilikle ilgili kendisinin ufacık bir bilgisi var mı?

Bir de utanmadan "vicdan ehillerini rahatsız ettiler" diyor. Bulunduğu makamın gerekliliklerini bile bilmekten aciz. Şimdiye kadar yapılan yanlışlarda çıkıp bir kelime bile edemezken, ne hikmetse dersaneler mevzusu gibi cemaatin bacağına sıkılan ilk kurşunda bağırmaya başlıyor.

Temsil ettiği halkının isteklerini yerine getirmek yerine "vicdan ehillerinin" sözlerini dinlemeye devam ettiği sürece daha çok taraf değiştirir kendisi. Ama milletin vekilliği futbolculuğa benzemez; "daha iyi şartlar oluşunca başka takıma transfer olma" düşüncesi siyasetin kaypak yüzüdür.

Madem ki senin siyasi düşüncelerine ters işler oluyor(yerseniz), bunun tepkisini vermekte çok gecikmişsin.
 
Son düzenleme:
Hakan Şükür Nikah Memurunu değil, Nikah şahidini tercih etti.
$hh.jpg
 
Tamda bu nacizane tabloyu paylasacaktım paylaşmıssın penguin.

Hakan Şükür'e emir büyük yerden geldi bellii:ssz:
 
ahahahaaa uzuuun uzun güldüm haaahahaha ve hatta devam ediyorum şu an gülmeye....

ahan da duyarsınız, cemaatin elinde ya bi belge ya bi kaset falan vardır öyle kolay kolay kim bırakır yattığı yerden milyarlar kazanmayı...
 
Back