- 12 Temmuz 2006
- 35.019
- 30.375
- 60
Gerçekten Beni Duyuyor musun" Leyla NAVARO' nun aile içi ilişkileri konu alan özgün bir eseridir. Kitap çocuk gelişimi kitaplarından farklı olarak değişik bir bakış açısından anneye ve çocuğa bakan, okurla konuşan ve dertleşen bir kitap niteliğindedir.
"Gerçekten Beni Duyuyor musun" ilk basımından itibaren pek çok okur tarafından anne, baba ve iletişim uzmanından; anne / baba olma sanatında, çocukla ilişkinin niteliğine öncelik tanımanın önemine inanmanın, karşılıklı saygı ve özen gösterildiğinde, sorunların bir miktar azalacağını da kanıtlar nitelikte olumlu izlenimler almış bir iletişim kitabıdır.
Yazar kitabında; anne ve babalık sanatı ile başlayan, çocukları kabullenme, davranışlara verilen tepkiler ve disiplin ortamında karşılıklı güvene dayanan çeşitli bölümleri irdeleyerek problemleri ve davranış biçimlerini ortaya koymuştur.
Leyla NAVARO' nun kitabında irdelediği konuların bir bölümü aşağıda sunulmuştur.
Anne / Babalık Sanatı
Çünkü Anneyim�
"Çünkü anneyim�Anne olmayı bana kimse öğretmedi. Bildiklerimi kendi annemden , ailemden, arkadaşlarımdan, birazda gazete, mecmua, TV ve bazı kitaplardan okuyorum�İstiyorum ki çocuklarım akıllı, terbiyeli, başarılı, mutlu, herkesin sevip beğendiği çocuklar olsun�Onlar da büyüdüklerinde beni sevgi, övgüyle ansınlar. Onlara ne iyi baktığımı, nasıl büyüttüğümü, ne çok fedakarlıklara katlandığımı anlatsınlar�Onları hayata hazırlayayım, birçok şey öğreteyim, her zaman sevgi dolu, sabırlı, anlayışlı bir anne olayım� Ama bu bazen öyle zor ki�Bütün iyi niyetlerime rağmen her şey istediğim gibi olmuyor�Bir bakıyorum ki istemeden çocuğuma kızmışım�onu azarlıyorum, deliler gibi bağırıyorum. Hatta arada sırada el kaldırıp dövdüğüm bile oluyor� Sonradan yaptığıma öyle pişman oluyorum ki çok da üzülüyorum. Bu küçük, savunmasız yaratığı nasıl vurdum? Nasıl el kaldırdım? Hani onu o kadar seviyordum? Ben ne biçim anneyim? Kendimi yiyorum� ama elimde değil�bazen öyle sabırsız�öyle sinirliyim ki�Yapmam gereken bir sürü iş var, hepsini de yetiştirmek istiyorum�O an en küçük bir yaramazlığı, bir söz dinlememeyi dahi kaldıramıyorum�öyle özeniyorum ki şu sabırlı annelere, hiç kızmayan, sinirlenmeyen, hoşgörülü, her zaman güler yüzlü olan annelere�ama ben yapamıyorum�neden??? Çünkü Ben de İnsanım�"
"Evet, anneler de insandır�Anne simgesi hepimizin gözünde sabırlı, hoşgörülü, verici, fedakar, kendini hiç düşünmeyen, güler yüzlü, sadece başkalarını ve çocuğunu düşünen, çocuk bakımı, eğitimi, psikolojisi hakkında her şeyi bilen veya bilmesi gereken, bilmesi beklenen, hiç kızmayan, sinirlenmeyen, kocaman yürekli süper kadınlar halinde canlanır. Anne her zaman evde, her zaman hazır, çocuğunu bekler, hiç kendi işleri ile meşgul olmaz, çocuğununkilere hep öncelik tanır, bundan dolayıdır ki sinirlenmez, kızmaz, üzülmez, her şeyi sabırla dinler, çocuğa nasıl bakılacağını, nasıl besleyeceğini, nasıl konuşacağını bilir, çünkü anne evde doktordur, anne hemşiredir, pedagogdur, psikologdur, aynı zamanda öğretmendir, dadıdır, çok da iyi bir ahçıdır, hizmetçidir ve arkadaştır, dert ortağıdır, ama aynı zamanda disiplini sağlayan otoritedir de vs�vs�vs� ve anne, bütün bunları kızmadan , sinirlenmeden, sabırla, daima güler yüzle yapar�Söyler misiniz??? Böyle bir anneyi tanıyan var mı?"
"Çalışan bir anneyim. Oğlum eve gelince yardımcı kadın onu karşılıyor, kahvaltısını veriyor. Ben ise akşam 7'de eve dönmüş oluyorum�Bakıyorum her şey yolunda, çocuk da iyi. Ama ben rahat değilim�Çocuğumla fazla beraber olamadığımı, okuldan dönünce onu karşılamadığımı düşünerek huzursuz olmaktayım. Sürekli evde oturan, çocuğuyla beraber olan annelere çok gıpta ediyorum�vs�vs�vs�"
"Bütün bunlar ideal anne simgesine kendini kıstırmış, mükemmel anne olması, her şeye yetişmesi, her sorunu kendi halletmesi, gerektiğinde kendini koşullandırmış kadınların yaşadığı huzursuzluğu, sıkıntıları yansıtmıyor mu ?"
"Günümüzün değişen değer ve yöntemlerine ayak uydurabilmenin ve çocuğa uygulanacak eğitimi sağlam bir temele oturtmanın en etkin yolu, anne / babalık ve çocuk eğitimi konularında kişinin kendini aydınlatması, eğitmesidir. Aslında annelik ve babalık, yeteneklerimiz olsun olmasın, hepimizin hayatın gidişatı içersinde, uygulamakta olduğumuz bir meslektir. Hatta bazı meslekler yaşam süresince değiştirilebildiği halde, anne babalık mesleği yaşamın aşağı yukarı 20 yılı, günün 24 saati ve hemen hemen tatilsiz icra edilen bir meslektir.
Diğer mesleklerde yetenekler göze alınsa da, anne babalıkta yeteneklerin olup olmadığı söz konusu değildir. Diğer meslekler deneme yanılmayı kaldırabilir, ancak anne babalık mesleğinde deneme yanılmaların sonucu ne yazık ki çok ciddidir. Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda, anne babalık mesleğini ciddiye alan, öğreten bir okul, kurum veya hiç değilse okullarda ders olmaması şaşılacak bir durumdur. Aslında, anne babalık, meslekten de öte , bir sanattır.
Ancak anne ve babalık sanatı öğrenilebilir. Günümüzde, insan bilimleri, psikoloji, pedagolojinin ilerlemesi ile çocuk yetiştirilmesi ve eğitimine daha bilinçli bir bakış açısı gelmiştir.
Bu kitapta varmaya çalıştığımız amaç, şimdiye kadar uzmanlarca bilinen etkili iletişim yöntemlerini anne babalara da ulaştırabilmek, aile/çocuk arasındaki sorunların önemli bir kısmını teşkil eden iletişim bozukluklarını ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Ayrıca, çocuğun olumsuz, yaramazlık veya söz dinlememe olarak nitelenen davranışlarına değişik bir bakış açısı ve yaklaşım tarzım ettirilerek sorunları farklı bir şekilde çözmeye çalışmaktır."