- 12 Haziran 2007
- 4.523
- 784
1. HAFTA
Gebeliğin ilk haftası…
Çoğu insan için şaşırtıcı olmakla birlikte gebeliğin başlangıcı olarak, gebe kalınan ilişkinin olduğu gün değil, bundan yaklaşık 14 gün öncesi yani son adet kanamasının ilk günü (SAT) kabul ediliyor. Bu durumda kanamanızın başladığı gün istatistiksel anlamda gebeliğiniz başlıyor. Bu şekilde hesaplandığında insanlarda gebelik 280 gün yani 40 hafta sürüyor. Ay hesabı yapmak karışıklığa neden olabileceğinden gebeliğinizi takip ederken hafta olarak ifade etmek gerekir.
28 günde bir adet gören kadın için yumurtlama zamanı kanamanın başlangıcından itibaren 14. gün civarı kabul ediliyor. Bu günler zararlı alışkanlıklardan vazgeçmek için en uygun dönem. Örneğin sigara içmeye son verilip, alkol ve ilaç alımını kısıtlamak gerekiyor. Uygun ve sağlıklı beslenme alışkanlığı elde etmeye çalışılmalı. Bu alışkanlıklar rahat bir gebelik süreci için önemli. Bol miktarda taze meyve ve sebze tüketmek, yapay maddeler içeren besinlerden uzak durmak ve olabildiğince fazla su içmek gerekiyor. Daha önceden başlanmadı ise bu zaman içinde folik asit alımına başlanabilir. Folik asit sayesinde nöral tüp defekterinin yaklaşık %50’lik bir kısmı önlenebiliyor. Eğer mümkünse egzersiz yapmak yine oldukça yarar sağlıyor. Bu gebelik öncesi dönemde pozitif düşünmek ve mümkün olduğunca dinlenerek stresten uzak durmak dünyaya getirmeye çalışılan bebek için oldukça iyi bir başlangıç oluyor.
2. HAFTA
Hormonlar iş başında
Anne adayının yumurtalıklarında yumurta hücresi gelişimi devam eder. Bu esnada endometrium adı verilen rahim zarı da kalınlaşmaya başlar. Bu kalınlaşma döllenme meydana geldikten sonra oluşacak embriyonun rahim içinde rahatlıkla tutunmasını sağlamayı amaçlıyor. Yeni gelişecek olan canlının ihtiyaçlarını karşılamak üzere vücudun bu kısmında kanlanma artıyor. Bu haftanın sonunda gelişen yumurta çatlayarak yumurtalıktan atılıyor. Yani yumurtlama meydana geliyor. Bir adet döneminde kadında sadece 1 yumurta üretiliyor ve çatlıyor. Çift yumurta ikizlerinde ve üçüzlerinde farklı olarak tek bir yumurta değil birden fazla yumurta atılıyor. Bu yumurtaların hepsi döllenirse çoğul gebelik oluyor.
3. HAFTA
Hayatın başladığı andasınız…
Yumurtalıklardan atılan yumurta hücresi ile erkekten gelen sperm fallop tüplerinde karşılaşır. Pek çok sperm, yumurta etrafında kümelenmesine rağmen bunlardan sadece 1 tanesi yumurtanın zarını geçerek içine girer ve kendi genetik materyali ile yumurtanın genetik materyali birleşir. Döllenme ile birlikte adına yaşam denilen mucize başlıyor. Fertilizasyon yani döllenme tek bir spermin yumurta hücresinin içine girmesi ile başlar ve zigot adı verilen oluşumun ortaya çıkması ile sonlanır. Fertilizasyon süreci yaklaşık 24 saat kadar sürer. Bir sperm yaklaşık 48 saat canlı kalabiliyor. İlişki esnasında vajina içine yaklaşık 300 milyon sperm bırakılıyor. Spermlerin sadece %1’i yani 3 milyon kadarı rahim içine girebiliyor. Rahim içine giren spermler kadının üreme organları içinde ilerleyerek tüplere kadar ulaşıyorlar. 10 saat süren bu seyahat sonunda yumurta hücresine kadar gelen spermleri başka bir görev bekler; yumurta hücresinin kabuğunu kırarak içine girmek. Yumurta hücresi “zona pellucida” adı verilen bir zar ile çevrili. Spermlerden sadece 1 tanesi bu zarı delerek yumurtanın içine girebiliyor. Penetrasyon adı verilen bu işlem 20 dakika kadar sürüyor ve bir sperm penetre olduktan sonra “zona pellucida” tamamen kapanarak başka bir spermin girişine izin vermiyor. Sperm ve yumurta hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi ile zigot ortaya çıkıyor ve döllenme sona eriyor.
