Ha gayret. İnternet'i Türkiye'den kaçırıyoruz

1BukeT

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
21 Eylül 2006
1.453
28
Ortaçağı kapatıp, Yeniçağı başlatan Osmanlı'nın sanayi devrimini nasıl kaçırdığını okuma yazma bilen hepimiz okul sıralarında okuduk. Son 10 yıldan beri ise Internet çağını, Bilgi Çağı Treni'ni yani bizim duraktan kalkan son treni kaçırmamamız gerektiğini, ağzı ve dili olan herkes söylüyor. Benim de ağzım, dilim ve bu satırları yazan parmaklarım var. Ama ben başka birşeyler söyleyeyim sizlere.
Biz bu Treni yakalak için çaba sarfetmeyi boşverin, Trene, bu çağın bel kemiği olan Internet'i de bindirip, yurtdışına yolcu etmek için Hükümet temsilcileri, parlemento üyeleri, bilişim şirketleri, medya ve STK'lar olarak kortej oluşturmuşuz, Internet'i yurtdışına yolcu etmek için, Internet'i bu ülkeden kaçırmak için "Elimizden daha fazla ne gelir?" diye soruyoruz birbirimize. Bu Internet denilen şey bir daha ülkemize sınır kapılarımızdan nasıl girmesin? diye tartışıyoruz.

Nasıl mı?

1- Türk Telekom'un sahip olduğu Internet hatlarını Internet Servis Sağlayıcılara dolaylı olarak Tüketicilere kullandırdığı fiyatlar ÇOK YÜKSEK.

Bunu ben söylemiyorum. Birçok uluslararası rapor söylüyor. ITU'dan OECD'ye, BM'den DİE raporlarına kadar. Özellikle de kişibaşına düşen 5500 dolarlık milli gelirimizden her ay Internet erişimine ödediğimiz rakamı, diğer dünya ülkeleri ile kıyasladığımızda bu bariz şekilde ortaya çıkıyor.

Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany'e göre YOK BÖYLE BİRŞEY.
Hatta ben bu saptamayı 10 kez yapmışım, 10 kere böyle birşey olmadığı cevabını vermiş bana. Gerekirse 20 kez daha sorabilirmişim, 20 kez daha aynı cevabı verecekmiş.

İşin aslı. Daha önce birkez kendisine bir basın toplantısı esnasında söyledim bu konuyu. O da yukarıdaki karşılığı verdi. Şimdi bir kez daha söylüyorum. İKİ ETTİ.

2- Internet Erişim Ücretlerine paralel olarak Türkiye'de HOSTING ücretleri (Web sitesi barındırma ücretleri) Internet erişimine ödediğimiz fiyatlarla kıyaslandığında bile pahalı. Dünya ülkelerinle kıyasladığımızda, bunu da ben yapmayayım siz yapın;

ABD'de 1 sunucunun toptan kirası aylık 150 dolar. Türkiye'de sunucuyu da kendiniz alıyorsunuz, sadece sunucuyu bir servis sağlayıcıya koyup oradaki internet hattını kullanmanın bedeli aylık 1.500 dolar. Yaklaşık. Haa Türkiye'de bir de KDV ödüyorsunuz.

Bunun sonucu olarak dünya üstündeki yaklaşık 600 bin Türkçe web sitesinin 500 bini yurtdışında host ediliyor.

MSN, Google, Yahoo, YouTube gibi Internet servislerini kullanırken yurtdışına çıktığımız yetmiyormuş gibi, Türkçe birşeyler okumak için de yurtdışına çıkıyoruz. Bunun sonucu olarak Türk Telekom yurdışı kapasitesini artırmak için yatırım yapıyor, birsürü para ödüyor, bu yatırım ve kiraları da Internet erişim ücretlerine yansıtıyor. Yani biz daha pahalıya Internet'e erişiyoruz.

