E
EU2
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU2
- #1
Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma... Aralarında baslar bir tartışma, Karar verirler bir sınava, Dostun hakikisini anlamaya... Bir aksam bir koyun keserler, Ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna, 'Hadi al bu çuvalı, simdi götür dostuna'. Çuvaldan kanlar damlamakta, Sanki öldürmüşler de bir adamı, Koymuşlar çuvala, Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı. O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı, Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, Almaz içeri arkadaşını, Böylece tek tek dolaşır delikanlı, Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynidir.
Evlat geriye döner. Ama içten yıkılır... Babasına dönerek; hakliymişsin baba ' der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim. Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye, Üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına; 'Baba, iste dost buymuş' diye konusunca, Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarin git O'na, çıkart bir kavga, Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, ışte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, Maksadı anlamaktır dostun hakikisini, Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı! Der ki tokadı yiyen DOST; 'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı... Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı... Dost dediğin; Fanatik olmalı; Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli. Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli, Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı; Sevinci çarpmalı... Üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı... Yarini toplamalı...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı... ışi bitince seni bir tarafa atmamalı...
kendileri farkında olmasalarda yaptıkları abuk sabuk açıklamalarla, bana şöyle okkalı bir tokat atarak, insanların gerçek yüzlerini görmemi sağlayan,bu suretle beni derin uykumdan uyandıran bir yığın insan. attıkları tokat için hiç kızamadım onlara öyle yerli yerindeydi ki. ayrıca kendilerini de hiç tanımam. peki bunlar dostlarım mı? "hiç sanmıyorum :)"
ama aynı tokatı yakınımdaki birilerinden yeseydim işte derdim gerçek dost... GERÇEK DOST BÖYLE OLMALIbuyrunnnnnnnnnvereliniortak
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma... Aralarında baslar bir tartışma, Karar verirler bir sınava, Dostun hakikisini anlamaya... Bir aksam bir koyun keserler, Ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna, 'Hadi al bu çuvalı, simdi götür dostuna'. Çuvaldan kanlar damlamakta, Sanki öldürmüşler de bir adamı, Koymuşlar çuvala, Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı. O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı, Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, Almaz içeri arkadaşını, Böylece tek tek dolaşır delikanlı, Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynidir.
Evlat geriye döner. Ama içten yıkılır... Babasına dönerek; hakliymişsin baba ' der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim. Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye, Üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına; 'Baba, iste dost buymuş' diye konusunca, Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarin git O'na, çıkart bir kavga, Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, ışte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, Maksadı anlamaktır dostun hakikisini, Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı! Der ki tokadı yiyen DOST; 'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı... Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı... Dost dediğin; Fanatik olmalı; Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli. Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli, Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı; Sevinci çarpmalı... Üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı... Yarini toplamalı...
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı... ışi bitince seni bir tarafa atmamalı...
kendileri farkında olmasalarda yaptıkları abuk sabuk açıklamalarla, bana şöyle okkalı bir tokat atarak, insanların gerçek yüzlerini görmemi sağlayan,bu suretle beni derin uykumdan uyandıran bir yığın insan. attıkları tokat için hiç kızamadım onlara öyle yerli yerindeydi ki. ayrıca kendilerini de hiç tanımam. peki bunlar dostlarım mı? "hiç sanmıyorum :)"
ama aynı tokatı yakınımdaki birilerinden yeseydim işte derdim gerçek dost... GERÇEK DOST BÖYLE OLMALIbuyrunnnnnnnnnvereliniortak
Son düzenleyen: Moderatör: