psikiyatri tarafından okb tanısı koyulmadı bana çünkü gitmiyorum psikiyatriye:)
ama okb ye yatkınlığım var onu biliyorum.zaman zaman takıntılarımı kendim düzeltmeye çalışsam ve başarsam da bu her zaman olmuyor.
küçükken,yani ortaokul çağlarında,yolda yürürken 3-4 metrede bir dönüp arkama yere bakardım niyeyse birşey düşürmüşüm gibi gelirdi:)
yendim bunu sonra lisede başka bir takıntı başladı:2 kere yıkanmak.duş beni tatmin etmez ezelden beri,illa güzelce şampuanlanırım keselenirim yüzüm ayrı genital bölgem ayrı derken 5 farklı ürünle aklanıp paklanıp öyle çıkarım banyodan.neyse işte bütün bunları lisede 2şer kere yapıyordum ve dolayısıyla banyo da gerçek anlamıyla 1 saat sürüyordu her zaman.dinleneceğime yorgun çıkıyordum banyodan:)
sıradaki takıntı hepsinden komik:)günde en az 15 kere göğsümün ucuna yapışan miniminnacık mikroskobik kıyafet iplik tüyü parçacıklarını temizlerdim,onları göğsümden uzaklaştırmazsam kanser olacağımı sanırdım özellikle banyodan sonra havludan minicik tüyler kalır ya orda onları halledip de giyinicem derken de 1 saat harcardım banyo benim için bir keyif değil işkence olurdu böylece te allam ya

neyse bu da geçti tuvalet takıntım başladı. işimi gördükten sonra iki saat tuvaletin içine dışına sağına soluna altına üstüne yani tuvaleti kapsayan 4 metrekare alana iyice bakıyor inceliyordum birşey kaldı mı tuvalet kağıdı düşürdüm mü falan diye

neyse bunu da yendim çabamla.
sonra,iç çamaşırımı giyerken içine saç düştü mü saç kaldı mı bakar dururdum her seferinde.sağdan soldan çaprazdan bir güzel incelerdim.saç varsa ve onlar rahmime ulaşırsa ve orada kist yaparsa korkusuyla:))zamanla o da bitti..
hala bunlar en hafif şekilleriyle ara ara yoklar beni:)
aralardaki ufak ya da kısa süreli takıntıları saymıyorum bile.bunlar en ciddi boyutta olanlardı.ama ezelden beridir yenemediğim bişey varsa o da evden çıkarken ocağı,ütüyü,pencereyi,küllüğü,prizleri,doğalgaz-sobayı,elektrikli aletlerin durumunu,muslukları ve bilimum akla gelebilecek her türlü afet kaynağını incelemeden çıkamamam.sanırım pek çok türk kadınının hastalığıdır bu bahanesiyle de kendimi avutur dururum zira anneden kıza aktarılan genetik ve öğretisel bir durum olduğu zannındayım:))
neyse ki şu ara o da çok büyük boyutlarda değil sadece priz pencere ve doğalgazla yetiniyorum:))
şimdi bu başlığı okudum hurilere takıcam.kocamı başkasıyla paylaşma düşüncesi beni delirticek.aman ne güzel ben de ne olsa da uykum kaçsa diyordum.aman sabahlar olmasın:))
not:evet manyağım azcık:))