Bunun çözümü de basit. Türkçe siteleri Türkiye'ye taşımak için ekonomik koşullar sunmanız yeterli, Ya da bu siteleri reklam harcamalarıyla fonlamak. Allahtan Türk Telekom Internet'te bir reklam kampanyası başlattı ve doğru yolu bularak MSN gibi Türkiye'nin en çok kullandığı Internet servislerinde reklam yayınlıyor. MSN Türk Telekom'dan kazandığı paralarla, Türk Telekom'un sunduğu tarifelerden Türkiye'de sunucularına barındıracak parayı kazanabilmişmidir? Onu bilmiyorum.

Ama biz zaten Türkiye'de barındırdığımız için BTDünyası'nı Türk Telekom'un reklam harcamalarının bir bölümünü de bize ayırmasına gerek yok. Zaten onlar da onu yapıyorlar.

İlk konudaki tespiti 10 kez Paul Doany'e iletmedim ama bunu ilettim. Gerekirse 40 defa daha söylerim. Hatta 40 değil 4.000 defa. Maksat Türçe İçerik için yurtdışına akan trafik ülkemizde kalsın.

Aslında Paul Doany, Türk Telekom tarifelerini açıkladığı zaman bütün medya kuruluşlarını dolaşarak, onları ofislerinde ziyaret ederek yeni stratejilerini anlattığı gibi BTDünyası'nı da ziyaret etmiş olsa, kendisine bir kahve ikram ederdik. Kahvenin hatrına, bunu birkez daha söylemek zorunda kalmazdım belki de.

3- Internet'i sansür altına almaya çalışıyoruz.

Meclis Adalet Komisyonu'nda konuşulan, Türk Telekom tarafından hazırlanmış olan yasa tasarısını, Ceza Kanunu'ndaki Bilgi Güvenliği bölümünü hepimiz biliyoruz. Son YouTube örneğini hepimiz hatırlarız.

Bu konu hakkında hiçbir yorumda bulunmak istemedim. RTÜK ile Radyo ve Televizyonlar, Basın Kanunu ile basılı medya organları denetim altında tutulurken, Internet'i de denetim ve sansür altında alacak birşeyler yapılmalı elbette ülkemizde. Gönül hiçbirisinde böyle birşey olsun istemez aslında. Ama biz Türküz ya. Bizim ülkemizde yoklukta eşitlik ilkesi vardır. Hiçkimse ona bu hak verildi, bize de verilsin demez. Ama "bize vermiyorsunuz. Onlara da vermeyin" der. Onun için TV'ye, Gazeteye varsa, Internet'e de olmalı. Hoş bir önceki meclis bunu yaptı da. Basit yoldan. Internet, Basın'daki aynı cezai şartlara dahil edilmiştir dedi. Olay bitti. Ama hiçkimse Basın'daki imtiyazlara da sahip olsun demedi.

Ama bu görüşülen kanun, çıkacak olursa; Türkiye'de barındırılan web sitelerinin bu kanundan bir ölçüde kurtulmalarının yolu sitelerini yurtdışına taşımaktan geçiyor. Yani kanunun bence en basitinden tercümesi şudur:

"Hani siz her türlü zorluklara, fahiş fiyatlara rağmen Türkiye'de sitenizi barındıran 100 bin site sahibi var ya. Diğer 500 bini gibi fiyatlarla falan kaçıramadık sizi. Bu kanunla durmazsınız heralde buralarda. Gidin sitenizi yurtdışında host edin."

Sonuçta kamu web sitelerinin dışında, e-devlet sitelerinin dışında Türkiye'de sitesini tutacak adam kalmaz bu kanun sonucunda.

Kamu da tutup, tasarruf tedbirleri genelgesi yayınlarsa geçtiğimiz yıl kasım ayında gerçekleştirdiği gibi, 1.500 dolara Türkiye'de hosting almak yerine ABD'de 150 dolara hosting alacaktır.
Yani Internet'i hepten kaçıracağız ülkemizde.
HA GAYRET.

Kemalettin Bulamacı
 
X