Zona pellucida’nın içindeki tek hücreli zigot döllenmeden 1,5–3 gün sonra bölünmeye başlar. Bu ilk bölünmeye klivaj adı veriliyor. Ortaya çıkan hücrelere ise blastomer deniyor. Klivajı takiben hızlı bir bölünme süreci başlıyor. Yaklaşık her 20 saatte bir hücre sayısı ikiye katlanıyor ve her bölünme ile birlikte zona pellucida içinde bulunan blastomerlerin çapı küçülüyor. Hücre sayısı 16’ya ulaştığında artık zigot morula adını alıyor. Tüm bu olaylar gerçekleşirken zigot tüp içinde rahim boşluğuna doğru olan seyahatini devam ettiriyor. 4’üncü güne gelindiğinde morula uterus içine ulaşmış oluyor. Bu aşamada hücre bölünmesi hızla devam ediyor ve morulanın merkezinde bir boşluk oluşmaya başlıyor. Bu aşamadaki oluşuma “blastokist” adı veriliyor. Zona pellucida boyutları sabit olmakla birlikte içindeki hücreler düzleşir ve yoğunlaşır. Blastokist aşamasında artık hücre faklılaşması da başlıyor. Hücrelerin bir kısmı embriyoyu oluşturacak olan embriyobalastlar iken geri kalan hücreler plasentayı yapmak üzere trofoblast olarak farklılaşıyor.
Döllenmeden 5–6 gün sonra implantasyon yani rahim içine yerleşme başlıyor. Blastokist zona pellucida’yı yırtarak çıkar. Buna “Hatching” adı veriliyor. Bu esnada trafoblastlar bir enzim salgılayarak rahim içindeki hücre yapısını değiştiriyor ve blastokist için bir implantasyon alanı sağlıyor. Aynı anda trofoblastlardan hCG hormonu da salgılanmaya başlıyor. gebelik testlerinin pozitif olmasını sağlayan hormon da bu. İmplantasyonu takiben endometriumun (rahim iç zarı) o bölümünde kanlanma artıyor ve gebeliğin devamı için gerekli olan kan dolaşımı başlıyor.
Döllenme anında bebeğin cinsiyeti belli oluyor. Eğer dölleyen sperm X kromozomu taşıyor ise kız, Y kromozomu taşıyor ise erkek bebek dünyaya geliyor. Dolayısı ile bebeğin cinsiyetini belirleyen erkek, yani babası oluyor. Kadının bebek cinsiyetinde en ufak bir rolü bulunmuyor. Bu devrede cinsiyeti saptamak ancak genetik inceleme ile mümkün. Bu aşamada belli olan sadece cinsiyet değil. 38 hafta sonra dünyaya merhaba diyecek olan bireyin göz renginden kan grubuna kadar bütün genetik yapısı belli oluyor.
Annedeki değişiklikler
Bu aşamada anne adayında herhangi bir fiziksel ya da ruhsal değişiklik olmaz. Yalnız implantasyon esnasında hafif bir lekelenme şeklinde kanama olabiliyor.
4. HAFTA
Anne olacağım
Bu haftanın sonunda tüm dünyaya anne olacağınızı ilan edebilirsiniz. Normalde adet görmeniz gerekirken adetiniz gecikti. Zaman zaman bu tür gecikmeler olabileceğini biliyorsunuz ama yine de heyecanlısınız. O halde neden daha fazla merakta kalacaksınız. Hemen eczaneden bir gebelik testi alıp evde yapın. Sonuç negatif çıkarsa hemen ümitsizliğe kapılmayın çünkü zaman zaman gebelik testleri negatif olabilir. Bu durumda doktorunuza gitmeniz gerekir. Henüz bir doktorunuz yoksa hemen arkadaşlarınıza sormaya başlayın. Bu dönemde yapılan ultrasonografide gebelik kesesini görmek genelde mümkün değil. Ancak kanda yapılan gebelik testi %100’e yakın doğrulukla gebeliğin olup olmadığını tespit edebiliyor.
Gebelik yoksa ya da adet görürseniz fazla üzülmemeye çalışın. İlk denemede gebe kalma oranının sadece %25 olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Denemeye devam edin. Eğer adet gecikmesine rağmen gebe değilseniz doktorunuz size adet gördürecek bir tedavi önerir. Gebe bir kadında bazı fizyolojik ve ruhsal değişiklikler oluyor. Bu aşamadaki belirtiler adet öncesi belirtilerle hemen hemen aynı. Halsizlik, yorgunluk ve göğüslerde hassasiyet bulunuyor.
Döllenmeden yaklaşık 1 hafta sonra impalantasyon gerçekleşir ve trofoblast adı verilen hücreler endometrium hücrelerini hasarlayarak minik kan göllenmelerine neden olur. Bu döllenmeler yeni damar oluşumunu tetikler ve oluşacak olan plasentanın dolaşımı başlar. Embriyoblast adı verilen hücre grubu ise hızla çoğalarak 2 tabakalı bir disk oluşturur. Bu tabakalardan üstte olanı amniyon zarı ve embriyo olarak gelişimine devam ederken alt tabaka ise “yolk sac” adı verilen oluşumu meydana getirir.
4. haftanın sonunda “koriyonik villus” adı verilen doku rahmin içine doğru ilerler ve embriyoda kan damarları teşekkül etmeye başlar. Yolk sac ise kan sistemini meydana getiren hücreleri üretilir. Bu haftanın sonunda embriyo ile plasenta arasında “connecting stalk” adı verilen bir oluşum bulunur ve bu daha sonra göbek kordonunu meydana getirir.
5. HAFTA
şu gebeliğe bir göz atalım
Salgılanan hormonların etkisi ile ilk değişiklikler ortaya çıkmaya başlar. Memelerde dolgunluk ve hassasiyet bu haftada en sık karşılaşılan yakınmalar oluyor. Sürekli uyku hali ve halsizlik görülür. Rahimdeki büyüme mesanenin kapasitesini azalttığı için sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duyulur. Doktor yapacağı vajinal ultrasonografi ile gebelik kesesini uterus görülebilir. Eğer ultrasonda kese görülemez ise bu bir dış gebelik olabilir. Dış gebelik karın içinde kanama yaparak hayati tehlike yaratabilen ciddi bir durum, bu nedenle ilk kontrolün geciktirmemesi gerekir. Vajinal ultrason yapılması gebelik ve bebek için zararlı değil, bu konuda kaygılanmamak gerekir.
16. günde gelişim iyice hızlanır. Endoderm tabakasından akciğerleri çevreleyen zarlar, dil, bademcikler, ürethra, mesane ve sindirim sistemi gelişirken, mesodermden kaslar, kemikler, lenf sistemi, dalak, kan hücreleri, kalp, akciğerler ile üreme ve boşaltım sistemleri faklılaşır. Cilt, tırnaklar, saç, gözün lens tabakası, işitme sistemi, burun, sinüsler, ağız, anus, diş mineleri, hipofiz bezi, meme dokusu ve sinir sitemi ise ektoderm tabakasından farklılaşmaya başlar. Döllenmeden 17–19 gün sonra embriyonik alan bir armuta benziyor. Kafa kısmı kuyruk kısmına oranla daha geniş oluyor. Ektoderm tabakası nöral plakayı oluşturmak üzere kalınlaşıyor. Bu plakanın kenarları kıvrılır ve “nöral oluk” adını alıyor. Bu embriyonun sinir sisteminin taslağıdır ve ilk gelişen organ sistemlerinden birisidir.
Bu haftanın sonunda bebeğin kan hücreleri oluşur ve epitel hücreler arasında kanallar oluşturmaya başlıyor. 21. güne ulaşıldığında mesodermden köken alan somitler nöral oluğun her iki yanında ve kuyruk kısmından başlayarak belirmeye başlar. Endokardial hücreler ise erken embriyodaki ilkel kalp tüplerini meydana getirir.
