- 6 Şubat 2007
- 428
- 18
- Konu Sahibi siyah papatya
- #1
Göz kuruluğuna dikkat
Erzincan Kızılay Tıp Merkezi'nde görevli Opr. Dr. Hakan Özkan, insanların zaman zaman çeşitli göz hastalıklarına maruz kaldığını belirterek, bunlardan en önemlilerinden birinin "göz kuruluğu" olduğunu söyledi.
İnsanın en önemli organlarından birinin göz olduğunu ifade eden Opr. Dr. Hakan Özkan, günümüzde özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan ve sürekli klimalı ortamlarda bulunan kişilerde göz kuruluğu meydana geldiğini kaydetti. Özkan, gözlerde kızarma kanlanma ya da göz yaşarması belirtileriyle ortaya çıkan ve gözlerin yeterince gözyaşı salgılayamaması durumu olan göz kuruluğunu önlemenin mümkün olduğunu dile getirdi. Gözün, gözyaşıyla sürekli yıkandığını anlatan Opr. Dr. Özkan, şunları söyledi:
"Yavaş ve sabit hızda üretilen gözyaşı, gözün nemli ve rahat kalmasını sağlar. Bazen gözyaşı yeterli miktarda üretilemez. Bazen de gözyaşı kalitesi bozularak gözü rahat ve nemli tutabilecek durumdan uzak kalır. Bu durum, "kuru göz" olarak bilinir. Gözümüzün sağlıklı olarak işlevini yerine getirebilmesi için gözyaşı, hayati önem taşıyan bir sıvıdır. Gözün yüzeyini yıkayıp temizleyen gözyaşı, gözün dış yüzeyindeki hücrelerin de yenilenmesini sağlar. Gözyaşı, göze kaçan maddelerin dışarı atılmasına da yardımcı olur. Göz yüzeyinin her zaman kaygan ve nemli olması sağlayan gözyaşı hem görme kalitesini artırır hem de gözyaşının içerdiği doğal antibiyotikle enfeksiyonlara karşı dayanıklılık sağlar. Refleks gözyaşı sadece acı, yaralanma veya duygusal durumlarda salınır ve göz yüzeyinin durulmasına yardım eder. Kuru bir gözde aşırı sulanma olması anormal gözükmektedir. Fakat gözde kayganlığı sağlayacak gözyaşı yoksa göz rahatsız olur ve uyarılır. Böylece aşırı gözyaşı salgısı meydana gelir ve bunu gözün drenaj sistemi kaldıramadığı için gözden dışa akarak gözün sulanmasına neden olur."
Gözyaşını oluşturan bileşenlerin yeterli miktarda üretilmemesi ya da bir bileşenin eksik olmasının göz yüzeyi üzerinde kuru noktaların oluşmasına neden olduğunu vurgulayan Dr. Özkan, "Bu durumda da göz ile göz kapağı arasında sürekli bir sürtünme meydana gelir. Eğer gözyaşı olmasaydı, göz kapaklarının sağlıklı açılıp kapanması bile mümkün olmazdı. Göz kuruluğu hastalığının belirtileri arasında; batma, göz içinde yabancı cisim hissi, çapaklanma, akıntı, kapakların birbirine yapışması, kızarıklık, kaşınma, yanma, gözlerde devamlı veya aralıklı sulanma, ışığa hassasiyet, gözlerde ağrı veya hassasiyet, göz kapağı iltihabı, gözlerde yorgunluk hissi sayılabilir. Yüksek yerler, güneşli, kuru, rüzgarlı havalar, ısıtıcı ve klimalar gözyaşının buharlaşmasını arttırır ve göz yüzeyini kurutur. Göz kırpmada azalma, gözyaşının göz yüzeyine yayılarak kayganlığının sağlanması göz kırpmayla sağlanır. Göz kırpmayla gözyaşı, gözyaşını boşaltan kanallara doğru itilir, burun ve boğaza gider. Göz kırpmanın azaldığı bilgisayar kullanımı, televizyon izleme, kitap okuma gibi aktivitelerde kuruluk şikayetleri artar" dedi.
Gözyaşı üretiminin başta yaşlanma olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı azaldığına dikkati çeken Özkan, "65 yaşında devamlı gözyaşı üretimi, 18 yaşına göre yüzde 60 oranında azalır. Göz yüzeyini kaygan ve nemli tutmak için devamlı salınması gereken gözyaşı üretiminin azalması, refleks gözyaşının artmasına sebep olur ve sulanma meydana gelir. Özellikle 40 yaş üzerindeki bayanlarda izlenen hormonal değişiklikler (menapoz), kontakt lens kullanımı ve dekonjestanlar, antihistaminler, diüretikler, kalp ve ülser ilaçları ile antidepresan ilaçlar da gözyaşı üretiminde azalmaya neden olur" şeklinde konuştu.
Kuru göz tanısının göz hekimi tarafından biomikroskopik muayeneyle rahatlıkla konulabileceğine işaret eden Özkan, "Gerek duyulursa gözyaşı üretimini ölçen testler yapılır. Gözyaşı kırılma zamanı kontrol edilebilir. 'Schirmer Testi' ile alt gözkapağı iç yüzüne yerleştirilen bir filtre kağıdıyla gözyaşının yeterli olup olmadığı değerlendirilebilir" diye konuştu.
"Kuru göz" tedavisinin ne şekilde yapılabileceği konusunda da bilgi veren Dr. Hakan Özkan, şöyle devam etti:
"Gözyaşı da diğer sıvılar gibi buharlaşma özelliğine sahiptir. Buharlaşmayı engellemek için ortamı nemli tutmak faydalı olabilir. Bu amaçla kışın içeriyi ısıtmak için kullandığımız kalorifer veya sobanın üzerine bir kap içerisinde su koymakla odanın nemli kalması sağlanabilir. Kuru gözü olan bir kişi sıcak oda, sigara veya rüzgarlı ortamdan kendini korumalıdır. Kuru gözü olan bazı insanlar, sabah kalktıklarında gözlerinin zor açıldığından bahsedebilirler. Bu durum, yatarken suni gözyaşı kremiyle ya da yoğun gözyaşı kullanmakla tedavi edilebilir. Rahatlamak için yeterli olan en az krem miktarı kullanılmalıdır. Çünkü fazla krem görüntüde bulanıklığa neden olabilir. Gözyaşı damlaları, gözyaşı drenajını engellenmesi, doğal gözyaşının takviyesini ve birikmesini sağlar. Bunun için damla ve jel preparatları kullanılmaktadır. Özellikle şiddetli kuruluk durumlarında gözyaşını boşaltan kanalların tıkanması, tıkaç kullanılması ve cerrahi gibi çeşitli yöntemlerle olabilir."
Erzincan Kızılay Tıp Merkezi'nde görevli Opr. Dr. Hakan Özkan, insanların zaman zaman çeşitli göz hastalıklarına maruz kaldığını belirterek, bunlardan en önemlilerinden birinin "göz kuruluğu" olduğunu söyledi.
İnsanın en önemli organlarından birinin göz olduğunu ifade eden Opr. Dr. Hakan Özkan, günümüzde özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan ve sürekli klimalı ortamlarda bulunan kişilerde göz kuruluğu meydana geldiğini kaydetti. Özkan, gözlerde kızarma kanlanma ya da göz yaşarması belirtileriyle ortaya çıkan ve gözlerin yeterince gözyaşı salgılayamaması durumu olan göz kuruluğunu önlemenin mümkün olduğunu dile getirdi. Gözün, gözyaşıyla sürekli yıkandığını anlatan Opr. Dr. Özkan, şunları söyledi:
"Yavaş ve sabit hızda üretilen gözyaşı, gözün nemli ve rahat kalmasını sağlar. Bazen gözyaşı yeterli miktarda üretilemez. Bazen de gözyaşı kalitesi bozularak gözü rahat ve nemli tutabilecek durumdan uzak kalır. Bu durum, "kuru göz" olarak bilinir. Gözümüzün sağlıklı olarak işlevini yerine getirebilmesi için gözyaşı, hayati önem taşıyan bir sıvıdır. Gözün yüzeyini yıkayıp temizleyen gözyaşı, gözün dış yüzeyindeki hücrelerin de yenilenmesini sağlar. Gözyaşı, göze kaçan maddelerin dışarı atılmasına da yardımcı olur. Göz yüzeyinin her zaman kaygan ve nemli olması sağlayan gözyaşı hem görme kalitesini artırır hem de gözyaşının içerdiği doğal antibiyotikle enfeksiyonlara karşı dayanıklılık sağlar. Refleks gözyaşı sadece acı, yaralanma veya duygusal durumlarda salınır ve göz yüzeyinin durulmasına yardım eder. Kuru bir gözde aşırı sulanma olması anormal gözükmektedir. Fakat gözde kayganlığı sağlayacak gözyaşı yoksa göz rahatsız olur ve uyarılır. Böylece aşırı gözyaşı salgısı meydana gelir ve bunu gözün drenaj sistemi kaldıramadığı için gözden dışa akarak gözün sulanmasına neden olur."