Gebeliğin ilk haftası…
Çoğu insan için şaşırtıcı olmakla birlikte gebeliğin başlangıcı olarak, gebe kalınan ilişkinin olduğu gün değil, bundan yaklaşık 14 gün öncesi yani son adet kanamasının ilk günü (SAT) kabul ediliyor. Bu durumda kanamanızın başladığı gün istatistiksel anlamda gebeliğiniz başlıyor. Bu şekilde hesaplandığında insanlarda gebelik 280 gün yani 40 hafta sürüyor. Ay hesabı yapmak karışıklığa neden olabileceğinden gebeliğinizi takip ederken hafta olarak ifade etmek gerekir.
28 günde bir adet gören kadın için yumurtlama zamanı kanamanın başlangıcından itibaren 14. gün civarı kabul ediliyor. Bu günler zararlı alışkanlıklardan vazgeçmek için en uygun dönem. Örneğin sigara içmeye son verilip, alkol ve ilaç alımını kısıtlamak gerekiyor. Uygun ve sağlıklı beslenme alışkanlığı elde etmeye çalışılmalı. Bu alışkanlıklar rahat bir gebelik süreci için önemli. Bol miktarda taze meyve ve sebze tüketmek, yapay maddeler içeren besinlerden uzak durmak ve olabildiğince fazla su içmek gerekiyor. Daha önceden başlanmadı ise bu zaman içinde folik asit alımına başlanabilir. Folik asit sayesinde nöral tüp defekterinin yaklaşık %50’lik bir kısmı önlenebiliyor. Eğer mümkünse egzersiz yapmak yine oldukça yarar sağlıyor. Bu gebelik öncesi dönemde pozitif düşünmek ve mümkün olduğunca dinlenerek stresten uzak durmak dünyaya getirmeye çalışılan bebek için oldukça iyi bir başlangıç oluyor.
2. HAFTA
Hormonlar iş başında
Anne adayının yumurtalıklarında yumurta hücresi gelişimi devam eder. Bu esnada endometrium adı verilen rahim zarı da kalınlaşmaya başlar. Bu kalınlaşma döllenme meydana geldikten sonra oluşacak embriyonun rahim içinde rahatlıkla tutunmasını sağlamayı amaçlıyor. Yeni gelişecek olan canlının ihtiyaçlarını karşılamak üzere vücudun bu kısmında kanlanma artıyor. Bu haftanın sonunda gelişen yumurta çatlayarak yumurtalıktan atılıyor. Yani yumurtlama meydana geliyor. Bir adet döneminde kadında sadece 1 yumurta üretiliyor ve çatlıyor. Çift yumurta ikizlerinde ve üçüzlerinde farklı olarak tek bir yumurta değil birden fazla yumurta atılıyor. Bu yumurtaların hepsi döllenirse çoğul gebelik oluyor.
3. HAFTA
Hayatın başladığı andasınız…
Yumurtalıklardan atılan yumurta hücresi ile erkekten gelen sperm fallop tüplerinde karşılaşır. Pek çok sperm, yumurta etrafında kümelenmesine rağmen bunlardan sadece 1 tanesi yumurtanın zarını geçerek içine girer ve kendi genetik materyali ile yumurtanın genetik materyali birleşir. Döllenme ile birlikte adına yaşam denilen mucize başlıyor. Fertilizasyon yani döllenme tek bir spermin yumurta hücresinin içine girmesi ile başlar ve zigot adı verilen oluşumun ortaya çıkması ile sonlanır. Fertilizasyon süreci yaklaşık 24 saat kadar sürer. Bir sperm yaklaşık 48 saat canlı kalabiliyor. İlişki esnasında vajina içine yaklaşık 300 milyon sperm bırakılıyor. Spermlerin sadece %1’i yani 3 milyon kadarı rahim içine girebiliyor. Rahim içine giren spermler kadının üreme organları içinde ilerleyerek tüplere kadar ulaşıyorlar. 10 saat süren bu seyahat sonunda yumurta hücresine kadar gelen spermleri başka bir görev bekler; yumurta hücresinin kabuğunu kırarak içine girmek. Yumurta hücresi “zona pellucida” adı verilen bir zar ile çevrili. Spermlerden sadece 1 tanesi bu zarı delerek yumurtanın içine girebiliyor. Penetrasyon adı verilen bu işlem 20 dakika kadar sürüyor ve bir sperm penetre olduktan sonra “zona pellucida” tamamen kapanarak başka bir spermin girişine izin vermiyor. Sperm ve yumurta hücrelerinin çekirdeklerinin birleşmesi ile zigot ortaya çıkıyor ve döllenme sona eriyor.
Zona pellucida’nın içindeki tek hücreli zigot döllenmeden 1,5–3 gün sonra bölünmeye başlar. Bu ilk bölünmeye klivaj adı veriliyor. Ortaya çıkan hücrelere ise blastomer deniyor. Klivajı takiben hızlı bir bölünme süreci başlıyor. Yaklaşık her 20 saatte bir hücre sayısı ikiye katlanıyor ve her bölünme ile birlikte zona pellucida içinde bulunan blastomerlerin çapı küçülüyor. Hücre sayısı 16’ya ulaştığında artık zigot morula adını alıyor. Tüm bu olaylar gerçekleşirken zigot tüp içinde rahim boşluğuna doğru olan seyahatini devam ettiriyor. 4’üncü güne gelindiğinde morula uterus içine ulaşmış oluyor. Bu aşamada hücre bölünmesi hızla devam ediyor ve morulanın merkezinde bir boşluk oluşmaya başlıyor. Bu aşamadaki oluşuma “blastokist” adı veriliyor. Zona pellucida boyutları sabit olmakla birlikte içindeki hücreler düzleşir ve yoğunlaşır. Blastokist aşamasında artık hücre faklılaşması da başlıyor. Hücrelerin bir kısmı embriyoyu oluşturacak olan embriyobalastlar iken geri kalan hücreler plasentayı yapmak üzere trofoblast olarak farklılaşıyor.
Döllenmeden 5–6 gün sonra implantasyon yani rahim içine yerleşme başlıyor. Blastokist zona pellucida’yı yırtarak çıkar. Buna “Hatching” adı veriliyor. Bu esnada trafoblastlar bir enzim salgılayarak rahim içindeki hücre yapısını değiştiriyor ve blastokist için bir implantasyon alanı sağlıyor. Aynı anda trofoblastlardan hCG hormonu da salgılanmaya başlıyor. gebelik testlerinin pozitif olmasını sağlayan hormon da bu. İmplantasyonu takiben endometriumun (rahim iç zarı) o bölümünde kanlanma artıyor ve gebeliğin devamı için gerekli olan kan dolaşımı başlıyor.
Döllenme anında bebeğin cinsiyeti belli oluyor. Eğer dölleyen sperm X kromozomu taşıyor ise kız, Y kromozomu taşıyor ise erkek bebek dünyaya geliyor. Dolayısı ile bebeğin cinsiyetini belirleyen erkek, yani babası oluyor. Kadının bebek cinsiyetinde en ufak bir rolü bulunmuyor. Bu devrede cinsiyeti saptamak ancak genetik inceleme ile mümkün. Bu aşamada belli olan sadece cinsiyet değil. 38 hafta sonra dünyaya merhaba diyecek olan bireyin göz renginden kan grubuna kadar bütün genetik yapısı belli oluyor.
Annedeki değişiklikler
Bu aşamada anne adayında herhangi bir fiziksel ya da ruhsal değişiklik olmaz. Yalnız implantasyon esnasında hafif bir lekelenme şeklinde kanama olabiliyor.
4. HAFTA
Anne olacağım
Bu haftanın sonunda tüm dünyaya anne olacağınızı ilan edebilirsiniz. Normalde adet görmeniz gerekirken adetiniz gecikti. Zaman zaman bu tür gecikmeler olabileceğini biliyorsunuz ama yine de heyecanlısınız. O halde neden daha fazla merakta kalacaksınız. Hemen eczaneden bir gebelik testi alıp evde yapın. Sonuç negatif çıkarsa hemen ümitsizliğe kapılmayın çünkü zaman zaman gebelik testleri negatif olabilir. Bu durumda doktorunuza gitmeniz gerekir. Henüz bir doktorunuz yoksa hemen arkadaşlarınıza sormaya başlayın. Bu dönemde yapılan ultrasonografide gebelik kesesini görmek genelde mümkün değil. Ancak kanda yapılan gebelik testi %100’e yakın doğrulukla gebeliğin olup olmadığını tespit edebiliyor.