Gözyaşını oluşturan bileşenlerin yeterli miktarda üretilmemesi ya da bir bileşenin eksik olmasının göz yüzeyi üzerinde kuru noktaların oluşmasına neden olduğunu vurgulayan Dr. Özkan, "Bu durumda da göz ile göz kapağı arasında sürekli bir sürtünme meydana gelir. Eğer gözyaşı olmasaydı, göz kapaklarının sağlıklı açılıp kapanması bile mümkün olmazdı. Göz kuruluğu hastalığının belirtileri arasında; batma, göz içinde yabancı cisim hissi, çapaklanma, akıntı, kapakların birbirine yapışması, kızarıklık, kaşınma, yanma, gözlerde devamlı veya aralıklı sulanma, ışığa hassasiyet, gözlerde ağrı veya hassasiyet, göz kapağı iltihabı, gözlerde yorgunluk hissi sayılabilir. Yüksek yerler, güneşli, kuru, rüzgarlı havalar, ısıtıcı ve klimalar gözyaşının buharlaşmasını arttırır ve göz yüzeyini kurutur. Göz kırpmada azalma, gözyaşının göz yüzeyine yayılarak kayganlığının sağlanması göz kırpmayla sağlanır. Göz kırpmayla gözyaşı, gözyaşını boşaltan kanallara doğru itilir, burun ve boğaza gider. Göz kırpmanın azaldığı bilgisayar kullanımı, televizyon izleme, kitap okuma gibi aktivitelerde kuruluk şikayetleri artar" dedi.
Gözyaşı üretiminin başta yaşlanma olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı azaldığına dikkati çeken Özkan, "65 yaşında devamlı gözyaşı üretimi, 18 yaşına göre yüzde 60 oranında azalır. Göz yüzeyini kaygan ve nemli tutmak için devamlı salınması gereken gözyaşı üretiminin azalması, refleks gözyaşının artmasına sebep olur ve sulanma meydana gelir. Özellikle 40 yaş üzerindeki bayanlarda izlenen hormonal değişiklikler (menapoz), kontakt lens kullanımı ve dekonjestanlar, antihistaminler, diüretikler, kalp ve ülser ilaçları ile antidepresan ilaçlar da gözyaşı üretiminde azalmaya neden olur" şeklinde konuştu.
Kuru göz tanısının göz hekimi tarafından biomikroskopik muayeneyle rahatlıkla konulabileceğine işaret eden Özkan, "Gerek duyulursa gözyaşı üretimini ölçen testler yapılır. Gözyaşı kırılma zamanı kontrol edilebilir. 'Schirmer Testi' ile alt gözkapağı iç yüzüne yerleştirilen bir filtre kağıdıyla gözyaşının yeterli olup olmadığı değerlendirilebilir" diye konuştu.
"Kuru göz" tedavisinin ne şekilde yapılabileceği konusunda da bilgi veren Dr. Hakan Özkan, şöyle devam etti:
"Gözyaşı da diğer sıvılar gibi buharlaşma özelliğine sahiptir. Buharlaşmayı engellemek için ortamı nemli tutmak faydalı olabilir. Bu amaçla kışın içeriyi ısıtmak için kullandığımız kalorifer veya sobanın üzerine bir kap içerisinde su koymakla odanın nemli kalması sağlanabilir. Kuru gözü olan bir kişi sıcak oda, sigara veya rüzgarlı ortamdan kendini korumalıdır. Kuru gözü olan bazı insanlar, sabah kalktıklarında gözlerinin zor açıldığından bahsedebilirler. Bu durum, yatarken suni gözyaşı kremiyle ya da yoğun gözyaşı kullanmakla tedavi edilebilir. Rahatlamak için yeterli olan en az krem miktarı kullanılmalıdır. Çünkü fazla krem görüntüde bulanıklığa neden olabilir. Gözyaşı damlaları, gözyaşı drenajını engellenmesi, doğal gözyaşının takviyesini ve birikmesini sağlar. Bunun için damla ve jel preparatları kullanılmaktadır. Özellikle şiddetli kuruluk durumlarında gözyaşını boşaltan kanalların tıkanması, tıkaç kullanılması ve cerrahi gibi çeşitli yöntemlerle olabilir."