Gebelik yoksa ya da adet görürseniz fazla üzülmemeye çalışın. İlk denemede gebe kalma oranının sadece %25 olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Denemeye devam edin. Eğer adet gecikmesine rağmen gebe değilseniz doktorunuz size adet gördürecek bir tedavi önerir. Gebe bir kadında bazı fizyolojik ve ruhsal değişiklikler oluyor. Bu aşamadaki belirtiler adet öncesi belirtilerle hemen hemen aynı. Halsizlik, yorgunluk ve göğüslerde hassasiyet bulunuyor.
Döllenmeden yaklaşık 1 hafta sonra impalantasyon gerçekleşir ve trofoblast adı verilen hücreler endometrium hücrelerini hasarlayarak minik kan göllenmelerine neden olur. Bu döllenmeler yeni damar oluşumunu tetikler ve oluşacak olan plasentanın dolaşımı başlar. Embriyoblast adı verilen hücre grubu ise hızla çoğalarak 2 tabakalı bir disk oluşturur. Bu tabakalardan üstte olanı amniyon zarı ve embriyo olarak gelişimine devam ederken alt tabaka ise “yolk sac” adı verilen oluşumu meydana getirir.
4. haftanın sonunda “koriyonik villus” adı verilen doku rahmin içine doğru ilerler ve embriyoda kan damarları teşekkül etmeye başlar. Yolk sac ise kan sistemini meydana getiren hücreleri üretilir. Bu haftanın sonunda embriyo ile plasenta arasında “connecting stalk” adı verilen bir oluşum bulunur ve bu daha sonra göbek kordonunu meydana getirir.
5. HAFTA
şu gebeliğe bir göz atalım
Salgılanan hormonların etkisi ile ilk değişiklikler ortaya çıkmaya başlar. Memelerde dolgunluk ve hassasiyet bu haftada en sık karşılaşılan yakınmalar oluyor. Sürekli uyku hali ve halsizlik görülür. Rahimdeki büyüme mesanenin kapasitesini azalttığı için sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duyulur. Doktor yapacağı vajinal ultrasonografi ile gebelik kesesini uterus görülebilir. Eğer ultrasonda kese görülemez ise bu bir dış gebelik olabilir. Dış gebelik karın içinde kanama yaparak hayati tehlike yaratabilen ciddi bir durum, bu nedenle ilk kontrolün geciktirmemesi gerekir. Vajinal ultrason yapılması gebelik ve bebek için zararlı değil, bu konuda kaygılanmamak gerekir.
16. günde gelişim iyice hızlanır. Endoderm tabakasından akciğerleri çevreleyen zarlar, dil, bademcikler, ürethra, mesane ve sindirim sistemi gelişirken, mesodermden kaslar, kemikler, lenf sistemi, dalak, kan hücreleri, kalp, akciğerler ile üreme ve boşaltım sistemleri faklılaşır. Cilt, tırnaklar, saç, gözün lens tabakası, işitme sistemi, burun, sinüsler, ağız, anus, diş mineleri, hipofiz bezi, meme dokusu ve sinir sitemi ise ektoderm tabakasından farklılaşmaya başlar. Döllenmeden 17–19 gün sonra embriyonik alan bir armuta benziyor. Kafa kısmı kuyruk kısmına oranla daha geniş oluyor. Ektoderm tabakası nöral plakayı oluşturmak üzere kalınlaşıyor. Bu plakanın kenarları kıvrılır ve “nöral oluk” adını alıyor. Bu embriyonun sinir sisteminin taslağıdır ve ilk gelişen organ sistemlerinden birisidir.
Bu haftanın sonunda bebeğin kan hücreleri oluşur ve epitel hücreler arasında kanallar oluşturmaya başlıyor. 21. güne ulaşıldığında mesodermden köken alan somitler nöral oluğun her iki yanında ve kuyruk kısmından başlayarak belirmeye başlar. Endokardial hücreler ise erken embriyodaki ilkel kalp tüplerini meydana getirir.